evlilik

Türkiye'de ortalama ilk evlilik yaşı; 2001 yılında erkeklerde 27.5 kadınlarda 23.5 iken, 2020 yılında erkeklerde 30.3 kadınlarda ise 26.9’u buldu.

Bu yazacaklarım size biraz garip gelebilir. Hatta beğenmeyebilirsiniz. Lakin durum biraz bu. Başlayalım. Modern insanın ilk ortaya çıktığı zamanlarda, evlilik diye bir müessese yoktu. İnsanlar farklı yollarla(detaya girmeyeceğim) eşleşir ve bir şekilde birlikte yaşarlardı. Roller de belliydi. Güvenlik ve düzenli gıda temininden sorumlu olan erkek birey, ev işi ve çocuk bakımından da kadın sorumluydu. Pek bir seçenek yoktu, kısaslar belliydi. Bu yani. Tarım toplumunun oluşması, bu eşleşmeye zorunda bir birliktelik katıyordu. Sonuçta işgücüne ihtiyaç vardı ve insanlar birlikte olarak, çocuk üreterek hayata ortak oluyor, kendi mikro toplumlarını inşa ediyorlardı. Aslını soracak olursanız, toplumların kaynaşıp, belli bir işin uzmanlarının çıkması ve ticari faaliyetlerin iyiden iyiye düzenli bir biçimde yapılmaya başlanmasından sonra evlilik müessesesi ortaya çıktı. Çünkü kadın bazı yerlerde bir obje olarak görülüyor ve ticareti yapılıyordu. Evlilikle kadın güvenceye alınıyordu. Bu güvence, damat yahut damadın babası ile gelinin babası arasında yapılan bir akt idi. Bu akt ile, erkeğin ceketini alıp gitmesi ve kadını çocukla ortada bırakması engelleniyordu. Toplumun hemen hemen tümünde ve tüm semavi dinlerde evlilik dışı seksin yasaklanmasının sebebi de buydu. Tabii yani, gelişen teknoloji ve değişen toplumda evlilik kurumu daha farklı bir hal aldı. İnsanlar artık hayatı paylaşmak, bir olmak, güzel anılar biriktirmek için; şahitlerin ve hukukun önünde birbirleri arasında bir akt imzalamaktalar. Evet, evlilik kurumu hala anne ve çocuğu korumak için var. Bence iyi ki de öyle. Çünkü sekse erkek ve kadının bakışı hemen hemen ilk günkü gibi. Milyonlarca yıllık evrimin izlerini iki üç bin senede silemezsiniz. Son olarak; alyans, alliance'dan geliyor. Alliance ise ittifak edemek. Evet, evlilik yasal bir yardım ve yataklıktır.

-vahit emmi, evlilik nasıl bir şeydir? +evlilik dağdaki keçi yolu gibidir evlat. -anlamadım. +şimdi bir dağ düşün, yalçın mı yalçın. sivri kayaları var. işte doğar doğmaz bizi hadi bu dağı aş diye onun eteklerine bırakıveriyorlar. -hayat yani? +aferin. ilk başlarda iş kolay. ama yükselmeye başladıkça dağ sarpa sarıveriyor. dimdik kayaların, uçurumların arasında kalıveriyorsun. gücün azalıyor. derken senin gibi bir yolcu daha çıkıyor. yoldaşınla omuz omuza, can cana verip bir keçi yolu açıyorsun kendinize. bundan böyle tek başına değilsin. biliyorsun ki artık o yolu iki kişi yürüyeceksin. dağ yine yalçın. ama şimdi yürümek zevkli. nefesim tükenecek diye korkmuyorsun. çünkü yanında kendi nefesin gibi bir nefes daha var. anladın mı? -her evlilik sizinki kadar mutlu mudur? +yoldaşına bağlı. biz zeliha'mla yan yana yürürken, dikenleri değil çiçekleri derdik. canımız yanınca ağladık, bir yandan türkü söylemeyi bildik. ben “pes” deyince o “hadi” dedi, o yorulunca ben sırtımda taşıdım. -peki geçim sıkıntısı insanı mutsuz etmez mi? +bilmiyorum. biz mutluluğu ne parada ne handa bulduk evlat. bak bugün deniz kenarında zeliha'mla beraber çekirdek çıtlatıp çay içerken, mutluluk da bizimle beraber masada oturuyordu sanki. (bkz: vahit emmi) (bkz: yedi numara)

İnsanların kurduğu en mantıklı organizasyonlardan birisi. Cinsel istek sürekli doyurulması gereken bir canavar gibidir. Eğer bu isteği az çok garanti altına almazsan insanı farklı şeylere itebilir. Cinsel anlamda tatminsiz olan erkekler sürekli şahit olduğumuz gibi adeta hayvana dönüşebiliyorlar. Tabi bu laflar evliliğin salt cinsel yönden analizi. Eğer sevdiğin biriyle evlenirsen ve sonrasında da sevmeye devam edersen senden daha mutlu kim olabilir?

