anın betimlemesi

yozgatı dinliyorum gözlerim kapalı

cay bekliyom muzik acik tv izliyom entry giriyom

l koltukta uzanıyorum, üzerimde n11'den aldığım battaniye var, televizyonda survivor açık ama sesi yok çünkü sabriyenin ses tonuna katlanamıyorum, odanın ışığı kapalı ama holden ışık geliyor çünkü zifiri karanlıkta oturmak kedimi tedirgin ediyor. kedi ise karşıdaki tekli koltukta patilerini yalıyor.

balkonda dönen koltukta oturur vaziyette entry girerken sağ kulak mahalle düğününü dinlerken diğer yandan sol kulak mutfakta bulunan yeğenimin tatliş cümle kurmalarını dinliyor he bide azar işiticem galiba o moral bozucak mesajı tedirgin + heyecan karışımı şeklinde bekliyom

yumuşacık battaniyemin içine girmiş sözlükte turluyorum. odada sakinlik hakim. etraf huzur kokuyor. sağ yamacımda hayatta şanslı olduğumu hissettiren biri var. en sevdiğim dergiyi okuyor. bense onu gizlice izliyorum. her sayfayı zarifçe çevirirken bakışlarını yakalıyorum. durgun ve düşünceli. düşünüyorum, neler yaşadı, ne badireler atlattı. suratındaki her kırışıklığın bir hikayesi var. bir an ağlamaklı oluyorum. sarılmak istiyorum. benim bunları düşündüğümü hissediyor ve başını kaldırıyor. dudaklarından şu kelimeler dökülüyor "öylesine yaşamak diyorlar farksız ölmeye" seni kim bu kadar üzdü anne diye haykırmak geliyor içimden. susuyorum. en çok konuşmam gereken yerde bağırarak susuyorum. bu yüzden en çok kendime kızıyorum.

istanbula gidiyorum, abv

hava sıcak perdeler etkili yapmıyor yatakta dönüyorum galiba kulaklığımla kendimi boğacam ama güzel şarkılarım varamadım önerilerede açığım yurtta oturuyoruz boş boş bide entriler entriler

6 yıllık lise arkadaşlarımla buluştuk yine.lise biteli 2 yıl oldu biz bir günü bile konuşmadan geçmedik.yeri geldi büyük kavgalar ettik bir kez bile küsmedik.bu duygu o kadar güzel ki.farklı şehirlerdeyiz ama imkanları zorlayıp buluşuyoruz.bir aradayız.aileme kavuşmuş gibiyim.

babamla mutfakta karşılıklı oturuyoruz. az önce türk kahvesi yapmıştım, babam da gidip çikolata falan almış. karşılıklı baba-kız keyfi yapıyoruz. bu arada youtube'dan hababam sınıfı açmış, onu izliyoruz. edit; az önce bana "pazar günümü güzelleştiren canım kızım" dedi. bu aralar babama bir haller oluyor. emekli mi olacak ne?

nereye gittiğimizi bilmeden şoför nereye sürerse oraya gidiyoruz sanırım sahile gidiyoruz

yanımda ufak bir masa, üzerimde pembe pijamalarım... masada göz korkutan kalınlıkta bir edebiyat kitabı, çay ve bisküvili pasta. en çok bisküvili pasta. bir sürü pasta dilimleri... evet, sizin yerinize de gömeceğim.

üç karı bir bebek aynı odadayız.karılar muhabbette,televizyonda köstebekgiller açık.ben sözlükte takılıyorum.

arkadaşlar tost yiyor sende yicek misin diyorlar.yok ben tokum deyip geçiyorum.diyemiyorum param yok diye.desem ısmarlar lafını yapmaz ama kimseye minnet etmemeyi öğrenmek lazım.elindekilerle kendi kendine yetebilmek lazım.

(#1816127) hafifçe esen rüzgar da cabası

hafiften başlayan yağmurla birlikte çıktım dışarı alabildiğine yürüdüm sonra bir durakta oturdum yağmurunarpış sesini dinledim etrafa kaçıran insanları izledim şuan da bi kamelya gazete kağıdına sardığım meyve suyumu içiyorum :) çok güzel yağmur yağıyor hafif bi esinti var yozgat ayaklarımın altında gibi ve kulağımda güzel bi müzik daha ne olsun demi

yurt odasında 4 kişiyiz, birisi rulet oynuyor yurt taksitine kadar yatırdı, diğeri memlekete gitmek için uçak bileti bakıyor diğeri de ödev yapıyor, her 5 dakikaya bir birbirlerine bakıp ne yaptıklarını soruyor kimse cevap vermeden geri işlerine dönüyorlar. rönesans tablosu halt etmiş yanında.

