bugün
yenile
    /
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      woww haram.
    2. 8
      +
      -entiri.verilen_downvote
      daha 5 6 gün önce okulumuzun çatısından bir öğrenci atlayarak intihar etti. biz ise hergün atladığı yerden hiçbi şey olmamış gibi geçiyoruz. hayat çok garip
    3. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok sansasyonel olacak sessiz yaşayıp sessiz ölmeyeceğim :) :)
    4. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yakın geleceğimdeki tek planım.
    5. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      i̇ntihar beni hayattan soğutuyor insanların nasıl bu duruma geldiğini düşünmek bile beni perişan edebiliyor basit bişeymiş gibi görenler olabilir ama bence insanın kendi canına kıyması çok zor bişeydir allah kimseyi bu noktaya getirmesin
    6. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      intihar edemeyecek kadar korkak bir ruha sahibiz kabul edelim.
      4kardeşim günah günah yanarsın - bukeeet 24.05.2017 00:41:04 |#3506891
      0biliyorum. o yüzden korkuyoruz zaten. damarlarımızdaki alllah korkusu. - sessizdeyimdünya 24.05.2017 00:42:01 |#3507009
      1yani iyiki var yoksa hepimiz birer öluyduk şimdi - ben nerdeyim 24.05.2017 00:47:12 |#3507287
      butun yorumlari goster (4)
    7. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      eakiden aklıma çok gelirdi. ta ki geride kalan olana kadar. kimseye bunları yaşatmaya hakkınız yok. kimse sizin yüzünüzden delirecek kadar büyük bir günah işlememiştir emin olun. allah bu duruma getirmesin, çok zor şeyler bunlar.
    8. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      daha 3 gece önce yapmaya yeltendigim olaydır.. ama bazı sebeplerden ötürü yapamadım.. tekrarı olur mu bilmiyorum ama olması muhtemeldir.. çünkü halen bu kadar šeye rağmen delirmeden yaşayabiliyorsak intihar caizdir..
    9. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yani neden ki? ben şahsen gelecekte ne olcak diye merakımdan edemem sırf. hani kötü de olsa görmüş olurum. iyi de olsa. en çok geçmişi merak ederim asla bilemeyeceğimi bilmek çıldırtır. neyse fazla takmayalım bunları kafayı yememek için düşünmemem gerek. ama ediceksem zaten insan ölmeye yakın olduğunu hissettiğinde acı hissetmezmiş diye bir araştırma var ben de hayallerimden birini gerçekleştirip paraşütsüz atlama yapardım herhalde. en azından uçmayı görmüş olurdum. son paramı biriktirip atlardım.
    10. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      geçen yurtta kızın teki ilaç içmiş götürmüş midesini yıkayıp serum takmışlar derste hoca buna sus sen git intihar et diye laf soktu beceremeyecekseniz yapmayın sonra komiklik oluyo çok düşündüm ama canım kendim kıyamıyorum işte napıyım
      2ne kadar ayıp öyle denir mi ya. ve bunu bir eğitmen diyor. çok yanlış. - kamaz 24.05.2017 01:31:19 |#3507767
      0danışman hocamız çok çok fazla samimiyiz sınıf olarak o yüzden yani bir nevi bu yüzü ona biz verdik - cubukcuuu 24.05.2017 01:35:15 |#3507704
      0kız o laftan sonra beceremedigine pişman olmustur :( - parçaponçik 24.05.2017 01:37:32 |#3507901
      butun yorumlari goster (6)
    11. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      gerçekten psikoloji çok bozuk insanların yaptığını düşünüyorum. kendini altıncı kattan atan bir lise öğrencisi vardı herkes arkasından konuştu yok 'ilişkiye girmiş hamile kalmış' da falan atlamış diye. pis düşüncelerinizde boğulun. adamın eline iğne batsa 3 gün yakınır gelmiş rahat rahat 'bunu yapmış da burdan atladı' diyor. geçenlerde o binanın 6. katındaydım, pencereden baktım ve üzüldüm, onun adına, insanlık adına.
    12. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      amına koyayım böyle hayatın. asldjalksd memlekette intihar etmek bile suçmuş ya la asdlkaskldkas adam gidiyor oğlum gidiyor. i̇nsanları bir salmadılar ulan şu dünyada. bir ne bok yersen ye diyen olmadı amk. alsdjlaksd savcıya söyleyin mahkeme celbini ahirete göndersin.
    13. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      moruk ben siz yaşıyorsunuz diye yaşıyorum toplu bir intihar töreni falan düzenlersek çoğu insanın çözümü olabiliriz.
    14. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      intihar içerikli başlıklar (bkz: yasssak hemşerim yaassaak)
    15. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      tek marjinal düşüncesi intihar ederken bileklerini dikine kesmek olan bir kadının öyküsünü yazmak istiyorum
    16. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      0cin var orda. - derbeder55 11.07.2017 03:59:17 |#3445879
      0beni çağırıyorlar - kafasi simdi geldi 11.07.2017 04:00:30 |#3445941
      0gitme. - derbeder55 11.07.2017 04:01:43 |#3446004
      butun yorumlari goster (7)
    17. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      haram olmasa yapılabilecek bir eylem..
    18. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      o kadar da zor değil ya. okulu bitir, iş bul, çalış, evlen ve öl. bu ne lan böyle? ben en iyisi direk bölüm sonu canavarı ile yüzleşeyim. en fazla nolur? annem, babam, kardeşim ve 3-5 sevenim üzülür. onlar da 5 gün ağlar, 10 gün uykusuz kalırlar sonra yine normal hayat. hadi alivederci.