Güzel şey. Acaba eşim kim olacak? Çok merak ediyorum.

türk toplum yapısında genel olarak evlilik şöyle işliyor. erkeğin gece gündüz demeden çalışması, kadının evin işini görmesi, çocuğa bakması ve gece de adama şişme bebek görevi görmesi. ama istediğinizi yapmışsa ya da yapmasını istiyorsanız. zaten bunun dışında evlilikte seks sadece adamın kendini rahatlatmasından ibarettir. kadının zevk alması saçmalıktır. zaten evlilikte aşk, sevgi, şehvet, arzu vs yoktur, kalmaz. kadın habire kocasından, kocasının ailesinden şikayet eder, erkek desen evlilik beni bitirdi diye sızlanır. çocuk? evliysen mutlaka ama mutlaka çocuğun olmalı manyak mısın evliliğin amacı bu zaten! yok yea. tek bir cümlesine katılmıyorum. evlilik kafes değildir. hayat arkadaşlığını sahiplik ya da sahibelik ile karıştırıyor insanlar. sen benim ailemi kaç kere aradın hesabı tutuluyor. bugün regaip kandiliydi anamı aradın mı? aramadın mı? vay efendim nasıl aramazsın? bu yüzden günlerce kavga eden var. annemlere gidicem sen nasıl gelmezsin? hay ananıza ya! ananın dizinin dibinden ayrılmayacaktın ne bok yemeye evlendin? benim kızdığım mesele şu. herkesin evlilikte birbirine tasma takıp istediğini zorla yaptırması ve sosyal medyada şov yapması. iğrençsiniz ya iğrenç. çevirmenlik yapıyorum şu sıralar. bütün gece ablamla kavga ettim. çalışmak benim zorunluluğum değilmiş. aldığım parayı ne yapıyor muşum? faturaları ben mi ödüyor muşum? ben ödüyorsam sıkıntı varmış. niye sıkıntı oluyor ya? evet, ben ödüyorum. nolmuş? benim eşim işsiz. sürekli işsiz değil ama. girer bir işe bir iki ay sonra çıkar. birinin altında çalışamıyor çünkü. bir yerde kafası atıyor, kavga ediyor. zor dönemlerimiz de oldu yeri geldi çok iyi zamanlarımız da oldu. şimdi çok istediği bir şey için uğraşıyor ve benden destek istedi. bizi sen geçindir demedi elbette. bir, iki aylık bir süre istedi. bana da uçarı gelmediği için planı kabul ettim. çünkü sevdiği işi yapmasını istiyorum. bizi geçindirmek zorundasın nerde iş bulursan bul diye ruhunu ve emeğini tüketen bir yerde mutsuz olmasını istemiyorum. ona aşkımdan öldüğümden değil. bu dünyaya bir kere geliyor insan. hayatlarımızı birleştirdik diye kendi ruhsal dünyasını yerle bir etsin istemiyorum. çünkü sevdiği bir işte çalışan insanla sevmediği bir işte mecbur kalıp çalışan insan çok fark ediyor. şükür ki şu sıra çalışıyorum. onun teklif etmesine gerek yok. ona ben söyledim zaten bu ay faturaları ben hallederim, halledemediğim noktada sana söylerim diye. evet ben ödeyeceğim faturaları nesi sıkıntı? hatta kredi kartının borcunu da ben yatıracağım. çünkü birlikte kullandık biz o kartı. her şeyin ortak oluyor, bizim evimiz, bizim arabamız, bizim eşyamız ama paraya gelince benim param ayrı ama kocanın parası ortak. şark kurnazlarına bak hele. evlilik bu değil ya. çoğunluğun evliliği böyle farkındayım ama valla bu değil. erkeğin cüzdan, kadının da hizmetçi olduğu bir şey değil. ben kabul etmiyorum en azından. bana biçilen elbiseyi giymiyorum. beni kendiniz gibi yapamayacaksınız. faturaları da ben ödeyeceğim, erzağı da ben alacağım kalan paramla da istediğim kitaplarımı alacağım işte! gider yer, içer, sıçar gelir de hesabı bana kalırsa o zaman ayrı. ama ortak bir hayatınız varsa biraz şuradan, biraz buradan diye bir şey yok. senin paran, benim param yok. o da ortak olacak. öyle sizlerin yaptığı gibi kocişkom bana şunu almış, rabbime şükürler olsun seni bana verdiği içinn diye zarla zorla aldırdığınızı, hediyeymiş gibi göstermeyeceğim, şov yapmayacağım millete. aptal sürüsü.

