bugün
yenile
    /
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şöyle düşünün ilk defa girdiğiniz bir odada ilk zamanlar odadaki bütünü her şeyiyle fark edebilirsiniz yatağın duvara sıfır düzgün yanaştırılıp yanaştırılmadığından koltukların hizalarının bozuk olduğundan duvarın bir köşesindeki boyanın hafif kalkmış olmasını yerdeki halının duvar tarafındaki potluğundan ışığının zayıflığına kadar her şeyi fark ederseniz ama o odada 10 gün kaldıktan sonra bunların hiçbirini fark etmeyeceksiniz çünkü hepsine alışacaksınız hissizlikte böyle birşey herşeye alışıyorsun olumlu olumsuz yaşıyor yaşadıkça alışıyor alıştıkça hissizleşiyorsun..
    2. 7
      +
      -entiri.verilen_downvote
      t: üst üste yaşanılmış olayların, içinde bulunulan sürecin ve geleceğe dair umut vermeyen unsurların tüm benlik tarafından baz alınması sonucu, duygusal ve sinirsel refleksin uyuşması, özgüvenin çökmesi ve hissiyat yoğunluğunun azalması durumu. başka bir deyişle; halet-i ruhiyenin yavaş yavaş körelmesi ya da kaba tabirle; çürümesi. bu çürüme hali şu sıralar iliklerime kadar sızmış durumda. sanki ben rapunzel'im de saçlarım bitlendiği için onları kendi ellerimle kesmek zorunda kalmışım gibi hissediyorum. beni ben yapan şey bu aralar sanki yanımda yok gibi. ve hiç de öyle saklambaç oynar gibi bir halimiz yok. yokluğu şaka değil, gerçek yani. bazı şeylerin farkına vardım. aslında hep farkındaydım da, galiba uzun süre inanmak istemedim, direndim. lakin gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. şimdi bu durumda olmamdaki en büyük etkenin yine "ben" olduğumun bilincindeyim. zamanında bile bile lades çok oynadım. bazı şeylere müdahale edebilirdim ama yapmadım. yapamadım değil, direkt kasıtlı olarak yapmadım. bazen de polyanna gibi dolaştım ortalıkta. hep güzel şeylerin olacağını umdum, çevremdekilere de umut saçtım. kötü sonuçları öngörebiliyordum ama gözlerimle görmeden de inanmak istemiyordum. ne yazık ki; bütün öngörülerim birer birer çıktı. şimdi sonuçlarına katlanmaya çalışıyorum. şu sıralar kabuğuma çekilmiş vaziyetteyim. geçtim bazı şeylerin adil olup, olmadığını. tanık olduğum şeylerin etikliğini de sorgulamıyorum artık. sadece yemek yiyip, müzik dinleyip, elime ne geçerse okuyup, izliyorum. biraz da uyuyorum. bazı şeylerin iyi anlamda değişebileceğine çok inanmışım, onu anladım. ama olmuyor, olaylar çoğu zaman umduğumuz gibi gelişmiyor. artık yoruldum ve dakikada attığım kulaç sayısı da bu yüzden azaldı. (geçmişe) geri dönmek için çok geç ve ben kıyıdan çok uzaklaştım, bu saatten sonra dönemem artık. galiba sonum; herkesten uzakta, cankurtaranın bile beni görmediği bir yerde, son defa güneşe sırıtarak gözlerimi yummak olacak...
    3. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bu gece için hissizim. belki tam olarak olmayabilir. yani biraz bıkkın ve boşlukta hissediyor olabilirim.