      0öldükten sonra onların çektiği acılar umrunda olmayacak! - psikolojisi bozuk 15.10.2017 01:05:47 |#3513424
      1evet, olmayacak. - derbeder55 15.10.2017 01:09:23 |#3513724
      3çünkü beter olacan, hahahahahahahahahahahahah. - psikolojisi bozuk 15.10.2017 01:19:47 |#3514226
      butun yorumlari goster (6)
    19. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kendini asan arkadaşım da oldu, 13. kattan atlayıp ölen arkadaşımda oldu, bilerek boğulan arkadaşımda oldu. yaşadıkları şeyler şuan benim yaşadıklarıma çok benzer şeylerdi işte
      3ama işte senin onlardan farkın güçlü olman ve yaşıyacak olman - cubukrakeer 08.02.2018 03:27:36 |#3636675
      2aga senin nasıl arkadaşların varmış öyle, ne yaşıyorsunuz olum siz.. - kara12 08.02.2018 09:00:37 |#3637751
      0değişik bir ortamda büyüdüm, 9. sınıf sınıf arkadaşlarımdan 6 tanesini de çeşitli sebeplerden kaybettim geçen yıllarda garip şeyler - fight4freedom 08.02.2018 11:54:57 |#3639364
      butun yorumlari goster (4)
    20. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      belki de tek kurtuluş yolu olduğu için tanrı intiharı yasakladı
    21. -2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      savaşmaktan kaçmaktır. güçsüzlük acizliktir... yaşanılacak onca güzel şey varken, intihar etmeye olan cesaretinizi daha güzel şeylere kullanın bence.
    22. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bir korkağın aldığı son korkusuz karardır.
    23. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bazı intiharlar ruhsaldır..
    24. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ne yaparsanız yapın birşey değiştireceğini sanmıyorum, en fazla sizi seven insanları üzersiniz.
    25. 8
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Fon.. Seçenek olarak "kazanıldığında" değerli bir olgu haline gelecektir. Hoş fikir. Eylem boyutundan ziyade fikirsel olarak intihar olgusunun cazibesine aşığım. içerisinde barındırdığı fikre tutkunum. Ne ölüme ne de yaşama; intihara duyduğum kadar büyük bir tutku duyamadığımı düşünüyorum bazen. intihar fikri üzerine her hangi bir insanla her gün saatlerce konuşsam doyamam sanırım ve kesinlikle her seferinde yeni bir boyuttan yaklaşarak konuşsam bitiremem. Burada da bir kaç açıdan intihar fikri üzerine bir iskelet oluşturacağım. Benim için kısmen de olsa özel bir olgu. Şimdi baktım bu başlığa pek bir şey yazmamışım. Gitmeden yazmak istiyorum biraz. Yine kafamda bir kaç temel başlık belirlediğim ama çok ama çok alakasız noktalara da sürükleneceğimden emin olduğum bir yazı olacak galiba. Sizce bir iş yerinde eşit pozisyonda çalışan insanlar arasında en mutlu olan çalışan hangisi olabilir? Bence en mutlu olan çalışan, mümkün olasılıklar içerisinde, çalışmak zorunda olmadığı halde orada olan insandır. Her hangi bir zorunluluğu olmadığı halde o işi yapabilen insan için o iş, iş olmaktan elbette çıkmıştır. Mutludur. En azından sürdürülebilir bir durumdadır. Diğerlerinin bu sürdürülebilir motivasyonu kazanması için başka sebepler üretmesi gerekmektedir. Oysa çalışmak zorunda olmadığını bilen insan için ekstra motivasyonlara ihtiyaç yoktur. Bak bu dünyadaki tüketim çılgınlığının altında yatan ironik sebeplerden bir tanesi de bence bu. Herkes çalışmak istediği için değil, çalışmak zorunda olduğu için çalışıyor. Bu ayrımı yapamadığı için insanlar "it gibi çalışarak kazandığı paraları hayvan gibi yaşayarak" harcıyor. Hayatlarındaki o ucuz gösterişler, hayvani dürtüler, adi şatafat yarışları falan hep bu yüzden. Kapitalizme bok atmak da anlamsız. Bu duruş insanlığın şüphesiz ortak mirasıdır. Şimdiye kadar işini severek yapan tanıdığım insanların neredeyse hepsinin son derece mütevazı bir yaşam standardı belirlediğine şahit oldum. En azından diğerlerine nazaran kafalarının daha açık olduğuna ikna oldum. Bak bu çok az seken bir tespit. "Neden çalışıyorum ki?" sorusuna adam akıllı bir cevap veremedikleri için içgüdüsel olarak hayvanlaşıyorlar. Aradığı tatmini bir şeyler üretirken ya da para kazanırken bulamayan insanlar harcarken bulmaya çalışıyor. Elbette ki bulamadıkları her anda biraz daha fazlasını deneyerek sınırı zorluyorlar. Bu yozlaşmış insan ve ucuz toplumsal paradigmalar bu şekilde inşa ediliyor. Şu dünyada herkes işini severek yapabiliyor olsaydı instagram diye bir şeye ihtiyaç duymayacaktık. Bunu nereden çıkardın dersen şöyle söyleyeyim; instagram gibi platformlar tek başına bile büyük bir tatmin aracıdır. Bunu gözlemlemek için alim olmaya gerek yok ve artık instagram paylaşımlarında bile dile getirilen bir durum eyvallah ama bu tespitin deneysel bir karşılığı da var. Facebook. Teknik olarak facebook tek başına instagramın sağladığı bütün imkanları ve hatta daha fazlasını sağlıyorken insanlar birden instagram'a akın etti. Neden sizce? instagramın sağladığı ama facebook'un sağlayamadığı tam olarak ne var ki? Pratikte aynı imkanları sağlıyordu facebook. Hem de daha fazla kullanıcıya ulaşma imkanı da vardı instagramın ilk yıllarına nazaran. Bu sorunun cevabı instagramda değil facebook'ta var. insanlar facebook'u tüketti. Aradıkları tatmini bir süre sonra karşılayamadılar, hepsi bu. Uyuşturucu bağımlıları her seferinde dozajı artırdığı halde totalde hep aynı tatmin düzeyine ulaşmaya