(bkz: asosyal itiraf )
(bkz: iç döküş)
(bkz: uzun entry uyarısı )
Sevgi dolu, şefkatli ve bazen de aşırı korumacı olan bir ailem var. Allah yokluklarını göstermesin, hayattaki en büyük şansım çekirdek ailemdir.
Ama (ama gelecekti elbette) Ablamla İki yetişkinin aynı odayı paylaşmak zorunda olmasıyla ilgili problemlemimiz var. Ablam 34 ben 24 yaşındayım ve aynı odayı paylaşıyoruz.
Allah razı olsun annem babam, evlenip gidersiniz, eşek kadarsınız, boşuna yapmayalım demeden her eşyamızı yakın zamanda yenilediler. Ülkenin şu zamanında büyük masraf ettiler sırf ablamın huyunu bildikleri ve beni bi nebze rahatlatmak için. Ama durum hiç öyle olmadı.
Bazı geceler uykum olduğu halde odaya gitmiyorum. O uyuyana kadar.. hatta iyice dalana kadar salonda, abimin odasında ya da yatak odasında takılıyorum. O evde yokken ya da uyurken, odam bana o kadar güzel geliyor ki. Çıkmak bile istemiyorum.
Kitaplığımda makyaj malzemesi, aksesuar görmeye tahammülüm yok. Bunlar için zaten devasa bir şifonyerimiz var.
Hayatı boyunca kitap okuma alışkanlığı olmadı. 2 sayfa okusa aşırı sıkılır.
Yargılamıyorum, yanlış anlamayın. Yemin ederim hiçbir görüşüm yok. Olur. Okumayabilir. Ülkemizin büyük bir bölümü böyle. Beni bağlamaz okuyup okunmaması.
..Ama hayatı boyunca çalışmayacağı tüm sınavların test kitaplarını öylesine almış olmasına tahammül edemiyorum.
Şimdi dışarda geldim. Romanlarım, defterlerim, her şeyim kitaplıktan çıkıp yere koyulmuş. Tüm kitaplığı asla ilgilenmeyeceği Ales, yds, kpss kitaplarıyla doldurmuş.
kitaplar hala matbaa kokuyor. Gıcır gıcır. Tek çizik yok.
"İhtiyaç sahibi birine verelim, kullanmayacaksın" diyorum. Yok.. onu da kabul etmiyor. Bi ara bakarmış. Siz hiç bi ara bakıp kpss de başarılı olan birini gördünüz mü? Mümkün mü bu? Halbuki o test kitabıyla bi insan, bi öğrenci çok mutlu olabilir.
(bkz: istif ) huyu var. Mesela 16 yıllık bi badi, derisi atmış çantalar, topuğu sağlamlığın kaybetmiş topuklu ayakkabılarla dolu odamız. "ama ya işime yararsa" diye saklanıyor. Ki sadece yeni işe girdiğinde 8 çift ayakkabı almış bi insan. İstiflediklerini hatırlamıyor bile.
Birkaç parça bir şey de değil he bu. Belki lazım olur diye koskoca bir dolap dopdolu duruyor.
Çiftlerin kullandığı dolaplardan bile büyük dolabımız. Bizzat ben çizdim. Yüksekliği bile dev gibi. Standart üstü. Ama ona yetmiyor.
Ve bu saçmalıklara artık tahammülüm kalmıyor. Sinir krizi geçirecek gibi oluyorum ufak bi şeyde.
Küçük şeyler gözümde dağ gibi oluyor. Boş hacimleri kalsın istedikçe yeni mobilya siparişi verelim diyor. Odadaki seçimlerini, ben minimal tutmaya çalıştıkça onun bi yerlere bi şeyler tıkıştırdığını görünce beynime kan sıçrıyor.
Şimdi diyeceksin ki hiç mi paylaşmadın bunu onunla? Arkadaşlar her gün.. her gün.. Hiç dün kavga edilmemiş gibi bu konuda tartışıyoruz ve hiçbir şey değişmiyor. Yine boş beleş bi şey incık cıncık alıp bi yerlere sıkıştırmaya çalışıyor.
Ben kendi dolabımı ve çekmecelerimi, şifonyerimin gözlerini, sakin, hafif tutmaya çalıştıkça "sende çok boş yer var. Bir şeyleri sıkıştırsan da orayı ben kullansam olur mu? " demeye başlıyor. Nah olur amk.
Yeter bu kadar iç döküş.. Çünkü konuştukça sinirleniyorum. Şunu eklemeden edemeyeceğim çünkü sık sık şunu düşünüyorum.. İki yetişkinin ortak bi alanı paylaşmak zorunda olması mutsuz bi evlilik gibi.