şu anda yurttaki odamdayım, yalnızım. pencerem kapalı ama araba sesleri duyulur vaziyette. perde hafif aralık, yanağıma kadar güneş vuruyor. yatağımın yanındaki masada bulunun bilgisayarımda şarkı açık. (renklerin içinde) nakaratına eşlik etmeye kıyamıyorum ama bazen kendime hakim olamayıp şarkıya eşlik etmeye başlıyorum. şarkıyı dinlerken yalnız olmak istemiyorum. belki de bu yüzden hayale dalıyorum. bence bu şarkı bir kadınla birlikte dinlenmeli. bir kadın bana bu şarkıyı dinlerken eşlik etmeli. şu anda tam karşımda bir kadın olsun. göz göze olalım. kadın konuşmaya başlayınca şarkının sesini kısarım. ne istiyorsa anlatsın sabırla dinlerim. kırılgan, hafif mahzun sesiyle bana bir şeyler anlatırken ben onun kelimeleri arasında kendi adımı bulmaya çalışırım. ya da bu olmasın. şu anda kapı açılsın, içeriye küçük bir kız çocuğu girsin, bana doğru koşsun. sarı saçları koştukça uçuşan, yumuk yanakları öptükçe kızaran bir kız çocuğu olsun. oda spreyi almaya gerek kalmasın, oda cennet koksun. tüm bunları düşünürken telefon çaldı. şarkıyı da hayali de entry de şimdilik kesmek zorunda kaldım.

yatağa uzandım, açtım son ses guns n' roses'dan knockin' on heaven's door axl rose'un sesi eşliğinde adeta orgazm oluyorum.

tuvaletteyim. büyük abdestimi şaapıyorum.

sabahtan beri yarım saate bir biriken bulaşıklarla cebelleşmekten bitap düşmüş halde geldim ananemin yanına çöktüm. ananem felçli olduğu için bir aydır bizde. sağımda ananem. solumda ananemin kankasi var, ananemden tatlı olmasın çok severim bu teyzeyi. beli bükülmüş kamburu çıkmış bi hacı teyze. ananemi duymak için, sağ kulağını yazmasından çıkardı, dinliyor:) ama yinede duymuyorlar birbirlerini. ben arada santral görevi görüyorum, konu olarak çok uzaklaştılar mı araya girip ortak noktada bulusturuyorum. ve ben bunları yazarken bile bulaşık birikiyor sözlük... birazdan ellerimden öpecekler. şimdi de teyzeyle biz muhabbete daldık, annemle babamın nasıl tanıştığını soruyor bana:) ananemde bana bağırıyor, banada anlatın neler diyor sana diye ajhsha gidiyim de ananeme özet geçeyim:)

ütü yapıyorum gözlerim kapalı

dolmuşta uyumuşum gözlerimi açtım şimdi eve son 5 dakika kalmış inmesem uyumaya devam mı etsem diye düşünüyorum.

balkonumda hafif rüzgar eşliğinde denizi izleyerek mayışıyorum.

dersten çıktım beynim kulaklarımdan akıyor

şu an içim acıyor. ama köyde ki akrabalar bizi misafir etmek istiyor. zorla götürdüler.aglayarak salata yaptim. şimdi acı çekerek mantı yiyorum. aglayamadim içimde kaliyor ama sarma bana bakıyor. psikolajim bozuldu be....

etrafımda 70-80 kişi, dakika da bir gelen farklı otobüs hatları.

mecburi bi sempozyum. karınca gibi insanlar ben bi başıma

arkamda beşiktaş köşem, içerisinde duvara asılmış forma, atkı, irice beşiktaş logosu ve kartal posteri. önümde bir eskiz defteri öyle karalıyorum. hava biraz kapalı gibi o yüzden insanın içi kararıyor.

beş tane sap.

lan zaten uyku problemim var uyuyamıyorum, sokakta bir araçın alarmı 2 saattir aralıksız ötüyor kimsenin de umrunda değil. kafayı yiyeceğim aq bu ses insanı deli eder :(

fransızca bir şarkı çalıyor yaktım sigaramı böyle, halının ortasında yatıyorum tavana bakıyorum

bir öğrenci evi düşün her yer her yerde evde gine domuzu besliyoruz bir de bahçeden yavru kedi bulduk boyle yeni doğmuş çok ufak birde yavru köpek var birbirleriyle oynuyorlar