çalışırlar. Daha fazla doz daha fazla tatmin demek değildir. insanın tatmin düzeyi sınırlıdır ama tatmin eşiği değişkenlik gösterir. Bu sebepten doz artırılır. Sonucu overdose'dur. "Facebook=>instagram" hikayesi de buna benzer. Facebook'un günahı insanlar tarafından tüketilmiş olması. Teknik bir açıklama yok. insanların 10 yıl içerisinde bir paylaşım platformundan benzer bir paylaşım platformuna kitlesel olarak kayması müthiş bir sosyal deney olabilir. Çünkü burada mantıklı bir açıklama elde etmek oldukça zor. işin psikolojik ve sosyolojik bir alt metni olduğu çok açık. Neyse bu konuyu pek deşmeye gerek yok. Ben konuya geri döneyim. intihar fikrini bütünüyle değerli buluyorum. Cinnet durumlarını bir kenarda bırakırsak üzerinde derin derin düşünülmüş intihar fikrini her zaman ciddiye almaya değer buluyorum. insanları bu yazıda "intihar edenler" ve "intihar etmeyenler" olarak ikiye ayırıyorum. intihar edenler ise bu metnin ana konusunu oluşturmuyor. Onları es geçiyorum. Benim asıl derdim intihar etmemiş olan insanlarla. Henüz intihar etmemiş insanları da ikiye ayırabiliriz. intihar etme gereği görmeyen, bu konuda kafa patlatmamış(içgüdüsel davranan) ya da kafa patlattığı halde bunun yaşamı için gerekli olmadığına hatta sakıncalı olduğuna karar vermiş insanlar ve intihar fikri etrafında dolanmış ama bir şekilde intihar etmemiş/edememiş insanlar. işte asıl ilgi alanım tam da burası benim: intihar fikri etrafında dolanıp intihar etmemiş/edememiş insanlar. Bu son başlık benim olduğum ve olmak istediğim durumları oluşturuyor. Ben intihar edebilecek bir insan değilim. Bakın çok ciddiyim. intihar üzerine ergen edebiyatından bahsetmiyorum ben. Ciddi bir fikirsel çatışmadan bahsediyorum. Yoksa ben de biliyorum intihar etmek ya da etmemek üzerine havalı aforizmalar atmasını. Çok kere de yapmışımdır muhtemelen. Ancak fikri olarak intihar, ucuz edebiyata meze olamayacak kadar güçlü bir fikir. Bunun da yadsınmasını istemiyorum. Bazı geceler intihar edemeyecek kadar cesaretsiz bir insan olduğum için kendimden utanarak giriyorum yatağıma. içeride ses çıkaran kimi birkaç milyon hücre, kafamda yasak düşünceler yok diye suratıma tükürüyor. Sırf onların hakaretlerini işitmeyeyim diye sessiz bir ortamda uyumayalı yıllar oldu. Bilincimin bir kısmı olduğum halden utanıyor diye huzurlu bir uykuya hasret kaldım. Huzursuzum. Bu arada ben burada intihar övücülüğü yapmıyorum. Bu farkı da belirtmem lazım. Hatta biraz detaylandırırsam; bulunduğum hal itibariyle intihar etmenin yanlış olduğunu, gerekli olmadığını düşünüyorum. intihar fikri alabildiğine cezbedici olsa da bir insanın özellikle de inançlı bir insanın intihar etmemesi gerektiğine inanıyorum. Yani şu an bulunan "ben" gelecekte intihar edersem eğer o zamanki "ben"e aptal ya da fazla meraklı diyecektir muhtemelen. işte burası en önemli nokta ve en önemli soru. Ya asıl seçilecek olan seçeneğin intihar olduğu sonucuna varmış olsaydım? Beni asıl çileden çıkartan durum tam da burada başlıyor işte. Günün birinde intiharın en doğru seçenek olduğu fikriyle yüzleşmek zorunda kalırsam yapabileceğim çok bir şey kalmıyor. Ondan sonrası tamamen iki yüzlülük ve sıkışmışlık. intiharın doğru seçim olduğunu bilen ama buna cesaret edemeyen bir adam olacağım. Bu durum eyleme dönüşmemiş olsa da düşünsel olarak tam da öyle bir adam olduğumu itiraf ettim galiba. Bu çok üzücü. insanın intihar diye bir kozunun olmadığını biliyor olması çok üzücü. Başta "çalışmak zorunda olmadığı halde çalışan insan huzuru" örneğini vermemin tek sebebi, tam da şu son paragraflarda anlatarak ulaştığım çıkarımdı. Her fırsatta defalarca dile getirdim. iradem dışında bana dayatılan hemen her şeyden nefret ediyorum. intihar olgusuna karşı tek taraflı aşkımın sebebi bu dayatmaya karşı duruşun en keskin örneğini oluşturuyor olmasıdır. Gerçi insan psikolojisi tamamen dayatmaya yönelik işliyor. Toplumsal faşizm uygarlığın ve birey olarak insanın önündeki en büyük engeli oluşturuyor. Kimsenin o kadar ciddiye almadığı bu olay kitlesel bir kanser aslında. Bunu kanıksamış olduğumuz için utanıyorum ben. Tarihin başından beridir bir insan, berisindeki insana kendi durumunu-normunu- dayatmakla uğraştı. Buna biraz da mecbur çünkü. Doğasında var. Çünkü bizde çok adi bir duygu var: "Onaylanma ihtiyacı" Bunu doyurmak için ya başkalarının da bizim gibi olmasını isteyerek onaylanmaya zorluyoruz ya da başkaları gibi olmak için çaba gösterip kendimizi zorlayarak yine onaylanma ihtiyacımızı gidermek istiyoruz. Bin yıl önce benzerinin gerçekleşmiş olduğundan kesin olarak emin olduğum bir mini hikaye uydurayım hatta bu duruma yönelik. (Ziraat bilgim sıfır, takılmayın örneğe) "Köyün birinde herkes tarlasını dik sürerken 2 arazi sahibi tarlalarını yatay sürmeye karar verir. Bu ikiliyi gören köy ahalisi onlar tarafından onaylanmayıp farklı bir yöntem izlendiğini fark edince bu onaylanma ihtiyaçlarını zedelememek adına bu iki çiftçiye bir çeşit mobbing uygularlar. Yeri gelir çaktırmadan dışlarlar, yeri gelir hasat alamayacaklarını iddia edip alaya alırlar. Aslında alenen toplumsal zorbalıktır yaptıkları. Tabii ki insan onaylanmadığı sürece kendisini yalnız hisseder. Farklı yöntem deneyen bu 2 çiftçiden biri bu yalnızlaştırma politikasına