bugün
yenile
    1. 7
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sanal çağın konuşma dili. kendisine dair çok şey öğrettiler. zorla öğrendim. bunların en başında da gramerin düzgün olması gerektiği gerçeğini. oysa ister noktalama işareti olsun, ister bir kelimedeki ilk ve son harfin yeri sabit kaldığında diğer harflerin karman çorman dağıtılmış olması olsun, kelimenin asla ve asla anlamının değişmeyeceği gerçeğiydi. yazmakla ilgili serüvenim ta ilkokul yıllarıma gider. oradan ise ortaokul ve lise yıllarıma. aslında yazıya ve yazmaya dair inancım sıfırın altında. yine de bu çağın dili yazı olduğundan bu kadar çok ahkam kesiliyor kendisi hakkında. bu kadar atılıp bu kadar tutuluyor. lüzumsuz aslında. lüzumsuzdan öte. gereksiz. boyunlarındaki kravatlarıyla yanımdan geçerken bu ülkenin geleceğine dair görüş belirten adamlara küfretmemi sağlıyor yazma eylemi. ben sokak başlarında beklerken topuklu ayakkabılarının topuk sesine, yaşanmamış çocukluğu, yaşanmamış genç kızlığı ve yaşanmamış kadınlığı gizlemeye çalışan kadınların hezeyanını anlatmamı sağlıyor yazmak. nafile ama. o da gereksiz. beynimde binlerce senaryo, hikaye, öykü, deneme varken ben öylece yok olup gitmek istiyorum her biri arasında. neye yarıyor ki her biri? neye yaradı ki? 18 yaşımda yaşamam gereken tüm kırılmaları 30 yaşımda yaşamamın hezeyanı bu aslında. benimle olanı kaybetmemek için verdiğim bir savaş; yazmak. cümlelerim bitmese de kelimelerim hala aklımda. daha bir kaç gece önce bir roman yazmalıyım dedim, bir arkadaşa. adı da şu olmalı; "babaların günahlarının kefaretini oğulları öder." güldü kendisi. "uzunmuş" dedi. "evet" dedim.. yetmiyor artık. ne yazmak. ne okumak. ne de izlemek. sadece dinlemek işte. bu aralar ruhumu doyuran sadece o. öyle işte.
      0çok çok güzel bir yazı olmuş. yorum yapmadan geçemedim. bazı şeyler "dilsiz, harfsiz kelimeler" yazılmasa, yazılamasa da hissediliyor. - smurfsicangargamel 30.01.2016 23:06:11 |#2530736
    2. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ömürsüz dostum benim. bütün vefasızlıklarıma gülümser ve ons gelmemi bekler sabırla. asla reddetmez. onu ihmal ettiğim için kızmaz. ben kızarım kendime, bunca zaman yersiz eziyetlerle benliğimi çürüttüğüm için. kokmaya başlar sahte sevinçlerim. beni var eden olguya; sonsuz sevgilerim.. :)
    3. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      düşünceyi, sözü özel imlerle ya da harflerle kağıda geçirmek.
    4. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yazarsın çünkü acı ruhtan parmaklara inmiştir.
    5. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      anlatmak, birbirini seven iki insan için konuşmak kaçınılmaz olsaydı da sana böyle durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım der hikmet. haklıdır. anlatamadıklarımızı yazıyoruz. başkasına sustuklarımızı buraya konuşuyoruz. içimizi döküyoruz bazen kağıda bazen buraya. hep bir şeyleri ifade etme kaygısındayız. zira anlatamadıkça hicran oluyor içimize. yara oluyor dert oluyor. bi' doktoru da yok ki bu meretin.
    6. 8
      +
      -entiri.verilen_downvote
      küçükken bileklerimi feci ağrıtırdı, belki bir de daha kolay kalem tutmamı sağladı. orta okulda kompozisyon ödevleri en sevdiklerimdendi belki bir de tahtaya çıkıp okumanın heyecanı vardı. lisede çok şiir yazdım, sevdiğim kızlar oldu onlara derdimi en iyi yazarak anlatabildim. belki bir kaç gülüşe sebep oldu. şimdilerde bilgisayarımda yazar oldum. bolca hikaye biriktirdim. belki artık daha hızlı klavye kullanıyorum. haa bir de içimi boşaltabileceğim bir kusma kabım olmuş oldu. yazmanın bana katkıları olsa olsa bunlarla sınırlı sanırım. ben hala 6 yaşımda örselenen, 13 yaşında bile ciddiye alınmayan. 18 yaşında dahi yalnız bırakılan o öfkeli çocuğum. kırgınım hala, yaralarım sarılmadı hiç. ya da kırgınlıklarımı telafi etmek istemediler hiç. öfkemi göremediler hiç bir zaman, ciddiye almak onların meselesi bile olmadı. isyanlarım hep yarım, hep etkisiz kaldı. bir itirazım var diyecek oldum. bırak dinlemeyi, ciddiye alınmayı yanımda duranlar bile olmadı. kırgınlığım, kızgınlığım ya da sarılmamış yaralarım geçmedi ki hala. neye yarardı ki yazmak, kanıyorum hala.