çalışma masamdaki dağınık kitaplar... masamın sağ üst köşesinde kalan renkli kalemler... birkaç saat önce kahve içtiğim kupam... ve önümde geometri kitabım ile emektâr, dert ortağım biricik kalemim... geometri kitabında takılı kaldığım, dikin yanına dik işaretini koyabildiğim bir soru... daha fazla betimleyemeyeceğim.

servis saatimin daha geç bir vakte alındığı bu ilk gün, "bir şarkı daha" moduna girdim, geçmiş olsun.

beyin iflas bitmeyen logaritma soruları ve gelen uyku

genç kız koltukta bi taraflarını dağıtmış yatıyordu. karşısında iste benim stilim açıktı bahar babasının dondurma fabrikası olmadığı için ağlıyordu neden diyordu neden benim babamın bir dondurma fabrikası yok bende bağırıyordum bir yandan bende ağliyordum ve bağiriyordum benimde yok orospu cocu

mutfakta oturuyorum şarkı son ses ev yankılanıyor 'ben mi yanlış yaptım seni delice severken!'

ikı kâse, bir paket çekirdek ve ben..

uyuyamadım bir şeyler atıştırayım dedim, ilk bulduğum şey makarna oldu. şuan paket kucağımda çiğ makarna yiyorum.

sağ bacağım 45° dış kapağımdan kırılmış bir şekilde yerde iken sol ayağım sağ ayağıma 90°lik sık açıyla geliyor yukardan ve tabiki o da 45° kırık. sağ dirseğimi yatağa atmış, dizlerimi kapatan yorganın üzerine de sol kolumu koymuş durumdayım

muhabbet ettiğim herkesin teker teker ''iyi geceler ben yatıyorum'' mesajlarını okur vaziyette önümdeki helva ve cipsten birer parça birer parça ağzıma atıyor ve sandalyede ağrıyan sırtımın acısını dindirmek için saçma sapan bir vaziyette oturuyorum.

soyut matematik dersindeyiz, sınıfta üç beyaz tahta yanyana ve bu üç tahtayı beş altı kez döndük artık hocanın dediklerini algılamayı bırak sesini bile duymuyorum diyebilirim, beynim error veriyor, sadece not almaya programlanmış bir robottan farkım yok

kulağımda kulaklığım, bir şeyler dinliyorum, kafam biraz karışık, düşünceli ve burdayım işte

cay sigara gökhan türkmen çalıyor bir masa da tek başıma düşünüyorum.

Vize final haftasında olduğum için benim için beynim için betimleme aynen bu şekilde .

şu an karşımda 30 kişi halay çekiyor,kulağımın yanında kocaman bir hoparlör var.sessizce ölümümü bekliyorum.

müzik dinliyom :d

yavaşça oturduğu sandalyeden doğruldu ve birkaç dakikadır gözüne takılmış olan lahmucuna karşı yürümeye başladı,yapmamalıydı o lahmucunu yerse ek olarak 750 metre daha koşması gerektiğinin farkındaydı ancak lahmacun bütün çekiciliğini kullanarak onu büyülemişti... şimdi ise lahmacunu yiyerek entri giriyordu yarın ki koşu mesafesini düşünerek...

her yer yemyeşil. kafamı kaldırıyorum gökyüzü yerine, dalları erik ile dolu olan ağaçlar görüyorum. ceplerim boş ve çevremde üzerindeki eriklerin çokluğundan sebep sarkmış erik ağacı dalları var. arkadan kuş cıvıltıları geliyor ve kuşları kıskanan sinekler de vızıldıyor. kendimi amazon ormanlarında gibi hissediyorum şu an. ceplerimi doldurmaya gidiyorum, sizin yerinize de ceplerimi dolduracağım. meraklanmayın, o iş bende.

kafamın içindeki nöronlar 'abi nabıyoz biz yeaa' derken balkonuma yuva yapmış kuşların şarkıları eşliğinde bulutsuz havaya fırlatılan hayallerim ve yıkanmadan kullanılan kahve bardağının bana attığı bezmiş bakışların odayı dolduruşu, dışarda oyuna doyamamış çocukların seslerine imrenen kulaklarım ânımın betimlemesidir..