sözlük yazarlarının başına gelen ilginç olaylar

geçen gün by-passa girdim. telefonla ameliyatı videoya alırken bir anestezi teknisyeni telefonumun kaç gb olduğunu sordu, tüm ameliyatı çekmişim göya. neyse 64 gb olduğunu söyledim. kvc cerrahı muhabbete katıldı,sonradan yükseltiliyor falan dedi. bende hızlı konuşurum, farketmeden hızlı konuşarak anlattım işte onun için her ay para vermenin gerektiğini alırken 64 gb almanın daha karlı olduğunu falan. adam bana "ablacım sen kayserili misin? benim hanım ile akrabalığın var mı diye soruyorum" dedi. yeminle yüzüm kızardı ama maske var allahtan... yav ben renkli gözlü ve beyaz tenli bir insanım,yok dedim. biraz muhabbet ettik. ameliyatta olduğumu unutmuşum,video kaydında olduğumu da unutmuşum. eve geldim,arkadaşlarım ameliyatı merak edince bu muhabbetler döküldü ortaya. adamın kalbini ameliyat ediyor biz iphone 16 gb mı yoksa 64 gb mi alınır tartışması yapıyoruz.

birkaç saat önce kadıköy'de metroya binmek için aşağıya inen yürüyen merdivene bir adımımı attım. tam o sırada birisi kolumdan tutup ismimi söyledi. haliyle döndüm, baktım baktım tanıyamadım. yani belli ki o beni tanıyor diyerek merhaba dedim gülümsedim, o da gülümsedi merhaba dedi. tabi bu sırada ben kademeli bir şekilde aşağıya iniyorum, çocuk yukarıda duruyor. muhtemelen o metrodan yeni çıkmıştı haliyle bir daha benimle aşağıya inmesi saçma. metroda kaç dakikadır düşünüyorum kimdi diye aklıma liseden birisi geldi ama yani beş senelik lise hayatım boyunca çocukla ettiğim tek kelime hatırlamıyorum. liseden bir arkadaşıma anlattım durumu, hüseyin'in kolundan tutup perceive diyeceğini hiç sanmıyorum dedi. ben de sanmıyorum açıkçası. o halde hüseyin değilse kim? hayır hüseyin'e kusura bakma merdivene adım attığım için seninle muhabbet edemedim ayıp ettim gibi bir mesaj atsam, hüseyin'in bana ne diyorsun sen deme ihtimali söz konusu. böyle de her kimse çok ayıp olduğu için telafi etmek istiyorum. ne yapacağımı şaşırdım.

bugün telefonum çaldı baktım yabancı numara. her zaman yabancı numaraları açmaya korkarım, neden bilmiyorum. neyse açtım, 'iyi günler akopi bey ben avukatlık bürosundan x kişisi' dedi, bi kaynar su indi başımdan aşağıya. evet dedim, 'kardeşiniz (isim + soyisim söyledi)'e nasıl ulaşabiliriz' dedi. baktım soyadı tutuyor ama ismini tanımıyorum. lan dedim benim tanımadığım kardeşim mi var. ben de 'kardeşim mi? emin misiniz?' dedim. yanlış oldu galiba dedi iyi günler dedi kapattı. sabahtan beri salak salak düşünüyorum face'den falan buldum o insanı hiç bizden birine de benzemiyor ne haltlar yedi acaba salak. edit: imla

ölmemiş olmam gayet ilginç.

bir hafta sonu yine arkadaşım izinli olduğumuzu söyleyip cafeye nargile icmeye gidelim dedi. başta yok dedim sen icmezsin ben içerim dedi. neyse kabul ettim gittik cafeye siparişleri verdik yalnız şöyle bişey var biz yurt ogrecisiyiz diye bizim bazı cafelere gitmemiz yasak bizde gittik o yasak cafelerden bir tanesine. arkadaşım tutturuyor nargileyi bende öyle yanında takılıyorum çok ısrar etti sende bir kere iç dedi yok dedim yine sonra bir alım dedim. aldım bir nefes karşıya ufledim aha baktım iki kafa hemde erkek kafası elimle dumanı savusturdum biraz baktım rehber öğretmeni bide disiplin kurulu başkanı. dedim tamam bu sefer kesin okuldan atıldım, hocalar geldiler afiyet olsun gençler dedi sağolun hocam duyup masadan kalktık. daha sonra topuklari gotumuze vururcasina çıktık ordan. diğer günü okula gider gitmez disiplin kağıtları önümüze geldi, tutun ve tutun mamulleri taşımaktan falan diye bişey yazıyordu kağıtta. temizinden bir disiplin cezasi da aldık. buda böyle bir animdir...