Bir kaçış yolu ya da elde tutma olarak görülmediğinde iki tarafın da nerede durup durmayacagini bildiği ve saygıyı eksik etmediği zaman gayet güzel gidebileceğini düşündüğüm olay

Evlenmenin de ehliyeti olmalı bence en azından psikolojik olarak muayene olmalı insanlar. Sonrasında dünyaya gelen çocukların psikolojileri ve böyle devam eden nesil için en azından.

Esaret? Hangi taraf baskınsa onun hakim olduğu, kapitalist sistem.

İnsana verilmiş şans olarak bakıyorum. Biz bu dünyaya gelirken kendi ailemizi seçemiyoruz.kiminin ailesi iyi oluyor kiminin kötü buralara girmeyecem.fakat evlilik,yeniden kendi aileni oluşturman için sana verilmiş bir şanstır bence.

Insanlar korkuyor sanırım bu şartlar altında da haklılar. Ekonomik sıkıntılar, insanların bencilleşmesi, etraftaki boşanma haberleri, kendi için değil insanlar görsün diye evlenenler, evliliğin anlamını unutmuş insanlar. Bilmiyorum hayat çok zor giderek de zorlaşıyor.

Kesinlikle yaş sınırlaması hatta yaş farkına dir düzenlemenin olması gerekiyor, Bir noktadan sonra düşündükçe mide bulandırıcı oluyor, sana ne yarram diyebilirsiniz hiç sorun değil ama İbrahim tatlıseks denen adam kendinden 43 yaş küçük bir kadınla evlenebiliyor bu düpedüz sübyancılık Bunın başka açıklaması olamaz, Sikerler öyle işi bu ne?

evet dedikten yarım saat sonra pisman oluyosun

(bkz: sugar dady) ve (bkz: sugar mommy ) olaylarını ortadan kaldırmak gerekiyor. Herkesin düşüncesine midesine elbette saygım sonsuz. Lakin geçmişini sikerim böyle heykelin

bilinçli olarak kendi aileni kurmak, sıfırdan yeni bi dünya oluşturmak kulağa hoş geliyor ama felaketle sonuçlanacak, çocuklarımı güzel bir hayata getirememe korkusundan (bkz: ben bu dünyaya gelmek istemedim) denmesinden, uzun süre düşüncesine bile yanaşamam sanırım.

"bazen paralar evlenir, bazen hırslar, korkular ya da makamlar... nadiren aşıkların evlendiği de oluyor."

Hortlatip kaçmayın şu başlıkları aslsjsksh Doğru kişiyle yapıldığında dünyanın en güzel şeyi olabileceğini düşünüyorum ama kim doğru ben kime göre doğruyum bilemiyorum tabii.

evlilik kavramı beni çok korkutuyor ve hep korkutmaya devam edecek galiba... biriyle hayatımı, evimi, yatağımı paylaşma duygusu beni aşırı geriyor. aslında iyi bir eş ya da anne olacağımı da düşünmüyorum. yalnız kalmayı seçmek daha cazip geliyor ve böyle giderse tek başıma yaşlanmak kaçınılmaz sonum.

Aşka düşüp evlenmeye kalkan genç arkadaşlarıma bir tek soru sorarım: Kızlara, eğer karşındaki erkek senin gibi kız olsaydı, ona gene de hayran olup onunla yakın bir dostluk kurar mıydın? diye sorarım. Erkeklere de, kız senin gibi erkek olsaydı diye başlayarak aynı soruyu sorarım. Mîna Urgan - Bir Dinozorun Anıları

Eğer kafanızın uyduğu ve çok iyi anlaştığınız biri ile evliyseniz çok güzel bir olaydır. Evet sorumluluk istiyor fakat ikiniz bir olup dünyayı sırtladığınız için evlilik çok kolay geliyor. Üstelik öyle büyüklerin dediği gibi korkutucu falan da değil. En yakın arkadaşınızla aynı evde yaşamak gibi bir şey. Canınız mı sıkıldı, gecenin bilmem kaçında çıkıp gezersiniz. Üstelik size ait bir ev ve size ait bir yaşam var yani kafanız çok rahat oluyor. Bazen durup durup iyi ki evlenmişiz diyorum eşime. O kadar eğlenceli ki; kahvaltı yaparken çizgi film izliyoruz, akşamları çay içip çekirdek çitliyoruz, evde saklambaç oynuyoruz, bahçemizde 6 tane kedi var onlarla ilgileniyoruz, salonun ortasında dövüşüyoruz, bir anda dans etmeye başlıyoruz, gece çorbacıya gidiyoruz. Daha bir sürü şey yapıyoruz ve inanılmaz güzel çünkü sadece eşim değil en yakın arkadaşım aynı zamanda. Eğer sizin için doğru olduğunu düşündüğünüz biri hayatınızdaysa ve şartlar da elveriyorsa evlenin arkadaşlar. Evlilik güzel şey.