    7. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hayatın bana kattığı bu hiperaktivitenin güzel yanlarından biri. yazmak insanın kendini tanımasıdır. "kendisini tanımak isteyen yazsın kelimeler sana kendini anlatır."
    8. 11
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "yazdım, yazmasam ağlayacaktım." bazen tam da bu kıvamda oluyorum. gerçi o zaman yazarkende ağlıyorum. konumuz bu değil ama. beni rahatlatıyor. sürekli düşündüğüm, kafamda sürekli dönen şeyleri bir yere aktarmak bana iyi geliyor. yazmadan önce sanki hiç gitmeyecekmiş gibi olan düşünceler yazarken birer birer bende ağırlıklarını yitirmeye başlıyorlar. not: yazdıklarımı yakarım, tavsiye etmiyorum.
    9. 8
      +
      -entiri.verilen_downvote
      nefes almamı sağlıyor. yazmasam, evden bıçağı kaptığım gibi sokağa çıkar gördüğüm her insanın göğsüne saplaya saplaya yol alırım caddelerde. içimdeki o karanlık adam herkesten ve her şeyden nefret ediyor çünkü. içinde iyiliğe, umuda ve ümide dair hiçbir şey yok. gerçek bir yıkım ve acı istiyor yıllardır. arzuladığı tek şey yok etmek. arzuladığı tek şey herkesi ve her şeyi paramparça etmek. herkesi ve her şeyi ama. uçan sineğe düşman, kaldırım taşına öfkeli. herkesten ve her şeyden alacaklı olduğunu düşünüyor. çıplak elle otobüs dövmek istiyor. tırlara kafa atmak. hatta küçük çocukları çıplak elleriyle boğacak kadar iğreniyor bu hayattan. onların da büyüyüp birer yetişkin olacağını ve büyük bir ihtimal kötü insan olacaklarından emin. kötülüğe vurgun bir adam o. kötülüğün ve şiddetin estetiğine vurgun. çünkü ona göre kötülüğün içinde çıkar yok. çünkü kötülüğün içinde hiçbir norm, adet, yasa yok. sonsuz bir özgürlük ve bağımsızlık var kötülükte. yıllardır yazdığım her harfi içimdeki o kötü adamın boynuna ilmek olarak geçiriyorum aslında. onu yazarak zaptediyorum. yazarak kırıyorum parmaklarını. yazarak bastırıyorum öfkesini. yoksa, sonum olacak. iyi biliyorum. yıllardır onunla yaşıyorum. sizler çok azını gördünüz içimdeki o karanlık adamın. hatta hiç bilmiyorsunuz bile. ben iyi biliyorum. yıllardır göğüs kafesimi zorluyor. özgürlüğüne kavuşmak için yapmadığı rezillik kalmadı içimde. korkuyorum ondan. bir insan kendi karanlık tarafından korkar mı? ben korkuyorum. çünkü benden çok güçlü o. benden çok baskın. ben onu sadece ve sadece yazarak zaptediyorum. boynunu kırdığım gibi içimdeki o karanlık dehlizlere atıyorum. yine de "yazmasaydım delirirdim" diyen yazara inat, ben de "delirdiğim için yazıyorum" diyorum.
      0abi korkuyorum senden iyi saatte olsunlar inşallah. :) - devriksekiz 18.02.2017 04:50:45 |#3080629
    10. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bir tiyatro oyununda yıllar önce duyduğum replik, kendi içimde o kadar tekrar ettim ki her sözcüğü aklımda. "sıkılmamak için insanlar çeşitli uğraşlar bulurlar. ben beni daha çok sıkacak bir şey buldum. yazdım.ama olsun bu acının da bir tadı, hissedişi, sarışı vardı."
