baba

bu memlekette belki de insanlar en çok baba sancısıyla inliyor, en çok baba deyince aklımıza gelir cocukluğumuz

bugün sonuçlar açıklanacak malum. ağlamaklı gözlerle televizyon izlerken yanıma geldi az önce. sarıldı ve "büyüdün biliyorum ama benim gözümde hala o fırfırlı eteğiyle ortada dolaşan küçük kızımsın" dedi. ne büyümesi baba yaa diye geçiştirdim. ama bugüne kadar beni bu kadar etkileyen başka bir söz olmadı. o odadan gidene kadar nefesimi tuttum ağlamamak için. şimdi ağlıyorum ama hala nefesimi tutuyorum sesim çıkmasın diye çünkü biliyorum ağlarsam o da oturur ağlar benimle üzülür. başka bir şehre gitmemden korkuyor biliyorum ondan dolayı büyüdüğümü söylüyor kendine. büyümedim ki baba.. sen bunu hiç görmeyeceksin biliyorum ama seni çok seviyorum

bugün onu ne kadar sevdiğimi tekrar anladım. hep demişimdir amca çocuklarımla biz kardeş gibi büyüdük, ayrım yapılmaz bizde diye. sabah kahvaltı için uyandırdı beni. baba-kız başbaşa kahvaltı yaparken "demek öyle baba he?" dedim. "ne öyle?" dedi. ben de "demek dünyanın en tatlı üç çocuğuna sahipsin." dedim. durdu, güldü ve şunu dedi: "benim 3 çocuğum yok ki. 9 tane var." sonra bizim adımızı, amcamın iki çocuğunun adını ve torunlarının adını saydı. küçücük kalbine bu kadar sevgiyi nasıl sığdırıyor anlamış değilim ama o'nun 9 evladını sevişinden daha çok seviyorum babamı. allah yokluğunu göstermesin.

hala büyüyemedik gözünde. saat 12 olur olmaz telefona yapışıp: " saat kaç oldu, artık eve gel! " şeklinde çıkışır. çoğu zaman arkadaş ortamında dalga konusu oluyorum ama olsun. benim de benim gibi harika bir çocuğum olsa, sultangazi sokaklarında gece vakti dışarda bırakmazdım.

en son bayramdan sonra aradı. tartıştık ve o zamandan beri de konuşmuyoruz. bakalım nereye kadar gidecek bu böyle.

çok özledim be.. keşke şu an vodafone reklamındaki kız gibi babamı arayıp türkü söylettirebilseydim.. ama yok olmuyor işte..

elin babası telefon duvar kağıdına çoluğunun çocuğunun fotoğrafını koyar,benimki evdeki parkeyi çekip koymuş. güler misin ? ağlar mısın?

çok yaşlandı ya. bundan 4-5 sene önce ne güzel 2-3 ayda bir alırdık bir kasa bira, sabaha kadar içer içer konuşurduk. o komünizmi anlatırdı ben türkçülüğü. hiç ortak bir noktada buluşamadık ama güzel olurdu. şimdi gene heves etti, "içelim mi lan uzun zamandır içmiyoruz adam akıllı" dedi. gittim bir kasa bira aldım. eve geldiğimde uyuyordu. hayvan gibi horluyor şu an ben de odamda tek başıma çekeliyorum. her iddiasına girerim sabah uyanınca "ulan pezevenk, kocaya mı kaçtın ne yaptın 2 saat gelemedin" diyecek. 10 dakika bile sürmemiştir aq.

bir kızın ilk aşkının babası olması kadar güzel bir şey daha var mı? i̇yiki babamın sarı kedisi oldum. i̇yiki benim babam

i̇leride biriyle evlenirsem iyi bir eşten çok iyi bir baba adayı arayacağım

keşke hiç tanımasaydım dediğim insanlar listesinin ilk sırasında yer alıyor. keşke onu tanımayıp sadece hayallerimde iyi bir şekilde var etseydim. o zaman her şey daha güzel olurdu.