bi gün mudanyadayız arkadaşlarla balık yiyelim dedik girdik bi restorana bi masada da bi amcayla karısı oturuyo tam kalıyolardı biz de o masaya yöneldik sonra amca kalktı bişiler anlatmaya başladı epey bi dinledik lsşxkdl epey zenginmiş amca zorla arabasının önünde fotoğraf çekindik sonrada bize yemek ısmarlayıp gitti

az önce paşa dönere ait kurye hızlıca geçti dürümü düşürdü motordan mahallenin yegane delikanlıları olarak aldık paylaştık yedik, aradık durumu belirttik. gidip ücretini ödedik (bkz: hastanın ayağına doktor)

bugün @emeklisiirbaz abi ile sivas'ın nacizane otogarında bir kaç saatlik buluşma, 2 bardak çay, 4 dal sigara ve ölçüsüz samimiyette muhabbet için atladım bir otobüse gittim yanına. bizim burada otobüslerin 2 güzergahı var; 1.si doğrudan şehir içine gidip oradan otogara ulaşıyor. 2.si şehrin dışında kalan üniversiteye gidip öyle otogara ulaşıyor. takdir edersiniz ki üniversite tarafına giden otobüsün içi hep genç kesim. ben de bu seferlik atlayım gençliğin arasına dedim. abimizin yanına giderken çıkardım kent kartımı bastım bileti geçtim en arka köşeye başladım yolu izlemeye. 20 dakika sonra indim otogarda. aradan 8 saat geçmiş; bundan bi yarım saat önce de instagramdan bir mesaj isteği geldi, hiç tanımadığım alakasız bir hesap. bana, kendi fotoğraflarımı atmaya başladı lakin bu fotoğraflar benim otobüsteyken çekilmiş fotoğraflar. bir hanımefendi, ben kent kartımı okuturken kartın üstünden ismimi görmüş, öğrenci kartlarında isim soyisim yazıyor, üşenmemiş ismimden soyismimden instagram hesabımı bulmuş ve konuşmak, tanışmak istediğini belirtmek istemiş. i̇nanmazsam diye de o esnada otobüste fotoğraflarımı çekmiş. ulan sen fbı mısın, cıa misin kardeşim gizli gizli fotoğraf çekmek nedir ? "o otobüste 37 kişi vardı, bunlardan 11 tanesi cam kenarında oturuyordu ama hiçbiri senin gibi dalıp gitmiyordu dışarılara doğru" dedi. uzun zamandır kendimi hiç böyle garip hissetmemişim lan. hiç tanımadığım, yüzünü bile görmediğim birisi sadece 20 dakikalık otobüs yolculuğunda izlediği kadarıyla, bakışlarımdan hareketlerimden benim neler yaşamış olacağımı teker teker anlattı durdu. yer yer tutturdu, bazen saçmaladı ama ne bileyim, düşünülmek güzel şey. "o 11 kişiden 10 tanesi kulaklığını takmış müziklerine takılıyorken sen elinde anahtarla ufak oyunlar oynuyordun. belliydi açamadığın kapıların anahtarı vardı elinde, sen de çaresizdin işte" cümleye bak usta. ne güzel, ne naif bir şey değil mi? daha çok yazdı, uzun uzun, sadece bi otobüs flörtü hevesi değil ondaki bes belli. benden ona verecek bir şey de yok bunun da farkında. ama dedim ya, değişik hissettirdi işte. takip ediliyormuşsum hissi kapladı bir anda düşüncelerimi. yüzünü görmedim hiç bu hanımefendinin, görmek de istemiyorum ama allah bilir daha kaç defa aynı otobüste yan yana yol tepeceğiz ve ben her seferinde hiç açamadığım kapıların anahtarları ile ufak oyunlar oynayacağım avucumun içinde; o ise yine benim bakışlarımı süzüp analizler yapmaya çalışacak. yapsın. düşünülmek güzel şey.

geçen hafta sahte hesaptan bir mesaj geldi seni aşka inandıracağım çevrene bak yazmıştı. cevap vermedim ama içimden geçmedi değil cevap vermek. her hesabımı biliyormuş burayı bile. ee o zaman burdan sesleneyim; ben aşkı çoktan buldum. gerçi burayı bildiğine emin değilim bilse aşka inandığımı bilirdi.

sevgilimle ayrılmış olmamız.