    11. 8
      +
      -entiri.verilen_downvote
      benim için artık sadece israf. kime ve neye yazacaksın ki? insanlar bir kediden bile nefret edebiliyorlar. yalan veya gerçek farketmeksizin. sabahtan beri o güzel canlıyla gözgöze gelmemek için evde köşe kapmaca oynuyoruz. bu satırları okuyan sen, anladın ne demek istediğimi. söylemin gerçek veya yalan farketmeksizin hayatım boyunca duyduğum en ağır cümleydi. ve merhametsizliğin kanımı dondurdu. merhametsiz insanlara denk geldiğinde bu kediye bugün söylediğin cümleyi hatırla. ve inan bana, artık bana falan değil, bu kediye koca bir özür borçlusun. umarım affeder seni. zira allah hayvanlardan ötürü; "onlar benim dilsiz meleklerim" der. sen bugün allah'ı kırdın. büyük oynadın. kaybın büyük olacak maalesef. tüm bunları derken inan benlik sıkıntı yok. canımı alsan ah demem. ama o kedi sana hiçbir kötülük yapmadı. onun üzerinden beni incitmeye çalıştın ya sen bugün, ben incinmedim hiç. allah şahit. sadece gözlerinden öptüm o güzel canlının. başını okşayıp sımsıkı göğsüme bastırdıktan sonra kulağına fısıldadım; "sen boşver onu, sen benim her şeyimsin. ölene kadar seninleyim. allah huzurunda söz veriyorum. sana değil vurmak falan (ki asla vurmadım, allah şahit) artık kızmayacağım bile. sen benim en onurlu yaram olarak kalacaksın bedenimde."
      0--mesaj at - emeklisiirbaz 03.03.2017 02:34:10 |#3122100
    12. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      içinden bir şeyleri atmak bir nevi. bir şeylerden kurtulmak istemek. düşüncelerden, duygulardan, korkulardan, olaylardan kaçmak. ya da tam tersine onları gün yüzüne çıkarıp, kurtulmak.
    13. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      tenzih ettiğim duygularım ve zihnimde pekişen düşüncelerim olduğu sürece yapmaya devam edeceğim eylem. karalama defterime yazdığım her şey öylece kalakaldı. her sorum cevapsız, her şiirim okunaksız. bahsettiğim şeylerin de ne imkanı ne de olanağı bu dünya da mümkün. yüzlerine de pek bakmıyorum yazdıklarımın. her ne kadar kelimelerimi birbirleriyle seviştiriyor olsamda, bir yazdığım bir diğerini tutmuyor. sanırım bu üretkenlik için iyi bir şey ama ben artık bu karmaşadan fazlasıyla yoruldum.
    14. 9
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hayat boyu en büyük tutkumdu. her zaman. daha bir ay önce sözlükte de yazar olan siyah kukuleta; "abi gerçekten ne olmak istedin bu hayatta?" dedi. hiç teklemeden cevap verdim; "yazar olmak." sonra bu düşüncem, yazılan şeyleri insanların aptal bir şekilde algılamasından dolayı değişti. ta ki dün geceye kadar. ruhumun sadece yazarak ve severek durulduğunu bildiğim için hayat boyu yazdığım ve yazacağım her şeyi bu dünyada bırakıp buralardan göçeceğim dedim kendi kendime. ve sabah uyanır uyanmaz yayınevine gidip anlaştım, şimdiye dek yazdıklarım ve yazacaklarımın basılmasına dair. maksat bir iz bırakmaksa bu hayatta, benim izim de naçizane bu olsun. biliyorum, hiçbir şekilde içime sinmeyecek birçok yazım, dert değil. bu hayatta sevmek hariç hiçbir şey zaten içime sinmedi benim. nefes alıp vermek de dahil.
      1yenge şanslı. sen daha bir şanslısın. allah daim etsin... - pedvitaerosa 04.05.2017 20:34:42 |#3249612
      1yazmak rahatlatan bir eylem madridli abi (yorumu yazarken gördüm nicki)benim de en büyük hayallerimden biri kitap çıkarmak - omelasibirakipgiden 04.05.2017 20:35:58 |#3249541
    15. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      fotoğraf çekmek ile resim çizmek neden farklıdır? bir ressam ile bir fotoğrafçının bize vadettiği şeyler neden apayrı dünyaların ürünleridir hiç düşündünüz mü? ya da boş verin şimdi resim çizme işini. biz insanlar neden fotoğraf çekeriz? fotoğrafın temel olarak anlamı nedir? son bir soru daha sorayım hazır gelmişken. kaos teorisi nedir? kaos teorisinin bize fark ettirdiği en önemli gerçeklik nedir? entryi burada bitiriyorum. benim için yazmak fiilinin tanımı bu 3 maddeyle açıklanabiliyor. i̇lginç değil mi? -ressamın çizdiği bir tablo -fotoğrafçının çektiği bir kare -kaos teorisi ve yazmak... metafor falan da kullanmıyorum. olsa olsa birer imge denilebilir o da belki... bu tanım entrysinin içeriği doğrudan yazılmayacak ilerleyen saatlerde uzun uzadıya editlenecektir.