    4. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      t: üst üste yaşanılmış olayların, içinde bulunulan sürecin ve geleceğe dair umut vermeyen unsurların tüm benlik tarafından baz alınması sonucu, duygusal ve sinirsel refleksin uyuşması, özgüvenin çökmesi ve hissiyat yoğunluğunun azalması durumu. son zamanlarda içinden çıkmaya başladım bu ruh halinin. birisi hatırlattı, bir kişinin bile nelere kadir olabileceğini. anlam kazandı tüm o edebi sözler, nota kombinasyonları, heba edilen ömürler ve dahası. olabilirmiş lan, varmış öyle bir ihtimal. biri varmış, ansızın kapını tıklatmadan dahi içeri buyur edermiş senden habersiz. sen de onu bulunca hiç yadırgamazmışsın, "neden buradasın?" bile demezmişsin. aksine, zar zor kendini toparlayıp, zor bela da olsa, "iyi ki geldin." diyebilirmişsin anca. not: bu sözlük hayatıma acı/tatlı pek çok şey kattı ama, en değerlisi "o" oldu. bana kazandırdığın her şey için, ama en çok da o en kıyamadığım için binlerce kez teşekkürler sözlük..
    5. 27
      +
      -entiri.verilen_downvote
      tam ortasında olduğum duygu. hiçbir şey ilgimi çekmiyor, hiçbir şeyden zevk almıyor ve kimseye de ihtiyaç duymuyorum. önceden efkar basardı, takardım kulaklığı uzaklara dala dala saatlerce müzik dinlerdim. artık o da yok. demin arkadaş az dertleşelim dedi, adam arıyorum içimi dökmeye dedi de bunlar anca geldi aklıma. harbiden içimi dökecek bir şeyim de kalmamış.
      1agam sen ölmüşün gömenin yok - jckpt 06.03.2018 00:33:58 |#3552949
      2günübirlik yaşamaktan yoruldum sadece. gerisi boş geliyor artık. - akopi 06.03.2018 00:37:42 |#3553421
      1majör depresyon, geçmiş olsun - sessiz mavi 06.03.2018 09:41:24 |#3563479
    6. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      birine aşık mıyım? hayır birisini sevebilir miyim? hayır, bir daha sevmek için heves kalmadı kısaca ölüyüm mezarda değilim, diriyim hayatta değilim
    7. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      uzun zamandır içimde olan bi şey bu. sadece atatürk ve beşiktaş videoları falan izlerken duygulanıyorum birazcık. ne şarkılar ne de duygular bana etki etmiyor. ulan daha gençliğimin baharındayım ne bu tükenmişlik hissi aq.
    8. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      berbat hissetmekten daha kötüdür yaşayan ölü gibi devam edersin hayatına beyin ölümü gerçekleşmiş diğer organlar sağlam kalp atıyor ama his yok
    9. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      fazlaca değer verdiğim insanlardan aldığım darbeler sonucu şuan bu durumdayım artık hiçbir şeyi takmıyorum aq
    10. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      '' yalnızlık her acıyı abartır. çünkü her duygu saklandıkça şiddetlenir. ve insan yalnızlaştıkça acı eşiği de yükselir. öyle ki, bir zaman sonra hiç bir şey canını yakmaz olur.hissizleşmek, yalnızlığın son evresidir.''
    11. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ben hissizleştiğimi sanıyodum meğersem hislerimin içinde boğulmuşum
      0bunun ayrımını nasıl yapabiliyorsun biraz anlat gerçekten merak ediyorum - muhendishanimm 18.04.2018 12:27:33 |#3696131
    12. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      başlığı yanına kıvrılıp yatasım geldi,okadar ben ki
    13. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      gün geçtikçe hissizleşiyorum. ultra hissizim. beni kendi adıma en çok düşündüren kısım bu belki de. duygularım tek tek elimden gidiyor. hissizim. anneanneme meme kanseri teşhisi konmuş. yaşından dolayı da kemoterapi konusunda doktor kararsızmış, ameliyat demiş. bir bok hissedemiyorum. annemi de nasıl telkin edeyim bilmiyorum. geçen sene dedemin ölümünde babama da bir şey yapamamıştım. herkes ağlarken öylece bakmış kalmıştım. gittikçe vicdanımı mı kaybediyorum napıyorum ben allah’ım. hiçbir şey hissetmiyorum bu normal değil.
    14. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sayende çok teşekkür ederim artık senin gibi birine kanmayacağım
    15. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      git gide herkese karşı hissizleşme kaplıyor içimi bazen bulunduğum yeri yadırgıyorum a itlik hissine çok uzagım.
