“sikseler çalışmam” dediğim sektörde iyi bir pozisyon ve eh işte bir maaşa imza attım bugün.
siz, siz olun benim gibi büyük konuşmayın. bu hayat adamı götünden siker usta.
Okuduklarım beni birkaç yıl geriye götürdü. Bak delikanlı diye söze girecek yaşlarda değilim henüz. Yine de neredeyse birebir aynısını yaşadığım bu dertlerin hiçbirisi yok şu an. Şükür halime. İnanın arkadaşlar. Kendinize... en çok kendinize ve hatta gerekirse sadece kendinize. Şu an olduğunuzdan daha kötü olmanıza sadece kendinize inanmayı bırakmanız sebep olur. İleride zor günleri dostlarınızın tebessümüyle hatırlarsınız.
@avhathorne'un paylaştığı kısmın aksine şiirin en güzel kısmı burasıdır
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
kendilerinden olanlarla alay edip
tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
devlet, tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir.
devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
yiğittirler askerde subay dövecek kadar
ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
ezim ezim ezilirler.
enflasyon denilince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler.
cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp
onbir ay gökyüzünden bereket beklerler.
dindardırlar ahret korkusu içinde
ama bir kadının topuklarından
memelerini görecek kadar bıçkındırlar
harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
şehre giderler!
Şimdi biz bunu izledik falanda nolucaktı empati yapıp bu kadına anlayışla yaklaşıp hayatını kazanma şeklini normal mi görmemiz gerekiyordu?
E yine normal görmedik. Kendini bu girdiği yola girdiren, yaşadığı hayata getiren sorunlarının hepsini belki fazlasını bu ülkede milyonlarca insan yaşıyor, yaşayacak. Bunlar bahane. Gençliğindede ne olduğu az çok belliymiş çünkü yaşadığı yerde belediyenin önüne gidip evimi sorsanız herkes bilirdi diyor. Neden bu kadar biliniyordun acaba? Mahalle/şehir bilinirliğinden ülke çapında internet aleminde bilinir bir hale getirmiş kendini. İşleri büyütmüş yani kısacası.
Böylelerinin tek dertleri kolay para kazanmaktır. Kolay paranın olduğu yerdede ahlaki bir değer yoktur. İlgili kişiyi ve videonun yayınlandığı kanalı tebrik ederim, güzel bir reklam çalışması olmuş. Bu videodan sonra kazancına kazanç katacağı kesin. Çok daha fazlasınıda kazansın hatta pek umrumda değil. Her zaman derim kabahat satanda değil, alanda ama yaşadığı hayatı kazanma şeklini özendirecek eylemlerde bulunması büyük bir problem.
Limon kolonyası ve bayram çikolatası
Bu aralar da buna taktım. Aslında taktığım şey alerji olup kaşınana kadar çikolata yemek değil de çocukluk anılarım sanırım. Yıllar önce akrabalar dört bir yana dağılmamışken, her bayram toplanmayı ihmal etmediğimiz günlerdi... Büyük büyük annem amcalarım kuzenler... Önce anne tarafına gidilir, şehrin tepesinde ormanın yukarısındaki evde toplanılır. Et yemekleri pişer, uzun bir sofra kurulur çoluk çocuk kuzenler büyükler herkes bir arada yemek yer, tatlılar vs tıka basa doyarız ama yine de o tok karınla koşar salondaki çikolata tabağının başında toplanır önce elleri kolonyayla temizler sonra çikolata yeriz kuzenlerle. Ertesi gün de baba tarafına, şehrin ortasındaki apartmana ama akrabalar topluca orada oturduğu için aslında müstakil kocaman bir ev gibi herkesin sürekli bir arada yaşadığı binaya gidilir. Büyük büyük annem (baba tarafında da diğer bütün büyüklerimiz öldü ve sadece o kaldı, bence hepimizi gömüp 100 yıl daha yaşayacak gibi) etleri pişirir sofrayı donatır, amcalarım halalarım kuzenler yine birlikte yer içer sohbet muhabbet takılırız. Yemekten sonra amcalarım ve babam sohbet ve masa oyunlarıyla takılır kadınlar muhabbete dalar ben yine bir köşede kuzenlerle şekerleri çikolataları eşelerim.
Birileri sürekli kullandığı için ortama yayılmış limon kolonyası kokusu eşliğinde sürekli yediğim çikolata ile bağlantılı olan birçok huzurlu bayram anısı biriktirdim. Şimdi ne zaman limon kolonyası kokusu alsam ardından çikolata yeme isteği geliyor sanki o kalabalık ve huzurlu bayram günlerine bir anda ışınlanabilecekmişim gibi...
(#4509138) şu paylaşılmış. Biri sağ olsun şey demiş "yazarı Emily Bronte değil Charlotte Bronte". Resmen suratıma yumruk yemiş gibi oldum, lan ben bu kitabı bitmesin diye yavaş yavaş okuyorum ve günün en az 3 saati elimde. Nasıl böyle bir hata yapmışım ya... Neyse ki biri uyarmış.