Geçen gün annemle babam köye yerleşmek hakkında planlar yapıyorlardı. Sohbette gelecek 5 yıllık planın içine kendimi zorla dahil ettim şunu yapalım, bunu da yapalım dedim. İkisi de bana dönüp '' evlenmiyecekmisin sen niye plana dahil oluyorsun. "dediler. Yaşımın gelmiş olduğunu düşünüyorlar hatta çevremize göre de evde kalmış oluyorum. Ama ben evlenmeyi hiç sindiremiyorum. Hayallerim de planlarım da hiç evlilik olmadı. 26 yaşındayım ama daha hiç düğünüm de şu gelinliği giyerim demedim. Acaba yanlış bir şey mi yapıyorum. Evliliği düşünmüyerek.

Evlenmek isteyen buraya gelsin. (bkz: Overlokçu ayağınıza geldi) Jandarma çalışanlarımız genellikle haber yolluyor “kıvırcık saçlı hocanın görştüğü biri yoksa onunla çay içmek isterim” diye. Haberi de hizmetliyle ya da muhtarla gönderirken kendileri ile ilgili bilgileri de yolluyorlar sağ olsunlar ( normalde mühendisim ama asker olmayı terch ettim , 33 yaşındayım gibi) Hizmetliden de isminizi cisminizi öğrenip instadan bulurlarsa ekliyorlar falan. Bol kısmetli yer burası, çıkıp çıkıp gelin , çıkıp çıkıp :)

evliliğe giden yol çok stresli, çok gergin. yüzük kurdelesini kimin keseceği bile kriz konusu resmen. hiç öyle tatlı telaşlar falan değilmiş, kandırmışlar. inşallah evliliğin kendisi daha kötü değildir.

Evlenip boşanmış biri olarak yazıyorum. Bence evlilik " topluma karşı alınan sevişebilirlik belgesidir. Bu belge varsa kimse sevişmeni sorgulamaz. Hatta neden sevismedigin sorgulanır. Gerekirse cinsel terapist desteği alınır... ama bu belge yoksa o zaman işler neden sevisiyorsunuza döner. Oldukça zorlu bir paradoks. Kolay gelsin :)))

İnsanların evlilik konusunda bu kadar cüretkar ve korkusuz olmasını ama iş boşanmaya gelince tam aksine son derece korkak ve tereddüt içerisinde olmasını kafam almıyor. Bunun tam tersi olması gerekmiyor mu olum ya? Evlilik bir insanın hayatında alıp alabileceği en büyük kararlardan bir tanesi maalesef. Ama benim asıl takıldığım nokta evlilik konusunda karar alırken insanların karşı tarafı asla yeterince düşünmüyor oluşu. Tek bir imzayla bir insanın bütün hayatını baştan aşağı değiştiriyorsunuz. Aynı şekilde tek bir imza ile kendi hayatınızı da baştan aşağı değiştiriyorsunuz. Bunun bu kadar kolay gerçekleşiyor olması bana inanılmaz bir duygusal yanılgı gibi geliyor. Lan nasıl ya gerçekten. Valla helal olsun ne diyebilirim ki.

Bugün bi siyaset bi tarih dersine gittim. İkisinde de konu evliliğe geldi ve uzun uzun konuşuldu. Sözlüğe girdim yine evlilik. Kuzum inan bir anda oluyor dememe az kaldı gibi hissediyorum