    16. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      gözlerim boş bakıyor etrafa, bir şeyler bulamıyorum. birini aramıyor kalabalıklar arasında. dalıp gidiyorum sessizliğe, oradan da sıradanlığa. hayallerin peşinden gitmeye çalışırken ortada kaldığını hissediyorsun sanki. olmuyor, yapamıyorum. şunları yazarken bile hissetmiyorum, mutsuz bile değilim amk. depresyon desen değil, stres desen değil, çaresizlik? belki bi nebze. motive eden birilerinin de olmaması etrafta insanı tetikliyor belki de. i̇lgi ihtiyacı değil de, belki doğrulanma ihtiyacı belki de. belkiler de kafamı yiyor. ne yazdığımı bilmiyorum, ne yaptığımı bilmiyorum. kaybolduğumu hissediyorum. neden buraya yazdığımı da bilmiyorum. bilmiyorum..
    17. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bence hissizleşmek diye bir şey yok insan hissizleştim diyor ama aklına gelen bir an insanı başa döndürüp kalbini tekrar acıtabiliyor
    18. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bir şeylerin anlamını ve amaçlarımı kaybettim belki de kendimi kaybettim bilmiyorum. tek bildiğim çok yorulduğum yani heyecanlanmaya, üzülmeye ve özellikle mutlu olmaya bile mecalim yok.
    19. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hissizleştiğimi düşünüyordum. etrafımda insanlar ölürken gözümden tek bir yaş akmamasından, etrafa boş bakışlarımdan, ondan ayrıldığımda o üzülürken benim üzülmüyor oluşumdan dolayı böyle düşünüyordum. ama eğer hissizleştiysem içimdeki acının sebebi ne?
    20. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      duygular o kadar da derin ve hissedilir değil bugünlerde. umarım yakın zamanda düzelir. çürürüm yoksa.
    21. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hiç olmuşsundur , zor toparlanabilirsin hatta belki toparlanmak hayal olabilir. yoktan var olmak gibi.
    22. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hisler aranıyor... yüreğe bakılıyor... tarama tamamlandı. sonuçlar yükleniyor... hiçbir sonuç bulunamadı! yeniden başlat (y/n) ?
    23. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bize her çaresizlik sonunda, kırılan direncimizle beraber gelen o hissizliği nurullah genç hepimiz için, lâyıkıyla şöyle tanımlamış; "kapattım kalbimin son kapısını dokunun; boşlukta bir taş gibiyim hafızası ölü nakkaş gibiyim çekiyorum mutsuzluğun yasını ayaklara mahkum bir baş gibiyim kapattım kalbimin son kapısını dokunun;boşlukta bir taş gibiyim"
    24. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      fiziksel bir acıya çok fazla maruz kalınca hani acı reseptörleri körelir, acıyı daha fazla hissetmezsin. aynısı duygularda da oluyor sanırım. o kadar çok duyguyu yaşıyorsun ki zamanla yeni duygulara karşı hissizleşiyorsun. umursamaz biri olup çıkıyorsun.
    25. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      dünyanın en güzel hissi
    26. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hissizleşmemde emeği geçen herkese teşekkürler, sayenizde artık daha rahat bir hayat sürmeye başladım.
