bugün
yenile
    1. -7
      +
      -entiri.verilen_downvote
      demi lovato'nun doğum günüymüş, o zaman... heppi böööörtdey deeeemiiii!
      1yapma rakun :( - smoketheweed 20.08.2016 00:45:59 |#2757326
      1lan yalanım varsa siksinler amk valla karının doğum günüymüş lan vikipedi'den baktım hem de ha.. - rakunettin 20.08.2016 00:48:38 |#3304377
      2hasiktir lan bugün ayın 20si şimdi farkettim babamın doğum günü hediye bakayım internetten adffadsfsafasd - smoketheweed 20.08.2016 00:50:06 |#2757336
      butun yorumlari goster (5)
    2. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      diyecek birilerim var mi acaba? çünkü noolur desin
      1bugün senin doğumm günün :d iyiki doğdun bee :d - yahudi 20.08.2016 01:03:29 |#2757348
      1mutlu ettinn tesekkur ederiim :dd - kedigillerden mavi olan 20.08.2016 01:10:12 |#2757384
      1gecmis dogum gunun kutlu olsun - tuzlubeybifeys 23.12.2016 09:33:40 |#2479454
    3. 25
      +
      -entiri.verilen_downvote
      13 ekim 2014 pazartesi. tam iki yıl önce gördüm onu. kantinin köşesinde oturmuş telefonuyla uğraşıyordu. yakın arkadşı yanına yaklaşıp ensesine tokat attı. canı yanmış olmalı ki küfür etti. yakın arkadaşı da gülerek 'doğum günün kutlu olsun ibne' demişti. o da 'hay senin...' diye cevap vermişti.en nefret ettiğim şey küfürdür. hatta kendi kendime, bu çocuk ne kadar mal, dediğimi çok iyi hatırlıyorum. harbiden de malmış. neyse.. ondan sonra gözüm hep ona takılıyordu. kantinde oturuyorduk öğleyin. tam karşımdaki masada oturmuş sağ eli cebinde, sol elindeki telefona bakıyordu. saçları yüzünü kapatmıştı. yumuşacık görünüyordu. birden bire "bu çocuk kim?" dedim. arkadaşım arkasına bakıp, "yeni gelenlerden atarlıymış." dediğinde nedense sinirlenmiştim. ondan sonra gözüm hep ona takılıyordu. voleybol oynamayı çok severdi. hep saçını sol tarafa atardı. küfür ederdi çok. sigara da içerdi. hiç ona söylememiştim ama sevmediğim için bırakmaya çalıştığını biliyorum. sonra dayanamayıp tekrar başlamıştı ya neyse. dönemin sonlarına doğru arkadaş ortamında bahsi geçmişti. alışılmışın dışındaydı. bu yüzden çok sevilmiyordu okulda. bence çok tatlı tam yanakları sıkılmalık çocuk demistim. yakın arkadaşım samimiydi onunla. gidip ona söylemişti. ama söyleyenin ben olduğumu bilmiyordu. sonra bi gün sahile inmiştim. yalnız başıma. oradaydı. direğe yaslanmış, telefonuyla uğraşıyordu. onu izlemeye başlamıştım farkında olmadan. başını kaldırdı. göz göze geldiğimizde kalbim o kadar hızlı çarpmıştı ki, bayılacağımı sandım. işte o gün, tam orada, o direğin altında ona aşık olduğumu anladım. sesinden adımı duymadım hiç. sadece bir kere yüz yüze konuştuk. beni sevip sevmediğini bile hiçbir zaman bilemedim. gerçi sevip sevmemesi beni pek ilgilendirmiyor. sonuçta onu seviyorum. beni sevmediği için ondan vazgeçecek değilim. düm düz saçları vardı. yumuşacık görünüyordu saçları. kap kara gözleri vardı. içinde kayboluyordum ulan çoğu zaman.. bugün onun doğum günü. sahildeyim. yanımda iki kişilik bir pasta.. kalpli. karşımda da onun resmi. ulan çok özledim. her saniye özlüyorum. ölmek istiyorum. çok kızıyorum bazen ona. beni bırakıp gittiği için çok kızıyorum ona. daha bir sürü anımız olacaktı. ben onun gözlerinden seyredecektim yıldızları. şehir şehir gezecektik onunla. bütün şehirlerde delice anılarımız olacaktı. ikimiz de deliydik çünkü. onda kendimi görüyordum ulan. neyse işte çok seviyorum. çok özlüyorum. bu gün tam iki yıl oldu. koskoca iki yıl. o kadar çok şey değişti ki bu iki yıl içerisinde.. onun sevgisi bana çok sey kattı. yokluğu ve ölümü ise çok şey götürdü benden. hazmedemedi bazı şeyleri. affedemedi arkadaşlarını. yok etti yavaş yavaş kendini.. dur diyemedim. ulan o kadar garip ki. düşün ya cuma günü dua ediyorsun "allah'ım ne olur bir şans." hayatında ilk defa bir erkeği seviyorsun, babandan başka. sonra pazartesi haberini alıyorsun. algılayamadım ilk hafta lan. komadaydı. kötüye gidiyordu durumu.kabullenmedim. çıksın ilk ben tutucam elini dedim. ulan felç de olsa kalksın yemin ederim ben bakıcam dedim. kalksın, isterse giderim burdan lan dedim. ama yeter ki kalksın. kalkmadı ama. yüzü beyaza döndü, dudakları morardı ve oradan, o yataktan kalkmadı. kalbimi gömdüm ben onula, ruhumu, neşemi.. kaldıramadım. delirdim acımdan. kafayı yedim. peşimi bir an olsun bırakmıyor keşkeler. okulun her yerinde o var. kantine giremiyorum hâlâ bile. onu çok özlüyorum. neyden bahsediyordum en son ben? ha. doğum günüydü değil mi bu gün? delirdim evet, bakmayın öyle. evet, ölmüş birinin doğum gününü kutluyorum. evet, hâlâ bile geceleri ölmemiş olsun diye dua ediyorum. neyse.. iyi ki vardı. kısacık da olsa hayatıma renk kattığı için sonsuz teşekkürler. ve eğer duyuyorsan beni, ya da ne bileyim diyorlar ya hani gökyüzünden, bulutların arkasında izliyorsan beni; söyleyemediğim her an için, yüzlerce kere seni seviyorum..