Şöyle özü sözü bir hanımefendi olursa neden olmasın link

Açılın, duyduğuma göre uzun entry eksikliği yaşanmış bu başlıkta. Gidermeye geldim. Sjfjf Yazacaklarım evlilik süreciyle alakalı şeyler değil. Onu hemen belirteyim de kimsenin yarasına basmış olmayalım. Ayrıca ben ne bileyim milletin nasıl bir evlilik sürdüğünü geçimsizliklerinin ne derece olduğunu ve neler yaşadıklarını. Ben sadece evliliğe atılan o ilk adımdaki hız ve isteği, boşanırken neden göremediğimizi yazıcam. Zaten konumuz da bu sanıyorum. İnsanların evlilik konusunda cüretkar ve korkusuz olmasını çoğun zaman ben de anlamıyorum. Ama bu benim yapımla ilgili. Ben her konuda böyleyim. Onlar da her konuda öyle. Birazdan geleceğim bu kişiliklere. Yine de çoğunun aceleci ve üstünkörü hareket ettiğini düşünüyorum. Evliliğe ve eşlerine yükledikleri anlamlarda bir problem var. Bu duruma bakış açıları sıkıntılı geliyor genelde bana. Neyse bu kısmı daha fazla açmayacağım çünkü evlilikle ilgili kişisel görüşüme giriyor buralar. Ben daha genel ve tarafsız şeylerden bahsedeceğim. Çoğunluğun evlenme konusundaki tutumlarını aceleci, toy hatta masum buluyorum ama boşanma konusundaki tereddütlerini rahatlıkla anlayabiliyorum hatta hak veriyorum. Bu topraklarda yaşayıp da bunun nesini anlamıyorsunuz. Korku ve kaygılarında çok haklı insanlar. Süreç itibariyle normali de bu zaten. Madde madde yazayım. Bir kere, biri başlangıçtır biri bitiş. Bitmesi doğru bir karar bile olsa bitişler genelde acı vericidir, sancılıdır (Bu madde sadece evlilikle ilgili değil, hadi ama hiç mi yaşamadınız) Bu noktada biraz yürek biraz da uygun şartlar gerekli. Biri teşvik diğeri men edilir. Merasimle boşanılmaz ama merasimle evlenilir. Birinde coşku birinde ölüm sessizliği vardır. Adliye koridorları ya yaslıdır ya savaş alanı. Düğün salonları ise tam tersi. - evlilik iki kişinin çoğu zaman birbirini severek, arzulayarak yaptığı birtakım özgürlükler ve düzen vaadeden bir durumdur. (evet evet kısıtlayıcılığının yanında özgürlüğü vaad eden yanı da vardır. Özellikle kadınlar için. Yok diyorsanız dm'e beklerim.) -yaşadığımız toplum açısından hatta dünya genelinde evlilik teşvik edilir, desteklenir. İnancın da sosyal normların da sana bunun doğru ve gerekli olduğunu söyler. -psikolojik, fizyolojik olarak da zamanla evli olma durumuna istek artar. Hatta buna zorunlu hale gelirsin. Birtakım ihtiyaç ve hayatsal kaygılar. (seninle bir de 5 yıl sonra konuşalım.) Evlilik elbette zor bir karar ama boşanmak kadar değil. Bekara boşamak kolay geliyor işte. Evlilik mutluluk vaad eder. Uzaktan toz pembedir. Çekicidir. Büyüsü vardır. Bu yüzden kolayca insanlar bu yola girer. Girmezse bedeli her açıdan ağır olur. (ortalama için) *Boşanmak neden zordur insanlar neden boşanamaz? Yukarıdaki maddelerin tam tersini düşünebilirsiniz. Düşünemeyenler için ben yine yazayım. -boşanmak toplumca reddedilir, kınanır, hoş karşılanmaz. Bir tür imaj zedelenmesi, itibarsızlık beceriksizlik talihsizlik gibi sayamadığım daha bir sürü psikolojik ağırlığı vardır. -Çoğu zaman travmadır. Boşanmayla rahatlayan, psikolojik ve fiziksel şiddetten kurtulan birçok insan var evet ben de biliyorum. Kendilerini tebrik ediyorum. Ama çoğusu bitirip yeni bir başlangıç yapacak maddi ve manevi gücü çoğu zaman kendilerinde bulamaz. Bu yüzden insanlar olabildiğince kurulan yuvayı bozmamak ister. Evlenirken yanında olanlar boşanırken genelde yoktur. Çünkü istenmeyen durumdur. -Boşanmak, evlenmeye göre her açıdan daha ağırdır. Kişinin kendine yedirememesi. Dul damgası. (her iki taraf için) Bu saatten sonra kimi bulcam kaygısı. Düzen bozmak her zaman karanlık gelir. Öylesi daha hayırlı olsa bile. İnsan her şartta yanılgıya düşebilir, evlenirken de boşanırken de. Sıkıntıların zamanla düzelecek, unutulacak, affedilecek algısı. Bozmaya değecek mi kar/zarar hesabı. Evliliğin devamı yönünde umut besleme durumu. Aile kavramının toparlayıcı gücüne inanılması. -Çocuk varsa, velayet/nafaka sıkıntıları. Ayrıca çocuğun yaşayacağı bölünmüşlük hissinin hesaba katılması. (şiddetli geçimsizlik ve bol şiddetin olduğu evlilikler hariç) Bıçak kemiğe dayanmadıkça boşanmak her zaman daha zordur onu demeye çalışıyorum. -Kadın için aileye dönmenin ezikliği. Ağırlığı. Erkek için her ne kadar sevmese de, bir kere malı bellediği karısını kıskanma. Başka erkeğe gitme ihtimalini kaldıramayacak olması vs. Evlilik daha en başta "olumlu ihtimaller kümesi" olarak görülürken, boşanmak ilk etapta "olumsuzluklar kümesi" olarak görülür. İnsan yanıldığını veya doğru bir karar aldığını zamanla öğrenir. Biz zorunlu olarak boşanırken de evlenirken de o ilk isimlere inanırız. Çünkü tüm ihtimalleri öngöremez aynı anda deneyimleyemeyiz. Risk ve önemine gelirsek. Yaşam bir risk. Bu risklerin en büyüğü belki evlilik. Zor bir karar ama çoğu zaman kaçınılmaz. Kiminle olursan ol risk almış olacaksın. İçlerinden bir tanesini bu riske değer bulacaksın. Yaş da bu kararı almada çok büyük etken tabi. Küçük yaşta evliliğin büyüsüne daha kolay kapılırsınız. Kimisi kolay risk alan daha romantik, duygusal ve hayatın evrelerini daha kolay kabul edebilen "uyumlu" kişiliktir. Kimisi daha karamsar, gerçekçi ve anarşist bir kişiliktir. Her evreye direnir (aynı ben sjdjd) İkincisiyseniz bir gün siz de evlenirsiniz ama biraz zor evlenirsiniz. Bunlar hızlıca düşünüp yazdıklarım. Deşsek epey sebep bulunur her iki durum için de. Bunda anlaşılmayacak bir durum yok. Hem evlenirken hem boşanırken doğru hareket edenleri tebrik ediyorum bu arada. Benim için ikisi de yüksek cesaret ve sağlam akıl isteyen bir iş. Hep söylüyorum evlenmeyi de boşanmayı da başarabilenlere büyük saygı duyuyorum. Umarım demek istediklerim doğru anlaşılmıştır. Ne olursa olsun katlan diyenler gibi gözükürsem çok üzülürüm çünkü sjfjr Sadece tarafsızca nedenlerini açıklamaya çalıştım. Halkımız diyor yani bunları ben değil. Yoksa ben hala tüm baskılara rağmen doğru bildiği yolda yürüyenlerdenim djfjr Neyse yazmayacaktım bu başlığa yine çenemi tutamadım. Puh bana.