    27. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Ben artık hiçbir şeye karşı derin, körü körüne bir his taşımıyorum, bağlanamıyorum ya da sevemiyorum. Her şeyin çok anlamsız göründüğü bir noktadayım. Hiçbir şeyin devamlılığı yok sanki bu süreçte. Birçok insanın da benimle aynı hissettiğine inanıyorum ama, eminim bu konuda yalnız hissetmiyorumdur. Eskisi gibi fanatik olamıyorum mesela. Takımlar, takım ruhu beni içine çekmiyor. Belki eski tadı olmadığı içindir, belki ben eskisi gibi olmadığım içindir. Eskiden oturup günde bir kitap bitirirdim. İşte, okulda, yolda kısacası fırsat bulduğum her anda okurdum ve muazzam bir kafa dağıtma yöntemiydi benim için. O an adımı falan sorsanız muhtemelen kitabın ana karakterinin adını söylerdim. Şimdi kitap okumaya kalktığımda fark etmeden sayfanın yarısını boşa okuyorum, okumuşum ama ne okumuşum acaba hard diske kaydolmamış. Başa dönüyorum, üçüncü cümlede kafa yine yok oluyor. Eskisi gibi zevk alarak bir şarkı dinleyemiyorum. Başımı ağrıtsa bile müzik, zihnimdeki karmaşa ile etrafımdaki sessizliğin savaşını susturmak için var sanki. Bazen kariyerim konusunda da bu hissizlik ve umutsuzluk ağır basıyor, böyle her şeyi siktir edip yakasım ya da tek bir tuşla silesim geliyor. Diyorum ki kendime mal olabilir misin acaba Kat? Niye kendini paralayıp senelerce iyi eserler çıkarmak için uğraşıyorsun ki? Ne insanların umrunda, ne yayınevlerinin umrunda. Fiziğin zaten güzel, aç iki dekolte giy bi kısa etek. Kombin değiştir değiştir sal instagram’a kızım. Takipçin olursa zaten hebele hübele ehehe bile yazsan, komik tweetleri bile kolajlasan adamlar basacak ki zaten. Şeyma Subaşı gibi zengin avcısı salak bi kadının kitabı basılıp binlerce satmadı mı bu ülkede? Kadın kendi bile yazmadı amk, gitti yazar tuttu ona yazdırdı kapakta Şeyma yazıyor, peh. E televizyon dizileri de belli. Niye orjinal bir sey üretmeye çalışıyorsun ki? Yaz salak ve sakar bir kızla yakışıklı patron hikayesi, kitap en az 50 baskı olur, iki sezonluk da yaz dizisi çekerler. Sen de ünlüsün zaten instagram’da sonucta abuk subuk pozlar veriyorsun birkaç markadan da reklam alırsın. Köşeyi dönersin. Niye kuyruğu dik tutup doğrusunu yapmaya çalışıyorsun ki dimi? Malsın çünkü. Birini koşulsuz şartsız sevip güvenebileceğimi de sanmıyorum mesela artık. Sanki tüm seçenekler bir diğerinin kopyasıymış ve hiçbir özelliği yokmuş gibi. Samimi gelmiyor bir kere. Sanki bana sordukları soruları cevaplarken dinlemek yerine yeni soru hazırlıyor gibiler. Sırf sormuş olmak için, “bak çok önemsiyorum” demek içinmiş gibi. Öyle sahteler ki. İnsan bıkıyor. Kadınlara dönüp “Ne bilmek istiyorsun?” diye sormak istiyorum. Ben arkamı döndüğümde hangi parçamın dedikodusunu yapmak istersin? Peki ya bunu gerçekten bu parçamı beğenmediğin için mi yoksa sende olmasını istediğin için mi dedikodusunu yapıyorsun? Çünkü baya boş konular. Neden eleştirmek istersin ki? Bir şey olduğundan daha iyi hale getirilmek için eleştirilir. Bir şeyi gömüp üzerine eleştiri diyemezsin. Hakkımda ne bilmek seni rahatlatır ki? Nasıl biri olmam beni rakip yerine arkadaş görmeni sağlar? Senin yanındayken kötü giyinmemi, sürekli seni dinlememi, çirkin bir bedenim olmasını mı istersin beni güvenli bir dost olarak görmek için? Sana kendini yetersiz hissettirmememi istersin sanırım? Erkeklere dönüp “ne istiyorsunuz?” diye sormak isterdim. Gerçekten sevmiyorsun, tanımıyorsun bile. Tanımak gibi bir amacın da yok. Neden bunca çaba diye sormak isterdim. Biliyorum benimle yatsan bu kadar umursamayacaksın, iki güne başka arayışa gireceksin. Bunu herkese yapıyorsun. Senin için bir skordan ibaret. Hala kaldı maalesef bu tür aptalca düşünen erkekler. E olmayacağını, senin oyuncağın olmayacağını biliyorsun