      2içim ezildi be. nasıl canım yandı anlatamam. kiskanclikla karışık cok absürd duygular yaşadım. kelimeler kifayetsiz kalır ya bazen, işte öyle.. iyi gelmeyecek biliyorum lakin cenazeden hüngür hüngür döndüğümde annem demişti ki"sen bugün ölümü gördün, ölümü gören bir kaç yaş büyür, gerçeği görür." beklemeyin, uzmeyin, uzulmeyin. sende umarım çok mutlu olursun. kafa actiysam affola. - bali 12.10.2016 14:36:43 |#3531247
      2bu duygu hiç geçmiyor, hafiflemiyor da. üzülme diyemem üzül, üzül ki etrafına daha başka şekilde bakmayı öğren. geçmeyecek, geçse kurtulursun, kurtulamazsın aha şuranda kalır nefesin yutkunamazsın yutkunma ki daha kötülerini gördüğünde yıkılma. - kirpikuclarindan 12.10.2016 15:28:41 |#3531248
      2acıdan delirdikten sonra kaç yaş büyüdüğümüzün bir önemi yok. alışacağız. umarım sizler de mutlu olursunuz. - sevdigimezaralti 12.10.2016 15:41:25 |#3531436
    4. 8
      +
      -entiri.verilen_downvote
      mutlu yıllar güzel kadın. 4 sene önceydi kasımda tanışmıştık senle. doğum gününün henüz geçtiğini öğrenmiştim. neyse dedik bir sonrakine nasıl olsa kutlarız. bu süre zarfında sen benimkini kutlamıştın zaten. bir sonraki yazdan sonra görüşmeyeceğimizi nerden bilebilirdim ki. bak günün ilk saatleri ve ben sana yazamasam da yine kutluyorum doğum gününü. çevrendeki onlarca insandan daha erken hatırladığımdan eminim -yanındaki o insan kadar şanslı olmasam da- umarım mükemmel bir ömür geçirirsin, sevdiklerinle ve seveceklerinle.
    5. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ve biz konuşmuyoruz ama benim ona doğum günü mesajı yollamam gerekiyor ama bu mesajı da barışmak için değil görüp okusun ama bana cevap vermesin offf offf
      1o zaman buraya yazma git ona yaz - koenigsagg 05.04.2017 09:39:44 |#3006025
      0acaba yukarıda yazan şartlar sağlanmamış olabilir mi sayın yazar :/ - 1karaboy 05.04.2017 09:41:15 |#3007393
      0o'lum sen de mesaj atma allah allah, niye mesaj yollamak zaruri? - sozlukteki hata 05.04.2017 09:43:01 |#3007772
      butun yorumlari goster (4)
    6. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kutla gitsin, ölüm var. rezil olmak diye bir şey yok. seviyorsan içinden geleni yapacaksın dozunu bilerek. olmuyorsa bırak gitsin allah kaderine yazmamıştır olacağı varsa her şey olur zaten sen içini rahat tut kutla doğum gününü hatta bence ara.