ve onaylanamıyor oluşuna dayanamaz ve onaylanmak için eskiye döner. Toplum durağanlığı onun üzerinde hakimiyet kurabilmiştir. Ancak hakimiyet kuramadığı diğer çiftçinin tarlası gelecek sene tüm köyden daha fazla hasat kaldırırsa işler değişir. En büyük onay mercii olan tanrı etkisini gösterirse onay tarafı değişir. Bu sefer de bütün köy onaylanmış olan tarafa akın eder. Burada dikkat edilmesi gereken asıl mesele kar elde etmekten ziyade onay almaktır. Toplumdan, töreden, hukuktan, tanrıdan, otoriteden. O zaman kimse hakim paradigma, ondan onay almak toplumsal açıdan hayati önem arz eder." Böyle bir hikayeni benzerinin yaşandığına neredeyse adım gibi eminim ben. Köylüleri niçin öldürmeliyiz şiirinde ne diyor şair; "Hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe -bu verimi yüksek bir tohum bile olsa- sonuçlarını görmeden inanmazlar. Dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur." Tam da bu! Dünyanın gelişimi, toplum örfünün umurunda bile değildir. Bin yıl önce toplum dediğimiz şey çok daha fiziki bir güruh idi. Şimdi ise işler çok daha fazla sarpa sarmış durumda. Çünkü dünya çok küçüldü, dijitalleşmeyle beraber insanlar arasındaki etkileşim çok daha sıcak bir hal aldı. Haliyle dünya kocaman bir kasabadan farksız hale geldi. Sanal zorbalıklar, mobbing, toplumsal linç kültürü, ötekileştirme ve tüm diğer safsatalar toplumun kendi dinamizmini ve gelenekselleşmiş kültlerini korumak adınadır. Adına toplum dediğimiz şey esasında tam da budur. Çünkü bütün dinamizmine rağmen birlikte yaşayabilmek adına müthiş bir güçle durağanlığı savunur. Toplum denen soyut kavramın sarsılmaz en büyük putu; statükodur! Bir şeyi yapmak zorunda olduğumu hissetmek bana delice bir şeymiş gibi geliyor. Düşünsel olarak bundan daha büyük ızdırap duyduğum bir şey var mı cidden emin değilim. Bu rahatsız edici his bazen öyle bir noktaya geliyor ki doğru olduğunu bildiğim şeyleri sırf yapmak zorunda olduğum hissinden dolayı yapmamayı tercih edebiliyorum. Çünkü bir yerlere hapsedilme hissine katlanamıyorum. Ara ara içgüdüsel olarak buna karşı durmaya zorluyorum kendimi. Buna "kaderi şaşırtmak" adını verdim. Teşebbüs başlığına da kader çizgisinde dalgalanma yaratmak üzerine bir yazı yazdım hatta. Okuyan oldu mu bilmiyorum. Ana fikri kısmen şunun üzerine kuruluydu: "insan bazen bazı şeyleri gerçekten isteyerek mi yapıyor yoksa yapmak zorunda olduğu için mi yapıyor asla anlamaz. Bunu anlayabilmek için zaman zaman teşebbüste bulunup hayatın doğal akışına karşı hamle yapması gerekir ki yaşadığını hissedebilsin." Yani yapmak zorunda olmak ve yapmak istemek arasındaki farka biraz takığım ben. intihar olgusu da bu konuda önemli bir turnusol benim için. Yaşamayı seviyorum diyemem belki ama yaşamam gerektiğine inanıyorum. Ancak şu kadar paragraflık bir yolculuktan sonra gelinen nokta şu; "yaşamam gerektiğine inanıyormuşsun, inanmıyormuşsun ne fark eder? Sen bu farkındalığı gerçekten kazandın mı yoksa bu farkındalığa bile bile kendini mi hapsettin hiçbir zaman bilemeyeceksin. Çünkü sen hiçbir zaman intihar edebilecek cesarete sahip olamadın. Tam da bu yüzden -intihar fikrini içselleştiremediğin için- geldiğin noktanın anlamlı bir değeri yok." Yazı oldukça dağınık ve çok katmanlı görünse de kafamda müthiş bir bütünlük barındırıyor şu an. Yeterince yansıtabildim mi bilmiyorum bu yüzden arada altını çizme zorunluluğu hissediyorum. Başlarken intihar için; eyleminden ziyade fikirsel olarak aşığım, içerisinde barındırdığı fikre tutkunum derken tam da bundan bahsediyordum. intihar fikrini kişisel olarak içselleştirebiliyor olmak benim için bu kadar önemli. Kişinin öz farkındalıkta geldiği noktanın anlamını ve gücünü belirliyor. Bunu bilmek insana güç verir. Mesela tanrıya inanmıyor olsaydım kesinlikle intihar ederdim, intihar etmiyorsam allah'a olan inancımdan dolayı etmiyorum diye çıkışan insanları pek anlamıyorum. Bu biraz hüsn-ü kuruntu gibi kalıyor çünkü. Ateist olduğu için intihar eden insanlar yok mu? Elbette var. Ama bir inançlının inancımı kaybetseydim intihar ederdim diyebilmesi için her şeyden önce inancını kaybedip bunu deneyerek görmesi gerekir. Aksi halde intihar etmekten korktuğu için inancını "muhafaza" ediyor söylemi de aynı ölçüde doğruluk değeri taşırdı. Bu noktada bir kıyas anlamsız aslında. Felsefi bağlamda bir sistematiğe oturtuyor olmak bunu uygulayacağın anlamına gelmiyor. insan psikolojisi böyle çalışmaz. inancını kaybetmeden bu durumu test edemezsin. Nedeni de işte şimdiye kadar anlatmaya çalıştığım sebeplerden ötürü. Bazı şeylerin tetikleyici unsurunun ne olduğu test etmeden bilinemez. intihar edemediği için intihar etmemenin ya da intiharı anlamsız buluyormuş gibi yapmanın yanında intihar etme iradesi ve cesareti kesin bir şekilde olduğu halde intihar etmemiş olmak, buna karşı bir irade ortaya koyabilmiş olmak tarifsiz bir duygu. işte en yakın özgürlük tanımı burada. Gerçek güç burada. Ortaya çıkmış gerçek benlik tam da burada. Dilediğin anda fişi çekebilecek olduğunu bilmenin getirdiği tarifsiz huzur... Peki intihar fikri neden bu kadar önemlidir? Bunun için aslında teşebbüs yazısını okumak gerekiyor. Çünkü intihar olabilecek en büyük teşebbüs hamlesi. Doğal akışın karşısındaki en büyük silah. Tamam bu işin