bugün
yenile
    /
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bu konuya dair şu video oldukça mühim; link
      1olm buna eksi atacak kadar neyin kafasını yaşıyorsunuz amk. - louis froziel 22.06.2022 21:27:07 |#4402626
      0Bu adamın depresyon üzerine videosunu izlemiştim (eskisini) baya mantıklıydı. Kronik depresyonda biri olarak bir çok ortak noktamızı bulmuştum. Twitterda takibe aldım ama sonradan fark ettim epey sikko şeyler yazıyordu takibi bıraktım. Her neyse özetle bu tarz konularda mantıklı konuşuyor,izlenir. - ludovico 22.06.2022 21:34:33 |#4402628
      0kendisini yıllardır takip ediyorum, sikko şeyler yazdığını/söylediğini düşünmüyorum. ama herkesin kendi görüşü tabii, saygı gösteririm. - louis froziel 22.06.2022 21:44:11 |#4402638
    2. -10
      +
      -entiri.verilen_downvote
      1acı olsa da gerçek +1 - sonreptilian 23.06.2022 12:45:14 |#4403001
    3. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Yıllardır neredeyse her an aklımın bir köşesinde olan düşünce ama insan önemsediği bir iki insanı şu dünyada yalnız bırakmaya üzmeye kıyamıyor işte.
    4. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İnsanın kendi hayatına son vermesi olayıdır. Son zamanlarda epey artmıştır ve maalesef artmaktadır. Çünkü kendimizle kavgalıyız. Hoş varoluşsal depresyonda ben de aklımdan geçirmiştim ve cesur olsaydım, Allah'a itaat etmeseydim yapardım da. Merak etmeyin, ölmenin bayılmak olmadığını biliyorum. Arkadaşlarımı ve birkaç akrabamı toprağa vermiş birisiyim. Önce işin bilgisine gelelim. Bana göre Sosyoloji'nin harbi babası Emile Durkheim. Yıllar önce bu konuyu 4 farklı kategoride incelemiştir. Durkheim babamıza kulak verelim ; 1- Egoist (Bencil) İntihar ; Bireyin toplumsal çevresi ile bütünleşememesi sonucu oluşan intihardır. Bir anlamda bireyin toplumsal bağının zayıflaması ya da kopması, intihar eğilimini artırmaktadır. Örneğin Katolik kilisesi mensupları toplumla daha bütünleşmiş oldukları için, intihar eğilimlerinin de az olduğunu iddia eder. Öte yandan bireyciliğin daha yüksek olduğu Protestanlıkta, birey ile toplum arasındaki bağ daha zayıftır. Dolayısıyla bu durum, Protestanlar arasında egoist (bencil) intihar oranlarının artışına yola açmaktadır. Öte yandan Yahudiler, tarih boyunca çok fazla dış baskıyla karşı karşıya kaldıkları için, diğer dini gruplara göre kendi aralarında daha çok bütünleşmişlerdir. Bu durum, Durkheim’a göre Yahudiler arasında, intihar oranlarının düşmesine yol açmaktadır. Durkheim, aile bağlarının zayıflamasının, egoist intihar oranlarını artırdığını ileri sürmektedir. Aile bağlarının güçlülüğü ölçüsünde, intihar eğilimi zayıflamaktadır. O’na göre, burada asıl belirleyici, aile üyelerinin kişilik özelikleri değil, aile bağlarının gücüdür. Bu sebeple bekarların egoist intihar eğilimleri, evlilere göre daha yüksektir. 2- Altruist (Elcil) İntihar ; Bu intihar türü egoist intiharın zıddıdır. Kişinin toplumla bağının çok güçlü olmasından kaynaklanır. Burada birey, grup kuralları ve normları gereği intihar etmektedir. Örneğin, Hint kastlarında dul kalan kadının, kendisini cenaze ateşinde yakmasının beklenildiği ifade edilir. Durheim’a göre, sadakat kavramına büyük önem veren askerler arasında, intihar oranları, sivillere göre daha yüksektir. Yine Japon ailelerin aralarındaki bağlar son derece sıkıdır ve Japonya’da intihar oranı, halâ diğer toplumlardan daha fazladır. Durkheim, aşırı bireyciliğin de, aşırı toplumculuğun (ya da topluma bağlılığın) da intihar oranlarını artırdığını ileri sürmüştür. Grup bireyden daha önemli hale gelince, bireyler, kendi hayatlarından çok daha kolay bir biçimde özveride bulunabilmektedirler. Japonlar arasındaki hara kiri geleneği altruist intiharın bir başka örneğini oluşturmaktadır. 