mülakat artık amk. kazandığı bi tane mulakat olmaz mi ya insanın. salak miyim amk acaba gidip gerizekali raporu alayim bari devlet baksin, gerci onun mulakatini da geçemem. amk çocukları bari neyde eksiğiz onu da belirtin kendimizi geliştirmek için nedenimiz olsun.
Biz aslında insanları sevmeyiz. Sevdiğimiz bir insan hakkında oluşturduğumuz fikirdir. Kısacası kendi uydurduğumuz bir kavramı - ve sonuç olarak kendimizi sevmekteyizdir.( Huzursuzluğun Kitabı,Pessoa)
İç'tir, dolar.
Belki taşar.
Hep içine dolar hep içine taşar.
İç'tir, dökülür.
Belki biraz olsa sökülür.
Hep içine dökülür hep içinde sökülür.
İyi geceler.
Sahur neyse de iftar daha kötü… sahuru yapmadan da orucu tutarsın ama iftar atlanılabilir gibi değil. İftarı yalnız açtığın yetmezmiş gibi bulaşıkları da yalnız başına yıkamak yok mu…. ölüm gibi…evde “orospu eyşannn!!” diye bağırmamak için kendimi zor tuttuğum akşamlarım oldu, anlatabildim mi?
Bu yaşta, bu başlığa yazacağım aklımın ucundan geçmezdi. Aşka inanmaz, aşk acısını hafife alırdım ama bugün anladım ki aşk acısı insanı yatağa düşürüyormuş. Yaşayan varsa lütfen cevap versin, geçiyor mu bu acı?
gariptir. aşık olunan insandan nefret etme eşiğine bile getirebilir. halbuki ne kadar da güzeldir onun gözlerine uzun uzun bakmaların. eline dokunuşları hala elinde gibidir fakat çektiğin acının getirdiği cinnet eşiği ilk olarak da aşık olunanı hedef alır.
çünkü bilhassa sana o acıyı enjekte eden de ondan başkası değildir. velhasıl aşk. acısıyla da tatlısıyla da güzeldir. hem acısını hem de tatlısını yaşayabilene.
ve kanımca aşk ve nefret siyah ile beyaz gibi değil, siyahın farklı tonları gibidir. fakat gerçek şudur ki siyahın her tonu karanlıktır, kapkaranlık.