bugün gece bir bankta tek başıma oturuyordum cadde işlek ama oturduğum yer karanlıkta kalıyordu neyse bir adam geldi dibime oturdu ama öyle bir bakıyordu ki sanki yıllardır tanıyor beni aramızdaki konuşma aynen şöyle o: merhaba ben:merhaba o:nasılsın? ben: iyiyim de birine benzettiniz galiba o: yok hayır ilk görüşüm ben: o zaman bir şey sorcaksınız o: hayır sohbet etmek için geldim ben: ne konuda ? o: çok güzel bir soru. evren. evren hakkında ne düşünüyorsun? ben: (etrafa bakarak kamera arıyorum) en son bana el sallayıp gitti bir de bugün sözlükten mesaj geldi "ahmet sen misin lan?" diye ben ahmet değilim ama yazarla tanışmış olduk djsksdjskl daim olsun

şu an karşımda başlı başına bir olay gerçekleşiyor. az once beraber biraz kurtlarımızı döktük. ankara havasından başlayıp zumbayla bitirdik lakin kendisi zumbadan sonra dansa heveslendi. youtube'a dans öğrenme zenci yazıp bir şeyler öğrenme çabasında. wiggle wiggle şarkısına uygun koreografi çalışıyor. tek eksiği şu bildiğin oklava yutmuş gibi dans ediyor ama bunu ona söyleyemiyorum gülmekten:d dans konusunda bana çekmiş olduğu gerçeğini nasıl açıklayabilirim ki.....

aldatılma konusunda rekor kırmış olabilirim (5 kez) ha bi de kimi sevdiysem kısmetini açtım. biri kimse yüzüne bakmazken şu an 3 kişiyi bi arada idare ediyo diğeri de ben hoşlanmadan önce kimseyle ilişkisi yokken iki ay içerisinde nişanlanıp evlendi

geçen sene iş başvurusu yaptığım avm bana biz size döneriz dedi. bugün instagramda takip isteği atmış. beklediğim bu değildi ama sözünün eri adamlarmış:) :)

