bugün
yenile
    /
    1. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      son zamanlarda dinlediğim en güzel şiirdir; ömür hanım ile güz konuşmaları. ne güzel adamdır şükrü erbaş..
    2. 7
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dal- gınlığımdan her döndüğümde...bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay ya- kınlıklarına insanların. kim kimi ne kadar anlayabilir ömür hanım? --- spoiler ---
    3. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kırmızı kedi yayınevinden cikan tüm şiirleri 2 ve 3'u okudum. birinciyi de okumak istiyordum bulamamistim. iyi oldu aklıma geldiği telefon tekrar gelince içindeki kitapları bitirip okuyayım.
    4. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "susmak, iyileştirmiyor yarayı; yeni yerlere varıyor eski sözler.."
    5. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "yaşamak bir can sıkıntısı mıdır ömür hanım ?" cümlesinde kaç farklı keder kaç farklı acı kaç farklı bıkkınlık var diye düşünme nedenim olan şair.
    6. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "anlamakla katlanmak arasında tükendim." der erbaş. ve ekliyorum; gitgide anlamsızlaştı hayatın. sen o hayata neden başladığını unuttun. köşene çekildin. peki bunun bir anlamı var mıydı ?
    7. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "ölenler ölümü bilmez, ölüm kalanlar içindir."
    8. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "kim kimi ne kadar anlayabilir ömür hanım?"
    9. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "anlamakla katlanmak arasında tükendim."
    10. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "ey gitmek! sesin kısık,bunalmış güzelliğin. hangi yüreğe girersen gir ülken yok senin."
    11. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- yağmur yağıyor ömür hanım... gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına... --- spoiler ---
    12. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "bunalıyoruz çocuk bunalıyoruz. biçim veremediğimiz şeylerin, biçimini alıyoruz" hakikaten de öyle her zaman gerek aşk gerek siyaset gerek farklı şeyler. içinde istek olan her şeyde bu dizelerle haklı çıkan şairdir.
    13. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ben bir iyiliğim, diyorum yitiklik duygusundan doğan. çoğalmak istedikçe azalmaktan alırım güzelliğimi. seçilmiş bir yalnızlığın içinden seslenirim mahcup ve özgür; sevdiği herkesi bir kedere dönüştüren kalbimle. -karlı bir boşluğa inen gece çocuk kalır odamın yanında.- kalabalığı kanıt gösteririm kalabalığın kendine: hiçbir yakınlık hiçbir hayale su taşımaz buğday olmaz un vermez… kendini sevmeni süsleme diyor, kitaba bakan dostum; bencil bir acısın sen. kimseye sezdirmeden gülümsüyorum kalbimdeki kalabalığa. öyleyse neden odama düşüyor çekilen her perdenin yalnızlığı. ağzının pasını topuklarından aldığım çocuk… -suyum, unum, buğdayım- herkesin başkasını konuştuğu bu aynalar pazarında seni kimselere söylemeden öleceğim.
    14. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      “seni öpsem, gülse bir halk seni öpsem, yoksulluk utansa verdiği acılardan kırılsa her türlü korkunun kanadı. seni öpsem, silinse alın çizgilerimden gam yürek kuytularından akşam.”
    15. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ayrılık ne biliyor musun? ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte. i̇nsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık! i̇pi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. ardında dünyalar ışıyan camlar dururken, duvarlara dalıp dalıp gitmesi. türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık
      0i̇nsanın acısını insan alır kitabının arka kapağındaydı sanırım; bu yazı. - rotbalans 09.05.2017 21:00:28 |#3411835
      0evet öyle - karanlıgınmavisi 09.05.2017 21:36:02 |#3199546
    16. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- bir yalnızlık duydum ta içimin derininde, bir ses sağanağı, bir özlem.. --- spoiler ---
    17. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bugün bu şiiriyle karşılaştım tesadüfler güzeldir albayım... sen bende neleri öpüyorsun bir bilsen herkesin perde perde çekildiği bir akşam siyah bir su gibi yollara akan yalnızlığı öpüyorsun ağzında eriklerin aceleci tadı elleri bulut, gözleri ot bürümüş ekin tarlası bir çocuğun düşlerine inen tokadı öpüyorsun. yağmur her zaman gökkuşağını getirmiyor aralık kapılarda bekleyişin çarpıntısı bir kadının eksildikçe ömrüme eklenen uzun gecelerini, solgun gövdesini öpüyorsun. uzak dağ köylerine vuran ay ışığı kerpiçlerden saraylar kuruyor yoksulluğa ne suların ibrişimi ne gökyüzü ne rüzgâr sen bende gittikçe kararan bir halkı öpüyorsun. sakarya caddesi'nde sarhoşlar rakıyla buğulanmış kaldırımlarına gecenin yüksek sesle bir şeyler çiziyorlar. yalnızlık her koşulda bir sığınak bulur, diyorum uzanıp dudağımdaki titremeyi öpüyorsun. örseler acıyla düştüğü yeri susarak büyüyen adamların sevgisi. ağzında pas tadıyla bir inceliği söylemek bir gülünç içtenliktir, gecikmiş ve ezik sen bende yanlış bir ömrün tortusunu öpüyorsun. i̇nsanın zamana karşı biricik şansıdır aşk onca kapı onca duvar içinde bulur aynasını. sen bende neleri öpüyorsun biliyor musun herkesin simsiyah kesildiği bir akşam yıldızlarla yedirenk gökyüzünü öpüyorsun. sen bende, gözlerinin anne ışığıyla bir solgunluktan doğan kocaman bir çocuğu öpüyorsun.