    7. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bugün onun doğum günün. bugünün farklı bir anlamı olacaktı. gökyüzü daha aydınlık, nefes almak daha güzel olacaktı. yol kenarında duran taş bile bir anlam ifade edecekti. yol kenarında peçete satan çocuğa sarılıp hüngür hüngür ağlamayacaktım. daha dört yaşındaki kardeşim o kocaman gözlerini açıp "neden ağlıyorsun?" demeyecekti. ufacık elleriyle gözlerimdeki yaşları silmeyecekti. ben bu kadar mutsuz ve yenilmiş olmayacaktım; eğer hayatta olsaydı. oysa hayatta değil ve bu çok özel gün bana acı vermekten başka işe yaramıyor. belki hayatta olsaydı birlikte üflerdik masada yenmeyi bekleyen küçük pastanın üstündeki mumu. aradan kaç gün, kaç gece, kaç hafta, kaç ay, kaç yıl geçti? neler neler değişti... takvimler, hayatımdaki insanlar, mevsimler, evim, okulum. mezun oldum ona aşık olduğum okuldan. o bankın önünden son kez geçtim. ama ona altında aşık olduğum direğe sırtımı dönemedim. canım yandı bilmem kaç defa ama her seferinde onu unutmamak için oraya gittim. her seferinde yenildim ama onu sevmekten hiç vazgeçmedim. sırf seni unutmamak için kaç gece haatanelik oldum o soğukta o direğin yanında durmaktan. ama hiç pişman olmadım. geçen sene yazdığım yazıyı okudum. delirdim falan demişim. şimdi anlıyorum ki sadece kabullenmek istememekmis. delirmek o kadar basit olsaydı keşke. keşke gözümün kapattığım her an görebilseydim o cennet gözleri. ruhuma o kadar ağır geliyor ki. onu sevmek yemek yemek gibi, uyumak gibi, nefes almak gibi oldu. bir an olsun çıkmıyor aklımdan. ama cidden çıkmıyor yani. o kadar acizim ki kendimden midem bulanıyor. insanlara o kadar uzun zamandır ondan bahsetmiyorum ki artık onun hakkında ne demem gerektiğini bile bilmiyorum. tek bildiğim şey bilendiğim. insanlardan artık korkmadığım ve benim canımı yakamayacaklarını biliyorum artık. ona ne oldu dediğinde başımı egmeden cevap veriyorum artık. aksine başım dikleşiyor gözlerinin içine bakarak cevaplıyorum. büyüdüm. artık insanların acımasız yorumları canımı yakmıyor. en nihayetinde insanoğlu, ne beklenir ki (!) bak üç yıl diyorum, koskoca üç yıl... tek bir an vazgeçmedim senden. hep sevdim, cok sevdim, bazen yetmedi kendimden verdim. ama hep sevdim be. hep özledim. gözlerim kan çanağına döndü ağlamaktan, nefes alamadım bazen, hep düştüm nadiren de dizlerimin üzerine kalktım, hep yaşattım her şeye rağmen seni. iki metre toprağın altında olman neyi değiştirirdi ki özlemimi arttırmaktan başka? sevgim de zerre azalmadı. belki tek suçlu sendin ama ben hep başkalarını suçladım; armağan'ı , babanı, anneni, sınıf arkadaşlarını, en çok da kendimi suçladım ama sana hiç toz kondurmadım ben be. yine dedin ki vardır bir bildiği. bunca acıya rağmen yine içimde bile suçlayamadım ben seni. şu lanet olası dünyada seni hatırlatmayan tek bir şey bile yok. b harfi bile seni hatırlatıyor. her şarkı, her şiir, her ses... yeni tanıştığım insanlarda bile senden bir parça arıyorum. o kadar özledim ki seni hayaline bile koşar adım gidiyorum. sırf senin hayatta olduğun zamanki gibi olmadığı için mobilyaları değişen şu eve girmek bana işkence gibi geliyor. sen gittin gideli her rüzgar sendenmiş gibi durup dinliyorum. her yağmur sonrası toprak kokusunu senmişsin gibi ciğerime dolduruyorum. her kırmızı kareli mont gördüğümde gözden kaybolana kadar bakıyorum. nerde olursa olsun o şarkı çalınca mıhlanıyorum yerime. ankara'a olan herkesi kıskanıyorum. sırf sana, mezarına benden yakın olduğu için nefret ettiğim insanlar bile var. neyse. fazla da uzatmaya gerek yok sadece doluyor insan arada. seni çok seviyorum gece göz. her şeye rağmen iyi ki tanıdım iyi ki sevdim seni. iyi ki girdin hayatıma. bana yaşattığın en ufak mutluluk için bile minnettarım sana. eğer seçme şansım olsaydı bunları yaşayacağımıbilseydim yine seni severdim. seni çok seviyorum gözümün nuru. kendine iyi bak.
      2seninle hemen hemen aynı durumda olan bi adamın filmini izlemiştim. bi arkadaşı soruyor "o hayatta olsaydı ve sen orda yatıyor olsaydın, ondan ne isterdin?" adamsa "hayatını yaşamasını" diye cevap veriyordu. üstüne arkadaşı ekliyor "e o ne istiyor zannediyorsun?". yani demem o ki güzel insan, bazı salt gerçeklerle erken karşılaşman biraz üzücü lakin bu yüzden sevdiğini üzme. kendine haksızlık etme demiyorum, sevdiğini üzme. çünkü eminim o senin üzülmeni istemiyor. başın sağolsun. - mavimajezik 12.10.2017 15:45:35 |#3649733
      1ah be kardeşim - helgendeejderhagordum 12.10.2017 16:11:01 |#3675416
      2@mavimajezik hayatımı yaşamaya çalışıyorum. kendimi bırakmadım çalıştım iyi bi yer de tutturdum. ama eksik kalıyor insan. belki buraya sadece acılarımı yazdığım için çok melankolik görünüyorum bilmiyorum ama öyle biri değilim aslında. hayatımın sonuna kadar yas tutamayacağımı da biliyorum. ama inan ki insan geçmişten kurtulamıyor boyke bir durumda. - sevdigimezaralti 12.10.2017 19:16:13 |#3681266
      butun yorumlari goster (5)
    8. 22
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ekimin ilk gününden beri aklımda olan tek gün. umarım eşi de bu kadar önemsiyordur. sonsuza dek mutlu yıllar.