öncelikle hayırlı geceler pek muhterem sözlükdaşlarım, yoldaşlarım, daşdaşlarım.. birazdan okuyacağınız hikaye %100 yaşanmış olup, şu ana kadarki geçen mevcut hayatım içerisinde yaşadığım en güzel anlardan ilk 10'a girecek bir anımdır. sizlerle paylaşmaktan şeref duyarım.. merak eden için söyleyim; hikayede 20'li yaşlarda bir kadın tarafından nası iyi niyetli tacize uğradım onu anlatıyorum. designed in asosyal sözlük, made by majezik. bizim evde çarşamba günleri genel temizlik günleridir. anacığımın izin günü çarşamba olduğu için her hafta o gün tüm evi en ince ayrıntısına kadar beraber temizleriz. yine her zamankinden farksız bir çarşamba sabahına gözümü açmıştım. sabahın daha ilk saatlerinde kahvaltımı dahi yapmadan evimizin tüm odalarının halılarını bendenize bir güzel çırptırmışlardı. halı çırpmak, toz almak, yerleri silmez, yıkanan perdeleri asmak, koltuk çekmek tamamen benim görevlerim arasında. tüm bu yoğun temizlik furyasının ardından anacığım saat 4 sularında yanıma gelerek pazar alışverişi yapacağımızı söyledi. hafif bıkkın, olanca yorgun ve hayli bitkin bir vaziyette kendisine tamam deyip arabayla pazar yerine intikal ettim. anacığım beni kendisinin doğurduğunu unutmuş olacak ki anamı ağlatacak düzeyde alışveriş yapıyordu. önüne gelen patatesten, domatesten, elmadan, soğandan ne varsa yüklü malzeme her birinden minimum ikişer kilo alıyordu ve bense tüm bunları kağnı görevini üstlenerek ellerime alıp taşıyordum. kol başına 10'ar kiloyu geçen bu alışverişimiz esnasında parmaklarımdaki o uyuşmayı hissetmemeye başlamıştım zira gerçekten kangren olacaktım. yaklaşık yarım saat süren pazar alışverişimiz sonunda tam arabaya yönelmiş ve bitiş çizgisine yaklaşmışken anacığımın ''sen burada bekle ben hemen 2 eşorfmana bakacağım'' demesiyle aniden kulağımda binlerce pazarcı sesleri yankılanmaya başlamıştı. olanca sabrım ile olduğum yerde anacığımı beklemeye koyulmuştum lakin dayanacak takatim de pek kalmamıştı. benim saçımdan çokça huyum vardır muhteremler. ne birisinin ellemesine ne de öyle darma duman durmasına pek dayanamam. tam da bu bekleyiş esnasında alnımın tam ortasının hemen üstündeki küçük bir saç demeti alnıma düşüverdi. o saç demeti benim vücudumda hükmedemediğim nadir yerlerden birisi. zira ne zaman saçımı tarasam o saç demeti ısrarla alnımın ortasına devriliyor. ellerimdeki poşetleri yere bırakamıyordum saçımı düzeltmek için ama geçen her saniye deli oluyordum bu sıkışıklık durumuna. düşünün ki eliniz kolunuz bağlı ve yüzünüzde bir sinek dolanıyor. ellerimi kullanamayacağımın farkına varıp bu sefer nefesimi kullanarak saçımı üste atacağım düşüncesine kapıldım ve olanca kuvvetimle yanaklarımı şişirip saçıma doğru üflemeye başladım. bir süre sonra başım döndü ve bu taktikten de yıldım. bir iki kez kafamı savurarak denediysem de olmadı :d üzerimde düz siyah bir uzun kollu tişörtüm vardı, kollarını dirseklerime kadar çekmiştim. artık poşetlerin ağırlığından ellerim kırmızıdan mora çalıyordu işin kötü yanı poşetleri yere bıraksam her yere dağılabilirdi içindekiler. boynumdaki damarlarımın sıkışmışklıktan kabardığını hissedebiliyordum. künyemin tişörtüm arasından baş verdiğini de az çok tahmin ederken gözlerimin de usul usul kızardığını fark edebiliyordum. derken tam o anda 20'li yaşlarda bir hanımefendi geçti karşıma ve bana bakmaya başladı. odaklandığım tek şey gözleriydi, hafif yeşil gibi lakin çakır renkte bir çift göz tamamiyle beni izliyordu. 2-3 saniye boyunca böyle bakıştıktan sonra dibime girerek hafif alaycı bir bakışla dudağının sol kıvrımındaki gamzelerini bana sunarak ufaktan bir gülüş bıraktı. ardından sol elinin serçe parmağını siper ederek alnıma düşmüş olan saçlarımı usulca aldı ve üste doğru bıraktı. öyle usul usul yapıyordu ki bu hareketi göz kapaklarını kırpış milisaniyesindeki huzuru tadabiliyordum. normalde olsa saçıma dokunmaya meyledecek biri karşısında hemen kafamı çekecek olan ben öylece kalakalmıştım. sol elini sağ kulağım ve sağ omzum hizasında yavaşça aşağı indirmişti. çakır gözlerini bir an olsun ayırmıyordu gözlerimden. ''erkeklerin de işi zor pazarlarda'' diyiverdi birden. normal sıradan bir konu hakkında cümlelerce saçmalayabilen ben bu ani cümlesi karşısında Türkçe'yi unutmuştum. zira aklımdan tek bir kelime geçmiyor ve olanca şaşkınlığımla çakır gözleri süzüyordum. şaşkınlığıma bir an olsun son verip usulca yere bakarak gülümsedim ve iki elimi birden usulca havaya kaldırır gibi yapıp 'elden ne gelir ki' ifadesine gelen bir vücut dili cevabı verdim. bu halimi kendisi ayrı bir komik bulup sol omzunu hafif sarsarak güzelce gülümsedi. ve usulca gidiverdi karşımdan. saniyesinde annem gelerek yanımda bir dünya laf söyledi. ''hangi boy eşortman, hangi renk, tişört alsak mı''.. bir dünya pazar uğultusu ve öylece giden bir çakır kadın. bense olanca şaşkınlığım ile anneme başımı salladım. normalde 3-4 tane tehlikeli kavşaktan geçerek geldiğimiz evimize o arabayı nasıl sürerek geldim hatırlamıyorum. hissettiğim birkaç şey vardı. ilki beynimin frontal lobunun uyuştuğunu hissedebiliyordum. poşet tutmaktan sızlayan ellerimi hissediyordum ve sürekli gözlerimin önüne gelen o çakır gözlerin bende uyandırdığı duyguyu hissedebiliyordum.. ee ne oldu peki? diyeceksiniz.. vallahi bilmiyorum. sadece o gözler çok güzeldi. ve ben neden o an hiçbir tepki veremedim bilmiyorum. dumanlı birkaç dakikaydı. hafif puslu birkaç huzur parçacığı diyelim.. taciz bunun neresinde ulan? diyeceksiniz. elim kolum bağlıydı ve benim zaafımdan yararlandı lan kız. taciz tabii. hödükleşmeyin. aynını ben yapsam rörörö olur. hem biraz da click bait yaptım .d.d öyle işte.. okuyan daşdaşlarıma yoldaşlarıma gelsin madem ))

