1984 (kitap)

geçtiğimiz hafta sonu aldığım kitap sınav haftası biter bitmez başlıyorum

--- spoiler --- kardeşlik örgütünün olup olmaması okuyucuya bırakılmış roman. winston'a açık açık 80 90 yaşına da gelsen varlığını asla bilemeyeceksin deniliyordu. --- spoiler --- yok sen biraz yanlış okumuşsun diyen olursa, açığım dinlerim.

bu romanı sevmediğimi fark ettim.

giderek günümüz dünyasına dokunmayı başaran hoş bi distopya, bu tarz kitap sevenlere öneride bulunabilir ve tavsiye alabilirim

henüz okumamışlar için ilk olarak 'hayvan çiftliğini' önerip ardından önerdiğim aynı yazarın bir başka başyapıt kitabıdır.

cesur yeni dünya > 1984

savaş barıştır özgürlük köleliktir cahillik güçtür

kitaptaki her şey günümüzde tıpa tıp gerçekleşmemiş olsa bile, kitaptaki yaptırımların kırıntıları günümüzde mevcuttur; (#861658) (#1892567)

2016 kasım da tüyap'tan aldım,bekliyor öyle

kitabı okuyunca kapitalizmin daha mantıklı geleceği söyleniyor ama benim içimde ki anarşizm kuduruyor. biri beni tutsun ...

okuduğum en efsane kitaplardan biri ama (bkz: hayvan çiftliği)'ni daha çok sevdim.

okuma fırsatım olmadı bu kitabı ama 3 yıl önce üniversitede tiyatrosu canlandırılmıştı. big brother falan vardı galiba :d

tavsiye üzerine okumuştum başta sıkıldım akıcı değildi ama sonra baya sardı biraz günümüz durumuna uyarlanabilir

bizdeki ilk baskısı da bi acayipmiş ayrıca; (#1892666)

"insan insana acı çektirerek hükmeder. boyun eğmek yetmez. acı çekmiyorsa, kendi iradesinde değil de senin iradene boyun eğdiğinden nasıl emin olacaksın? hükmetmek, acı çektirmekle ve aşağılamakla olur. hükmetmek, insanların zihinlerini darmadağın etmek, sonra da dilediğin gibi yeniden biçimlendirerek bir araya getirmekle olur. nasıl bir dünya yaratmakta olduğumuzu anlamaya başladın mı şimdi?" ayrıca; (#1942905)

günümüz kuzey kore'si gibi

"bilinçleninceye dek başkaldıramayacaklar, başkaldırmazlarsa da hiçbir zaman bilinçlenemeyecekler." (bkz: george orwell)

düşünce suçunu ele almış nadir kitaplardandır. (#2104715)

--- spoiler --- winston eline kalemi alıp yazdı: nasıl'ını anlıyorum neden'ini anlamıyorum --- spoiler ---

şuan okudugum kitap kitaba başlamadan önce bir rüya görmüştüm bu kitabı okuduktan sonra hayatım değişiyordu hadi inş

"bilinçleninceye kadar asla başkaldırmayacaklar; ama başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler."

biz düşmanlarımızı yok etmek için uğraşmayız, onları değiştiririz. bilmem, anlatabiliyor muyum?

daha demin yakaladığım; "aslında hiçbir şey yasadışı değildi, çünkü artık yasa diye bir şey yoktu."

george orwell' ın politik kitabıdır. bugün başlayacağım, sırasıyla hayvan çiftliği-aylak adam-1984 ve sonrasında dönüşüm'ü okursam eğer depresyona girmemem için bir sebep kalmayacak galiba. :)

"geçmiş silinmekle kalmıyor, silindiği de unutuluyor, sonunda yalan gerçek olup çıkıyordu."