kahvaltı hazırlıyorduk. yumurtayı haşlamamı yoksa yağda mı yesek diye konusuyorduk. erkek kardeşim ve babam yağda, kız kardeşim ve ben haşlama istedik. kız kardeşim " kızlar hep haklıdır" dedikten sonra babamın "evet, öyledir." demesi, bizim isteğimizin onaylanması ve kalp. (bkz: küçük şeylerden mutluluk duymak )

uyandım yatağın içinde telefondan bir şeyler okuyorum. babam uyandı ve bana gülümseyip el salladı koridordan. bu kimseyi uyandırmadan günaydın demek. sonra yanıma gelip fısıldadı sen 11 de kuaföre olmayacak mısın? evet dedim. ben çayı koyayım kahvaltısız çıkma dedi. dönüp gitti. çıplak sırtını izledim arkadan.kadife tenlidir hep güzel kokar. bunu kirliye at dediği tişörtler mis gibi parfüm kokar.her yerini ayrı sevdiğimi düşündüm bi an. sırtını kokusunu bile.

sitelere kaydolurken falan saçma güvenlik kodları verilir ya, babama da vermişler bi güvenlik kodu. i̇çinde q harfi var. beni çağırdı ve dedi ki "kızım biz bu ters p harfini nasıl yapcaz?" hsbsjxjdö

olamayacağım için üzgünüm :( çok güzel baba olurdum ben.

geçenlerde sofrada bize yemek duası yapacağım deyip ezan duasını okuyan kişidir .farketmesek bizi yiyecek kerata .

allah affetsin ama sevemedim seni baba sevemiyorum

geber orosbu evladı.

anlamı, baba olan kişiden kişiye değişir. kimi için hayatın anlamıyken kimi için ölüm bile değil, cehennem. çok şükür ben hayatın anlamı kısmındayım. aramızdan su sızmaya utanır. hatta evleneceğim beyin babama benzemesi en büyük hayallerimdendir. benim babam gariptir ama iyidir. bir sabah kahvaltı masasındayken "hadi" diye herkesi kaldırıp ülkenin bir ucuna gezmeye götürecek kadar tezcanlıyken bazen gereğinden fazla düşündüğü olabilir. 2+2 işlemini yaparken "işte dört tane bir var elimizde ve bunu ikişerli gruplandırıp toplayarak evet buldum dört" gibi şeyler der. yerinde duramaz, duranı sevmez. en güvenli limanımdır, en güçlü kalkanım, en zayıf noktam... fazla iyi niyetlidir, kendisi güvenilirdir ama başkalarına çok çabuk güvenip kazık yer. bazen ben onun annesi ve ya ablasıymışım gibi hissederim, özellikle de bir şeyleri açıklarken. bu akşam başlığı görüp ne yazsam acaba derken yine "hadi" dedi ve hazırlanıp çıktık dört dakikada. bu sefer plan basit: yürüyüş yapmak. yürüyüş yapacağımız parka arabayla gitmek istedi oysa park evden 50m uzaklıkta. arabayla yürüyüş yolunun diğer ucuna gidip park ettikten altı dakika sonra kendimi pizzacıda pizzamı beklerken buldum. gerisi malum... tipe bak ablası çirkin bu çirkin. sevilmez mi şu ponçik? :d

çocuğu hasta olduğunda yer, vakit farketmeksizin her türlü fedakarlığı yapması gereken kişidir.

bir keresinde bana çok kızmıştı basit bi olaydan hiçbir dediği aklımda yok ama tek bi dediği var. hiçbir zaman da unutmayacağım. her aklıma geldiğinde yüreğim burkuluyo ama eğer beni terketmezse burkulan yüreğim olsun.

bir diyar pala parçası.

bizim rahmetli küçük amcamın düğünü için alın teriyle biriktirdiği ve şimdiki muadil bedeli yaklaşık olarak 200 bin lira olan büyükbaş hayvanlarının hepsini kestirmiş. krallar gibi de yapmış düğünü dedem ve diğer amcalarımla karşı karşıya gelmek pahasına. neyse düğün bitmiş küçük amcam işe başlamış. babamla birlikte çalışıyorlarmış bi fabrikada. mola saatinde babam amcamın oturduğunu görünce terliğini çıkarıp amcama atmış ve demiş ki "kalk lan şerefsiz, o malların parasını toplayana kadar sana oturmayı yasakladım" sonra gülüşmüşler. ve geldik acı sona. şimdi ne babam var ne alın teri (el birliğiyle yediler) ne de amcam eski amcam

umarım senin gibi bir adamla evlenmem.

iki gündür beni siklemiyor. şunu şöyle yapalım diyorum, görüldü atıyor. arabayı istiyorum, cevap vermiyor. baba oğul içelim diyorum, içkileri sen getir diyor. salona gelip naber peder diyorum, iyi diyor dönüt yok. galiba evlatlığım

bana neden üvey babanmışım gibi bakıyorsun dedi az önce. üzdü.