      2otobüsten indiğimde senin için yakıcam - cilgintencere 26.10.2017 12:13:49 |#3683400
      1i̇nşallah seni de onu sevdiğin kadar severler - sennediyonla 26.10.2017 16:25:39 |#3696439
      1‘eşi’ni okuyunca bi yutkundum... - kırıkmavi 26.10.2017 17:07:31 |#3699466
      butun yorumlari goster (4)
    9. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bugün onun doğum günu. benimkini kutlamadigindan değil insan bir baş sagligi diler. neyse bazen bazi insanlarin doğduğu gün hayatından cikmasi gerek.
    10. 16
      +
      -entiri.verilen_downvote
      doğum günün bugün senin. boğazıma kadar doluyum be, yazacak ve söyleyecek o kadar çok sözüm var ki... ama malt ın da dediği gibi; "öldün be canim be, neyi nasıl anlatayım sana?". alıştım sandım, bitti sandım, geçti sandım. alışamadım, bitmemiş ve geçmemiş. seni seviyor muyum emin değilim ama bu acının bir gün bile beni terk etmediğine yemin edebilirim. i̇çimi kemiren yokluğunun biraz olsun hafiflemediğine eminim. üç yılı geçecek nerdeyse ama ben hâlâ alışamadım. sildim seninle ilgili her şeyi çoktan ama bunlar hiçbir işe yaramıyormuş. seni çok özlüyorum. hayatta olduğun zamanları, gözlerinin içindeki canlı ve parlak ışığı görmeyi, koşturmaktan nefes nefese kalışını, gülüşünü, okulun köşesinde aniden karşıma çıkmanı, gülümsemeni, voleybol oynarken kaşlarını çatışını, seni uzaktan izlemeyi, seni kıskanmayı, hayal kurmayı kısacası seninle ilgili her şeyi ama her şeyi çok özlüyorum. en çok da hayata kısa bir süre de olsa güzel bakabildiğim o zamanlardaki kendimi özlüyorum. gerçekten, çok özlüyorum ya. tamam tamam, duygulanmak yok bu sefer. ağlamak yok. uzun zaman oldu zaten sana gözyaşı dökmeyeli. keşke demek de yok, tamam. sadece iki satır yazıp rahat bırakacağım ruhunu. söz. buralara seni yaza yaza, karşımda sen varmışsın gibi konuşa konuşa delireceğimi düşünürdüm önceden. ne garip! delirmek o kadar kolay olsaydı çoktan delirirdim. seni kaybettiğim ilk gün, öldüğünü kabullendiğim gün, artık seni görmeyeceğimi kavradığım gün delirirdim. hadi hiçbiri olmadı sesini unuttuğum gün, işte tam o gün o anda delirirdim. sesini unuttuğumi kavramanın verdiği şaşkınlık, üzüntü ve öfke hali üzerimden kalkınca anladım ki ben şimdi delirmediysem bundan sonra hiç deliremem. o yüzden artık daha ölçülü yaşamaya, kendimi acıma teslim etmemeye, insanlara anlatmamaya, ağlarsam bile yalnız başıma ağlayacağıma, madem deliremeyecek ve ölemeyeceksem o zaman hayatımın geri kalanını ezik ve sefil bir şekilde geçirmemeye karar verdim. öyle de yapıyorum hâlâ. en azından inatçıyım bu konuda. bu yüzden geçen iki sene doğum gününde yaptığım gibi sana acılarımdan, delirmek istediğimden falan bahsetmeyeceğim. bir pasta alıp sahile de gitmeyeceğim bu sefer. gözyaşı da dökmeyeceğim. son sözlerimi yazıyorum sana.. eğer olur da ömrümde bir doğum gününü daha sensiz geçirmek varsa allah'tan en büyük isteğim bu günün o zaman benim için önemli olmaması. çünkü artık senin ruhunu yanımda taşıyabilmek için, seni unutmamak için gittiğin yerle savaşmaya çalışmaktan yoruldum. bana kızar mısın bilmiyorum, beni duyar mısın bilmiyorum, filmlerdeki gibi "yukarılardan bir yerlerden" beni izliyor musun onu da bilmiyorum. açıkçası artık bunlara inanmıyorum. ya da önemsemiyorum. beni görüyor olman, duyuyor olman yetmez; benim beni duyduğunu gördüğünü bilmeye ihtiyacım var. i̇çimdeki deli hasreti dindirebilmeye ihtiyacım var anlıyor musun? o yüzden beni duyuyor musun görüyor musun bunların hiç biri umrumda değil. sadece seni unutmak istiyorum. artık rahat nefes alabilmek istiyorum, yemin ederim derdim seni unutup başka birini sevebilmek değil ben kimseyi sabahtan akşama kadar hatta rüyadayken bile aklımda ve yüreğimde taşımak istemiyorum. hele ki aşkımı ve sevgimi asla görmemiş ve göremeyecek birini hiç istemiyorum. nefes almanın ve yaşamanın benim için iyi şeyler ifade etmesini istiyorum. bana kızmandan ve kırılmandan da korkmuyorum. çünkü benim şu üç yılda kızıp kırıldığım kadar kırılamayacağını biliyorum. o yüzden senden özür de dilemiyorum. sadece seni çok özlediğimi ve seni sevdiğimi yazmak istiyorum. artık burada olamasan da, bu yazdıklarımın hiçbir önemi olmasa da yine de iyi ki vardın bu dünyada ve iyi ki yardın bu gönülde. her şeye rağmen, iyi ki...
