ilk
not: bu entry aslında bu başlığı açanlara değil
türkiye'de genel bir kabül olan "küba seviciliğine" karşı bir metindir.
küba denilince aklıma
puro,
yoksulluk ve tıp alanında dünya lideri olmasından başka bir şey gelmiyor.
şöyle ki yarı açık ceza evi gibi bir ülke galiba küba.
romantik sosyalistlerinin "ahh canım çok şirinler sosyalizm eşitlik falan" diye örnek verdiği geriye kalan tek sosyalist devlet küba için bu tarz başlıklar açılabilecek yeterlilikte bilgiyi bu insanlar nereden alıyor anlamıyorum.
sosyalizm iyidir kötüdür minvalinde bir şey anlatmak istemiyorum ancak küba nasıl dünya'nın en huzurlu ülkesi oluyor anlamıyorum. nerden biliyoruz lan?
berna laçin'in sosyalizm
mastürbasyonlu gezi yazısından mı anladık bunu?
sabunun, ekmeğin, şampuanın eğitimin bedava olmasıyla mı karar kıldık bu yargıya?
ya da doktorların 20 dolar maaş alıp gül gibi geçindiğinden mi en huzurlu ülke oldu küba?
sırf suç oranı çok düşük bir ülke olduğu için, sokaklarda güvenli olduğumuz için mi huzuru burada arıyoruz hemen?
huzur bu kadar ucuz mu kazanılıyor sizde?
peki castro'nun kızı abd'ye kaçıp karşı propaganda yazıları için neden mücadele etti ki? rahat mı battı dersiniz?
her yıl kayıklarla insanlarlar neden bu yarı açık ceza evinden kaçmak ister ki bu kübada?
ne güzel huzur dolu bir memleket hem tıp alanında da çoook ileriler bildiğin gibi değil. her akşam
rom içer baldırda sarılı puro içer dünya'yı sol taşağımıza yatırır günü gün ederdik. iyi değil mi böyle niye kaçıyorsunuz lan?
20 dolar maaş ile bütün yaşamsal faaliyetlerimizi gerçekleştiririz, yurtdışını gidip görmeye seyahat etmeye ne gerek var. zaten turizmden kazanıyor bu ülke demek ki görülecek olan yerde yaşıyoruz ne gerek var dimi?
mesela
havana'ya 60 yıldır çivi çakılmamış bütün binalar en az 100 yıllık ne kadar nostaljik değil mi? hee nostaljik, sıvası sökülmüş döküntü binalarda yaşamak gerçekten hoş bir yaşam alanı olurdu içim huzurla doldu resmen.
"gözünüzün önüne kenar mahalle köşelerinin izbe ve varoş hali gelmedi mi cidden?"
kaçma tehlikesine karşı küba halkının balıkçılık yapması engelleniyor. balıkçılık sektörü çökertiliyor. yıllardır aslında sosyalizm sahtekarlığı ile dünya süper gücü olmuş rusya yardımları ile ayakta duruyordu. işin garibi tarımcılık faaliyetleri bile belli belirsiz. yoksulluk hat safhaya gelmiş.
internet ile dış dünya ile iletişim öyle çok kolaymış gibi de görünmüyor hani. gazeteler desen tamamen devlet elinde. tek kalemden atılan farklı başlıklardan başka bir şey değil. hemen hemen herkes gayri resmi olarak ek iş yapmak "zorunda." çünkü ortalama bir devlet çalışanı 5-10-20 dolar kazanabiliyor. her şey devletten gerçi paraya ihtiyaç yok denilir. ki durum böyle bile olsa her şeyi devletten almak nasıl huzurlu bir şey, bir anlatın lan? hayvan çiftliğindeki besililer gibi bir hayat geliyor aklıma. tercih imkanı yok, farklı tüketim yok, birikim gibi bir ideal yok. ben buna özgürlük ya da huzur değil tutsaklık derim.
"süslemeye gerek yok hiç."
ama yine de paraya gerek yok ya her şey devletten zaten denilse bile bu iş küba'da öyle işlemiyor.
küba'da ciddi bir ambargo kıtlığı var.
sovyetlerin dağılması ile iyice sıkıntıya düşen küba ekonomisi turizmden ibaret olan bir ülke. karne ile yaşamsal ürünlerin alındığı bu ülkede artık onlarda bile zora sokuluyor insanlar. en temel yaşamsal ihtiyaçlarda bile ciddi kıtlıklar oluşabiliyor. bir de üstüne bıkıp ülkeyi terk etmen neredeyse imkansız. sosyalizm burada devreye giriyor işte, herkes yoksul.