3- Anomik (Kuralsız) İntihar ; Durkheim için anomik intihar, toplumdaki normların çözülmesinden kaynaklanan bir intihar türüdür. Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, toplumu bir arada tutan kurallar (normlar) çözülür. İnsanların davranışlarında kullanabilecekleri ölçüt bulmaları güçleşir. Nitekim kriz dönemlerinde intihar oranlarının ani yükselişine tanık olunur. Bireyin yaşamındaki olumlu veya olumsuz bir kesinti, son derece streslidir. İstikrarlı bir toplumda insanlar aşağı yukarı neler olabileceğini kestirir ve beklentilerini de ona göre ayarlar. Ekonomik düzendeki olumlu veya olumsuz ani bir değişiklik sınırları ortadan kaldırır. İyi ve kötünün ne olduğu konusundaki standartlar muğlaklaşır ve geleneksel davranış kalıpları yol gösterici olmaktan çıkar. Başarı ve başarısızlık arasındaki hat, bulanıklaşır. Yine boşanmaların yüksek ya da kolay olduğu ülkelerde, anomik intihar oranının yüksek olduğu ifade edilmektedir. 4- Fatalist (Kaderci) İntihar ; Bu intihar türünü Durkheim, net olarak ortaya koymamıştır. Anomik intiharın zıddıdır; bireyin üzerinde baskı yapan kuralların katılığından kaynaklanır. Durkheim buna köleleri örnek verir. Ancak bu intihar türünü Durkheim, sadece bir dipnot olarak açıklamıştır. Bir intihar olayı, birden fazla intihar türüyle benzeşebilir. Örneğin, Durkheim, insanlar boşandıklarında, egoizmin ve anominin birlikte yer aldığını ifade etmektedir. Özetle ifade etmek gerekirse Durkheim, üç ana intihar türünü belirmiş ve bunların temelindeki sosyolojik faktörleri ortaya koymaya çalışmıştır. Birey ve toplum ilişkisinde toplumun belirleyiciliğini savunanlar açısından Durkheim’ın bu çalışması son derece önemlidir. Öte yandan günümüzde konuya “Birey mi toplumu, toplum mu bireyi belirliyor” gibi, dar bir deterministik ilişki içinde bakmak yerine, bunu karşılıklı etkileşim süreci olarak düşünmek daha doğrudur. Gerçekte sosyolojik araştırmaların büyük bir çoğunluğu, bireylerin gözlenmesini ve konuşulmasını kapsamaktadır. Sosyolojik bakış, toplum ve birey arasında tek yönlü değil, çift yönlü düşünmektir. Bireyler eylemleriyle toplumları yaratırlar, fakat açıkça bireyler de toplumlar tarafından yaratılırlar. Yani birey kavramı toplumsal olarak inşa edilmiştir. O yüzden, ailenizle aranızı iyi tutmaya çalışın. Sevin, sevilin, ama kendinizi ezdirmeyin, asla kullandırmayın, her zaman her şeye hazırlıklı olarak bir hayat sürün. Her ihtimali düşünün, güvensiz olmayın ama arada sırada sorgulamaktan kimseye zarar gelmez. Zaten insanlar teknoloji ile birbirinin gözlerine bakmaya bakmaya, her şeyi anlık yaşayarak, tüketerek, tüketmeye doymayarak ve bencilleşerek bu durumda. Öyle benciliz ki, 3 dakika işe erken gideceğiz diye trafik halinde kavga edecek kadar gözümüz dönmüş leş benciller ordusuyuz. Çayından 1 yudum daha fazla alabilmek için sadece ha. Geç kaldığından falan değil. Ruhlara ve kalplere dokunan. Dokunmazsınız, yarın belki de en yakınlarınızın morgda cesedine dokunursunuz. Ben çok konuştum. Çünkü çok şey atlattım. Üst komşum 4 yıl önce gözümün önünde bir Pazar sabahı çatıdan attı kendisini. Ben her onu gördüğümde halini hatırını sorardım, ayak üstü sohbet ederdik. Gözlerinin içi gülerdi. Emekli Subaydı, evinde gülmüyormuş besbelli. Kızlarına bakmadığı gibi bana bakar. Babam ve benle sohbet etmeye bayılırdı. Çok naif adamdı. Tanısanız bu adam mı Subay ulan derdiniz? Ama ne oldu. Karısı Şizofren oldu yaşlanınca, kızları sormaz oldu. Ara ara adam ve eşiyle ilgilendiler. Rasim abim dayanamadı, attı kendisini aşağıya gözlerimin önünde. Kendimi öyle suçladım ki... Ona daha fazla dokunamadığım için kendimi günlerce suçladım. Bir cana dokunmak ve senin dokunuşunla kurtulması öyle kıymetli ki ama ben beceremedim, elime bulaştırdım. Söz Rasim abi, senin şerefine içeceğim ilk fırsatta. Toprağın bol olsun.