      1😔😔 - murky 12.10.2018 00:54:13 |#2646258
    11. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bugün senin doğum günün. son üç senedir olduğu gibi bu sene de buraya yazıyorum. çünkü zaman içinde anlatmayı bıraktım. bu başlığa her dönüşümde biraz daha içime kapanmış oluyorum. bu başlığa her gelişimde geçen zaman senin izlerini biraz daha silmiş oluyor. önce sen gittin sonra asla unutmam dediğim anılar en son da sesin. sanırım seneye de yüzün silinecek hafızamdan. belki bir sonraki sene de sevgin silinir, özlemin silinir belki? olur mu ki böyle bir şey? tamamen biter misin bende? artık eski bir anı olarak kırk yılda bir hatırlayacağım kadara eskir mi zaman? hiç sanmıyorum biliyor musun? hiç. i̇ki gün önce evimin yanındaki parkta çocuğun biri kendini astı, parkın bekçisi görmüş indirmişler çocuğu. şanslıymış ki yüz metre ötede bir sağlık ocağı var. yetişip kurtardılar çocuğu. keşke dedim, ben de onun yakınları kadar şanslı olsaydım. keşke seni tekrar kazanabilecek kadar şanslı olsaydım. seni tekrar hayata bağlayabilecek kadar şanslı olsaydım. çocuk uyanınca mutlu olmamıştı tabii ki, ama o kadar şanslı ki... sevdikleri hele, o kadar şanslılar ki ağlamak istiyorum. o çocuğun yerinde olman için her şeyimi verirdim. varımı yoğumu, benliğimi. her şeyimi. ama öyle bir şekilde ölmeyi seçtin ki zaten yaşama şansın %3'tü. yine de biliyor musun; insanın canından bir parça söz konusu olunca bütün istatistikler, bütün olasılıklar, matematik, fizik, coğrafya, tıp her şey ama her şey anlamını yitiriyormuş. i̇htimal ne kadar düşük olsa da insan o ihtimale tutunuyormuş. hatta ilginçtir ki onu kaybettiğin zaman bile bu ihtimale inanıyormuşsun. zaman geçtikçe anlıyorum, meğer senin hayatta olduğunu zamanlar nefes almak ne kadar kolaymış. mutlu olmak, gülmek, sevinmek ne kadar kolaymış. hayatımda olman ne kadar güzelmiş. seni çok özlüyorum. neyi unutursam unutayım sana olan özlemim azalmıyor. keşke hayatta olsaydın. seni ısıttığını bilerek karşılamak doğan güneşi, seni göreceğimi bilerek bir yerlere gitmek, paylaştığın şeyleri görmek için instagrama girmek, arama motorunda adını görmek... hepsi o kadar değerliymiş ki, hepsi için ayrı ayrı o kadar şükretmem gerekirdi ki. ama insan birini sevince hep orada duracak sanıyor. seni birden bire kollarımdan çekip alacak bir ölümü beklemiyordum. kimse beklemez tabi. ama oldu işte, insan kitaplarda olur sanıyor ama ölüm o kadar yakınmış ki. bu kadar yakın olduğunu bilmiyordum. bazen düşününce bir insanın hayatı nasıl böyle yarım kalabilir, delirecek gibi oluyorum. yaşasaydın 21 yaşına girecektin bugün, nefes alsaydın mumları üflüyor olacaktın belki şuan, istediğin bölümü kazanmış ya da en azından bunun için çabalıyor olacaktın. muhtemelen seni üç yıldır görmüyor olacaktım ama sen yaşıyor olacaktın. bir yerlerde yaşadığını biliyor olacaktım. belki birini seviyor olacaktın daha önce de olduğu gibi. belki yakın arkadaşımla bir ilişkiye başlamış olacaktın. belki ankara'da olacaktın, o aşık olduğun şehirde güneşler