t:
anıl piyancı ve
kaan boşnak'ın birlikte yaptığı şahane şarkı.
arkadaşlarımla okuldan kaçıp taksim'e gezmeye gittiğim lise zamanlarım film şeridi gibi geçiyor gözlerimin önünden. sergilere katılır, tiyatro ve konserleri kovalar, fransız konsolosluğunun kütüphanesinde ders yaparak takılır, yeni insanlarla tanışırdık.
yaşattığı tüm bu tatlı his bir yana gerçekten güzel şarkı. anıl'ın eski usul yaklaşımı, kaan'ın empati yaptıran nakaratı, şarkının farklı yerlerinde başka başka mayınların olması... birine basıyorsun eleştirel, diğerine basıyorsun samimi, öteki tebessüm ettirici...
velhasıl; iyi ki yapmışlar bu şarkıyı :d
taksim
---
spoiler ---
nakarat:
bu şehir benim düştüğüm delik
çıkamam ki benimsedim
özlesem de güneyleri
ruhum taksim'de bir serseri
anıl piyancı:
gezerdim dostlarımla taksim'de, bir serseriyim
ben on yıl öncesindeki istiklal caddesiyim
sokakta kaybolmuş tüm insanların adresiyim
o mutsuz çocukların kırık dolu karnesiyim
bok ettik sadece bir şehri değil, şaheseri
yok eski tadı hiçbir şeyin, bugün hayli sefil
hepimiz bu toprakların gelecek varisiyiz
bir türlü bitmeyecek borçlarının vadesiyiz
bu filmin en dramatik acıklı sahnesiyim
belki arka sokakların yasaklı maddesiyim
pisliğin içinde yaşarım, şehir faresiyim
gözleri dolduran o şarkıların namesiyim
bir türlü çözemedik niye bilmem hadiseyi
düşünce suçu mu işlemiş şiir kafiyesi
ölen özgürlüğün mezar başında taziyesi
yaşlı bir dedenin torunlarına tavsiyesi
yüzünde korkunun üzücü bir ifadesiyim
tarih yazan o komutanların iradesiyim
yolları gözleyen anaların bir tanesiyim
evine dönmeyen askerlerin hikayesiyim
savaştan kurtulan halkın gururlu gazisiyim
isterdi huzurlu olsun gelecek çağ, nesil
uyanman gerek artık bu onun işareti
gençlere ışık tutar gençliğin hitabesi
nakarat:
bu şehir benim düştüğüm delik
çıkamam ki benimsedim
özlesem de güneyleri
ruhum taksim'de bir serseri
kaan boşnak:
senden olmayanı görmüyorsun
değişik kafaları sevmiyorsun
ne çok hayatı da perişan ettin
bir nesil kayıp hiç bilmiyorsun
huzurumuza dikili gözler
insan hep eskiyi mi özler
içime atsam içim patlar
betona tapıyor bu putperestler
nereye gidiyor bu kaçan hevesler
sanki boşa alınan nefesler
birileri ise hep kaçarlar
diğerleri de hep birini bekler
nakarat:
bu şehir benim düştüğüm delik
çıkamam ki benimsedim
özlesem de güneyleri
ruhum taksim'de bir serseri
---
spoiler ---