ölüm boyutu da var ancak ben hala yaşıyor olduğum için yaşama dair tarafından anlatıyorum. işin doğrusu intihar fikirsel durumun dışında eyleme dönük haliyle de oldukça enteresan bir tavırdır. Her şeyden önce şundan emin olabiliriz bir insanın intihar etmesi üzerine sayısız anlam yükleyebiliriz ama nihayetinde o intihara nasıl bir anlam yüklediğini o kişi ve tanrı dışında kimse bilemez. Bunun çok fazla yönü olabilir. intihara toplumsal bir durum olarak bakanlar olduğu gibi Albert Camus gibi işin esasen bireyden başlayan bir dalgalanma olduğunu da öne sürebiliriz. Camus'nun bana göre baş yapıt olabilecek kitabı sisifos söyleni'nde toplumsal sebepleri olan intiharın bile önce düşünmeyle başladığı örneklerine değinir. Hatta kendi deyimiyle felsefi intiharlardan bahseder ve bunlardan kimilerini taktir eder. Yeryüzünde varlık gösterebiliyor olmamızın en önemli sebeplerinden bir tanesi kesinlikle merak duygumuzdur. Biz yaşama dair tüm kazanımlarımızı merak duygusu ile karşılamış canlılarız. Ancak yaşama dair kazanımlarda şöyle bir nüans var; birileri merak ettiği sürece diğer insanlar bu merakın kazanımlarını elde edebilir. Biz insanlar deneyimlerimizi paylaşabiliriz. Bu noktada ölümün tam karşılığı şöyle oluyor; kapkaranlık! Ölenler kalanlarla deneyimlerini paylaşamaz. Kişinin yaşama sorduğu en büyük soru "ölüm nedir?" sorusudur. Bu bağlamda ise cevap arayışı intihardır dersek yanılmış olmayız. Ancak ölüm tamamen kişisel bir deneyimden öteye gidemeyen bir veri olduğu için de tarih boyunca gizemini korumaya devam etmiştir. Teorik olarak Nazım'ın da dediği gibi öleceğini bile bile yaşamak acayip bir durum olmanın yanı sıra güçlü bir merak barındırır. Örneğin; Newton yaşamı boyunca bilimsel alanda yaptığı çalışmalar için yaklaşık 1 milyon kelime yazmış olsa da ilahiyat alanında 3 milyondan fazla kelime yazmıştır. işin asıl ilginç tarafı ise ilahiyat alanındaki çalışmalarını genellikle yakın çevresi dışındaki insanlarla paylaşmamıştır bile. (Kaynak: Enis Doko - Dahi ve Dindar Isaac Newton) Bana kalırsa bu alandaki çalışmaların son derece kendine has çalışmalar olduğunun farkındaydı. Newton'u delicesine ilahiyat alınına yönlendiren motivasyonunu dönemin din adamları otoritesi ve kilise kültürüne bağlayamayız zira Newton'un sıra dışı bir gayreti olduğundan eminiz. Newton'u doğa bilimlerine yönlendiren merak duygusu neyse ilahiyata yönlendiren şey de ölüme duyduğu merak da odur. intihar bir kaçış olabilir. intihar bir trajedi olabilir. intihar bir kabulleniş olabilir. intihar bir duruş olabilir. intihar bir isyan olabilir. intihar bir reddediş olabilir. intihar bir soru olabilir. intihar son derece soylu bir davranış ya da son derece adi bir kaçış olabilir. Bu ihtimallerin hepsi aynı anda hem var hem yok olabilir. Dediğim gibi bu kişi ile tanrı arasında bir hesaplaşmadan ibarettir. intihar etmediğiniz sürece de bu hesaplaşmadan haberdar olamasınız. Naçizane tavsiyem ise en kötü olasılıkta bile bütün soruların peşinde koşmadan son soruyu cevaplamaya çalışmayınız. Bu intiharın boyut atlatan yüzü. Oysa kavramsal olarak intihar fikrinin yaşama bakan yönü çok daha sofistikedir. Hayatın doğal akışı ile çetin bir mücadele içerisindeyiz. Bu mücadele aşamasında kartlarımızdan birisinin intihar olması o kartı kullanmasak bile oldukça özel bir durum bence. Hayata karşı bütün olasılıklar içerisinde kişinin intihar adında bir kozunun bulunması bile oldukça hoş bir detaydır. Var olmak suç mudur, ceza mıdır, lütuf mudur bunu ben bilemem. Hatta bence kimsenin bildiğini iddia edemeyeceği bir durum. Zaten Allah bana sorsaydı yaratılmamış olmayı dilerdim gibi cümleleri de anlamsız bulurum. Çünkü var olmak demek her şeyden önce yokluk bilincinin olmaması demek. Hiçliğin ya da yokluğun(hangisi doğru tabir bilemiyorum) ne olduğuna dair en ufak bir fikrimiz bile yok. Çünkü an içerisinde varız ve vardan öncesinden haberdar değiliz. Bu durumda varoluşumuz ile yokluğumuzu kıyaslayabilmemiz pek mümkün değil çünkü var olduğumuz andaki bilincimiz yokluğumuz anında olmayacak. Yani en azından böyle bir ihtimalde bilincin de yok olduğunu umuyorum. Ama bir gerçek var değil mi? Varız. Özgür iradenin pusulasını şaşırdığı anlardan bir tanesi. Yoktuk, irademiz de yoktu ve var olduk. Bu saatten sonra yapılacak asıl şey öncesinden ziyade sonrasını ilgilendirmelidir. Var olmak varoluş için tek başına gerek ve yeter şarttır. Ortada bir oyun var ve o oyuna bir şekilde itilmişsin. Bu oyunda etik gayri etik bütün silahlar legal ancak her silahın da bir bedeli var. intihar fikri de ölüm boyutu ve yaşama bakan boyutuyla iki yönlü bütünsel bir silah ve namlusunun kime doğrultulacağı o silahı nasıl kullanacağına bağlı. Burada bir saattir anlattığım üzere intihar fikrini içselleştirmiş olmak ve ona karşı irade gösterebiliyor olmak çok ama çok ciddi bir kazanımdır. Özgür irade ile kaderin hesaplaştığı bir andır. intihar fikrini ciddi manada yaşama dönük ölçekte içselleştirmek kritik bir nokta. Ne bileyim... Her sabah uyandığımda beni evden çıkartan şeyin hayvani bir içgüdüden öte bir şey olduğunu bilmek... intihar fikrine direnecek kadar güçlü bir varoluş özü olduğunu bilebiliyor olmak beni bugün olduğumdan daha güçlü hissettirir. 14.05.2018 Exit to Music...
