bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      zorba, yunanlı ünlü yazar nikos kazancakis'in olgunluk dönemi ürünü (1946). ağır ve suskunlukla yüklü geçen karanlık bir dönemin tadı buruk ilk meyvesi. nikos kazancakis, çağdaş yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgin ve büyük kişiliklerinden biri olarak çok tartışıldı, yanlış bilindi, az sevildi. zorba adlı bu romanı, onun kendisiyle giriştiği bir tür sessiz hesaplaşma sayılabilir. geçmişin, elden kayıp giden zamanın ve insanın temel yanılgılarının bir kez daha gözden geçirilmesidir bu roman. zorba aracılığıyla kazancakis özyaşamının yenilgiler ve soru işaretleriyle dolu bir bilançosunu çıkarır. bu bağlamda ele alınınca, bu roman, zorba ile yazarın yaşam öykülerinin çizili sınırları arasında sonsuz atkı ve çözgülerle sokunmuş büyülü bir kumaştır, denebilir; baştan sona sürekli bir arayışı, sonu gelmez çabaları yansıtan bir kanaviçedir; insanı arayışın serüvenidir... (bkz: günaha son çağrı) (bkz: allahın garibi)
    2. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      üzerimde iz bırakan nadir kitaplardan biridir, kendini arayan insanların mutlaka okuması gerekir. şöyle güzel bir bukle aktarayım kitaptan : "kadınlara bulaştın mı yandın, bulaşmadın yine yandın, sen en iyisi kendi bildiğin yoldan yürü. çirkin kadını,ada çayını,rahipleri tanrı, baharı,içkiyi, güzel kadını şeytan yarattı."
    3. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      zorba01 geldi aklıma.
    4. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      arka kapağında da yazdığı üzere gerçek bir hesaplaşma romanıdır. aslında birer aleksi zorba da hepimizin içinde yaşıyor, zorba bizim yapmak istediklerimizin dışa vurumundan başka hiçbir şey değil. kendisiyle ilgili asıl mesele ile zorba'nın içimizdeki kişilik olması mı yoksa gerçekteki olduğumuz kişi mi?
    5. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      nikos kazancakis'in mezar taşında şöyle yazar : “hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm.”
    6. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      nikos kazancakis'in inanılmaz romanı. hem kahkaha atıp hem de için kıyıla kıyıla okuyorsun. o kadar güzel kitap ki, okurken araya 3-4 kitap soktum, sırf bir an önce bitmesin diye.
    7. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Nikos Kazancakis'in kendisiyle iç hesaplaşma yaşadığı şaheseri. Okuyun, okutun. "İnsan canavardır ! Ona kötülük mü ettin ? Senden çekinir ve titrer. Ona iyilik mi yaptın? Gözlerini oyar"
    8. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin? Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir. --- spoiler ---
    9. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok sevdiğim bir kitaptır. kitaptan ziyade hayatımda tanıdığım ve gerçekten zorba'ya çok benzeyen ve yakın zamanda kaybettiğim bir arkadaşımdan bahsedeceğim. hani okuyanlar bilir, zorba'nın hayatı algılama biçimi özgündür, kendine hastır. kitaplardan değil de yaşayarak ve yaşadıkları üzerine düşünerek hayatı kavramıştır. yaşadığı her şeyi kendi akıl süzgecinden geçirmiş ve sonucunda ortaya karakterini çıkarmıştır. işte benim arkadaşım da buna benziyordu. hayatınızda pek tanıyamayacağınız bir karakterdi. her olaya kendince çözümleri vardı, kadınlara bayılırdı, yemek içmek eğlenmek hayatta en sevdiği şeylerdi. bazen istediği şeyi elde etmek için çok fırıldak olurdu, bazen gaddar, bazense yumuşak. hangisinin çözüm yolu olduğunu düşünürse öyle yapardı. okumuş değildi, matematikçi hiç değildi ama kâr-zarar konusunda ondan iyi hesap yapanı görmüş değilimdir. fırsatı çok çabuk hisseder ve hemen aksiyon alırdı. yalnızca düşünmezdi, düşündüğünü harekete geçirirdi ve harekete geçtiğinde onu hiçbir şey durduramazdı. çok kavga ettiğimi biliyorum onunla bu sebepten, hep kendisine zarar verebileceğini düşündüğüm için. çünkü kendine büyük bir güven duyardı, iki somun sıksın en kral tesisatçıydı, iki ekmek kızartsın en kral fırıncıydı. bu zihniyetteydi. her şeyi yapabilecek gözü karalıktaydı. bense ona hep küçük bir çocuk gözüyle bakardım. çünkü işi olmayan işlere atılır, olmayacak şeylerin içerisine girerdi. saatlerce ona nasihat verdiğimi biliyorum. şunu yapma, bak bu sana ve çevrene zarar verir vs. yüzüne küfür edeceğim kadar ona sinirlendiğimi de bilirim ama küslüğümüz yarım öğünü geçmezdi. gelir bir şekilde etrafımda gezer gönlümü alırdı, beni çok sevdiğini bilirdim. ama ukalaydı da. işime burnunu sokar, bunu şöyle yap diye emrivaki konuşurdu. halbuki bense onu küçük bir kardeşim gibi görür, her an beladan uzak durması için çabalardım. belki de bir keresinde onu mezardan veya hapisten de kurtarmış olabilirim. orada olmasaydım sonu ikisinden biri olabilirdi. çünkü korku duymazdı ve düşünmezdi de sonunu. zaten düşünmedi de. onu çok seviyordum ve biliyorum ki o da beni çok seviyordu. hâlâ geceleri gözümün önüne gelir yüzü, onu son gördüğüm şen hali. umarım gittiğin yer seni incitmiyordur. çünkü beni çok incitti.