doğurup batıracaktın. yeni şarkılar keşfedecek, o sokaklarda yeniden yürüyecektin. büyüyecektin, sakalların çıkacaktı, ki bunu çok istiyordun :) yani senin işte kalbin atacaktı ya, atmalıydı. kardeşinin bir abiye ihtiyacı vardı. saçlarını öreceği bir abisi kalmadı artık, daha da kötüsü abisini hatırlayabilecek olursa ileride kanlar içinde hatırlayacak. bu açıdan bakarsak sanırım seni hatırlamaması çok iyi olacak. yarım kaldı işte her şey senin yüzünden, bizim yüzümüzden. yarım kaldık. geride bıraktığın herkes yarım kaldı. annen, baban, kardeşin.. ben mi? ha, ben yarım kalmadım. ben kalmadım çünkü. yarım bile kalamadım. aradan dört yıl geçmesine rağmen içimdeki heyecan uyanmadı bir daha. yolda yürürken yere bakıyorum, senin gözlerin dışında hiçbir göze bakamıyorum hâlâ. senin dışında birini hayallerime ortak edemiyorum. ulan ne büyük acizlik; ölü birini tutup hayalimde gezdiriyorum. şehir şehir geziyoruz, her yerde bir anımız var. hiç girmediğin ortamlara götürdüm seni, hiç tanımadığın insanlarla aynı masaya oturttum seni. doğum günü kutladık seni de götürdüm, arkadaşımı teselli ettik sen de ordaydın. yürüdüm, koştum, ağladım, sahilde dolaştım, dalgaları izledim, otobüse bindim, derse girdim, yemek yedim, nefes aldım, nefes verdim ve ben bunları yaparken sen hep benimleydin. her zaman içimdeydin. bazen o kadar muhtaç oldum ki sesini içimde duymaya. sesini ayrı özledim seni ayrı. bin parçaya bölündüm her parçam bir parçanı özledi. her parçam yok olan bir parçanın hasretiyle yandı tutuştu küle döndü. ama sen hiç dönmedin. her neyse gecegöz, bütün bu yazdıklarımın yanında yine de iyi sayılırım. öyle çok da umutsuz değil durumum. hevesim yok, geleceğe dair bir isteğim yok, heyecanım yok ama yine de yanmıyor canım eskisi gibi. belki alıştım belki bitiyor artık belki unutuyorum, ne oluyor bilmiyorum ama çok kötü değilim yani. hâlâ deli gibi özlüyorum ama artık başımı duvarlara vurmak geçmiyor aklımdan, ölmeye de yeltenmiyorum. kabul etmek istemesem de mücadeleci bir yapım var ve bir şekilde kendimi acınla savaşırken, sensizliğin üzerine giderken buluyorum. bu iyi bir şey mi bilmiyorum, bununla ilgilenmiyorum üstelik. tek yaptığım günlerimi geçirmek, elimden geldiğince düz bir çizgide sürdürmek hayatımı. hayalimde kurduğum senli hayatımda yaşamakla ilgileniyorum sadece. bu yüzden eskisi gibi çevresinde olup bitenleri bilen ve bunlara dahil olan kişi değilim. çevremde olan hiçbir şeyle ilgilenmiyorum. tek derdim aklımı başımda tutarak sana ulaşmak. umarım bunu başarırım. neyse uzattım yine. seni çok seviyorum, umarım orada acı çekmiyorsundur. biliyorum şu an yoksun ama iyi ki vardın bu dünyada. ve şu an bile iyi ki varsın benim gönlümde. i̇yi ki dünyaya geldin ve iyi ki tanıdım seni. böyle kutlamak istemezdim doğum gününü, elimde çiçeklerle içimde sevginle ziyaret etmek isterdim seni ama şu an şartlar buna elveriyor. i̇nşallah bir gün seni ziyaret edebilirim canımın içi. i̇nşallah bir gün yanına gelebilirim. doğum günün kutlu olsun doğum günüm.