rüyamda gördüğüm adamı ertesi gün sokakta görünce şok olmuştum baya heyecanlanıp etrafımdakilere lan ben bu adamı rüyamda gördüm falan dedim. o tabi uzaktaydı duymadı bunları hatta beni farketmedi bile, ne kader bizi birleştirdi ne de evlendik. böyle işte

hiç ilginç olay gelmedi başıma, dümdüz insanım

sağ ayağımda ve belimde bir ağrı vardı doktora gittim emar istedi benden neyse çektirdik dediler bir hafta sonra gel sonuçları al gittim aldım doktorun yanına gittim işte doktor cd'yi taktı bakıyor bakıyor ama bir şey bulamadı neyse baktı dedi senden biz ne emarı istedik anlattım işte tamam dedi sonra durdu biz senden sağ ayak diz ve bel istemişiz ama burda sadece göğüs var sonra baktı işte bu sonuçlara göre göğsünde bir kitle gözüküyor falan dedi dedim olamaz yani alakası yok sonra baktı bir kadının emar sonuçlarıyla karışmış emar bu da böyle saçma bir anımdır doğru sonuca göre bel fıtığı menisküs yırtığı ve damarların birinde daralma varmış

duran araba çarptı. yok, ben duran arabaya degil, duran araba bana carpti. şöyle oldu; adanada karsidan karsiya gecmek icin park edilmis arabalarin arasindan bakiyoruz. arkadasim bir ara buldum gecti karsiya. tam bi adim atacaktim ki küüüt diye bir carpma... meger sagimdaki arac calismaya baslamis, bir de kangoo tarzi arac, boydan boya cam var aracin neredeyse, 58 kilo kızı nasil görmedin öküz! geri yaparken bana carpti, donup adama gozlerimi belerte belerte baktim, eliyle pardon isareti yapip basıp gitti. bu da boyle -bende- şok etkisi yaratan bir anımdir. tesekkurler.

bugün arkadaşımla yürüyordum eşarbımı düzeltmek için elimi kaldırmıştım ki önümüzden araba geçiverdi ve adam ona el salladığımı düşünüp bana el salladı.

(#2235735) bunu yazmıştım bir tane daha yazayım böyle bir akşam üzeri arkadaşlarla mahallede çakal turu atıyoz işte erik çalıyoz ağaçlardan üzüm aşıroyoruz çekirdek falan mal mal takılıyoruz işte neyse böyle 7-8 yaşında bir tane çocuk bisiklette bir aşşağı bir yukarı gidiyor arkadaş dedi ki bak bu çocuğun sonu iyi değil deli depelek sürüyor bisikleti falan araba falan çarpacak dedi ağzını eşşek arısı sokasıca 5 dakka geçti geçmedi çocuğa ekmek arabası çarptı allahtan adam mahalle arasında olduğu için yavaş gidiyordu bir çocuğa bir bizim elemana baktık falan gittik koştuk çocuğu kaldırdık adi ekmekçi bilerek çarptı bana diyo garip yani ilginçti bizim için

geçen sene ramazan ayında evdeki herkes uyudu ben de mutfakta sarma sarıyorum tek başıma. sarma yemeyide, sarmayı da çok severim. neyse ışte bayağı sardım ben, tencerenin yarısını geçti. hem şarkı söylüyorum arada da dalıyorum ışte hayallere. boş bulundum arkamdam biri geldi şak dedi ellerini birbirine vurdu. hic arkama bakmıyorum çünkü evde şaka yapıp korkutcak cok insan var, çünkü hepimiz şakayı, sürprizi seviyorum. arkama bakmiyorum yanima gelip oturmasını bekliyorum. korkmadım ki dedim. ses yok. kimsin otur şuraya dedim gine ses yok. arkami bi döndüm kimse yok. odalari dolaştım herkes uyuyor. hemen annemi uyandırdim korkudan. cok korkutucuydu. daha geceleri tek başıma iş yapmam.

bir saat kadar önce oldu bu olay. bi cafede oturuyorduk kız arkadaşımla ve ciddi bi konuşma yaptık. arkasından sarıldık. cafeyi işleten adam napiyosunuz kardeşim siz diye bağırdı. yukarda bayanlar var dedi (asma kat vardı). afalladık tabii biz önce. sonra kendime geldim hesabı versene sen dedim çıktık gittik. ama nasıl sinirlendim, ciddi anlamda elim ayağım titredi şerefsizim. böyle yaparak kendini ahlaklı sanıyor orospu çocuğu.

gece bi türlü uyuyamadığımdan 0 uykuyla 10.30 dersine gittim. hoca da dersi anlatma konusunda o kadar berbat ki derste uyuyakalmışım. adam dürterek uyandırdı ve o soruyu sordu: "noldu kız, gece kedi mi emzirdin?" hangi hoca böyle der ya gözümde canlandı bi de :(

şalgam suyu sipariş etmiştim şalgam değil gül geldi. bari yenilebilir bi şey olsaydı. neyse hıyar da çıkabilirdi.