hep bir adım uzak durduğum bir kurumdu, en yakınımdaki iki kişinin yaşadıklarına bakarak beş adım daha uzaklaştım. birisi boşandı ancak tek başına hem çalışıp hem küçük bir çocuğu büyütmenin zorluğunu yaşıyor. diğeri ise eşini ikna edemediği için boşanamıyor. ikisinin hali de birbirinden beter. kumar resmen.

Güzel bir şey arkadaşlar , test edildi onaylandı önerilir.

İki yetişkinin oyunudur. Ancak ülkemizde aileler de bu oyuna dahil olur ve ipin ucu her zaman kaçıktır.

Baba evleniyorsanız evlenin. Hani doğru kadını/adamı bulmuşsunuzdur tamam bunla ömür geçer demişsinizdir eyvallah ama çocuk yapmayın. Hadi onu da aşkın meyvesi dediniz yaptınız amk büyütürken YouTube belasına düşürmeyin. Sabahtan beri maç izleme dışında dinlemediğim çocuk şarkısı kalmadı. Çocukta hipnoz gibi izleyip dinliyor. Şeker adam mı kalmadı patates çocuk mu olmadı saçları keman gıy gıy gıy dahil hepsini dinledim. Lan bu evlilik çocuk büyütme falan değil bu bildiğin eziyet işkence amk

Çok yakın arkadaşım sandığım biri tarafından sırf sevdiğim adamla evleniyorum diye evlenme meraklısı ilan edilmiştim hala atlatamadığım bir şoktur

alex askimm yap bana bi evlilik teklifi de evlenelimm :d (bkz: koca istiyom gel beni al)

Bir iki ay içinde evlenesim var. Evimin kadını olmak istiyorum. Çok aşık olup kocam da kocam diye gezmek istiyorum. İşveli cilveli bir eş olup her gün değişik yemekler yapıp canım kocamı nasıl olmuş diye darlamak istiyorum. Yeğenlerinin yengesi olup bileziklerimi şıngırdatarak yengem yemeğe beklerim ne yapayım size demek istiyorum. Bi kaç bir şey daha var da koca adayı yok o problem.