perdeleri güneş yıpratır çocuk kizlari ise babaları

babamla ilgili bir şeyler var ben de.içimden çıkaramadığım hatırlayınca sadece donakaldığım bir of bile çekemediğim içimden atamadığım bir şeyler.anlatmıyorum kimseye,anlatamıyorum,anlatmakta istemem zaten anlatsam da anlamazlar.ya nasıl denir nasıl anlatılır bilmiyorum zoruma gidiyor mesela şu an annemle değilde başka bir kadınla aynı evde olması o kadının çocuklarıyla gülmesi o kadından çocuk yapmayı düşünmesi çok zoruma gidiyor.babam bizden gittiğinde annem 32 kardeşim 3 ben ise 8 yaşındaydım hepimiz bir şeylerin baharındaydık hepimiz temizdik hiç bir sorun yoktu ama gitti işte,11 yıldır aynı cümlelerle boşanma nedenlerini açıklıyor bana neymiş anlaşamamışlar ben de salak değilim hatırlıyorum annemi dövdüğü için gece karakolda kaldığını,hatırlıyorum annemin babamdan korktuğu için yan komşuya kaçtığını,hayal meyal de olsa ağlayarak yatak odasının kapısının önüne çekmeceyi çekip anne artık boşanın yalvarırım diye bağırdığımı çocuktum ama salak değildim sebepsiz yere bağırırdı.mesela neden eski peyniri bitirmeden yeni peyniri açmış annem bu bir dayak sebebiydi,neden o parfümünü ararken öylece uzanıyormuş bu annemin kafasına fincan atma sebebiydi,neden o işe gittikten sonra değilde o evdeyken süpürge açıyormuş bu annemin üzerine yürümesinin sebebiydi yürümeyle kalmasının nedeni de önüne geçip anneme bir şey yapamazsın git evden dememdi çocuktum ama bunları diyebiliyordum artık.böyleydi babam benim.baba diyorum ama içi mutlu anılarla dolu bir kelime değil.allah a şükretme sebebim o ayrı iyi ki ayrılmışlar iyi ki böyle bir adam babam olmuş yoksa şu an ki ben ben olmazdım.iyi ki kardeşimin baba benim yüzümden söz bir daha aranızda yatmıycam diye ağlamalarına rağmen gitmiş o gün.babam defalarca gitti benden yalvarmalarımızı hiç bir zaman umursamadan gitti defalarca bizden yurt dışına gitmek için sınava girdi kazandı gitmesen olmuyor mu dedim ''beni unutun ben sizin babanız değilim artık'' dedi doğum günümdü o gün 11 yaşıma girecektim hediye getirdi diye gitmiştim yanına oysaki eve geldim kimseye anlatamadım ağladım sadece yastığa gömülüp ağladım.4 sene kaldı orda 2 senesinde görüşmeyi reddettim sonra kalp krizi geçirmiş haberim oldu o vesileyle konuştuk barıştık.geldi türkiyeye tayinini başka şehire istemiş yine bizden uzaklara gidiyordu gitme dedim ağladım nolur bu sefer gitme dedim gitmem lazım dedi gitti.yoktu benim babam okul çıkışlarımda,doğum günlerimde,23 nisanlarımda beni izleyen bir baba yoktu bayramlığımı bütün hayatım boyunca 2 kere beraber almışızdır doğum günlerimde hiç kızıma ne alayım diye düşünen babam olmadı benim gönderir 50-100 ben senin ne seveciğini bilmem kendin beğenirsin derdi.yoktu babam benim için.hep uzaktaydı.aradı bir gün evlenicem dedi hayırlı olsun dedim çok zoruma gitti ama ne denir ki? sonra geldi ben onun yaşadığı ülkeye taşınıcam dedi artık gitme demedim,diyemedim.desem de ne fayda zaten? gitti yine gitti 3 gün önce kesin olarak oraya taşındı.naptın yerleşebildin mi dedim burda her şey tamdı bir ben eksiktim dedi.burda da bizim yanımızda da eksiktin baba 11 yıldır dolmadı yerin yemin ederim diyemedim gülücük gönderdim yemin ediyorum zorlanıyorum atamıyorum içimden atmakta istemiyorum gerçi ama yinede üzülüyorum sözlük unutamıyorum yaşadıklarımızı.babam yine gitti benden,kardeşimden bu sefer demedim gitme diye işe yaramayacığını biliyorum çünkü sözlük.