uğraşmak niye? Hayır cevabı seni kamçılıyor mu? Olay bu mu? Sanırım ilişkilerin oyundan ibaret olmadığının farkına varman gerek. İnsan, kazanılması gerekilen bir ödül oyunu değildir. En azından bu şekilde değil. Belki de insan ilişkilerine olan bu yaklaşımımdandır artık dizi ya da film izleyesim bile gelmiyor. Eskiden gerçek dünyadan bir kaçış olarak gördüğüm ve keyif aldığım bu muhteşem şey artık bana batıyor, inanılmaz bir işkence gibi geliyor. Çünkü aşk böyle değil. O gördüğüm destansı aşk, tutku, sadakat... Gerçek hayatta kırıntısı bile yok. Burada her şey şov ve senden daha iyisini bulana kadar sana yaptığı gösterişlerden ve göz boyamalardan ibaret. Sanki herkes kendini pazarlıyor, süslü kelimelerle durmadan kendini övüyor. Anlatıyor, anlatıyor ama asla dinlemiyor. Gözünü kapatıp sırtını yaslayamıyorsun. Evlensen bile adamın ya da kadının gece youtube’taki bir şarkının altına unutamadığı eski sevgilisi hakkında bir şeyler karalama imkanı var. Belki de instagram’da dolaşıp birilerine mesaj atıyor, fotoğraflarını falan beğeniyordur. Öyle çirkin, korkutucu ve insanı paranoyak hale getirecek kadar karmaşık bir yumak bu devirde ilişkiler. Sözde dostluklar ise daha yaralayıcı. Olmadığın bir buluşmada ya da aptal bir whatsapp grubunda dedikodun dönebilir. Biri diğerinin gittiği tatili, aldığı arabayı, eşinin hediye ettiği x şeyi ağzına sakız edebilir sana tebrik mesajları yağdırırken. Asla ortak maceraya atlayan o dizi karakterleri gibi dostluklar da olmuyor yani gerçek hayatta. Bu gerçeğin her zaman farkındaydım ama artık dediğim gibi bir kaçış olmak yerine bana sürekli batan bir şey haline geldi. Benim için Game of Thrones ya da Kurtlar Vadisi gibi bir şey gerçek hayat. Herkes bir şeye ulaşmak için bir başkasını eziyor ve kısa süreliğine yükseliyor. Ta ki bir başkası onu devirene kadar. Tüm dostluklar ve sevgiler yalan, birileri de sürekli ölüyor. Başrol dedikleriniz bile. Zaten fark ettiyseniz sizi yaralayanlar da hep en yakınlarınız. X şehre taşınıp iyi bir işe girip iki kişiyle arkadaş olursunuz, ofisten biri sizi çekemez ama dostlarınız hep destek olur ve sırtınız yere gelmez. Bu sırada hayatınızın aşkıyla tanışırsınız, arkadaşlarınız sürekli sizi destekler hatta işi ihmal ettiğinizde bile arkanızı falan toparlarlar. Çok basit aslında dimi? Öyle romantik komedi belki sitcom sayılabilecek bir şey. Bu kadar basit ve sıradan bir şey bile sadece dizide oluyor amk. Gerçek hayatta dört kolla sarıldığınız işi baltalayıp sikindirik koltuğunuza oturmak için her boku yaparlar. Instagram’daki muhteşemmiş gibi görünen sahte hayatlardan bahsetmeyeceğim bile. Orası kara delik gibi. Girersek çıkamayabiliriz. Bilmiyorum işte. Belki bu yüzdendir hissizleşmem, her şeyin anlamsız gelmesi ve asla bir şeylerden zevk alamamam. Matrix gibi sahteliğin içinde boşa kürek çekip duruyoruz. Vardığımız bir yer yok. Hissizleştim, tutup da belimi doğrultabilene, bak öyle değil lan böyle de efsane şeyler oluyor hatta olacak da diyebilene helal olsun. Hala umudunu yitirmeyen insanlar çok harikasınız. Biri de çıkıp ne boş konuştun amk demesin lütfen. Sözlüğe de yazamayacaksak... Neyse buraya kadar okuyan varsa teşekkür ettim, bir sigara yakalım
      0Hadi.. - cort is back 19.07.2020 23:52:19 |#3848976
      1Sen de olmasan Cort... - katerina 19.07.2020 23:56:22 |#3848994
      0Ben olmasam bile sen olacaksın kat, güçlüsün sen - cort is back 19.07.2020 23:57:23 |#3848998
      butun yorumlari goster (5)
    28. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ruhsal ve duygusal olarak hissizleştim uzun zaman önce ne ciddi mânada mutlu olabiliyorum ne üzgün düz bir yüz halim ruh halim var uzun zamandır böyle sanki ölü gibiyim ruh gibi hayalet gibi ortalıkta dolaşıyorum.