    12. 42
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Ölü olduğun bir doğum gününü daha gördüm bugün. İyi ki doğmuştun canım, iyi ki gelmiştin bu dünyaya. Seni rahat ettirememiş olacağız ki gitmeyi tercih ettin ama yine de ben isterdim burada olmanı. Neyse, ben bu sefer acı dolu cümleler kurmayacağım ve son beş senemin en sakin günlerinden birini yaşıyorum. Çok sakinim ve aklım başımda. İki üç şey söyleyip bu başlıktan çekilmek istiyorum. Hep söylediğim "bu son yazışım" gibi beylik cümleler kurmayacağım. Çünkü kendime sınır koydukça sınırları aşmaya olan meylimi engelleyemiyorum. Ne zaman yazmak gelmezse içimden o zaman son yazışım olacak. Seninle ilgili, seni tanıdığım günden bugüne kadar, her anıma şahitlik eden ve en çok değer verdiğim insanla konuştuk bir ay önce. Onu ne kadar kötü etkilediğimi farkettim. Her an ölüm haberimi almaya hazır bir şekilde beklediğini ve bunun onu çok yıprattığını öğrendim. Kendime o kadar kızdım ki, ve çok da şaşırdım. Yani benim yaşamımla alakalı bir şey nasıl başka birini bu kadar alakadar edebilirdi ki? Kim için bu kadar değerliydim? Onun için. Sonra oturdum düşündüm, hayatıma giren insanlara bu şekilde ne kadar zarar verdiğimi farkettim. İnsanları hayatıma alıp hayatımla ilgili kararları bencilce dile getirdiğimi farkettim. En başta kendim olmak üzere kimseye bunu yapmaya hakkım yoktu. Arkadaşım bana değişmek istemediğimi söyledi, haklı olduğunu düşündüm. Sınırlarımı aşmaktan korktuğumu, sırf sen olmadığın için kendi hayatımı yaşamaktan utandığımı, kendimi bir nevi seninle gömdüğümü farkettim. Bunu aşacağım dedim. Evimden iki gün ayrılamayan, kalabalığa girdiğim gün kabuslar gören biri olmama rağmen iki gün içerisinde İstanbul'a geldim. Çoğu insan için çok normal bir şey bu biliyorum ama benim için o kadar zor oldu ki ben üç gün boyunca nefes almakta zorlandım. Neyse işte geldim. Şimdi burdayım. Hiç bilmediğim bir şehirde hiç bilmediğim bir yerdeyim. Ve son 5 yıldır ilk defa hayatımı yaşıyorum. Son 5 yıldır ilk defa doğum gününde kendimi eve kapatma isteğim yok. Bu kararı alabildiğim için kendimle gurur duyuyorum çünkü ben bunu içimden bile geçiremezdim. Ama yaptım. Çünkü ben böyle olmalıyım. Kendimi aşmalı, kendimi zorlamalıyım. Bu hayat benim ve bundan zevk almalıyım. Bunun kıymetini bilmeliyim. Bütün bunları hiç bu kadar içten istememiş ve düşünmemiştim. Belki yine depresyonu atlattığımı sandığım ama aslında sadece bir sürelik bir düzelme olmuştur. Bunu da bilmiyorum. Ama bunu da kabulleniyorum. Bunun tedavi edilmesi gereken bir şey olduğunu artık kabul ediyorum, eskisi gibi "ben sürekli çabalıyorum ama olmuyor" demiyorum. Bu sefer inşallah altından kalkacağım. Ama işte yine burdasın diyeceksin, bütün bu anlattıklarına rağmen benden yine de vazgeçmedin diyeceksin. Haklısın, yine buradayım. Çünkü artık sana öfkelenerek, tehditler savurarak, inat edip seni ve ölümü göz ardı ederek bunun üstesinden gelmeyeceğimi biliyorum. Ve en önemli nedeni ne seni seviyorum. Bir anı olarak seni hala seviyorum. İşte böyle gecegöz, iyi ki doğdun ve iyi ki vardın. Kendimi bulma yolunda bana kattıklarının farkında değilsin biliyorum, ama ben farkındayım ve bunun için seni affediyorum. Öfkemi bir kenara bırakıyorum. Şimdilik hoşça kal canım, hoşça kal.
    13. 29
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Bugün doğum günü. Yaşıyor olsa 23. yaşına basıyor olacaktı. Kim bilir yıllar ona neler yaşatacaktı. Belki şu anda istediği mesleği yapıyor olacaktı. Belki yanında sevdiğiyle pastasındaki mumları üfleyecekti. Belki tam karşımda o muhteşem gülüşüyle büyüleyecekti beni her zamanki gibi. Allah'ım, öyle güzel gülüyordu ki :) Son 5 yıldır olduğu gibi 6. yılın 12 Ekim'ini de bu başlıkta karşılıyorum. Evet, bugün her şeyin başladığı gün. Onun ve benim bu dünyada birbirimizle konuşmadan birbirimizi paramparça ederek bitecek hikâyemizin başladığı gün. Onun doğum günü. İnsanların kaderleri daha doğarken hatta doğmadan önce bellidir derler. Böylesi bir yok oluş da onun kaderi miydi? Bilmiyorum. Tek bildiğim hayatın gerçekten çok tuhaf olduğu. Her neyse. Keşke onun 23. yaşını kutladığını görebilseydim. Keşke 46. yaşını kutladığını da