    16. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok korkuyorum yazı yazmaktan. yani ne konuda olursa olsun. zaten yazarken de pek konu bulamıyorum aklıma geleni döküyorum sadece. korkma nedenim ise şu tükenme korkusu. kullanılan kurşun kalem gibi veya yanan bir mum gibi. yazdıkça benden bişeyler götürüyor diye korkuyorum. aksine okuyorum çünkü dolduğumu hissediyorum. böyle barajın dolması gibi veya ne bileyim bi kaba akan su damlaları gibi. ama bazen farklı renkte bi su damlıyor berraklığını bozuyor. karışıyor herşey düşünemiyorum bile. galiba yazı yazmaya başladığımda sonumun başlangıcı olacak.
      0bu konuda yalnız degilmişim - gevrekerikdalı 28.10.2017 00:16:14 |#3510496
      0ay bende rahatladım eğer öyleyse :) - çılgın att 28.10.2017 00:18:11 |#3510667
      0yazınca sanki özelini halka açıyormuşum gibi hissediyorum bazen . - gevrekerikdalı 28.10.2017 00:20:56 |#3510844
      butun yorumlari goster (5)
    17. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      dışına kapanıp içine açılmak gibi bir şey.
    18. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kelimeler aynı kelimeler ama nasıl oluyor da o büyük şairler ve romancılar bizim aleladele kullandığımız kelimelerden böyle etkileyici bir sanat oluşturabiliyorlar?
      1harfleri yazı olarak değil resim olarak gördükleri için :d - eaglegodz 09.12.2017 03:59:21 |#3523595
      1eğer etkileyici bir sanat oluşturmasaydi yazar yada şair denir miydi? - pofidikpremsesss 09.12.2017 03:59:53 |#3523657
      1@eagle ya da harflerle resim yaotiklari icin? - radyocu yemek yapan psikolog 09.12.2017 04:01:24 |#3523840
      butun yorumlari goster (5)
    19. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yazmak istiyorum ama yazamıyorum. ayça'ya, sözlüğe, twitter'a, deftere nereye olursa. duygularımı nasıl yansıtacağımı bilmiyorum. sanırım ben tükendim.
    20. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      t: duygu ve düşüncelerin kalem ucundan boşaltılması eylemi. bir eylemden fazlasıdır. insanın içindeki soyut şeyleri kısmen de olsa somutlaştırmasını sağlar. kısmen diyorum çünkü yazılan şeye bir bilgi/duygu aktarılabilir. lakin aktarılan şeyin kaynağı da, daha fazlası da her zaman onu yazan kişide mahsur kalır. ayrıca; bir sözlüğü var eden eylemlerdendir. lakin bakımı yapılmayacaksa çiçek alıp saksıya koymanın manasızlığı kadar, yeni bir şeyler okumadıktan ya da izlemedikten sonra yazmanın da, pek bir manası yoktur. zira benim yazmaktan kastım, iki kelimelik ifade edişler değil. öylesini ilkokul talebesi de yapıyor. bugün 3. sınıfa giden bir öğrenciye buradaki herhangi bir anket başlığını sorsak, bir ya da birkaç kelimelik bir şeyler muhakkak söyler. hatta bana kalırsa burada yazılanlardan daha komik, daha masum, daha yaratıcı şeyler söyler. mesela; o 3. sınıf öğrencisine şok etkisi yaratan şeyler nedir diye sorsak, "elektriklerin bir anda kesilmesi." gibi bir cevap alabiliriz. peki aynı entryi burada görsek yadırgar mıyız? elbette hayır. peki bu normal mi? bence değil. demem o ki; bir fark olmalı. üniversite çağına gelmiş bir kişiyle, okuma yazmayı henüz yeni öğrenmiş bir çocuğun anlatımı bence aynı seviyede olmamalı. aynı cevabı vereceklerse bile, biri diğerinden daha kalifiyeli cevap vermeli. falanca bir anket başlığına tek kelimelik eylem yazanlar var