    18. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      insanın içini dökmekten vazgeçmesidir ayrılık.
    19. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- siz hiç duyarsız insanlara şiirler sundunuz mu?" --- spoiler ---
    20. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "yeni bir şeyler söyle bana ne olur, yeni bir şeyler. kurşun aktı kulaklarıma hep aynı sözleri, aynı sesleri duymaktan. belirsizlik güzeldir, de örneğin, kesinlik çirkin. sessizlik sesten -hele de güncel ve kof- her zaman iyidir; düş gücü, iç zenginliği verir insana. dünyanın usul usul ağaran o puslu sabahları ve günün turuncu tülleriyle örtünen dingin akşamları bu yüzden etkiler bizi, duygulandırır, de. anlık izlenimler sürekli görünümlerden her zaman daha güçlü, kalıcı ömürlüdür... alışkanlıklar öldürür güzelliğimizi, bizi değişmek çirkinleştirir de." (bkz: ömür hanımla güz konuşmaları)
    21. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      duygusal birisi olması ve çoğunlukla sevgili, aşk temaları üzerine eserler yazdığı için şimdiye kadar ben kendime pek yakın bulamadım. fakat olur da birine aşık olursam diye kitabını bulunduruyorum, diğer türlü nelerden bahsettiğini anlayamıyorum. ayrıca melankoli içermeden insanı hüzünlendirme konusunda çok başarılı sadece siyah beyaz fotolar altına sözleri yazılıp instagramda paylaşılmıyor diye sadece bilmesi gerekenlerin bildiği, nadide bir yazar. ekleme: ''hiçbir meydana açılmayan bir sokakta, akşamların geç, sabahların hemen olduğu evlerin birinde tanıdım dünyayı. çocukların hiçbiri kendiliğinden uyanmazdı uykulardan..''
    22. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ne mi yapacağım bundan sonra? ayak izlerimi silmek için, sana gelen yolları tersinden yürüyeceğim önce. şiir okumayacağım bir süre, hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim. senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim. yeni bir yanlışlık yapmamak için telefonlara çıkmayacağım. ardı kuş resimli aynalar arayacağım mahalle pazarlarında gençliğimi anımsamak için. emekli kahvehanelerinde yaşlılarla konuşarak, sonumu görmeye çalışacağım. fotoğraflarını güneşe koyacağım, bir an önce solsun diye. i̇çinde ay ışığı, iğde kokusu ve begonvil bulunan tüm resimleri duvarlardan indireceğim mican türküsünü asacağım yerlerine. falcı kadınlara inanmayacağım artık trafik polislerine adres sormayacağım. geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gülmeyeceğim kimseye. fesleğenden başka bir çiçek koymayacağım penceremin önüne. büyük kentlerin varoşlarında çırpınan üç milyon yurtsuza evimi açacağım. nerde bir kayıp, bir faili meçhul varsa bıraktığı acının yanına resmini asacağım. şaşırma! yetimi korumak için yeni aşklar bulacağım kendime. ne yapacağımı sanıyorsun ki?
    23. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı olmak değil midir? yaşamı düz bir çizgide tutmak tükenmektir. yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman, yaşamak nasıl yenilik olur tükenmek değil de?