    5. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ben neden dönüp dolaşıp kendimi bu başlığı okurken buluyorum edit: kendimin buralara geldiğine inanmakta inanılmaz güçlük çekiyorum ben çok mutlu bi insandım herkese neşe saçan ortamı güldürüp eğlendiren kişi olurdum hep hayattan beklentilerim vardı sevmek sevilmek gezmek görmek her şeyi deneyimlemek sonsuz yaşam isteyen birisiydim ölümden korkardım ne oldu bana neden böyle oldum hiçbir şeyden kimseden beklentim yok lüks takılıyorum sürekli alışveriş yapıyorum kendimi avutmaya çalışıyorum olmuyor tam tersini yapıyorum her şeyi salıyorum ot gibi yaşıyorum yine olmuyor ben ne istiyorum bilmiyorum kimseyle paylaşamıyorum anlatamıyorum birikiyor içimde taşıyor kaldıramıyorum herkese iyiyim diyorum ama değilim
    6. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      tanrıya davetsiz misafir olmaktır
    7. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bazen ben de düşünüyorum intiharı. sonra bi umut falan da gelmiyo. ya ölmezsem diyorum. ilgi için falan yaptı derler diyorum. çünkü ben öyle derim. yapıyorsam kesin ölmem lazım. annem babam nolur diyorum. onu düşünüyorum. hayata dair beni bağlayan bir amaç falan yok. sorsanız insanlara çok mutlu bir insan. gel gör ki ben hiç kimsenin yapmaması gereken tartışmalar yaptım. hepsini de sonuçlandırdım. o yüzden böyle rahatım belki de. zaman geçiriyorum. maç çoktan bitti kaybettik. bazı insanlar hayatı satranç gibi görür kimisi poker oynar. ben hayatla batak oynuyorum. el geliyo keyfe keder giriyorum. bazen oyun o kadar sıkıyor ki gelen eli umursamadan giriyorum oyuna. bitse de gitsek diye. bazen çok iyi el geliyo ama diğerlerini batırasım geliyo. kötülük de yapıyorum bol bol. ama iyiyim de. kimseye zarar vermektense kendime zarar vermeyi seçerim. işte tüm bunlar ışığında korku ile doluyum. saplantılıyım. duvarları yumrukluyorum. ya gerçek bir kötü olursam diye düşünüyorum. olmamalıyım. o raddeye gelmeden çıkıp gitmeliyim. mutlu son yok.
    8. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Zaman geçtikçe aklıma daha çok geliyor ama içimden bir ses sadece aklına gelir böyle saatlerce düşünür durur yapamazsın diyor ve vakit böylece geçiyor.