görebilseydim. Keşke şu dünyadan kurtulup gideceğim ana dek onu görebilseydim. Keşke iyi dileklerimi iletip elini tutuyor olabilseydim. Hadi bunlar olmaz, kabul ediyorum. Bunun hayalini kurmak dahi imkansız. Ama bari mezarının başında olabilseydim bugün. Ne bileyim yanına kıvrılsaydım biraz, sarılıp toprağına konuşsaydım. Sırf var olduğu için, hiçbir şey yapmazken bile hayatıma nasıl bir renk kattığından bahsetseydim. İpek saçlarına dokunma istediğimden bahsetseydim. O koyu, simsiyah gözlerine bakmanın beni ne kadar mutlu ettiğini anlatsaydım. Gittiğinde neler yaşadığımı anlatsaydım. Bak, deseydim. Belki inanmayacaksın ama 6 yıldır güneş doğmadı, 6 yıldır cayır cayır yandım, 6 yıldır senden başka birini koyamadım şu garip yüreğime, 6 yıldır sürülmüş gibiyim bu dünyada, deseydim. Ağlasaydım. 6 yıldır ağlamadığım her şeye onun yanında ağlasaydım. Bütün bunlara rağmen tuhaf bir şekilde onu artık sevmiyorum ama takdir edersiniz ki hayatımın orta yerinde onulmaz bir yara açıp bütün hayatımı altüst eden birini unutmak kolay değil. O yüzden sanırım en iyi ihtimalle birkaç yıl daha doğum gününde burada olacağım. Bu birini sevmeme engel olur mu bilmiyorum. Bu beni biraz endişelendiriyor ama itiraf etmem gerek bir yandan da içimi rahatlatıyor. Çünkü 5 yıl sevdim onu, hayatta olmayan biri için endişe duyacağım merak edeceğim hiçbir şey yoktu. Şimdi, hayatta olan birini nasıl seveceğimi bilmiyorum. Biri için meraklanıp endişe duymak nasıl bir şey hatırlamıyorum ve korkuyorum. Belki de o yüzden dönüp dolaşıp ona, bu başlığa geliyorum. Bana acı verse de bu bildiğim hisse sığınmak daha kolay geliyordur. Belki de birini sevecek gücüm yoktur. Belki de ben ömür boyu onu unutamadan, başkasına göz ucuyla bile bakamadan öleceğim. Kim bilir, bekleyip göreceğiz. Uzatmayayım. Kısacası hep olduğu gibi bugün de en azından gittiği yerde acı çekmiyor olmasını diliyorum. Umarım bana yaşattığı o acının binde birini dahi orada yaşamamıştır. Ve canım bu son paragrafı karşımda sen varmışsın gibi, konuşuyormuşuz gibi yazmak istiyorum. Seni özledim, umarım bu gece rüyama girersin de doğum gününü yüzyüze kutlarım. Aşağıya doğum günü şarkını bırakıp bitiriyorum sözlerimi. Doğum günün kutlu olsun. İyi ki vardın canımın içi, iyi ki. Bu şarkı olmadığın bir dünyadan. İnanmak istesem de dönmeyeceksin. Buruşan ellerimi tutmayacaksın. Kapanan gözlerimi görmeyeceksin. Öldüğümde yanımda olmayacaksın.
    14. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Bugün yine o gün, doğum günün. Müsadenle son 6 senedir her 12 Ekim'de yaptığım gibi bugün de buraya içimi dökeceğim. Bugün her günden farklı, bu yazı bu başlığa yazdığım her yazıdan daha farklı. Çünkü bu seni tanıdığım günden beri seni sevmediğim ilk doğum günün. Evet, nihayet oldu. Sevmiyorum artık seni. Sevmeyi bırakınca bu azap bitecek sanıp sevmeyeyim diye gecelerce ağlaya ağlaya ettiğim dualar kabul oldu. Ama unuttuğum bir şey varmış; birini 7 sene sevince, dur durak bilmeden ölü birini hayallerinde yaşatmaya çalışınca, gittiği dünyayla savaşınca, bütün ömrün pahasına gücünün tamamını sesini unutmamak için harcayınca eninde sonunda sevgin de bitince geriye bir harabeden başka bir şey kalmıyormuş. Şimdi ne önemi var seni sevmememin? İçim bomboş, onaramadığım boşluklarla dolu, zifiri karanlık, kör bir kuyu. Hiçbir şey değiştirmedi seni sevmemek, ben yine hep o yorgun hep o bitkin insanım. Tükendim. Tüketti beni senin ölümün. İçime ektiğin korkulardan bahsetmek dahi istemiyorum. Birine karşı en ufak bir şey hissetsem geceler boyu rüyamda ölümünün farklı versiyonlarını görüyorum. Bana bunu niye yaptın? Görüyorsun ya işte, şartlar ne olursa olsun, seni sevmesem dahi bu soruyu sormaktan alamıyorum kendimi. Bu sefer çok uzatmayacağım, çok yorgun ve bitkinim. Seninle olan savaşımı kazandım. Yenik bir zafer. Artık seni sevmeyen ama çoğu duygusunu yitirmiş, geriye sadece acıları ve korkuları kalmış biriyim. İsterdim ki senden sonra birini sevmek canımı bu kadar acıtmasın ve korkutmasın. Belki zamanla bu da geçer, ama umarım bunun geçmesi de 6 yıl sürmez. Ömrümden çaldığın 6 yıllar eskisinden daha önemli çünkü. İyi ki doğmuştun, iyi ki vardın. Ama keşke seni hiç tanımasaydım.