    26. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      an itibariyle bugün aklımdan en az 15 kez geçen eylem. bir diğer seçenek de doktora gitmek. “sevgili doktorcum, ben yaşamak istemiyorum fakat siz ne önerirsiniz ? “ falan mı dicem ?
    27. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hayata son verme.
    28. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bir kırılma. ayrıca tercih. şahsi fikrim, aptallık. ben de o noktaya geldim. iki kere. şu yaşıma kadar bir yaşadıklarımın bir çoğunu insanlara anlattım. böyle de yaşanır mı, dediler. üstelik bazı şeyleri de kimseye anlatamadım. kendim bile kabullenemedim. neyse işte. en savunmasız, en karşı konulmaz, en yalnız ve en çaresiz zamanlarımdı. birinde kadıköy vapurunun en üst katından adalara yüzme denemesi yapmak üzereydim, diğerinde de yüksek bir binanın tepesinde. 4-5 sene olmuştur. iyi ki... iyi ki yapmamışım. hayat, ne kadar çabaladığımızla, ne kadar mücadele ettiğimizle ilgili bir şeymiş. yaşadım diyebilmek; ardına baktığında geçtiğin o engelleri elinde bir bardak kahveyle izleyebilmek için. dünyanızı siz oluşturursunuz. kaderiniz, sizin seçimlerinizle şekillenir. mesleğimi bir kenara bırakırsak; yalnız hissettiğinizde kim olduğunuzu zerre umursamadan, sizi canı gönülden dinleyecek biriyim. unutmayın, yaşamdan daha kutsal hiçbir şey yoktur. çok sevdiğim bir yazarın da dediği gibi; kurt gibi geçireceksin hayata dişlerini, kurt gibi!
    29. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "sessiz ruhların yardım çığlıdır." diye okumuştum bi yerde. baktığımız zaman umutsuzluktan doğar gibi geliyor insana ama aslında intihar da bir nevi umuttur. bence. tabii bilemiyoruz intihar eden biri o an ne hissetti ne düşündü? benim bi yakınım intihar etmişti, baya bi yakınım, ölmedi şükür ama deneyimine göre çok korkunçmuş, son anda kurtarılmış çünkü. yaşadığım en korkunç şeydi demişti. günah boyutunu insan o anda düşünemiyor zaten. sağlıklı düşünen bir insanın yapacağı bir eylem değil. bi çözüm yolu da değil ama.
    30. 7
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Hayatımı ikiye ayırıyorum ben. O yıl öncesi ve sonrası. İstismar, travma, zorbalık, özgüvensiz ve fark edilmediği sonradan ortaya çıkan aptal bir zeka ile harmanlanmış bir çocukluk; süregiden yalnızlıkla birlikte bir çok talihsiz olayla birleşirse ne olur? Dibe vururuz. Bu normal. Ama öyle böyle bir dibe vurma değil. Dibe vurmanın bir sınırı olduğunu keşfedildiği bir an... Dedim ki ben artık öleyim. Çünkü yani, olmuyor. Denedik. Bitti. Yerimize bir başkası gelsin. Ufak bir oyuncu değişikliği gibi. Sonuçta onurlu bir insandım. Bir şeyi beceremiyorsam, yerimi o şeyi becerecek insana bırakmayı da bilirdim. Kardeşim geldi aklıma önce. Canım kardeşim.(Yanına gidip kafasından öptüm az önce.) Hala çocuktu ve onu böyle acımasız bir gerçekle büyütmeye hakkım yoktu. Sonra annem... Vefat eden dayımın cenazesinde nasıl da bağırmıştı. En son babam... Dağ gibi adamı çocuk gibi ağlatmaya hakkım var mıydı? Gerçekten bu kadar bencil miydim? Vazgeçtim. İnanır mısınız; verdiğim en isabetli karar buydu. Her şey geçti. Acılar, üzüntüler, ağlayış geçti gitti. Zor oldu. Ama oldu. Şu ahir ömrümde verdiğim en isabetli kararlardan biri; o an kendimi öldürmememdi. Yanlış anlamayın, şimdi ballı börek değil bana hayat. Lakin yüzümde çapkın bir gülümseme var artık. Ayaklarım yere o kadar çok sağlam basıyor, dişlerim hayatı o kadar hızlı ısırıyor ki artık... "YAŞADIM!" diyebilmek için yaşıyorum. Hayallerim, planlarım var. Faydalı olmak, hayatlarına dokunmak istediğim insanlar var. Gitmek en kolayı. Gitmek korkakların işi. Zor olan kalmak. Savaşmak! Eğer düşüyorsanız ve tutanınız yoksa; artık eskisi gibi zevk almıyorsanız hayattan, profesyonel bir yardım alın. Ve inanın. Her şey çok güzel olacak. Hepinizi seviyorum.
    31. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Bu akşam ölürüm beni kimse tutamaz.
