tamamen bana ait bir tabir. şimdiye dek hiçbir yerde denk gelmedim. benden önce dillendirmiş olanlar varsa haklarını verip kenara çekilirim.
ne diyorduk, varoluşçu anarşi.
varoluşçuluk‘la
anarşizm‘i tek potada eriten bir
edebiyat ya da
sinema kolu. tabii, bunun illa
şiddet içerikli olması gerekmiyor. mesela; bana göre
mahatma gandhi‘nin
pasif direniş‘i müthiş bir varoluşçu anarşi örneğidir. bunda şaşırılacak bir şey yok ama. çünkü
1848 devrimleri‘nin zihinsel yönünü belirleyenlerin başında gelen zümrelerden biri de nihilistlerdi.
(bkz: nihilizm)
bu arada, nihilizmle varoluşçuluğun en uçta birbiriyle birleştiğini düşünüyorum.
varoluşçu anarşiye dönecek olursak, az önce
twitter‘da
gelmiş geçmiş en iyi türk filmi diye bir tivit görüp anında
korkusuz korkak diye yazdım. sonra
google‘da görsel araması yaparken
ekşi şeyler‘deki şu müthiş yazıya denk geldim.
olur da bir gün yazı silinir diye önce görselleri yüklüyorum.
gorsel
gorsel
gorsel
gorsel
link ise şu;
https://seyler.eksisozluk.com/korelmis-bir-toplumun-icinde-kendini-ozgurlestirebilmis-bir-karakter-mulayim-sert
özetle; bu konunun sinema tarihindeki en iyi örneği
mülayim sert‘tir. hatta bana göre mülayim sert, sinema tarihinde varoluşçu anarşi’nin ilk temsilcisidir!
son olarak; kendi yazdığım kitapları bu kategoriye koyuyorum ben. ve bu tarzı inanılmaz seviyorum. çünkü varoluş ve anarşi gibi iki müthiş kavramı tek potada eritmek cidden çok zor. bu yüzden,
natuk baytan ve
kemal sunal‘ın önünde sonsuz bir saygıyla eğiliyorum.
unutmadan, geçenlerde kemal sunal’ın doktora veya üniversite bitirme tezine denk gelmiştim. orada şuna yakın bir tespit vardı. tespit kemal sunal’ın direkt kendisine aitti: “kemal sunal’ın rol icabı bile olsa sistemin karşısında durmasına içi el vermeyenler, onu
polis yaptı.
bekçi yaptı.
asker etti. yetmedi, ta gümrük memuruna kadar düşürdü.”
***
benden önce bu tabiri
can başkent kullanmış ve şöyle güzel bir yazı kaleme almış.
https://canbaskent.net/politika/62.html
gerçi ben de can başkent’e çok yakın bir dönemde bu tabiri birebir dillendirmişim. ancak özellikle uyanış’ı ve sonra yayımlanacak diğer iki kitabım olan yok’u ve fazla’yı kaleme alırken, -ki, hepsi 2 yıllık bir süreçte yazıldı ve uyanış harici diğer ikisi şu an basılmayı bekliyor- güttüğüm tek gaye, varoluşu ve anarşiyi tek potada eritmekti. yani,
hayat tüm absürtlüğü ve saçmalığıyla önündeyken, senin tek derdin,
bu ışıltılı hayatı ben seçmedim deyip hem akıl ve beden sağlığını koruyup hayatta kalmaya hem de tüm adaletsizliklere ve eşitsizliklere karşı çok ciddi bir tavır takınmaya çalışmak. haliyle, bu zorlu bir süreç. bu yüzden, varoluşçu anarşi belki de en ağır benlik kazanma şekli. gerçek bir kişiliğe bürünme hali.
gorsel
gorsel