"huzur değil mi? ah canım ya.."
yakın zamanda ambargonun biraz rahatlaması ve abd ile ilişkilerin ilerlemesine rağmen küba devleti yavaş yavaş
özel sektörünü küçükten ilerletiyor. küba'nın "
sosyalizmo" dokusu özelleşmeye teslim edilmeye başlandı bile.
ortalama bir doktor devletten 20 dolar maaş aldığı bu ülkede çok daha az alan mühendisler özel ruhsatlar alarak taksicilik yapıyor ve günde 50 dolar kazanabiliyorlar. ülkedeki bu özel sektör ve sosyalizm kaosundan nasıl bir huzur çıkarılabilir ki zaten.
"
huzur içimizde içimizde... canımsın!"
esasında işin sırrı sosyalizmde falan değil. küba'nın kanayan yarası
ekonominin alt üst olması. tabi ki bütün suçu castro'ya atıp
komünizm tükaka ya demiyorum. elbette büyük sorunları vardır ama söylemesek olmaz abd'nin yıllarca uyguladığı katı
amborgonun burada etkisi büyük. buna rağmen ayakta kalmaya çalışan küba'nın en büyük sermayesi sovyetler de dağılınca bu
sosyalizm tutmadı tabi ki.
elbette abd şakşakçılığı yapıyor değilim. "yaşasın
kapitalizm nihahaha" gibi bir durumum yok benim.
kapitalizmin nasıl bir
emek sömürüsüne yol açtığının biz de farkındayız muhakkak.
ancak bir sorunun var olduğunu kabul etmek ile ona doğru çözümlemeyi getirdiğini iddia etmek arasında çok kalın çizgiler var.
emperyalizmin ve kapitalizmin
antitezi sosyalizm midir ona siz karar verin artık. ancak aranılan antitezin, küba'nın sosyalizmosu olmadığı kesin kere kesindir.
sağlık alanındaki dünya liderliklerinin al benisi şu durumda benim bile ilgimi çekmiyor. sokaklarda çok güvenli olmak, suç oranın çok düşük olması gibi hemen hemen her
diktatöryada sağlanılabilecek ucuz kazanımlar beni ikna etmiyor.
her gece dünya'nın en iyi purosunu içip en iyi romları tüketip çılgınlar gibi tepinmek insan olmayı değil insanlıktan uzaklaşmayı hatırlatıyor bana.
2 ay bıraksalar açlıktan, sefaletten, göz zevkimin bozulmasından, eskiliğin yaşam tarzı haline gelmiş olmasından, yoksulluğun kader olmasından kafayı yiyeceğim yasakların beni delirteceği bu
yarı açık ceza evinde
depresyona gireceğim kesin gibi. küba'nın sosyalizmi daha çok hayvan terbiyeciliğini hatırlatır durumda bana.
burada bir huzur arayışı olsa olsa solculuk
fetişistliği olurdu sanırım.
şimdi başta küba'nın huzurla dolu olduğunu nasıl anlıyorsunuz ki diye bir serzenişte bulunmuştum ve tutamadım kendimi ben de bir küba tanımlaması yaptım galiba.
ben mi nereden biliyorum? gidenlerden, gidip görenlerden, seyyahlardan biliyorum efendim. aynı sizin gibi.
küba'yı anlatan tek seyyahın
berna laçin ve sosyalizm sevicilerinin olduğunu mu düşünüyordunuz?
bir de böyle bir küba anlatısı mevcuttur gezginlerimizde.
siz gerçekten hangisine inandınız?
"inanmak istediklerimiz mi yoksa ikna edici bulduklarımız mıdır gerçek olan?"
önce buna karar vermek lazım.
romantik sosyalistlerin küba'yı parlata parlata bir hal olmasını samimi bulmuyorum.
kapitalizmin kucağına oturmayalım derken aradığınız sosyalizm örneği kesinlikle küba sosyalizmi değil.
"küba mastürbasyonunun" daimi müdavimleri olan
kpss mağdurları ve tatlı su solcularına duyurulur...