    32. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Sezaryen ölüm
    33. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Yapmayın, etmeyin. Bakın cidden çok düşündüm. Çok istedim. Gerek bir binanın en üst katından atlayıp uçmayı denemek olsun, gerekse denize atlayıp Bursa'ya yüzmek olsun... Masamdaki neşterler hala duruyor inanır mısınız? Gülüp geçiyorum. Geçti gitti hepsi. Neşterler mi? Onlarla artık gelen kargoları falan açıyorum.
      3İntihar eden insan arkasında kimi bırakacağını düşünmeyecek kadar bencildir başka açıklaması yok. Yaşamak her şeye rağmen çok güzel - helgendeejderhagordum 16.06.2020 23:18:11 |#3807866
      1Onu düşünebilen insan zaten intihar etmez. İntiha farklı bir patoloji. - beyazmantoluadam 16.06.2020 23:24:39 |#3807879
    34. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Bir şekilde çıkar yol bulmayı başaranlar kazanır. (bkz: ibnelere inat yaşamak )
    35. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (#2344365) kalbim durmuş, 19 saat sonra gözlerimi açmış biri olarak, öleceğimi hissettiğim an anladığım tek şey; yaşamak her şeye rağmen değer.
    36. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Bir intihar şarkısı olsaydı muhtemelen buna benzer bir şey olurdu.
    37. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kendimi yok edemeyecek kadar büyük bir narsist olduğum için asla gerçekleştiremeyeceğim olay. Halbuki hep merak ederdim... Acaba nasıl bir his?
    38. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Tanrıya büyük bir başkaldırı değil mi? Sizi yaratıyor, bu hayata getiriyor, bir fırsat verdiğini söylüyor ama siz reddediyorsunuz. Büyüklerin verdiği hediye geri çevirilmez ama siz yaşama hakkından vazgeçerek onu küçümsemiş oluyoruz. Belki de o yüzden günahtır intihar etmek. He burada böyle anlattım diye yanlış anlaşılmasın. İntihar eden insanlardan nefret ediyorum. İntihar aynı zamanda aptallıktır da. Bencillik, düşüncesizlik ve aptallık. Tanrıya ayıp olacak diye değil, ardında bıraktıklarınız için.
      1İntihar eden bir bireyin tanrıyı pek umursadığını düşünmüyorum. - borcam2023_2 13.09.2020 01:17:24 |#3950415
      0Kendi açımdan değerlendirdim. Zaten kimse özellikle tanrıya başkaldırmak için intihar etmez. - helgendeejderhagordum 13.09.2020 01:31:13 |#3950444
      3Aptallık mı? İntihar eden bir insanın nasıl bir psikolojide olduğunu hiç yaşamadan onu hiç anlamadan vur yaftayi bravo - fyodor_tg 13.09.2020 01:43:33 |#3950470
      butun yorumlari goster (9)
    39. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Bir yerde büyük bir saygım var. Ama görüyorum bazen geliyor intihar vakaları neden yaptın diyoruz hiç canım öyle istedi diyor. Vardır elbet yaşananlar ama daha 15-16 yaşında çocuklar o beni olumsuzluyor. Ben kendi elimde olarak bu imkanları seçerek gelmedim. Bana bu irade verilmiş ise bende kaderimi o yönde şekillendirip yapabilirim bunu. Yaşamakta ölmekte benim tercihim olabilir. Yaşamakta neden bu kadar ısrar ediyoruz/m anlamıyorum. İşte bunlar hep kaçamak. Hep kaçış. Korkaklık. Ama bunun neresi cesaret nere korkaklık bu tartışılır ama kimsenin fikri değişmez bence. O yüzden gerek yok zaman öldürmeye.
      1Şair diyor ya kırk yaşıma kadar İntiharı düşündüm diye. Sonra luzim görmüyor. Ben o yüzden kırkı kendime sınır edindim. Kırk bir olup vazgeçemem - cilgin attnin hayaleti 13.09.2020 01:28:12 |#3950438
    40. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İntihar bir patolojidir. Dolayısıyla, normalin tanımına intihara yakın olan insanlara göre çok daha yakın olan insanlar bu durumu kavramakta güçlük çekiyor. O Kadıköy vapurunun tepesinden atlamak üzereyken, ya da o binanın tepesinde öylece kımıltısız dururken aklımda olan tek şey boşluktu. Koskoca bir boşluk. Düşünmekten yorumu bir ruh, savaşmaktan yorgun düşmüş bir bedenin içine çamaşır tıkıştırır gibi tıkılmıştı. Kimsem yoktu. Gardı düşmüş bir boksör gibi, yüzüme inecek son yumruğu bekliyordum. Çünkü olmuyor. O an içinde bulunduğunuz durumdan çıkacak bir çare bulamıyor, tek çıkışı ölümde arıyorsunuz.
    41. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Yıllardır yıllardır yıllardır düşünürüm. Yılardır düşünürüm. İstemiyorum burayı. Hiç istemiyorum. Orayı istediğimi de sanmıyorum. Zihnime hapsolmuş kişiliklerim var. Yaşlarım. 18, 19, 20.. 25.. Zihnime hapsolmuş bir ben var. Çıkaramıyor onu.. Yaşadıklarım ona ağır gelmiş ve saklanmış bir çocuk. Ramak kalmıştı uçmama. Özgür olmama. Kuşlar gibi hissetmeme. O bi kaç saniyelik kanatlanma, özgür olma hissi için her şeyi yaparım. Her şeyi.. Bulamıyorum başka yol. Arıyorum. Anahtarımı arıyorum. Zihnimde hapsolanı çıkarmak adına arıyorum. Bulamıyorum. İnsanlarda arıyorum. Sevgi, sıcaklık, aşk.. Hiçbirinde bulamıyorum aradığımı. Hangisini arıyorum. Anahtarı mı özgürlüğü mü. Karışıyor kafam ve bu dayanılmaz geliyor artık. Yorulmuş ve bıkmış haldeyim. İntihar o kadar cezbedici ki. Denizde açılmak gibi. Düşüncesi denizde açılmak gibi. Denizde sırt üstü gözün kapalı yatmak gibi. Öyle rahat ve temkinli. Kurtarıcı. Ben yoruldum sadece. Gelecek hayallerim bile boş artık. Kurduğum hayaller bile uzak artık. Sıfır uykuyla aylar geçirmek zor artık. Ağlamak anlamsız artık. Öylece akıyor gözümden. Sıfır anlam yüklüyorum her şeye. Ölmek vakti gelmedi mi. Ya da çok yakın değil mi.