evlat babanın sırrıdır.

baharin rahiyasindan akip cosan ciceklerle hatirliyorum lise yillarimizi! kimimize kis, kimimize bahar olup caniyla degen babalarimizi! bu memlekette insanlar belki de en cok baba sancisiyla inliyor, en cok baba deyince aklimiza gelir cocuklugumuz! mazinin araladigi perdeden siziyor eski gunler! onlarla kavgali onlarla sevdali oldugumuz! en cok baba yoklugunun husraniyla kiziyormus zaman ayriligin yarasini! adil erdem beyazıt

hâla yanınızdayken öpün, sarılabiliyorken sarılın. bazı şeyler için geç olabilir çünkü. ertelemeyin sevdiklerinize ayıracak vaktinizi.

si̇zi̇n hi̇ç babaniz öldü mü?  sizin hiç babanız öldü mü?  benim bir kere öldü kör oldum  yıkadılar aldılar götürdüler  babamdan ummazdım bunu kör oldum  siz hiç hamama gittiniz mi?  ben gittim lambanın biri söndü  gözümün biri söndü kör oldum  tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak  şöylelemesine maviydi kör oldum  taşlara gelince hamam taşlarına  taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi  taşlarda yüzümün yarısını gördüm  bir şey gibiydi bir şey gibi kötü  yüzümden ummazdım bunu kör oldum  siz hiç sabunluyken ağladınız mı? saygılar...

baba babadır tarif edilemeyecek bir duygu , anlatılamayacak güzelliktir. onu anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır .

öyle derin ki bu mesele tek kelime edebilirim bu nedenle özledim.

bugün ben evde yokken abim ile yengem yine annemi üzmüş. "ne oldu" diyorum. "boş ver bir şey olmadı" diyo.. eğer babam olsaydı ikisinin de ağzına s*çardı. ama yok, yok ışte, allah kahretsin ki yok.. (bkz: bir baba 41 yaşında ölür mü?)

araba kullanırken, koltuktan 3 cm kadar yükselip, ortalığı osuruğa boğup, aha sıçtım galiba diyen adamdır baba.

özledim be..

sırnaşmaya doyamadığım aşırı güzel kokulu tek erkek.

geldi yine gece gece çattı amk. neymiş çok bilgisayarla oynuyormuşum gece 12'den sonra açılmayacakmış. oldu aq.

bu günlerde durumu vahim. üzülüyorum ona. bugün konuştuk sohbet şu; dükkana müşteri gelmiş dün, annem siparişi yani arı kekini hazırlıyormuş. tabi üstü başı batık, çalışan hali annemin. öyle patron havası yoktur bizim dükkanda. allah'a şükür öyle hava civamız yoktur. kendi yağımızda kavruluruz. çalışırız,sipariş gelir tabiri caizse götümüzden ter akar çalışırken. müşteri de oturuyor masada annem sipariş hazırlıyor. bir banka satış elemanı gelmiş ışte bir şeyler anlatmaya başlamış müşteriye. yani annemi çalışan,müşteriyi patron sanmış. annem durur mu amk laf sokup duruyor babama. lklglfsahfk. sen beni amele gibi çalıştırıyorsun, bak millet nasıl görüyor diye. böyle egoları yoktur ama belli o an zoruna gitmiş. neyse babam da telefonda bana anlatıyor. yav diyorum nolcak boşverin. babam diyor anan durur mu kızım tepemde sövüyor bana. annem de hala arka planda söylenip duruyor harbiden. ajagagafda. boşver bi güne susar durulur dedim. babamın cümle şu; " ne bi gün mü? peh! bi günle kurtulsam allah'a şükür. yemin ediyorum 1 sene bunu söyleyip durmazsa, kafama kakmazsa ben de adam değilim." sesi nasıl da derbeder ama. kıyamam.