pek de az değiller. "sevmek" , "ölmek" vs diye bkz atıyorlar. hani biraz daha bir şeyler yazılsa keşke. ne gibi ölmek? ne yaparcasına ölmek? nasıl sevmek? özgün bir betimleme, farklı bir anlatım görmek istiyorum. başka bir şey değil. buradan anket başlıkları olmasın gibi bir şey savunduğum düşünülmesin. sadece tadı damakta bırakılmalı; (#2160569) yazmaktan korkmayın. kaleminiz elinize yapışmaz. ve önemli olan sözlüğe alım yapılması değildir. önemli olan, zihne alım yapılmasıdır.. sonra da alınan şeyi kendi zihniyetinle ele alıp, farklı farklı bakış açılarıyla değerlendirip yorumlaman gerekir. yorumlama da zamanla gelişir. daha sonra o konu hakkında dilediğin gibi konuşabilirsin. kimse de sana bunun için karşı çıkmaz. sadece dediğin şeye muhalif olabilirler, olsunlar da zaten. o da bir gelişim, bir bakış açısı kazanımıdır. misal; acem bilgenin şu rubaisini okuyup, üzerine biraz düşünüp anlatılanı ele alabiliyorsan ne ala. "eller, yüzler, simalar, resimler aynı değil. baharlar bile değişmiş. artık her şey bir başka." (bkz: bahçemizin halinden baharımı kıyasla) velhasıl; her gün sözlükte anket başlıklarına verilen tek kelimelik cevapları okursan zaten senin belleğine bir şey girmiş olmaz. ilgi alanlarını keşfet, üzerine yoğunlaş, sonra düşündüklerini yaz. aradan zaman geçsin daha gelişmiş halinle yine yaz. sonra ikisini harmanla, yine yaz. ama yeter ki; bugün bittiğinde sen, düne oranla daha gelişmiş bir sen ol. koskoca msn bile bunu yapamadığı için yok oldu gitti. sen kimsin ey fani? yazmak için okumak/dinlemek/izlemek kısaca; öğrenmek lazım. okumak insanı soylu yapar derler. aynı olay burada da geçerli; (#2160083) "öğrenmeyi bırakan yirmisinde de sekseninde de yaşlıdır. öğrenmeye devam eden genç kalır. zihni genç tutmak en büyük meziyettir." - tolstoy (bkz: tolstoy bisikleti) not: bence en etkili kısa cevapları, kendini uzun anlatırken güzel ifade edenler verir. aklında anlatacak çok şey vardır çünkü. kelime haznesi daha geniştir. anlatacağı şey her neyse, onu birkaç kelimeye sığdırması daha kaliteli olur. nokta atışı yapar..
    21. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      burada; (#2162024) dediğim; "ilgi alanlarını keşfet, üzerine yoğunlaş, sonra düşündüklerini yaz. aradan zaman geçsin daha gelişmiş halinle yine yaz. sonra ikisini harmanla, yine yaz. ama yeter ki; bugün bittiğinde sen, düne oranla daha gelişmiş bir sen ol." süreci bazen fazla sancılı oluyor. son bir saattir de bu dediğim sancıyı iliklerime kadar yaşıyorum. yazmadıkça daha da karışan, ama yazdıkça da konudan konuya atlamadan duramayan aklım beni her seferinde sabaha bırakıyor.. üstüne üstlük 7 saat sonra sınavım var.. (bkz: biri beni silksin silkin beni)
    22. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      nereye ve kime ne yazmak?
    23. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yazmak benim bağımlılığım. aklımdan geçenleri, hissettiklerimi yazmaktan kendimi alıkoyamıyorum. kendimle dertleşmek olduğuna ve iyi geldiğine kendimi ikna etmeye çalışıyordum ama artık nefret ediyorum bundan. yazdığım eski şeylerin sürekli karşıma çıkmasından nefret ediyorum. tüm eşyalarımın içinden, tüm elektronik cihazlarımdan yazdıklarım çıkıyor ve bu artık iyi gelmiyor. ya o zamanlar olduğum insana üzülüyorum ya da artık öyle olmayışıma. nefret ediyorum.