Bir gece Arthur ile konuşurken “Bu kadar şeye rağmen beni hala sevmen çok saçma. Ne bileyim çok ütopik geliyor, kendimi Orwell’ın 1984 kitabında hissediyorum.” demişti. O gece sırf ne demek istediğini anlamak için pdf indirip tüm kitabı okumuş, ertesi gün mağazadan ikimize de birer tane satın almıştım. Haklısın. Kitabı okuduktan sonra düşününce bana da çok ütopik geldi. Sevdiğim bir replik ile entryi sonlandırayım. “Ne söylediğin ya da ne yaptığın önemli değil; yalnızca duygulardır önemli olan. Beni seni sevmekten caydırırlarsa, işte o zaman gerçekten ihanet etmiş olurum.”

gökhan özoğuz’un ölümsüz eseri.

Kitapta Big brother diye bir şey yok biliyorsunuz değil mi? Tıpkı Winston'ın olmasını umduğu direniş örgütünün ve sürekli savaşılan/nefret ayini düzenlenen düşmanların olmadığı gibi.

ilk baskısını bulduğumda yeterli nakitimin olmaması sebebiyle alamadığım kitap. işin tuhaf yanı, birkaç gün sonra gittiğimde kitap satılmıştı. kendime doğum günü hediyesi almak istemiştim, kısmet değilmiş. sonuç olarak demir demirkan dinleyip "belki başka yerde..." diyorum. ve evet, nasipten öte köy yok, inanıyorum...

(#4045111) Covid-19 sürecinde sokağa çıkma yasağı ile ilgili sürekli bu cümleye atıfta bulunuluyor. Fakat cümle tam olarak içinde bulunduğumuz durumu yansıtmıyor. Çünkü romanda salgın hastalık yüzünden değil, korku imparatorluğuna zeval gelmesin diye halk sokakta özgürce takılamıyordu. Hatta direkt özgürlük yoktu. Sokağa çıkma yasağının eleştirilmesi mantıklı gelmiyor bana. Halk bilinçli olsa, tavsiyelere uysa zaten gerek kalmayacak yasağa. Ancak alışmışız koyun gibi güdülmeye; güden olmayınca "ne yapacağız biz şimdi?!" diye error veriyoruz. İlk yasaklar ekonomik sebeplerle kaldırılınca hayat koronadan önceki gibi olmadı mı? Tek fark herkesin maske takmasıydı (bazıları onu da takmadı). Ben yasakların hafta sonuyla sınırlı olmaması gerektiğini düşünüyorum ama ekonomimiz (a haber ve türevlerinin iddia ettiğinin aksine) berbat olduğu için pek mümkün değil. Vatandaş virüse yakalanırsa yakalansın, para sirkülasyonu sağlansın da, gerisi o kadar da önemli değil. Hem bak yasak (şimdilik) hafta sonu ve hafta içi de 21.00-05.00 arası ile sınırlı. En sevdiğim roman olduğu için çenem düştü eccük. Uzun lafın kısası, 2020 eşit değildir 1984. Millet yasaklarla güdülebiliyorsa yapacak başka bir şey yok. Ayrıca milletin özgürlük gibi bir derdi de yok. Yasak olmayınca elleri ayakları titriyor. Yasak toplumumuzun afyonudur. Üstelik Türkiye'ye geniş açıdan baksak bile cümle durumumuzu yansıtmıyor, o kadar da değil. Beni de iktidar lehine konuşturttunuz ya, bir şey demiyorum.

kemale ermek için galiba bu kitabı okumak gerekiyormuş. ben de bir gün okuyup sosyal mecralarda paylaşılması münasip olan cümlelerini kenara kaydedeceğim. o günü sabırsızlıkla bekliyorum. işte s*kindirik salgın önlemlerinin bile twitter'da eğreti şekilde üzerine yamanmaya çalışıldığı o kutsal kitap, 1984. Okumaktan nasibini almamış cahil cühela mahlukatları 1984'ün sert cildiyle şamar oğlanı yapacağım o aydınlık günler de gelecek.