    24. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      t: beş duyunun algı alanına giren her şeyin, insanı nakış nakış işlediği kanısında olan yazar ve şair. "ben ona, gittikçe soğuyan zamanlarda sıcak bir sığınak olayım demiştim i̇nsanlar içinde üşüdükçe güvenle gelebileceği."
    25. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şöyle müthiş bir şiiri/tespiti olan şair. "gittiği en büyük uzaklık evinden işi olanlara, ne aşk, ne özgürlük, ne barış anlatılabilirdi."
    26. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "ben ona sıkıntılı güz günlerinde yedi renkli yaz yağmurları dilemiştim"
    27. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ölümle ilgili şöyle dizeler kaleme almış: "ölüm, güzelliği alıp götürmez gözyaşı boyalı bir çerçeveye yerleştirip usulca bırakır yalnızlığımıza." (bkz: otların uğultusu altında)
    28. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, Ne kapanan kapılar, Ne yıldız kayması gecede, Ne ceplerde tren tarifesi, Ne de turna katarı gökte. İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
      2İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla gözyaşı olarak toplaması içine - obendegildim 14.06.2020 00:13:08 |#3805849
      2Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken, Duvarlara dalıp dalıp gitmesi. Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık. - seren 14.06.2020 00:41:06 |#3805829
    29. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Güzelliğin geçici olmadığını senden öğrendim Emeğin aşktan büyük bir hazine olduğunu senden Zaman, kâküllerinden doğar topuklarından batardı Al yeşil soluğum, yarasına döndüğüm, sözümün sahibi Sevmenin, dünyayı sevmek olduğunu senden öğrendim.
    30. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ... Şükür cehalet bitti! Kimse okumuyor, herkes yazıyor. Kimse öğrenmiyor, herkes biliyor. Kimse susmuyor, herkes konuşuyor. Kimse çekilmiyor, herkes ortada. Kimse kederlenmiyor, herkes şenlik. Kimse yere bakmıyor, herkes gökyüzü. Kimse sevmiyor, herkes arzu ediyor. Kimse gözyaşı değil, herkes küfür. Kimse eşik değil, herkes ufukların ötesi. Kimse gölge değil, herkes ışık. Tevazu bitti. İncelik bitti. Hatıra bitti. Gönül bitti. Şarkı bitti. Bir aynalar pazarı ki, yaşıyoruz işte…
    31. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şiir dinletisi ve imza günü vardı ama ben ve arkadaşım bunu geleceği gün öğrendik haliyle yanımızda hiçbir kitabı yok, kitap alacak para da yok ama o bizi kırmayıp şunu imzaladı. şiir dinletisi yapılırken çok fazla ağladı, kendi şiirlerini okumak için sahneye çıktı, artık ağlamamalıyım dedi daha fazla ağladı, o ağladıkça ben de ağladım. kibarlığına ve duygusallığına hayran kaldım.
    32. -4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Şerefsizin teki. İmza gününde bir tek benim kitabımı imzalamadı.
    33. 8
      +
      -entiri.verilen_downvote
      insanlar ölümü yanlış biliyor arasalar seni, gelseler öyle çok şey var ki konuşacak. bu neyin korkusudur herkes kendinin de ücrasına çekiliyor ne hazin. ölüm yaşayana gelir değil mi? benim iki hayatım oldu diyorum iki kere yaşayacağım, iki kere öleceğim boşluk bile bunlardan anlamlı bakıyor utanmak kötü sözü değiştiriyorum rahat dönsünler hayatlarına sonsuzluğu bağışladı onlara eşyaların tanrısı ölüm uğramayacak evlerine! bilmek hiçbir yalnızlığa benzemiyor bir kuyu çanına dönüyor dünya insan en çok yakınlarından ölüyor hatice
    34. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık"
    35. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu?
