bugün
yenile
    1. 8
      +
      -entiri.verilen_downvote
      insanlara bilim eşliğinde yeni yapılar tasarlayıp, yeni yaşam alanları sunma sanatı. (bkz: mimarlık) ne sadece sanat gerektirir, ne de sadece bilim. belirli bir düzen, realite ve pratiklik için bilime; estetik, özgünlük ve hoşnutluk için de sanata ihtiyaç duyar. insan hayatına olan etkisi sanıldığından fazladır. şimdi tutup da ülkemizdeki plansız şehirleşmeden, cezaevlerini andıran okullarımızdan, toki'nin seyrine doyum olmaz estetik eserlerinden ya da toplumca kanıksamış olduğumuz diğer bütün vahim tablolardan bahsedemem. çünkü bunlar biraz düşündüğümüzde zaten karşımıza çıkan gerçekler. ben meselenin daha derinine inme taraftarıyım. daha başka bir şeyden bahsetmek istiyorum. içinde bulunduğumuz çağda psişik hastalıkların artmasına sebep olan bir şeyden; yön belirlemesini zorlaştıran ve sürekli kaybolmuşluk hissi uyandıran tasarımlar. tabii buna sebep olan şey sadece mimari etki değil. bugün dünyanın en huzurlu, en sanatkar yerine de gitseniz elinizde yine telefon olacak. gördüğünüz her şeyi kayıt etmek için savaş vereceksiniz. teknolojinin gelişmesiyle artan bir asosyallik hali, bugün insanlığın genelinde mevcut. artık insanlar daha tembel, daha obez ve daha şuursuz. hatta takipçi kazanmak için eşini vurmaya yeltenecek kadar şuursuz; (#1993166) neyse konu dağılmasın. ne diyorduk; yön belirlemesini zorlaştıran ve sürekli kaybolmuşluk hissi uyandıran tasarımlar. özellikle istanbul'un bu konuda sicili kabarık. ama caddeleri birbirini kesecek şekilde inşa edilmiş new york böyle değildir. (gta 5'te gitmiştim :d) velhasıl; bir yere ait olma duygusunu sonuna kadar hissetmeniz için her şeyin birbirleriyle uzamsal bağlantısını da anlamamız gerekir. orası bizim ait olduğumuz yer ise; kaybolmuşluk hissi yaşayacağımız en son yer de orası olmalıdır. ne yazıktır ki; bahsettiğim bu ihtiyaç, günümüzde ihtiyaçtan çok lükse evrilmiştir. birtakım notlar: - (#2283409) - (#2287811) - (#2323868)
    2. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      - (#2039565) sanatçı bu eserinde alemlere ibret vermek istemiş. ayrıca; "bir toplumu alaşağı etmek için yapmanız gereken en önemli şey kültürlerini yok etmektir. mimari, bir kültürün en kalıcı imzasıdır. o yüzden daha birkaç yıl evveline kadar insanlar "maya takviminde '21 aralık 2012'de dünyanın sonu gelecek!' diyor, doğru mu acep?" diye düşündü. bugün maya'lardan geriye pek bir iz yok. ama kalan eserleri maya kültürünün varlığını yaşatmaya devam ediyor.." - (#2295734)
    3. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şu burada dursun; link not: (bkz: turgut cansever)
      1bkz: hangi hayvan açtı bu başlığı xd - louis froziel 19.04.2021 18:31:43 |#4144460
    4. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      iyi çökmüşüm bu başlığa. devam. t: üç boyutlu yazıcıların kullanılmaya başlandığı alan. ibb örnekli; link
    5. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      köreliyor körelmekte olan; link