Ani bir kararla evlenmeyi kafama koydum. Yok abi bu böyle hayatının aşkını arayarak geçecek zaman kalmadı. Zaten amk aklından az buçuk zoru olan biriyim benim kafayla birinin uyuşması na-mümkün. Gidip işe başlayıp eve yerleşip mantık evliliği yapıcam. Zaten bir iki tane eskiden beri niyeti olan var. Sevdiğini alamıyosan aldığını (ulan en azından yaşa başa bakmadan lunaparka gitmeyi sever) sev kafasına girdim. 2 aya kalmaz buraya nişan-düğün fotolarını sallar piyasadan çekilir eşimi de alır gezer tozarım artık. Beni beni bihterini bu hale getiren hayat utansın. Piyasa bir semt çocuğunu daha kaybetti beyler. Vasiyetimdir. Sevildiğinizi görünce bırakmayın amk. Hadi Eyvallah

bugün bir yıl önce evlilik yapmış bir arkadaş, sanki on yıl gibi geçti dedi. aşırı bozuldum amk kendi kendime, kim bilir karısı bunu bilse ne kadar kötü hissederdi. eşinizin arkasından kötü konuşabilecek kadar rezil insanlarsınız lan.

Elin adamıyla bayram tatiline beş yıldızlı otele gidiyorsun kimse bişey diyemiyor :) Allah'ım öbür bayrama beni elin adamıyla tatile gönderir misin?

Bana çok garip gelen müessese. Birini buluyorsunuz, tanıyorsunuz sonra diyorsunuz ki ben bununla bir ömür geçiririm. Tamam öyle demiyorsanız bile aynı evi aynı hayatı paylaşıyorsunuz . Ben eve kedi alayım mı diye milyon kere düşünüyorum bir de eve erkek birey alıcam onun bir sürü eşyası, derdi, pisliği… Bir de insan evlenince değişiyor diyorlar. Ben bunu aldığımda böyle değildi diye teslim edecek bir yer de bulmak lazım… Bir de sadece tek kişiyle evlenmiyor insan burası da geriyor beni. Aileler evleniyor aynı zamanda. Üfff çok teferruat, çok para, çok stres… ben sokaktan kedi aramaya gidiyorum…

yeri geliyor eşinizin bokunu temizliyorsunuz. evlilik tam anlamıyla sadakat ve fedakarlık işidir. evlilik ciddi bir bağdır. karı koca olmak demek aynı yatağa girmek demek değildir yalnızca. bazı insanlar işin yalnızca bu kısmına bakıyor. hastalıkta ve sağlıkta cümlesinin ne kadar ciddi ve gerçek bir şey olduğunu kimse idrak edemiyor hala. hayat arkadaşı öyle aynı evde yaşamaktan ibaret değil. yanına gömüleceğiniz insandır hayat arkadaşı. işin daha bi dünya boyutu var da ben yalnızca burdan değineceğim, bugün etkilendiğim bişi yaşadım çünkü. ben bugün mezarlığa gittim. o kadar çok eşiyle yan yana olan mezar vardı ki. ya da eşinin yanına kendine mezar ayırtmış. kimisi var aynı mezara gömülmüşler. yaşamda da, ölümde de bir olmak.

Çok tuhaf bir iş. Atıyorum 25 yaşında evlendiniz. Büyük bir ihtimalle 24- 25 yıl boyunca hiç tanımadığınız biri artık her şeyiniz oluyor. Herkesten daha tanıdık, herkesten daha yakın. Bu yüzden çok zor geliyor bana. Nasıl bu kadar güvenilebilir ki bir insana ya da nasıl buluyor insanlar birbirini? Tuhaf vallahi tuhaf. Ben anca kaderle açıklıyorum bunu yine kendimce.