    36. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "O" nun en sevdiği şairlerden biriydi birgün okuldan çıktım yolda yürüyordum çıkar çıkmaz yazdım cevap geldi hemen işten çıkmış evdeymiş - ben hiç kimseyle öyle sohbet edemiyordum normalde hiç arkadaşım falan da olmaz hani sıkıcı biriydim onunla konuşurken ilk defa dilimin olduğunun farkına vardım diyebilirim telefon başında çok sabahladığım oldu ikimzde uykusuz günü bitiriyorduk o alışkındı nispeten yoğun yaşama ben zorlanıyordum ama gece iki üç defa iyi geceler diyorduk birbirimize ama bir türlü gidemiyorduk sabah zombi kalkıyorduk o kendi hayatına bende kendi hayatıma devam ediyorduk- Neyse çok uzattım devam edeyim Nerde kalmıştım evet işte okuldan çıkmıştım konuşurken durdu birden Şükrü Erbaş tan başladı bana şiir okumaya bir dörtlük okudu kendi sesinden öyle mutlu oldum ki o an gerçekten tam anlamıyla sevildiğimi hissetmiştim . Bişey söyliycek misin dedi bitince hiçbirşey diyemedim sanki beynim tüm faaliyetlerini yitirmiş bir uyku ya da rüya durumundaymışım çok utandım içimden onca şey geçmesine rağmen hiçbir şey söyleyemedim . Sonra hafif bir gülüşten sonra Eğer birgün senden bana şiir okumanı istersem o zaman herşey çok daha başka olacak demişti O sokaktan her geçerken hep aynı noktada o şiir okuyuşun kulaklarımda canlanır oldu. Bestesi bitmemiş bir şarkı gibi bir yanım hep yarım kaldı şimdi minik ;)..
    37. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Eski yalnızlık vefasızlık, hatice insanın büyük yalnızlığı küçük ölümü kendine verdiği bir eksilme cezası. senin o kirpiklerinden tutup başını güneşlere çevirdiğin çocuklar var ya evlerinin acısını kalbinde uyuttuğun şimdi senden çok uzaktalar. kendisini sevmek için olsun insan arar değil mi bir iyilik zamanını kalp, eşyadan daha çabuk soğuyormuş eyvah ki bir daha yalnızsın mezarında. nasıl unutuşa dönüşür insan böyle güzellik ölümle biter mi hiç sen olsan yine bağışlardın ben yapamıyorum yunus'un kızı* kırk beş yıldır beni insan eden yüreğindeki o sabırlı merhamet soğumasın diye bu sessizlikte onların yerine de konuşuyorum seninle."
    38. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay ya- kınlıklarına insanların. Kim kimi ne kadar anlayabilir Ömür hanım? Ömür hanımla güz konuşmaları/ Şükrü Erbaş
    39. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İyi ki yaşıyor. Keşke onu tanıyabilseydim.
    40. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Tek bir şiiriyle beni kendine aşık eden şair. (bkz: senin korkularını benim inceliğimi) şiirinin sahibi
    41. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Bana sanki kendime bakıyormuşum hissi veren şair. Belki de sevdiklerimizi bir buçuk ay arayla kaybetmemiz buna neden oluyordur, bilemiyorum. İki sene önce bir söyleşisine katılma fırsatı buldum. Koşa koşa çok sevdiğim birine haber verdim beraber gidelim diye. Orada tek başıma bulunma cesaretim yoktu çünkü. Sanki Şükrü Erbaş'la göz göze gelsek anlayacaktı benim de içimde bir Hatice olduğunu, sanki görecekti bütün hissettiklerimi. Halbuki ne mümkün! Yine de cesaret edemedim işte. O'na Hatice'yi, Hatice'sini soracaktım. Şahgülü'nü soracaktım. Soramadım. Kendimi gördüm onda, öldüğünden bu yana adını bir kez olsun telaffuz edemediğim, bir kormuşçasına dilimin ucuna dokundurmaktan imtina ettiğim ismi başkasından duymak istemezdim. Canımı yakardı adını duymak, sanki adı söylenince ölmeye başlayacaktı yeniden. Boğazımda bir yumru, söyleşinin başından sonuna dek onu izledim. Söyleyeceklerimi koydum atkımın arasına boynuma sardım, evimin yolunu tuttum. Bütün o sözler boynumda asılı duruyor hâlâ. Belki o sözlerin yükünü hafifletmez ama bana beni hatırlatan bazı dizelerini alıntılayacağım, hiç değilse içime bir ışık tutmuş olurum. Gözyaşımın