    29. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Kesinlikle ben . Evde , iş yerinden,sokakta, barda, her yerde aynıyım sanki biri geldi benim tüm duygularımı hissiyatımı sömürdü ve gitti.
    30. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Ciddi bir psikolojik rahatsızlığınız ya da büyük travma yaşamadıysanız ilk aşkınızı unutamama olayını lütfen hissizleşme ile karıştırmayın ve kendinizi bir kalıba sokmayın
    31. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      aga hislerimizi hissiyatlarımızı öldürüyorlar sonra sen duygusuzsun deyip sıyrılıyorlar ne güzel istanbul be ..
    32. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Çoğu zaman içinde bulunduğum durum. Bazen yaşadığıma bile inanmıyorum hissizleşince.
    33. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bazen çok istenir. çok yol kat edilir. ulaşılır ama zaman zaman insanı yaşadığına bile inanmayacak hale getirir. artıları ve eksileri birbirini goturdukce nötrleşen boktan bir durum.
    34. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Ben bu muydum dedirtti bana
    35. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Hissetme eşiğinin yükselmesidir, hiçbir zaman tam anlamıyla hissiz olamıyoruz sanırım
    36. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Birbirimize o kadar yalan söyledik ki Artık hissiz birer insan oluverdik Saygı ve güven hep yitik İnsanlık desen hep bitik
    37. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Ne yaparsanız yapın, yapacağınız son şey olsun. Bakın dostlarım, tamam bazılarınız beni sevmiyor ama ben hepinizi seviyorum.(Hepinizi değil, lafın gelişi o.) O yüzden bu yazacaklarını bir dost tavsiyesi gibi düşünün. Benim 5-6 yılım kabus gibi geçti. Babam iki ay hastanede yattı, kurtulması bir mucizeydi. Hakeza annem, kardeşlerim... İntihar eden arkadaşlarım, hayatını kaybeden sevdiklerim, hayatımın kaydığını düşündüğüm anlar oldu. Bunların yanında defalarca aldatıldım, en güzel duygularıma burunlarını silip attılar. Ağlayamadım. Yemin ederim ağlayamadım. Bir kaç damla düştü bazılarında. O sayılmaz. Sonra yerlerde sürünen hayatım yükselişe geçti. Mutlu olamadım. Huzuru yitirdim. Sanki en güzel duygularımı aldıkları yetmiyormuş gibi, kötülerini de sökmüşlerdi içimden. Kabus gibi yıllarım. Yeni yeni kendime geliyorum. Yaşamak buymuş! Hissizleşmek bir insan için en kötü şey. O yüzden buna uğraşmayın. Çünkü başarınca hayatın bir anlamı kalmıyor.
    38. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Benim fabrika ayarlarına dönmem lazım. Hayattan, duygulardan bu kadar kopuk olunmaz ki. Ne heyecan, ne stres, ne sinir diye bir şey kalmamış bende. Günlerini tamamlamış ama emeklilik için yaş bekleyen dedeler gibiyim.
    39. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bugün açıklanan son finalden de büte kaldığımı görünce yaşadığım durum. en baba dersi geçtim ama diğerleri büte kaldı. ancak tüm bunlara rağmen nedense içimde dipsiz bir ümit kuyusu ve inanılmaz bir inanç var. bak ya. fark ettin mi? "inanılmaz inanç." neyim ben, sabahattin ali mi?
    /