    9. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Birdenbire alınacak bir karar değildir, aklınıza bir kere girdi mi sizi ele geçirir. Psikolojik tedavi almanız, ilaçlar belki işe yarar ama önemli olan sizin bunu kendi beyninizde yok etmenizdir. Bir insana bakarak onu çözemezsiniz. Neşe dolu olduğunu düşündüğünüz bir insan ertesi gün canına kıyabilir. Çok fazla sebebi olabilir intiharın; akran zorbalığı, aile baskısı, iş stresi, okul hayatı, yalnızlık... Bir insan bu kararı alırken sadece kendini mi düşünür acaba, geride kalanların onun için bir önemi var mıdır ki? Geride kalanları, yakınlarını, onu sevenleri ne hâle soktuğunu düşünmek belki bencilcedir belki de ölüp kurtulduğunu düşünürsünüz ama geride de çok acı bırakılıyor. Bir anne, bir çocuk, bir dost... Çok acı çekebiliyor, onun için çok çaba göstermesine rağmen kurtaramamak ömür boyu bir kabus olabiliyor. Sebepleri kişiden kişiye değişir belki ama sonuçları hep aynıdır. Bu karar gerçekten alınabilir mi? Bir intihar vardı birkaç yıl önce, hâlâ unutmadım. En ince ayrıntısına kadar düşünülmüş bir plan nasıl unutulur ki? Sevdiğim, değer verdiğim, hayalleri olan biriydi. Sebepleri vardı, dinletemedi. Yukarıda saydığım sebeplerin hepsine sahipti ama yapamazdı o, öyle sanıldı. Mutlu olacağına inanılan o kişiyi son gördüğümde, gece vakti mezarlıkta bir ağaca asılıydı.
    10. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Herkes düşünse de çok az kişi bu cesareti gosterebilmiştir.
    11. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      insanın yaşamına kendi iradesiyle son vermesidir. ancak sorun şu ki, ülkemizde kötü bir ekonomi iklimi, iletişimsel kopukluklar, toplumdan dışlanmışlıklar ile yıldan yıla artan bu eylem. ülkemiz sosyolojisinde pek gündeme getirilmez, getirilse bile toplumsal hafızamızın balıktan bile hâllice olmasıyla unutuluverir zaten. vaktinde, sosyoloji'nin bana göre gerçek babası olan emile durkheim tarafından yıllar önce işlenmiş ve kitabını yazmıştır. oysa bu sosyoloji derslerinde konuşulmalı, üzerine tezler yazılmalı ve bence ülkecek çok kapsamlı bir sosyolojik çalışmamız yapılmalıdır. zira son 21 yılda, akıl aklmaz şeyler yaşadık ve toplumsal "psikolojik sağlık" bence sıfırın da altına düştü. sadece bunu çaktırmamayı güzel başarıyoruz. kaç mutlu gözüken evlilik, ilişki, iş ilişkimiz, arkadaşlığımız içten içe toksikleşti ve mecburiyetten sürdürüyoruz. toplumca ne zamandır böyleyiz, neden bu hâldeyiz, nasıl düzeliriz gibi sorulara cevap aramamız lazım.. durkheim'a göre ; istatistikler belirli bir toplumda beş on yıllık intiharların yıllık toplamının hemen hemen aynı kaldığını göstermektedir. bu nedenle intiharın nedenlerinin bireyden çok toplumda aranması gerekir. durkheim, intiharın toplumsal nedenlerini ele almadan önce, toplumsal olmayan nedenleri üzerinde durur ve bunların intiharla olan ilişkilerini belirlemeye çalışır. psiko-organik ve fizik çevre gibi toplumsal olmayan nedenlerle intihar oranlarını istatistiksel olarak karşılaştırır. ona göre, akıl hastalığı, sarhoşluk ve ırk gibi psiko-organik özelliklerle intihar arasında zorunlu bir ilişki yoktur. akıl hastalığı oranı kadınlarda daha yüksektir, oysa intihar oranı erkeklerde yüksektir. yine, yahudilerde delilik oranı yüksek olduğu halde, intihar oranı düşüktür. almanya’nın bazı bölgelerinde, diğerlerine oranla alkol tüketimi fazla olmasına rağmen, buralarda intihar oranının az