2-3 sene önce yaşadığım bir tesadüf . tuvalete, tuvalete gitme maksatlı ama özünde youtube da video izlemek için gitmisim. açmışım izliyorum videolari o gün için gündemim cinni varlıklar. hafif gerilmisim zaten videoda da bilmem ne kabilesi evlerimizde tuvaletlerde yaşarlar ve uzun süre tuvalette kalınması onları rahatsız eder derken karşıda asılı duran bornoz yere düştü. kafamdan aşağıya kaynar sular döküldü resmen, toparlanmadan donumu çekmeden kaçtım tuvaletten. 1-2 gün korkundan kabız olmustum

az önce yurda gelirken otostop çektim ve yaz için is buldum.

benim başıma gelmedi ama ilginç bir olay, o yüzden yazayım. lisede bir arkadaşımın velisini okula davet etmişti hoca, durumunu falan konuşacaktı. hocanın ismi de "garip". arkadaşın babası garip hoca'yı tanımadığı için okulda rastgele durdurduğu bi' hocaya "siz garip hoca mısınız?" gibisinden bir soru sormuş. hoca'nın cevabı ise "garibe benzer bir yanım mı var?" olmuş.......

iftar için döner siparişi verdim 1saat önce yemeksepetinden. biraz önce arayıp kurye paketinizi çaldırdı isterseniz iptal edelim isterseniz yeniden gönderelim dedi. yillarin yemek sepeti üyesiyim ilk kez böyle bir şey yaşadım hdhdhdhdh

toplu taşımada hamile zannedip yer verdiğin kadının aslında hamile olmaması..

Bugün sabah arkadaşla poğaça falan aldık parkta oturup beraber kahvaltı yapacağız. Normalde o saatlerde açık olan her yer kapalı yolun karşısında bir market gördük dedik burdan alalım içeceklerimizi yanındaki parkta da oturup yaparız kahvaltımızı.. Sohbet ede ede geçtik karşıya ordaki esnaf abilerin bir tanesi sağolsun panelvan tarzı arabasının bagaj kapağını açık bırakmış bilin bakalım kim o kapağı görmedi..

Kafama karga konmuştu...

Dün bizim eve tulumlu iki kişi gelmiş. Ellerinde bakanlık, valilik izni var. Tarama yapıyorlarmış. Covid'li biri ismimizi vermiş. Bizce alt komşu(Karı biraz manyak.) bizi şikayet etmiş. Kesin. Valide hanımdan örnek alıp gitmişler. Yarın sonuçlar çıkacak. Hehe. (bkz: covid-19) EDİT: TAŞ gibiyiz.

sınıfta 3 kişi de aynı bölüme geçiş yapmayı düşünüyorduk. ilk sene üçümüz de kazanamadık. sonraki sene ise sadece ikimiz geçiş yapabildik. enteresan kısım şu: puanı benden 8-9 puan yüksek olan arkadaşım sadece tam burslu kontenjanı yazmış ve tam burslu 1 kişi alınıyor sadece. 75 burslu da 2 kişi alıyor. durumu okulu karşılayacak olgunlukta olduğu halde yazmak aklına gelmemiş ve bu yüzden yerleşemedi bu sene de mezun hem de puanı yüksek olmasına rağmen. ben 75 burslu kontenjana 2. olarak yerleştim. diğer arkadaş ile aramızda 0,04 puan fark vardı ve o da 50 bursluyu kazandı ve 0,04 puan yüzünden 10 bin lira fazla para ödüyor okula. bana en garip gelen kısım şu; eğer diğer arkadaşımızın aklına gelip 75 burslu yazsaydı ben 50 burslu olacaktım ve 10k fazla ödeyecektim... ki o zaman kayıt yaptırmaz ve senelik sadece okula 20k vermez mezuna kalırdım yine. o çocuğa onu yazdırmayan nedir..? çok düşündüm bunu, şanstan öte bir şey bu. nasip, kısmet işte bu... edit: sahi sonrasında bana çok enteresan bir şekilde burs çıktı. öylesine başvuru yaptım, kredi çıkarsa almayacaktım ve burs çıktı. başta inanmadım arkadaşlarıma attım ciddi ciddi bursmuş. okul parasının da çoğunu bursum ödedi. çok az bir miktar kaldı bize senelik. neden ve nasıl burs çıktı hala şaşkınız.