    24. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şu sıralar bu konu hakkında çok düşünüyorum. neden yazıyı kullanıyoruz hakkında bir şeyler düşünüyorum. kaç gündür “yazı üzerine bir soruşturma” isimli bir yazı yazmaya çalışıyorum. yazmanın doğası bence çok ilginç şeyler söylüyor bize. bir türlü bitiremiyorum. 4-5 cümle yazıp kapatıyorum sayfayı. masadan her kalktığımda yazı başka bir şeye evriliyor. ben de bunu anlatmaya çalışıyorum zaten. anlattığım şey direkt başıma geliyor. çok zevkli. :d
    25. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bilinen en güzel terapi yöntemidir. --- seanslarımın birinden --- Bir geminin güvertesinde başlamıştım hikâyemi yazmaya, Ne kadar mavi, o kadar çok özgürlük vardı ana fikrimde. Uzaklaşmak istersem kıyıdan bir tekne Ve biraz yalnızlık, özgürlük için iş görür nitelikteydi. Niteliklerimi kaybettim. Kaybettiğimi fark etmeden yok ettim hepsini. Beni ben yapan ne varsa, Bana ben katan ne varsa Suyla birlikte akıp gitmişti sanki. Mavisine tutkun olduğum suların Akıntısının tutsağı olmuştum. Kürek çekmek isterken Çabası ağır gelmişti. Oysa akıntıya kürek çekmek tam da benim işimdi... Şimdi gecenin bir vakti ıssız bir koyda kıyıya yakın bir yerlerde terk edilmiş bir sandal gibi hayallerim. Sağlam görünümlü ama hareket vakti diyecek sesi yok. Hikâyemin ana fikrinden uzak olmanın endişesiyle Maviliklerin arasında kaybolmuş bir yaşam aslında benim ki. Anlaşılma çabasından ve anlatma çabasından uzak, Öyle bir başına Kalabalıkların içinde itina ile yalnızlaştırılmış bir yaşam. Öylesine, Kimsesizce, Sessizce... --- seanslarımın birinden ---
      0Kaleminden damlayan kurşunlar kalbime saplandı be aaaabi.. - obeson 25.06.2020 23:21:22 |#3816467
      0kalem kılıçtan keskindir derler :) - antipatik sempatik 25.06.2020 23:22:49 |#3816506
      1Ne kadar da güzel yazmışsın...Güzel ruhuna ferahlık dilerim✨ - berry 25.06.2020 23:26:34 |#3816286
      butun yorumlari goster (4)
    26. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Yedi yaşımda yazmaya çalıştığım günlükle başladım. O günden beri de atamadım elimden kalemi. En iyi dostum kalem oldu. Sırlarımı sakladı, dertlerimi dinledi, üzüntülerime ve sevinçlerime şahit oldu... Dile kolay, 2o yıla yakın. Baya baya canım oldu benim. Daim olsun.
    27. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "Yazarlık nedir? Bir hüsranın avuntusu. Bütün hüsranların avuntusu. Yazarlık bir narsis kompleksi: Bak ben yazdım. Ne marifetlerim var benim. Okuyun beni. Beğenin zekâmı, buluşlarımı, demek." Haldun TANER
    28. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      en az, kitap okumak kadar önemli. yeni bir şeyler öğrenmek ve bilinçlenmek açısından tabii. not: ciddi konularda entry yazmak veya tweet atmak dahil.
    29. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      en zorlu beceri. üretim sonucu ortaya çıkan becerilerden olduğu için herkesin iyi yapabildiği bir şey değil. dil öğrenirken de en zorlanılan alandır genelde.
    30. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İyidir azizim. Yıllarca okursun, okudukça taşar içinden kelimeler. İnsanoğluna iki kelam anlatamazsın da satırlara dökersin kelimelerini.
    31. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kolay değildir azizim, fularsız yazıya başlanmaz mesela... rakının buzunu unutma, mezeler güneşi bekliyor
    32. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      içimden bir şeyler yazmak geldi ve yazmak başlığına bir şeyler yazmaya geldim. (bkz: ne diyorsun ablacım sen) keyif aldığım bi eylem bu benim. kalem kağıtla ya da klavyeyle fark etmeksizin sanki zihnimin içi boşalıyormuş hissi veriyor. kelimelerle içli dışlı olmaktan inanılmaz haz alıyorum. doğum günü mesajı yazarken bile geçerli bu. seni seviyorum yazmak.
    33. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      küsülebilen bir yetenek. küsmek de değil aslında da, kapatmak duygularını. "anlatsam kim anlayacak" suskunluğu belki, belki de "ne değişecek" kaygısı. ya da bilinmemek isteme. hepsinin olabileceği gerçeğiyle, hiçbiri seçeneği arasında kalmalar, kendini kendine saklamalar....