olması ve germen ırkına bağlı toplumların her birinde intihar oranlarının farklı olması sarhoşluk ve ırk gibi değişkenlerle intihar arasında bir ilişki olmadığını gösterir. durkheim, intihar şu şekil ve tanımlarla kategorize etmektedir ; 1- bencil intihar (egoistic suicide) ; bireyin bağlı olduğu din, politik zümre, aile vb. tarafından korunulmamış olmasından kaynaklanır. yani, toplumsal bağlar gevşek olduğu, birey kendini yalnız hissettiği zaman belirir. bireyin bağlı olduğu grup bağları zayıfladıkça ve gruba bağımlılığı azaldıkça, birey, kendi özel ilgileriyle baş başa kalır; yalnızlık hisseder. kişi için hayat anlamını yitirir; oysa, o topluma bağlı olarak yaşamak ihtiyacındadır. avrupa toplumlarının intihar istatistiklerine bakıldığında katolik toplumlarda intihar oranı düşük, protestan toplumlarda ise yüksektir. durkheim buna neden olarak protestanlığın katolikliğe göre daha özgür ve hoşgörülü olmasını gösterir. bireyi topluma bağlayan sadece din zümresi değildir. durkheim, ailenin, politik zümrenin de aynı işi gördüklerini söyleyerek, bütün toplumlarda bekarların intihar oranının sivillere göre daha yüksek; evlilerde de çocuksuz olanların çocuklu ailelere göre daha fazla olduğunu ileri sürerek, bu savanı istatistiklerle kanıtlamıştır. politik zümre de insanı korur. politik kargaşalıkların ve büyük toplumsal bunalımların intihar oranını düşürdüğünü belirtir. bu dönemlerde toplumsal hayat yoğunlaşır, bireyin ruhunu sımsıkı sarar, birey kendini yalnız hissetmez. bu nedenle de bencil intiharlar azalır. 2- elcil intihar (altruistic suicide) ; birey sadece toplumdan koptuğu, kendini yalnız hissettiği zaman değil, topluma çok bağlı olduğu zaman da intihar eder. durkheim buna örnek olarak, hindistan’da eşi ölen kadınların, eşlerinin cenazesinde kendilerini yakmalarını (suttee) gösterir. bu intihar türünde kendini öldüren kişi, toplumsal bir ödevi yerine getirmek amacıyla bu eylemi gerçekleştirir. bu yükümlülüğü yerine getirmeyen kimse onursuzlukla suçlanır, çoğu zaman da dinsel cezalara çarptırılır. kısaca, bu gibi kişilerin üzerine toplum bütün ağırlığı ile çökmekte, baskı yapmakta, onu intihara sürüklemeye çalışmaktadır. elcil intiharlarda kişi için, hayatı anlamını yitirmemiş, hayatından daha üstün gördüğü bir amaç için hayatını feda etmiştir; bu eyleminin mükafatını göreceğini umar. günümüz toplumlarında bireysel kişilik, kolektif kişilikten iyice sıyrıldığı için bu türden intiharların yaygın olmadığını, ama seyrek de olsa, kendisine verilen herhangi bir buyruğu yerine getirmediği için, onurunu korumak amacıyla, utançtan kurtulmak için kendini öldürenlere rastlanır. 3- anomik intihar (anomic suicide) ; bu tür intiharlar, bir takım toplumsal bunalımlar sonucu, toplumun yapısında meydana gelen değişiklerle bireyin yaşam biçiminin, değerlerinin alt-üst olması sonucu gerçekleşen intiharlardır. bazı görüşlerin tersine durkheim sefaletin tek başına intiharlara neden olmadığını belirtir. çünkü, yoksulluk düşük intihar oranları ile birlikte bulunmuştur. ekonomik krizlerin intihara neden olduğunu belirten durkheim, bunun nedeninin zenginlik ya da fakirlik değil; toplumsal yapıdaki değişiklik olduğunu belirtir. meydana gelen bu değişiklik toplum için yararlı ya da zararlı olsun, bunun hiçbir önemi yoktur. önemli olan toplumda meydana gelen değişikliğin bireyin yaşam koşullarını alt-üst etmiş olmasıdır. işte, intiharın nedeni bu anomi (kargaşalık) halidir. intiharı arttıran kargaşalık halleri, sadece ekonomik bunalım, düzensizlik değil; aynı zamanda aile yaşamında meydana gelen kargaşalıklar da bu oranı arttırmaktadır. çeşitli aile bunalımları arasında en önemlilerinden ikisi, kuşkusuz, dullukla, boşanma ya da mahkeme kararıyla ayrı yaşamadır. gerçekten karı-kocadan biri ölünce aile düzeni alt-üst olur, geriye kalan karı ya da koca bu yeni duruma kendini uyduramaz, bu yüzden de bu gibilerde kendi kendini öldürme eğilimi kolaylaşır. dul erkek ya da kadınlarda intihar oranı, evlilerdeki intihar oranından çok yüksektir. hemen hemen her toplumda boşanmışlarda intihar oranı, değil evlilerden, dullardan, bekârlardan bile daha fazladır. boşanmaların yasak olmadığı, çok olduğu toplumlarda kadınların intihar oranı erkeklerden azdır. boşanmanın yasak ya da az olduğu toplumlarda aksine kadınların oranı daha fazladır. durkheim’a göre bunun nedenini evlilik hayatında, boşanma yasağının erkeğin lehine, kadının da aleyhine işlemesinde aramak gerekir. çünkü boşanma yasağı erkeği pek etkilemez. oysa kadını toplumsal kurallar evlilik bağına sıkı sıkıya bağlar. evlilik dayanılmaz hale gelince evli kadınlar bu gibi toplumlarda intihara erkek evlilerden daha yatkındırlar. durkheim, çağdaş toplumların en belirgin bir özelliği olarak nitelediği anomik intihar tipine özel bir ilgi göstermektedir. anomik hâl ve buna bağlı olarak artan intiharlar, bireyin toplum arasındaki bağların zayıflaması ve toplumsal çözülmenin giderek gelişmesi, yeni çağdaş toplumun evrensel bunalımıdır. 4- kaderci intihar (fatalist suicide) ; bu intihar türünü durkheim, net olarak ortaya koymamıştır. anomik intiharın zıddıdır; bireyin üzerinde baskı yapan kuralların katılığından kaynaklanır. durkheim buna köleleri örnek verir. ancak bu intihar türünü durkheim, sadece bir dipnot olarak açıklamıştır. bir intihar olayı, birden fazla intihar türüyle benzeşebilir. örneğin, durkheim, insanlar boşandıklarında, egoizmin ve anominin birlikte yer aldığını ifade etmektedir. özetle ifade etmek gerekirse durkheim, üç ana intihar türünü belirmiş ve bunların temelindeki sosyolojik faktörleri ortaya koymaya çalışmıştır. birey ve toplum ilişkisinde toplumun belirleyiciliğini savunanlar açısından durkheim’ın bu çalışması son derece önemlidir. özetle, anomik intihar türünün bir nevi zıttı da diyebiliriz. merak etmeyin, intihar etmeyeceğim. bunu şundan yazdım, bu eski bir özetim benim aslında tesadüfen önüme çıktı ve buraya da notlarımdan atayım dedim. esas mevzu şu. bu ülkede ekonomik durumlardan, psikolojik durumlardan ve sosyolojik durumlardan intiharlar artıyor. peki biz ne yapıyoruz? hem birey olarak, hem toplumca ne yapıyoruz acaba? intihar eden insanları niye önceden fark etmiyoruz? gerçekten bu kadar aciz bir bencilliğe neye dayanarak büründük lan? hayır geberip gideceğimiz yer belli ve orada "para" geçmeyecek, üzgünüm. insanlarla ilgilenin, onlarla samimi ilişkiler kurun, dostluğunuz da, sevginiz de, hatta düşmanlığınız bile "samimi" olsun. insanlara her fırsatta "nasılsın?" diye sorun. eğer üzgünse, birazcık üzerine gidin. "sahiden iyi misin bak?" diye sorun. böyle insanlar hafif hafifi üstüne düşülünce şefkat görmüş kadar mutlu olurlar. nereden bildiğimi sormayın. o daha da uzun bir mevzu.. narsistlik seviyesinde bencil olmayın. sonra hayat size öyle bir tokat atar ki, o tokadı yiyince sizi kaldıracak kimseyi bulamazsınız.
    /