George Orwell'ın ölümünün üstünden 70 sene geçtiği için telif hakkı süresi sona erdi. Her yerde 1984 ve Animal Farm ürünleri görebiliriz. Birkaç yayınevinin 1984'ünü görmüş, kapak tasarımlarını beğenmemiştim. Can Yayınları'nın hakkını vermek lazım, iyi iş çıkarmışlar. Küçük Prens kadar cılkını çıkaracaklarını sanmıyorum. Not: En sevdiğim kitap olması sebebiyle özel baskısını da almıştım. Can Yayınları'nın hakkını bu notta bir kez daha veriyorum, 10/10 iş çıkarmışlar.

"yüksek kesimin amacı bulunduğu yeri korumaktır. orta kesimin amacı, yüksek kesimle yer değiştirmektir. aşağı kesimin amacı ise -bir amacı varsa kuşkusuz, çünkü aşağı kesimin temel özelliği, ağır ve sıkıcı işlerin altında çoğu zaman gündelik yaşam dışında hiçbir şeyin bilincine varamayacak kadar ezilmesidir- tüm ayrımları ortadan kaldırmak ve tüm insanların eşit olacağı bir toplum yaratmaktır. o yüzden, ana çizgisi değişmeyen bir savaşım tarih boyunca tekrarlanıp durmaktadır. yüksek kesimin uzun dönemler boyunca iktidarı güvenli bir biçimde elinde tuttuğu görülmüş, ancak önünde sonunda ya kendine olan inancını ya da güçlü bir biçimde yönetme yeteneğini yitirdiği, hatta her ikisini birden yitirdiği dönemler de hep yaşanmıştır. böyle dönemlerde, özgürlük ve adalet uğruna savaşıyor görünerek aşağı kesimi de yanına alan orta kesim tarafından devrilmiştir. ne var ki, orta kesim, hedefine ulaşır ulaşmaz aşağı kesimi eski kölelik konumuna geri gönderir ve böylece kendisi yüksek konumuna geçer. çok geçmeden, öteki kesimlerin birinden ya da her ikisinden de kopan yeni bir orta kesim ortaya çıkar ve savaşım yeniden başlar. bu üç kesimden, hedeflerine geçici de olsa hiçbir zaman ulaşamayan, aşağı kesimdir. aşağı kesim açısından, hiçbir tarihsel değişiklik, efendilerinin adının değişmesinden başka bir anlam taşımamıştır."

--- spoiler --- "Söylenenlere bakılırsa çikolata miktarını haftada yirmi grama çıkardığı için Büyük Birader'e minnet gösterileri bile yapılmıştı. Winston, elinde olmadan, daha dün çikolata miktarının haftada yirmi grama düşürüleceği açıklanmamış mıydı, diye geçirdi içinden. Nasıl oluyordu da, üzerinden daha yirmi dört saat geçmeden kabullenebiliyorlardı bunu? Evet, kabulleniyorlardı işte." --- spoiler --- -Alıntı- Günümüz politikacıları kendilerinden çok daha önce yapılmış icraatleri, mesela kendi yönetimlerinden önce açılmış havalimanlarını, üniversiteleri, dönemine göre faydalı, genelde ihtişamlı yapıları "bunu biz yaptık" diye meydanlarda insanlara duyururken sorgusuz sualsiz kabul ediyor insanlar. Yalan dolan tamamem sallamasyon tarihlerde aslında kendilerinin hiç yaşamadığı zorlukları "biz zamanında şu zihniyetin ülkeyi yönettiği dönemde şu zorlukları yaşadık, ama size yaşatmayacağız, yaşatmıyoruz" şeklinde bas bas bağırırken elinde o tarihlere, o dönemlere, o icraatlere bakma, araştırma imkanı olmasına rağmen bakmayan ve körü körüne liderlerine sadakat yemini etmiş insanlar hepsini kabul ediyor. "Şu tarihte şunu yapacağız, sizlere şunu kazandıracağız" diye büyük coşkuyla vaatler verirken biliyorlar ki verilen vaatler zaten unutulup gidecek ve kimse bunun hesabını sormayacak. Lidere büyük bir sadakatle körü körüne bağlanmış insanlara "vaadedilenler neden yapılmadı, lideriniz neden sözünü tutmadı?" diye sorulduğunda da liderin hiç dilinden düşürmediği her fırsatta insanların beyninin içine soktuğu belirlenmiş bir düşman -çoğunlukla liderin kendi eliyle yarattığı ya da aslında hiç var olmayan bir düşman- öne sürülerek "liderimiz bunu yapacaktı ama falanca adi düşman ya da falanca düşman devlet bunun yapılmaması için işimize taş koydu" cümlesini inanarak ve tereddüt etmeden söyleyeceklerdir. Sorgulamayan ve körü körüne bağlı olanlar ne yazık ki her dönemde itaat ettikleri liderin ya da partinin ya da grubun söylediği her şeyi kabul etmişlerdir ve etmeye de devam edeceklerdir. -Alıntı-

