bugün
yenile

    yazmak

    2
    +
    -entiri.verilen_downvote
    t: duygu ve düşüncelerin kalem ucundan boşaltılması eylemi. bir eylemden fazlasıdır. insanın içindeki soyut şeyleri kısmen de olsa somutlaştırmasını sağlar. kısmen diyorum çünkü yazılan şeye bir bilgi/duygu aktarılabilir. lakin aktarılan şeyin kaynağı da, daha fazlası da her zaman onu yazan kişide mahsur kalır. ayrıca; bir sözlüğü var eden eylemlerdendir. lakin bakımı yapılmayacaksa çiçek alıp saksıya koymanın manasızlığı kadar, yeni bir şeyler okumadıktan ya da izlemedikten sonra yazmanın da, pek bir manası yoktur. zira benim yazmaktan kastım, iki kelimelik ifade edişler değil. öylesini ilkokul talebesi de yapıyor. bugün 3. sınıfa giden bir öğrenciye buradaki herhangi bir anket başlığını sorsak, bir ya da birkaç kelimelik bir şeyler muhakkak söyler. hatta bana kalırsa burada yazılanlardan daha komik, daha masum, daha yaratıcı şeyler söyler. mesela; o 3. sınıf öğrencisine şok etkisi yaratan şeyler nedir diye sorsak, "elektriklerin bir anda kesilmesi." gibi bir cevap alabiliriz. peki aynı entryi burada görsek yadırgar mıyız? elbette hayır. peki bu normal mi? bence değil. demem o ki; bir fark olmalı. üniversite çağına gelmiş bir kişiyle, okuma yazmayı henüz yeni öğrenmiş bir çocuğun anlatımı bence aynı seviyede olmamalı. aynı cevabı vereceklerse bile, biri diğerinden daha kalifiyeli cevap vermeli. falanca bir anket başlığına tek kelimelik eylem yazanlar var pek de az değiller. "sevmek" , "ölmek" vs diye bkz atıyorlar. hani biraz daha bir şeyler yazılsa keşke. ne gibi ölmek? ne yaparcasına ölmek? nasıl sevmek? özgün bir betimleme, farklı bir anlatım görmek istiyorum. başka bir şey değil. buradan anket başlıkları olmasın gibi bir şey savunduğum düşünülmesin. sadece tadı damakta bırakılmalı; (#2160569) yazmaktan korkmayın. kaleminiz elinize yapışmaz. ve önemli olan sözlüğe alım yapılması değildir. önemli olan, zihne alım yapılmasıdır.. sonra da alınan şeyi kendi zihniyetinle ele alıp, farklı farklı bakış açılarıyla değerlendirip yorumlaman gerekir. yorumlama da zamanla gelişir. daha sonra o konu hakkında dilediğin gibi konuşabilirsin. kimse de sana bunun için karşı çıkmaz. sadece dediğin şeye muhalif olabilirler, olsunlar da zaten. o da bir gelişim, bir bakış açısı kazanımıdır. misal; acem bilgenin şu rubaisini okuyup, üzerine biraz düşünüp anlatılanı ele alabiliyorsan ne ala. "eller, yüzler, simalar, resimler aynı değil. baharlar bile değişmiş. artık her şey bir başka." (bkz: bahçemizin halinden baharımı kıyasla) velhasıl; her gün sözlükte anket başlıklarına verilen tek kelimelik cevapları okursan zaten senin belleğine bir şey girmiş olmaz. ilgi alanlarını keşfet, üzerine yoğunlaş, sonra düşündüklerini yaz. aradan zaman geçsin daha gelişmiş halinle yine yaz. sonra ikisini harmanla, yine yaz. ama yeter ki; bugün bittiğinde sen, düne oranla daha gelişmiş bir sen ol. koskoca msn bile bunu yapamadığı için yok oldu gitti. sen kimsin ey fani? yazmak için okumak/dinlemek/izlemek kısaca; öğrenmek lazım. okumak insanı soylu yapar derler. aynı olay burada da geçerli; (#2160083) "öğrenmeyi bırakan yirmisinde de sekseninde de yaşlıdır. öğrenmeye devam eden genç kalır. zihni genç tutmak en büyük meziyettir." - tolstoy (bkz: tolstoy bisikleti) not: bence en etkili kısa cevapları, kendini uzun anlatırken güzel ifade edenler verir. aklında anlatacak çok şey vardır çünkü. kelime haznesi daha geniştir. anlatacağı şey her neyse, onu birkaç kelimeye sığdırması daha kaliteli olur. nokta atışı yapar..
    ... diğer entiriler ...