aşkın en iyi tanımı

Charles bukowski'ye göre gerçekliğin ilk ışıklarında yok olacak olan bir sistir. Oscar wilde'a göre ise karşılıklı yanlış anlamadan ibaretti. William shakespeare daha çarpıcı yaklaşıp "beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup aşk sanıyorsunuz" demiştir. Halkımızın en önemli ozanlarından aşık veysel "seversin, kavuşamazsın aşk olur" diye anlatmış. Victor hugo "aşk bir deniz, kadın onun kıyısıdır" der ve nice yazar, şair, düşünür kendilerince tanımlamıştır tarih boyunca aşk denilen yüce duyguyu. En iyi tanım kişiden kişiye değişen bir şey tıpkı aşkın kendisi gibi.

sevdiğin insanın diğer insanlardan üstün ve farklı olduğunu zannederek vazgeçilmez olduğunu zannetme yanılgısıdır.

(bkz: aşk bu kızılötesi yaralı müzesi hareket edemem)

aşk,kişinin kendisini dünyanın en şanslı insanı zannettiği an ile aptalın biri olduğunun farkına varması arasındaki geçen süredir.

En iyisi mi bilemem ama benim için en iyilerinden birisini Edip Cansever bir dizeyle ifade etmiş. "Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor." (bkz: yerçekimli karanfil )

"Aşk, bir dış sebebin tasavvuru eşliğinde ortaya çıkan bir iç ürpermesidir." diyor Spinoza.

Aşk; birine seni mahvetme yetkisi vermek ve bunu kullanmayacağına güvenmektir. (bkz: murat menteş)

tanımı yoktur, yorumu vardır. tanımlanamayacak kadar yüce bir hissiyattır.

“Birisi bir zamanlar aşkın, yanlış anlamanın sonucu olduğunu söylemişti. Bizler yanlış anlamayı ararız. anlaşmayı başardığımızda, birini gerçekten anladığımızda, aşk da sona erer. Her türlü iyi şeyi o kişiye atfederiz ve sonra ona aşık oluruz. Ancak elde ettiğimiz eksik bir gerçek oluyor çünkü gerçeği bilmek istemiyoruz. gerçeği bilmek karşıdakini anlamak ve aşkın bitmesi demektir. Yani bir bakıma aşk yanlış anlamanın sonucudur. Birini anlamadığımızda ona aşık oluruz. Kişinin gerçeğinin farkına vardığımızda onun düşündüğümüz kişi olmadığını söyleriz. Yani aşk, ilüzyondan başka bir şey değildir. Şükür ki böyle bir yeteneğimiz var. başka türlü olsaydı, tek bir özgün tip olurdu ve herkes ona aşık olurdu." (bkz: abbas kiyarüstemi)

Halüs.

Günümüz için Hedonik insan beyninin 6 ay boyunca aynı insana karşı duyduğu heyecan, istek vs. Aynı manzarayı izlediğinizde nasıl sıkılıyorsanız aynı insana karşı duyduğunuz hisler de eskir ve sıkılırsınız. hevesim yok sorun sende değil bende ımhhhh heyecanım kalmadı ımh böyle olması gerekiyormuş ımhhh (bkz: abi ben valla bişey demedim işte bunlar hep bilim)

sen gidersin, denklem düşer, ben aşk olduğumu ağlarım

Tanımlanamaz diyorlar. Kelebek diyorlar, el titremesi, heyecanlanma.. Belirtileri bunlar. Tanımı, tarifi bence yok.

Birine seni mahvetme imkanını verip mutlu olma riskine gitmektir.

Onu gördüğünde, dokunduğunda, kalbinin delice atması; hayatımın heycanı.

ufacık bir 7 saniyenin etkisinde kaldığın koskoca bir ömür olabilecek nitelikte olan (bkz: rüya hali)

Aşkın en iyi tanımını yapıyorum toplanın. Aşk 3 harften oluşan bir kelime olmak üzere. Genel olarak güzel bir duygu olarak düşünülen ve sonu genellikle insana acı veren duygudur. Aşk ilk ve son olmak üzere 2 defa yaşanır hayatta. Her neyse aşk dünyada yaşayabileceğiniz en güzel duygular arasında çünkü hangi duygu insanı bu kadar mutlu ederken, bir o kadar da acı verir. Aşk arayıp bulacağınız bir duygu değil, zamanı geldiğinde elbet kapınızı çalar.

İki ucu boklu sopa

Bilmem ama bunu dinledikçe tam anlamı çıkıyor. aşktandır

birine duyulan sonsuz merak ve konuşma isteği.

Bir tanıma sığdıramamak hatta belki de hiç tanım yapamamaktır. (bkz: ne anlatıyon lan sen)

Ne demiş Behlül abimiz; Aşk bir yalaktır, içine düşen salaktır Hadi eyvallah. Behlül kaçar. Tonlama olarak şöyledir

Boş işler bunlar. Her şey çıkar için. Çıkarın bitti mi aşkta biter. Bâki olan sevgidir. Siz sevgiye kıymet verin.

Nohut Oda kitabında Melisa Kesmez şöyle bir tanım yapmıştır : "Ayaklarımızın altında bir zemin yok artık. Bir çatımız da. Gelecek yok. Geçmişin izleriyse çoktan silinmeye başladı. Aşk, bize bu sonsuz boşlukta ev olacak tek şey." En iyisi midir bilemem, benim için şu anda iyi bir tanımlama.

Fuzuli edebiyatı kasmaya geldim.. Aşk.. Kökeni Arapça aşakadan gelir. Yani sarmaşık.. Bence çok manidar. İnsan sevdiğine sıkı sıkı sarılır. Ruhuna, tenine.. Bazı kaynaklarda da Farsça işka kelimesinden gelir deniyor. Yani istemek, candan sevmek.. Buna üreme olarak bakmak çok sığ değil mi.?Ya da velhasıl ben fuzuli edebiyatı kasıyorum. :')) Kim ne derse artık. Ama aşk üremenin ötesinde, tenin ötesinde ruha dokunur..

Bütün hüsranların avuntusu sanılan yeni bir hüsran.

tanım yapabiliyorsan o aşk değildir. kelimelere dökemezsin hissiyatını, bütün sözcükler az kalır söylemek istediklerinin yanında.

aşk iki insanın çocukluklarının birbiriyle iyi anlaşmasıdır.

(bkz: tanımsız)

Yeni bir renk bulmak kadar imkansızdır herkes ayrı yaşar ayrı hisseder tek kalıpta tanımlayamazsın.

bence aşk yalnızlığına birini katabilmektir ve o birisi doğru kişiyse o yalnızlık bütün kalabalıklardan güzeldir

"onunla altı ay yaşadım. ondan sonra da... vallahi ben hiçbir şeyden korkmam. ama, hiçbir şeyden! korktuğum tek şey var: tanrı ya da şeytanın kafamdan bu altı ayı silmesi." Ah canım zorba.

İnsanların aşk dediği hayvanların çiftleşmeye zorlayan kimyasal bir reaksiyondur. Sert başlar Morty, yavaşça kaybolur, seni başarısız bir evliliğe mahkum eder. Döngüyü boz, Morty. Kendini göster. Bilime odaklan. (bkz: rick and morty)

Üstad Kemal Sunal'ın dediği gibi ; Aşk insanın kalbini sızlatır.

üstad kemal sunal’ın dediği gibi; al mektuplarını ver mektuplarımı.

Benim için yok sanırım

gurur sandığım aslında ümitsizliğimdi

Anlatılmaz yaşanır...