Yalnız değil de, aklımda hoş bir çekirdek aile hayali var. Minimini bir sevdicek, belki yanına kedi, kocaman bir kütüphane, taşarcasına sığışmış kitaplar, sade döşenmiş bir ev, plaklar, bisikletler...
Şarkıdaki gibi işte;
Dinlendiren bir birliktelik.
Eve gelir gelmez çantamı bırakıp, hızlıca üstümü değiştirmek, sonra koşa koşa salona inip, pickup'a hoş bir plak koymak ve günün tüm yorgunluğunu kafamı sevdiğimin göğsüne koyup sıkıca sarılarak atmak istiyorum. Böyle kokusunu içime çekeyim. Sıcacık ısıtsın beni. Bazen de o koşa koşa sarılsın belime. L koltuğa devirmiş gibi yapayım, sonra da böyle uzun uzun saçlarını seveyim, kafasını öpeyim. Oh ya. Valla var ya, huzur.
Saatlerce ayrı kalmışız. Hakkımız bence.
Bu kadar şanslı değilim ben. İki kere sarılırım, üçüncüye "Eeeeeh, kene gibi yapıştın bi siktir git artık." cümlesini işitirim gibime geliyor.
Her ne kadar, bu kadar mutlu olabileceğimi düşünmesem de, olacak olmasına olan umudumu yitirmek istemiyorum.
Neyse ya. Genciz. Güzel şeyler olacak. Olmalı. Lütfen.