    42. 9
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Sevdiğimi avuçlarımdan alıp götüren şey. Ya da sevdiğimin avuçlarımdan kayıp gitmek için seçtiği yol. Gidene ne oluyor orasını bilmiyorum ama onun iyi olması için sürekli dua ediyorum. Ama kalana ne olur çok iyi biliyorum. İnsan nasıl bin parçaya bölünüyor gayet iyi biliyorum. Yaşamak insana nasıl zindan olur, gün içerisinde yapılan her eylem insana nasıl yük olur, insan nasıl paramparça olur, özlemek insanın canını nasıl yakar bunların hepsini çok iyi biliyorum. Keşke bana bütün bunları öğretmeseydi..
    43. -1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Bana kalırsa intihar etmemek için herhangi bir sebeb yok. Verilen sebeblerin hepsi kişisel ve üretilmiş. Sen neden intihar etmemelisine cevap verilemez. Ben niye intihar etmemeliyime cevap verilebilir sadece. O da belki.
    44. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "O kadar uzun süre intihar etmeyi kafama koydum ki, artık intihar etme yetkisinin, gücünün yalnız bende olması hoşuma gitmeye başladı." (bkz: emil Michel Cioran ) ın bir alıntısı tam da böyle olmayabilir ama bunun gibi bir şeydi
    45. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Bazen düşünüyorum bu kavram hayatımıza hiç girmeseydi, intihar eden kişi sayısı yine aynı olur muydu? Hayatımın hangi döneminde bu kavramı duyduğumu bilmiyorum ama daha öncesinde yaşadığım zorluklarda sadece alıp başımı gitme düşüncesi geliyordu. Ama çevreden, haberlerden duymak bunuda bir seçenek gibi düşündürmeye başlıyor. Aklımda şu zamana kadar baskın bir iz bırakmadı ama hadi psikolojik olarak biraz daha yıprandığım bir dönem olursa, takılı kalırsam diye korku yaşadığım oluyor. Sizce suçlu bunu bir fikir olarak düşünülmesini sağlayanlar mı?
      0Suçlu olan bu fikrin yaratıcı veya yayıcısı değil. Suçlu olan bu fikri akla sokacak şeyleri yaşatan. - uyumuyorum 13.09.2020 03:15:28 |#3950570
      0Aslında çoğu psikolojik rahatsızlıkta suçlu olduğu düşünülen kişi takıntı boyutuna getirildiği için yaşanabiliyor. Bu ayrı konu ama dediğim gibi nerden geliyor merak ediyorum. Bir kişi çok kötüde etkilemiş olabilir mesela ondan uzaklaşmak kaçmak , ona zarar vermek varken kendini öldürme fikri nasıl çıkabilir - asol 13.09.2020 03:22:44 |#3950575
      0Bıkmıştır her gün uyanmaktan belki. Belki kahvesi dahi tatsız gelmeye başlamıştır. Belki o kişiyi öldüremeyecek kadar seviyordur. Belki o kişiye yaşama cezasını vermek istemiştir. Hatta belki tanrıya çok çok uzaktır. Yakınlaşmak istemiştir. Bilmem. . - uyumuyorum 13.09.2020 03:28:54 |#3950577
    46. 7
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "intiharı düşünen bir insan için en kötü şey kendisini öldürmesi değil, bunu düşünüp yapmamasıdır. bir alışkanlık haline gelen intihar düşüncesine yol açan manevi çöküntü kadar aşağılık bir şey yoktur."
      1favori tuşu olmadığı için bırakıyorum bu yorumu. - mnurk 12.11.2020 23:25:58 |#4020310
    47. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bizim bir arkadaş vardı, kadınlara kendini acındıracaksın diye öğüt veriyordu bana, çok üzülüyorum -ne yapacağımı bilmiyorum- yalnız kaldığım için intihar etmeyi düşünüyorum diye dert yandı mı bütün kadınlar ağına düşüyormuş, sonra bir yanlışlık oldu: bu arkadaş -başımız sağolsun- intihar etti, tehlikeli oyunlar - oğuz atay
      0Kiaabı 2 kere okudum bunu hatırlamıyorum. - tosbağa 18.09.2020 12:00:04 |#3956210
      0dikkatini çekmemiş olabilir. ben de ikinciye, üçüncüye okurken bir kitabı birçok cümlenin dikkatimi çekmediğini fark ediyorum :) sayfa 321 diye not düşmüşüm. orada bulabilirsin. - anonymousxyz 18.09.2020 12:30:29 |#3956232
      2Bakıcam teşekkürler. - tosbağa 18.09.2020 12:52:30 |#3956257
    48. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yapmayacağımı biliyorum öncelikle. (bkz: ölümden korkmak) ama bazı dönemlerde (bkz: şu ara) sürekli istemsizce aklımdan geçiyor. gün doğsun istemiyorum, ertesi günü görmek istemiyorum. daha önce de böyle olmuştu, kendiliğinden geçti. umarım hemen geçer.
    49. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Kimi insan ölmek için değil de onu bu duruma itenlere vicdan azabı çektirmek için kalkışır bu duruma ama şunu unutmayın ki her kim olursa olsun yasinizi çok tutmayacaktir o yaş kurur o acı unutulur ama senin canın geri gelmez . Yapma sen çok değerlisin LÜTFEN YAPMA
    50. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      gitgide o kadar korkunç bir fikir gibi gelmemeye başladı. niye böyle oldu ki? edit: yapacağımdan değil de, harbiden nedenini merak ediyorum. sosyal medyadan filan mı? sizde de var mı bir düşünce değişikliği?
    /