bu gece başıma gelen olaydır kitap, telefon vs derken yatağıma yattım uyudum. ardından bir çığlık sesiyle uyandım, annemin yanındayım. annem o sırada kabus gördüğü için çığlık atıyomuş. bende uyandırmak için anne diye bağırmaya çalışırken daha yüksek bir çığlık attım. yatakta dönemiyorum bir şey engel oluyo. anne diyemiyorum sadece bağırabiliyorum. annem uyanınca da bana sarıldı, sakinleştirmeye çalıştı ama o an her şey rüya gibi geldiği için anneme noluyo diye sordum. kalbim felaket atıyo. ben buraya ne zaman geldim diye soruyorum annem de bilmiyo. uyurgezer de değilim. kendi yatağıma gitmek istiyorum ama o kadar korkuyorum ki yataktan çıksam başıma bir şey gelecek diye düşünüyorum. sabah uyandığımda yine kendi yatağımdaydım. ama nasıl buraya geldim hiçbir fikrim yok. sabah belki de rüyadır diye anneme sordum. hepsi gerçekmiş

Yaklaşık 2 hafta içinde ara ara rehberimde kayıtlı olmayan bir numara tarafından aranıyordum. Telefonum hep sessizde olduğu için denk gelip açamamıştım bir türlü. Rehbere kaydedip wp profil fotoğrafına baktım ve 3 tane tanımadığım küçük çocuk fotoğrafı görünce önemsemedim. En son gece 8 ve 11 arası 3 cevapsız çağrı gelince görür görmez geri döndüm. Aynı gece yarım saat içinde tam 3 kere aradım ve her aradığımda biriyle görüşüyordu. Yine önemsemeyip uyudum. Dün çok kısa bir çağrı aldım telefon elimdeyken. Tam açıcakken kapandı. Geri dönme gereği yine duymadım derken bugün sonunda telefonu açtım. Bir kadın sesi. Şaşkın sesimi duyunca duraksadı. Aramızdaki konuşma tam olarak şu şekilde +efendim? -aloo kiminle görüşüyorum? +siz kimi aramıştınız -kocamıııı (burda ben dayanamayıp gülerek) +hayır yanlış numara dedim, hanımefendi özür dileyip telefonu kapattı. Yalnız bir insanın eşi zaten rehberinde kayıtlı olmaz mı? E hadi eşi numarasını değiştirdi, telefonuna yanlış kaydetti diyelim, 2 haftalık süreçte bu yanlışlık farkedilmez mi? Bana biraz ilginç geldi.

Dağın başında yatılı bir Kuran kursuna kaydedilmiştim.Kursa kaydolurken görevliler aileme aşçımız ve temizlik görevlimiz var demişti.Bir gün beni alt kata çağırıp soğan doğrattırdılar ama bir değil iki değil çünkü yemek tüm kursa yapılıyordu.Hoca soğan doğrayışımı sevmiş tüm yıl bana soğan doğratmıştı,elim bir yıl boyunca soğan kokmuştu smdklf.Aynı zamanda bahsettikleri temizlik görevlileri de yoktu,o görevliler de bizmişiz meğer skdklf.

Biyoloji dersindeyiz 11. Sınıf hocamız da biraz agresif bi adamdı ama çok da şirindi sadece sağı solu belli olmuyodu. O gün deney yapıcamız için hoca lam ile lameli siliyodu beyaz önlüğüyle silerken şu ayrıntıyı ekledi: "Önlüğüme siliyorum çünkü önlük pamuk olduğu için güzel temizlenir" Ben de neden yaptım bilmiyorum ama bi soru sordum: "Hocam %100 pamuk mu" Hoca bana baktı, bekledi, bekledi ve "Salak salak konuşma" dedi Kalbimin ne kadar kırıldığını tahmin edemezsiniz

Bir gün kapının önüne çöp atmaya çıkmıştım. Karşıdan da bir teyze geliyordu. Uzaktan çirkin pijamalarımla beni süzdü. yanıma yaklaştığında sadece "Günün gül kadar güzel olsun güzel kızım" dedi. Ve yanımdan geçip gitti. Elimde çöp kovasıyla yüzümde kocaman gülümsemeyle kala kalmıştım. Hayatımda yaşadığım en ilginç olay diyebilirim.