tarım toplumuna geçildikten sonra ortaya çıkmıştır. yaklaşık yüz bin küsür yıl insanlar evlilikten bihaberdi. insanlar 30-40 kişilik gruplar halinde yaşar, dünyaya gelen çocuklara kabiledeki her kadın annelik, her erkekse babalık yapardı. sonra mülkiyet'in ortaya çıkışı ve yerleşik hayatla birlikte evlilik icat edildi. çünkü insanları bir arada tutup onlar üzerinden asker ve ırgat devşirme işi şansa bırakılmayacak kadar ciddi bir meseleydi. bu vesile ile erkeğe mülkiyet bazında kadın, kadına ise çocuk verildi. evliliğin tarihsel süreci aşağılıkçadır. belki de bu yüzden hala doğru düzgün mutlu olan çift çok az. çünkü kolektif bilinçaltı ve genler bir şeyleri bir yerlerden hatırlıyor ama tam adını koyamıyor. mesela cinsellik de bu süreçlerden geçmiştir. tarım toplumu ve tek tanrılı dinler sonrası insanlar namus ve ahlak üzerinden sıkıştırılıp sömürülmüştür. oysa insanlık tarihinin en güçlü devleti olan roma imparatorluğu'nda bile her iki cinsiyetin de (özgür insanlardan bahsediyorum) sonsuz sevişme hakkı vardı. hatta ayın herhangi bir günü roma sokaklarında kadınlar ve erkekler çırılçıplak gezer, isteyen istediğiyle sevişirdi. (karşılıklı rızaya dayanan şekilde. diğer türlü tecavüz oluyor zaten) günümüzde insana ulvi kutulara koyulup ahlaki kurdelelerle sunulan her şey en temelde mülkiyetle alakalı. yani, parayla. günümüz zenginlerinin sonsuz cinsel hayatına ve tek bir kanunu/ahlaki kuralı sikine takmayışına bakarsanız dediğimi anlarsınız. son bir ekleme: tarım toplumuna geçene kadar insanlık anaerkildi. ayrıca, dinler ortada mağdur veya mağdurlar olmadığı sürece hiçbir zaman yetişkin ve sağlıklı insanların sevişmesini günah saymamıştır.

2-3ay sonra 6 sene olacak. Enini boyunu düşünerek yapılacak bir eylem. Ya da koyver gitsin tarzı.

Yaş 25 dedi ve herkes bana evde kalmış muamelesi yapıyor. LAN NEDEN!

canım anamın bana iki aday göstermesi hasebiyle gönül yaylarını cayır cayır yakmaya başlayan hededir. oysa o bilmiyor ki alışmadık götte don durmaz. gösterdiği adaylardan biri hekim, biri eczacı he bir de. canım anam. oğluna hiç öğretmen, hemşire ve mühendis yakıştıramıyor.

Daha önce bu başlığa evliliği övmüştüm. Şimdi de çocuk olduktan sonraki evliliği övmeye geldim. Çok zorlu bir süreçten geçtik, elden ayaktan düştüm ama eşim öyle güzel baktı ki bana o günleri atlattık ve kızımızı kucağımıza aldık. Eşim öyle güzel baba oldu ki ona daha çok aşık oldum. Hep hayrandım zaten eşime ama babalık da bir ayrı yakıştı. Önceden bahçemizdeki kedileri besler, birlikte evde oyunlar oynardık. Şimdi biraz değişti durum tabi. Bahçedeki kedileri sadece beslemiyoruz artık kızımla birlikte kovalıyoruz. Akşamları kızımızla oyunlar oynuyoruz. Şarkı açıp dans ediyoruz. Kızımızla geziyoruz ve bol bol sarılıyoruz. Özellikle eşimle sarıldığımızda kızımız öyle bir bakıyor ki bize gülerek nasıl hoşuma gidiyor anlatamam. Biz zaten aileydik fakat bu durumu kızımızla taçlandırdık. İmkanı olan evlensin demiştim ya hani, şimdi de imkanı olan ve isteyen herkes çocuk sahibi olur da güzel evlatlar yetiştirir umarım diyorum.

Düğünden geldim, dokaaanmaaayıııın banaaaa. Kolay kolay etkilenmem böyle şeylerden, sık sık düğüne giden bir tip de değilim. Hatta düğünlere giden bir tip hiç değilim. Evlilik insanı da değilim, evlenmem için aşkından ölmem lazım. Ama, lakin, fakat bugünkü düğün beni etkiledi.Gelinle damadın aşık aşık bakıp mutlu mutlu eğlenmeleri çok hoşuma gitti.O görüntüye hayran kalmış olabilirim.

Gecenin şu saatinde sözlükte sataşacak insan aramak yerine sevdiğin insana sarılıp uyumak. Akla gelen ilk tanımıyla.

Evlenilen kişi, sadece baba evinden kurtulup, daha özgür bir hayat sürebilmek umuduyla evlilik yoluna giren bir kadınsa o evlilikten pek bir hayır geleceğini zannetmiyorum.

gorsel bazı sözler verildi cjjx