sahibi Ne zaman alnımı camlara dayasam Kanatlarını canıma batıra batıra Sana uçuyor bütün kuşlar. Hatırlıyorum öldüğü günü. Sabahın sekizinde okula giderken başımı yasladığım camın beni ona götüren sıcaklığını, aynı günün on altısında ölümü sırtlanıp dönüş yolunda başımı yasladığım camın beni ondan ayıran soğukluğunu. O gün bütün kuşlar ona uçtu. Hece taşlarından başka Okuyacak yazım kalmadı Hatırlıyorum Kırıkkale'deki mezarına gidemediğim için mesken edindiğim mahalle mezarlıklarını. Her ismin yerine onun adını sayıkladığımı. Ağız dil vermezim Seninle konuşayım diye ağlaya ağlaya Taşların dilini öğrendim sonunda. Sen nasıl yok olursun anlamıyorum Belki de en çok bunu sordum kendime, nasıl yok olursun? Tuhaf bir adam oldum Kendimle konuşuyorum evin içinde Biraz da şu koltuğa oturayım, diyorum Perdeleri ne kadar zamanda yıkardın, diyorum Bir gün olsun açık bırakmıyorum yatağımızı El ayak değmeyen yerler nasıl tozlanıyor böyle Merak etme, mutfağı tertemiz ettim Terlikler senin istediğin gibi duruyor Çamaşır ipini silmeden asmıyorum çamaşırı Bir kahve yapayım diyorum İki fincan koyuyorum, süt hazırlıyorum sana Sessizlikten mi nedir Bütün bunları yüksek sesle söylüyorum. İnsan başka nasıl katlanır ölüme, bilmiyorum. Sırf mobilyaları değişti diye nefret ettiğim kendi evimi hatırlıyorum. Oysa nefret ederdim zaten o koltuklardan. Eşyaların düzeni bozulmasın diye Çırpınıp durdum sessizce. Yeri değişen her şeyin Seni biraz daha uzaklaştırdığını söyledim Öylece baktılar yüzüme. İnsan anılarını nasıl korur başka Bilmiyorum Uzaklaştın gitgide. Okulumuzu maviye boyanmış gördüğümde, hep yaslanıp sigara içtiğin o direğin etrafı yavaş yavaş binalarla çevrildiğinde, kitaplığıma yeni kitaplar eklendiğinde... Anıları koruyamadım. Herkes gülüp oynuyor Hatice Gülüp oynamayanın da Yarası yaramıza değmiyor. Ne yapacaklardı, değil mi Başkalarının ölümü Bir gizli yaşama sevinciyken Aklıma sırf insanlar güldükleri için yırtınıp durduğum o manasız öfke nöbetlerim geliyor, içime dönüşlerim sessizce. Ölümü de dünyada yaşıyormuş insan Gövdem kalbimin darağacı. Hiç bıkmadım kalbime eziyet etmekten. Aylardır gitmiyordum. Deniz kıyısına gittim. Ben aylardır gökyüzüne de bakmıyorum. Bir eski mavilik işte. Bir gece soluğu. Güneş salkımı. Dünya dışı bir dünya. Dönüyor. Su kırılınca köpük oluyor. Beyaz oluyor. Kumlar beşik gibi bir gidip bir geliyor. İnsanlar seviniyor. İnsanlar denize girince bağırıyor. Bilmiyorum. Ben ağladım. Küçük kardeşimi alıp aylar sonra sahile gittiğim, ölü olduğun o ilk doğum gününü hatırlıyorum. Herkes neşeyle sohbet ederken küçük arkadaş gruplarıyla, kardeşim minicik elleriyle çamurlu kekler yaparken bana tutamadım, ağladım hıçkırıka hıçkıra. Sonra miniğimin koşup yanıma elleriyle yüzümü silişi, yarım yamalak konuşmasıyla gözümdeki yaşların nedenini soruşu... Cevabım yoktu, sımsıkı sarıldım ona. Boşluk kendine çevirdi beni. Her şey ağırlaşıyor. Her şey soğuyor. Belki de hiçlik bu. Sen orada yalnız kalma diye burada konuşup duruyorum. Geceler boyu onunla konuştuğum zamanlar, solumdaki duvarı suçladığım zamanlar... Sanki ondan bahsetmeyi bıraksam kaybedecektim onu. Senden bir parmak yüksekte aldığım her soluk kalbimi kurutuyor. Nefes almak kaç kere eziyet oldu ciğerlerime, bilmiyorum. Dünyanın bütün seslerini alıp götürdün Mezarından başka harf kalmadı ağzımda. Yoruldum kalabalığın hayatından Yaşamak diye el çırptığım ne varsa Şimdi bir ölüm türküsü, bir hatıra yangını Yalnızlık çark dönüyor üstümde. Yeryüzü şarkım, sürmeli pencerem Her sabah aynı soğuk Her akşam aynı keder Yastığını koklaya koklaya öğrendim İnsan bir kere ölmüyormuş meğer... Nasıl dünyanın ona ve bana indirgendiğini hatırladım. Yastığınyoktu koklayacağım bir eski resimle öldüm her gece. Ben şimdi o bağbanım Hatice