Bana bir şarkı armağan edildi ve linke tıkladığımda o an bende çalmakta olan şarkı olduğunu gördüm. Dedim "Hassiktir." Bunu iki kere yaşadım. Üstelik bu sözlükte ve iki farklı yazarla. İlginçti.

Geçenlerde yolda giderken eski bi arkadaşımla karşılaştım falan sonra ilerleyen günlerde karşılaştığımız yerde aa onu burda görmüştüm acaba nereye gidiyodu falan filan diye düşünürken arkadaşım yine karşıma çıktı. Ayrıca bu olay sadece onda gerçekleşmedi bi keresinde de yine aklımdan birisi geçiyordu ve o kişi pat diye karşıma çıktı. Allah'ım tamam sevdiğin kulunum biliyorum ama bi anda olunca da az bi tırsmıyo değilim hani

bir gün ağladım. ve baktım ki yaşamak denilen, o aşağılık o haysiyetsiz fiilin içersindeyim.

Bir gün gelmiş evlenmişim yetmemiş baba olmuşum. Hayatımın en ilginç senesi 2019-2020.

otostopta bindiğimiz aracı meğer şoför çalmış. polis ekibi yoldayken koşa koşa üzerimize gelmiş, hırsız muamelesi görmüştük.

Üniversitede okula yakın bir yerde kalıyorum. Akşam acilen para çekmem gerekti ve bankamatik de okulun önünde ama okul çok tenha. Yanıma arkadaşımı alıp gitmiştim bir şey olur diye. Yanımıza bir abi geldi. İşte “buradan süveyş kanalı geçiyor, buralar çok değerli olacak, yeni nesile çok şey bırakacağız” falan demeye başladı durduk yere. Biz yürüyoruz, arkamızdan geliyor, adam bizi takip etti. Allahtan okulun görevlileri de görmüş. Yanımıza gelip bir şey mi oldu falan dediler. Sonra jandarma geldi, adamı götürdü falan. Bu nasıl olay anasını satayım. Gülsem mi ağlasam mı.

dün bir müşteri gelip şapka aradığını ama burada bulamadığını ve nereden bulabileceğini söyledi. sonra yanındaki arkadaşıma danıştım, "sence nereye gitsin nerede vardır" diye. çocuk resmen, aklımızla oynuyormuşçasına hareketler sergilemeye başladı. ve arkadaşıma "senin neden yaka kartın yok. bi isimliğin olması gerekmiyor mu, yoksa burada çalışmıyor musun?" diye sormaya başladı. zavallı kuzucuğum ne diyeceğini bilemedi. "yok onun işi başka takmaması gerekiyor" dedim ve gitsin diye sözü kestim keşke görseydiniiizz... manyak da olabilirdi

Dün hoşlandığım kişinin hesabına göz atıyodum, kapak fotoğrafına benim çok iyi tanıdığım, bölümümle ve mesleğimle alakalı birini koymuş. İlginç olan hoşlandığım kişinin bildiğim kadarıyla bu kişiyle hiçbir alakası yok. Neyse kendime bu şarkıyı hediye ederek entryi sonlandırıyorum.

Bana geçen sene bu zamanlar motor çarptı. Anlık şaşkınlığı üzerimden attıktan sonra fırlayıp arabanın altına giren motorcuyu yardıma koştum. Kısa bir "Ters giden bir şey var mı, adam iyi mi?" göz gezdirişi sonrasında motorunu kaldırıp, adamı işine geri gönderdim. Oysa tam tersi olması gerekiyordu.

Az önce başımdan geçen bir hadise Telefonum yanımda olmadığı için babamın telefonundan abimi arayıp BİM’den dudak koruyucu almasını istedim o da bana whatsappdan ekran görüntüsü atmamı istedi bende internetten görüntüsünü alıp attım ama kime? ZİYA BEY’e

Ay bunu sözlük yazarlarının salaklıkları başlığına yazsam da olur, neyse. Şimdi bir gün kapalı çarşıya gitmiştim hep de birileri video çekiyor ya hep onlara giriyorum ya yüzümü kapatıyorum ya kadrajdan çıkıyorum. Bir gün yine birileri video çekiyordu ben de kesin mal gibi çıktım suratıma suratıma çekti dedim ve arkamı dönüp baktım kadının telefonuna, kadın ön kamerayı açmış ve ben videonun içine zorla girmiş oldum. Umarım hiçbir sosyal mecrada paylaşmamıştır, İnşallah arkadaş grubunda da paylaşıp gülmemişlerdir gerçekten çok kötüydü.