george orwell’ın bu kitabı yazmadan önce mi6’da ingiltere hükümetine propaganda haberler üreten bir firmada çalıştığı iddia edilir. doğru olabilir. zira 1984 romanı aslında kitleler uyansın diye yazılan bir eser değil, tam tersi, otoritelerin elini daha da güçlendiren bir romandır. orwell bu kitapta ciddi ciddi tüm manipülasyon taktiklerini okuru sindirerek sunar. ilk okuduğumda büyük bir ihtimal bunu bu denli hissetmemiştim ancak şimdi tamamen anlayabiliyorum. mesela cesur yeni dünya da aynı taktiği uygular. oysa germinal veya bitmeyen kavga gerçek anlamda ezilenin ve haklının yanındadır. ki bu söylediğim son iki kitabın ilk ikisine göre daha az bilinmesi veya popüler olması tesadüf değildir. edebi yönden de son iki kitap ilk ikisine bin basar! hele ilk iki kitap germinal’ın yanında bok kadar değersizdir.

(#4584742) Enterensan bir iddia. Orwell'ın mi6 için çalıştığını ilk kez duyuyorum. Haliyle 1 saattir internetten kaynak arıyorum. mi6 ve orwell anahtar kelimelerini kullanarak ingilizce aramalar da yaptım ama bulamadım. Yıllar önce 1984 üzerine bir makale yazarken komünist ideolojiye sahip ev arkadaşım dosyayı görmüş ve orwell'ın cia ajanı olduğunu biliyor musun demişti. O zaman da benzer şekilde şaşırmış ve epey araştırma yapmıştım. Hatta komünistler arasında bir geyik falan sanmıştım. Hee gerçik geyikten fazlası pek yokmuş zaten ama yine de bilinen bir "iddia"ymış. Orwell dönemi ve ülkesi sebebiyle genel manada biraz spekülatif bir tip zaten. Sol fikirlere sahip olması ama antikomünizm ya da stalin nefretini iliklerine kadar hissetmesi ve kitaplarında bunları işlemesi ve entelektüel ve siyasi camiada ciddi bir networkünün olması böyle iddiaların önünü açıyor muhtemelen. Yine de madridli cevaplarsa sevinirim. Orwell'ın mi6'e propaganda üreten bir firmada çalıştığına dair bir kaynak var mı? Ben aradım bulamadım. Bu bilgi biraz ironik olsun diye bizzat 1984 göndermeli bir şaka gibi duruyor çünkü. Kitapta bahsedilen "gerçek bakanlığı" ve faaliyetlerine çok benzeyen bir yerde mi çalışmış gerçekten George Orwell?

abartılan bir kitap. daha iyi en az 10 tane distopya sayabilirim. neden abartıldığını düşündüğümü yazmaya üşeniyorum. siz yazdım sayın veya ben bir ara editleyeyim.

müthiş bir kitap. Her gece en az iki üç kere okur öyle uyurum.