halihazırda ilk sezonunu (devamı çekilirse tabii) az önce bitirdiğim dizi oldu. entrynin devamını, diziyi daha izlememiş olanlar okumasın lütfen. çünkü çok ağır spoiler içerecek.
---
spoiler ---
aslında, dizi benim için taş gibi başladı. "aha" dedim, "
yoksulluk ve
fırsat eşitsizliği üzerinden müthiş bir şey izleyeceğim." tabii, aralarda bir yerlerde sosyal mesajlar ve az bir şey de anarşi olacak. zaten
netflix'in konsept şu üç şey üzerine kurulu:
eşcinsellik,
intihar ve
anarşizm. neyse ki üçünün de nedenini az bir şey anlayıp netflix'in konsept danışmanı mıydı, her ne bokuyduysa artık onun,
edward barneys denen iblisin akrabası ve onun yolundan gittiğini bildiğimden bu diziyi şöyle keyif ala ala izlemeyi düşündüm. ta ki bir numaralı yaşlı yarışmacının koğuşta ilk kargaşa çıktığı gün ışıklar kapanıp da herkesin birbirini gırtlakladığı gece ışıklar yeniden açıldığı an en tepede horoz gibi tünediğini gördüğüm ana kadar. dizinin sonrasını 1.5 hızla izledim. çünkü dizi benim için ehemmiyetini orada kaybetti. tüm meselenin o kart horozun başının altından çektiği kabak gibi ortadaydı. hayır yani, bir de mevzunun en sonunda demez mi, "oynamak izlemekten daha zevkli" diye. ee siktir git o geceyi de oyna o zaman. misketi ninem de oynar. hem o nasıl
misket oynamak lan!
barbut atar gibi misket mi oynanır amın düdükleri!
her neyse, efsane olabilecek potansiyeli olmasına karşın sıçıp batıran dizi olmuş. ayrıca o
pakistanlı lavuğun ezik halleri ve deli karının tripleri neydi öyle allasen ya. vazgeçin artık şu saçma klişelerden. yine de kendini izleten bir dizi. yalan yok. büyük bir ihtimal ikinci sezonu da çekilecek ve ilk sezondan daha güzel olacak.
---
spoiler ---