baban giderse kilitli kapın gider baban giderse sofradaki tadın tuzun gider baban giderse bi yanın hep burkuk kırık kalır babanızı üzmeyin

babalar genelde dominant görünseler de -hele de türk aile yapısında- yine de hep arka planda kalıyorlar bence mesela en son babalar duyar ilkesinin geçerli olmadığı ev neredeyse yok denecek kadar azdır. bunda tabiki babanın daha çok dış işlerine dönük anneninse çocuklarla yakınlığı etkilidir. örneğin erkekler de dahi babadan para isteyememe, sevdiği kızı ilk anneye fısıldama durumu vardır. anne, ailenin haber ve iletişim merkeziyken, yani ailenin zarıyken, baba dış kabuktur. babanın i̇çerde dönen olaylardan annenin izin verdiği kadar ve annenin 'yansıttığı' şekliyle haberi olur. benim babama gelecek olursak, babam öyle otoriter sert bi adam değildir tam aksine sakin ve yumuşak huylu biridir. hatta fazla iyi niyetlidir diyebilirim ve bu yüzden zaman zaman zor durumda kaldığımız da oluyor. annemse öngörüsü yüksek çok akıllı ve biraz da alfa bi kadındır. çoğu meselede haklı çıkar, biz de haliyle anneme hak veririz genelde. babam bu yüzden kızar bize, hep annenizden yana oluyosunuz diye. (özellikle de bana:d) bugün nedense bir tatlılık var üzerinde hem söyleniyor allah vermiş bana iki cazgır diye hem de -nerden estiyse- annemle bana meyve soyup veriyor. bide diyor ki " alın kızım yiyin de ananla bana daha çok sarın, tuttuğunuz yeri koparın bi dahakine" ahshsj i̇kna edemiyorum bi türlü adamı kasıtlı olarak annemden yana olmadığıma. analı kızlı bir olup bana savaş açtınız oğlum gelince görürsünüz siz diyip duruyor :d na yapayım babacım, üzgünüm ama bu kez de annem haklı. :) bir de unutmadan, ikisinin de yeri ayrı tabi allah başımızdan eksik etmesin her ikisini de.

candır. kıymetlidir. sizinle oturup iş meselelerinde fikir alışverişi yaptığında büyüdüğünüzü hissettirendir. sağ olsundur. var olsundur.

göçüp gittikten sonra çok geç oluyor. henüz yanınızdayken, dokunabiliyorken, sarılabiliyorken, sevdiğinizi söyleme şansınız varken yapın. her ne olursa olsun ne kadar kavga ederseniz edin tırnağınız taşa değdiğinde dünyaları yakabilecek tek kişidir o. sığındığınız koca liman. gölgesinde rahat ve huzurlu uyuyabildiğiiz çınar ağacı... bizim ağacımız ve limanımız yıkıldı. siz yıkılmadan sağlamlaştırın bari. bizim yerimize de öpüp sarılın, sevdiğinizi söyleyin...

evde misafir varken gidip kucağına zıpladığım biliyor musun arkadaki kedi bebek yapmış diye haykırdığım insan. sırf yarım saat fazla yüzüp spor yapabileyim diye spor çantamı her akşam gittiğim otele getiren düşünceli adam. sevgilimle bazı huylarını çok benzettiğim için sevgilimi daha çok sevmeme sebep olan minnoş kişi.

annesi yani babannem rahatsız. son üç gündür hepimiz hastanelerdeyiz. ama o kadar ince ruhlu ki biriciğim; telefon açıp bu yıl çiçek alamadım kızım sana dedi. sevgililer günümü kutladı. her daim bana kendimi özel hissettiren zarif adam.

taze taze anlatayım.az önce kahvaltı yapıyoruz. neyse doydu,kalktı,giyindi.ben hala keyifli keyifli yiyorum baktım ekmek bitiyo seslendim babama ekmek var mı? o da tam kapıdan çıkıyo ‘var var’ dedi ayağa kalkmaya yeltendim sonra cümlesini tamamladı -git bakkaldan al-deyip kapıyı kapattı ve gitti.sakince yerime oturdum.emekli olunca fantastikleşti ya dalga felan geçmeye başladı

çocuklarının büyüdüğünü kabullenmemek üzere yemin etmiş insandır.

geçen ay eve gittiğimde kendisinden aldığım iltifat muazz... diyemeyeceğim. şöyle yüzüme baktı, inceledi inceledi. çenemden tuttu bir sağa çevirdi bir sola çevirdi. ula dedim bir şey geliyor ama hadi hayırlısı. ve şunu dedi "günde kaç sigara içiyorsun sen, yüzün maymun götüne dönmüş" yani diyor ki maymunlar çok tatlı sen de çok tatlısın evladım. bence bunu demek istedi, kendimi böyle rahatlatıyorum. teşekkürler reis.hfşkfjshş