    6. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sahiplendiğim başlıklardan. aynen devam edelim. kudretli ayasofya; gorsel gorsel gorsel gorsel . diyeceğim o ki; bu başlığın ilk cümlesinde yazdığım ibare tekrar tekrar gözden geçirilmeli. "insanlara bilim eşliğinde yeni yapılar tasarlayıp, yeni yaşam alanları sunma sanatı." mimari her şeyden önce sanattır. neden her geçen gün bunu es geçiyoruz? belçika'da neler neler yapıyor millet ben kadıköy'deki enişte apartmanıyla yetinmek istemiyorum. yeni enişte apartmanları görmek istiyorum. gorsel gorsel şu fotoğraftaki yapıyı beğenirsiniz beğenmezsiniz o ayrı konu. fakat görünce hiç değilse bakmadan edemezsiniz, kendini has oluşuna saygı duyarsınız, kendine hoş gelen bir yapıda oturan o insanlara imrenirsiniz. yaygınlaşması gereken budur. böyle söyleyince micro ihtiyaç olarak görülebiliyor ama gayet macro etkileri olan bir unsur bu. huzurlu toplum içine sinen, ferah, güzel yapılarda yaşar. bir zamanlar bağdat'tan; gorsel sengtırâşî-haccârî... şimdi bana iyi de iktisadi olarak betona muhtacız eleştirisi yapanlar olabilir. tamam da güzel kardeşim siz betona sarılırken geçmişten bugüne biriktirdiğimiz tüm estetik anlayışı çöpe atıyorsunuz. kaldı ki iktisadi anlamda çözülmesi gereken tek mesele bu değil ülkede, genel bir çözümsüzlük var. iktisadi açığı bahane edip herkesten sanatsal feragat bekleyemezsiniz, kimseye betonu dayatamazsınız. ekonomi özelinde her şeye isyan edip, bu konuya gelince "ama ekonomik şartlar böyle, susalım." demek en hafif tabiriyle sahtekarlık.
    7. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bir toplumun gelişmişlik-medeniyet göstergelerinden ve insan ruhuyla birinci dereceden alakalıdır. mesela; yatay kentleşme hem daha insani ve kibar, dikey kentleşme ise ucube ve insan psikolojisiyle uyumsuzdur.
    8. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şöyle şeyler görünce canım sıkılıyor; estetikten ne kadar da yoksunuz amk ya
    9. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      memleketimizde mimarinin ve estetiğin önemi çok küçümseniyor bence. güzellikten yoksun kutu kutu blokları basıyoruz boş bulduğumuz her yere, adına da şehir diyoruz. her gün gördüğümüz caddeler sokaklar hepsi de insana ilham ve yaşama arzusu vermekten yoksun. mesela vitruvius mimariyi açıklarken üç prensipten bahseder utilitas, firmitas, venustas. yani işlevsellik, sağlamlık ve güzellik. tamam ilk ikisini de karşılayabildiğimzi iddia edemem ama venustas ilkesini sürekli göz ardı ediyoruz. oysa şehrin algısı insanın iç dünyasını da şekillendiriyor. sovyet rusyası örneklerini hatırlayın, ne kadar da karamsar hissettiriyorlar insanı. anadolunun birçok yerinde de benzer görüntüler var. hocamız anlatmıştı zamanında, bir anne ve baba yeni doğacak çocukları için iç mimardan oda tasarlamasını istiyorlar. iç mimar da anne rahmini ilham alarak yumurta (yuvarlak) şekilde bir oda tasarlıyor. bir süre sonra çocukta mekan ve biçim algısının gelişmesinde yaşanan zayıflığın bu odanın biçiminden kaynaklandığını fark ediyorlar ve mimarı dava ediyorlar. çocuğun zihni hacimleri birbirinden ayırt edemiyor, işte mimarinin gücü buraya kadar varabiliyor. bu bir çocuk olmak zorunda da değil, her gün gördüğümüz kentler bizim de zihnimizi şekillendirmeye devam ediyor. keşke bu bilinçle tasarım yapılsa, hatta belediyeler proje onaylarken bunlara da dikkat etse. bi söz vardı kimin hatırlamıyorum çok haklı buluyorum. "biz şehirleri (mimariyi) yaratırız şehirler de bizi."