Kemiklerin çiçek açsın diye Çırpınıp duran başında... Sanki çok önemi varmış gibi mezarının üzerinde çiçek olup olmadığını düşündüm günlerce. Bu bana büyük bir dert oldu, yakın olsam da hep sarı karanfiller ve mor krizantemlerle süslesem üzerini dedim. Şahgülüm Buna da mı sevinecektim... Eğilmiş ak göğsünün eziğine Mezarında çiçeklenip duruyor Tanrı. Sonra ansızın, ölümünün 8. ayında, mezarının resmi düşüverdi karşıma. Farklı renklerde çiçekler vardı üzerinde. İnsan buna sevinir mi? Sevindim işte. Senin ölü bedeninin üzerinde can buluyordu çiçekler, sanki göremediğin gün doğumlarını senin yerine görüyorlardı. Ömür Hanım, öyle bir acı ki bu, ölen yaşayanda her gün yeniden ölüyor, yaşayan ağlamadan kimseyi sevemiyor. O bir kez öldü ben onu her gece öldürdüm rüyalarımda. Her gece cenazesine katıldım. Annesinin bile gelmediği cenazelerinde ben yine en ön saftaydım. Kefenimi toprağının altına sermedikçe, elimi çekmem senden, çekmemi bekleme. Bundan başka bir şey düşünmedim son 5 sene...
    42. 25
      +
      -entiri.verilen_downvote
      2015te vefat eden eşi için yaptığı paylaşım çok duygulandırdı beni. ne guzel sevilmeyi hissetmek. sevgiyi bambaska iki insan arasinda hissedebilmek. mekanı cennet olsun. link
    43. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Ömür Hanım, Ben hâlâ ölüme inanmıyorum!
    44. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Hemen yaşıyorum sessizce kitabından bir alıntı yapıyorum ; Senden bir parmak yüksekte aldığım her soluk kalbimi kurutuyor ... En çok sevdiğim şairlerden birisidir kendisi :)
    45. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Ey gönül haresi keder, insan kendinden ne kadar uzağa gider.. Çok sevdiğim bir şair, eşine olan aşkı o kadar güzel ki. Eşi de güzel sevmiş ama, Yaşıyoruz Sessizce adlı şiir kitabının başında Hatice hanımın şöyle bir cümlesi vardı. 'Babanız içerde şiir yazıyor diye çocuklarımı sessiz ağlattım ben' Cümle çok derin..
    46. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Tarifi imkansız mısralar.. İnsanı can evinden vuran satırlar. Kelimeler yetmiyor anlatmaya çok öok çok başka bir şair.. --- spoiler --- Koro halinde susuluyordu ve yalnızca yüksek sesle konuşanlara inanır olmuştu insanlar. İncelik yalnızlığa dönüşe dönüşe bitmişti. Şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu. Gittiği en büyük uzaklık evinden işi olanlara, ne aşk, ne özgürlük, ne barış anlatılabilirdi. --- spoiler ---
    47. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Kendisiyle tanışmıştım. Üniversitemize söyleşiye gelmişti. Zaten aynı şehirde yaşıyorduk. Söyleşisinde oldukça samimiydi. Nasıl şiir yazdığından tutun da şairlerin toplandıkları o masada çok merak edilen sohbetin nasıl olduğuna kadar samimiyetle anlatmıştı. Çok tatlıydı. Birkaç şiirini kendi ağzından dinlemek de çok güzeldi. İlk kez o zaman şiirlerini dinlemiş ve çok beğenmiştim. Söyleşisinin sonunda imza sırasında en önde olmak da ayrı bir şanstı. Hocamız sayesinde bizimle yakından ilgilenmişti. Çünkü hocamızla kankilerdi :)
    48. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Şükrü Erbaş şiirleri hayatıma girdikten sonra aşkın güzelliğini bir kez daha hissettim çok derinden. Güzel sevmesi kalemine akmış resmen okurken büyüleniyorum.
    49. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "canı cehenneme, başkasının yangınıyla evini ısıtıp yemeğini pişirenin..."
    50. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- yağmur yağıyor Ömür hanım...gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına...Ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük, bir silik nokta gibi eriyip gi- diyorum. Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar ka- tından? --- spoiler --- (bkz: ömür hanımla güz konuşmaları)
    /