tarım toplumuna geçildikten sonra ortaya çıkmıştır. yaklaşık yüz bin küsür yıl insanlar evlilikten bihaberdi. insanlar 30-40 kişilik gruplar halinde yaşar, dünyaya gelen çocuklara kabiledeki her kadın annelik, her erkekse babalık yapardı. sonra
mülkiyet'in ortaya çıkışı ve yerleşik hayatla birlikte evlilik icat edildi. çünkü insanları bir arada tutup onlar üzerinden asker ve ırgat devşirme işi şansa bırakılmayacak kadar ciddi bir meseleydi. bu vesile ile erkeğe mülkiyet bazında kadın, kadına ise çocuk verildi.
evliliğin tarihsel süreci aşağılıkçadır. belki de bu yüzden hala doğru düzgün mutlu olan çift çok az. çünkü
kolektif bilinçaltı ve genler bir şeyleri bir yerlerden hatırlıyor ama tam adını koyamıyor.
mesela
cinsellik de bu süreçlerden geçmiştir. tarım toplumu ve tek tanrılı dinler sonrası insanlar
namus ve
ahlak üzerinden sıkıştırılıp sömürülmüştür. oysa insanlık tarihinin en güçlü devleti olan
roma imparatorluğu'nda bile her iki cinsiyetin de (özgür insanlardan bahsediyorum) sonsuz sevişme hakkı vardı. hatta ayın herhangi bir günü roma sokaklarında kadınlar ve erkekler çırılçıplak gezer, isteyen istediğiyle sevişirdi. (karşılıklı rızaya dayanan şekilde. diğer türlü tecavüz oluyor zaten)
günümüzde insana ulvi kutulara koyulup ahlaki kurdelelerle sunulan her şey en temelde mülkiyetle alakalı. yani,
parayla. günümüz zenginlerinin sonsuz cinsel hayatına ve tek bir kanunu/ahlaki kuralı sikine takmayışına bakarsanız dediğimi anlarsınız.
son bir ekleme: tarım toplumuna geçene kadar insanlık anaerkildi. ayrıca, dinler ortada mağdur veya mağdurlar olmadığı sürece hiçbir zaman yetişkin ve sağlıklı insanların sevişmesini günah saymamıştır.