bugün
yenile

    tavasin

    11
    +
    -entiri.verilen_downvote
    hallac-ı mansur'un 9. yüzyılda yazdığı ve kendinden sonra gelen neredeyse bütün tasavvufçuları etkilemiş olan eseri. zindana atıldığı sırada yazıldığı rivayet edilen kitaplarında bir tanesi. ayrıca hallac'ın günümüze ulaşan "tek" eseri. kitabın en önemli özelliğitasavvufun islam tarihinde büyük ölçüde bu adama dayandırılması. hurufiliğin öncülerinden sayılır. hurufilik de yahudilerde olan kabala tekniklerinin islama sirayet etmiş halidir. yoğun bir şekilde ezoterizm ve mistisizm hakimdir. şeyh/mürşid-mürid ilişkisinin zorunlu sonucu da burada doğmak zorundadır. şöyle küçük bir alıntı ile sebebini izah edeyim; *** bu konudaki sözlerimizi herkesin anlayabileceğini sanmıyorum. levhi mahfuz'un ötesine geçip de iki yay boyu kalıncaya dek ilerleyen kimse anlayabilir ancak. *** hallac söze bu şekilde başlayıp bir takım şeyler anlatır kısa bir pasaj olarak. i̇şin komik kısmı ilgili pasaj şu şekilde biter lütfen okuyun; *** eğer bunu anlarsan ey aşık, şunu da anlarsın ki tanrı, kendinden başkasıyla ya da öz dostlarından başkasıyla konuşmaz. ondan biri olmak demek, bir mürşide ya da izleyicilere sahip olmak demektir. (konuşmalar devam eder) halkın anlayacağı türden sözler, kitabın anlamlarını değiştirir. bu anlamlar onun isteklerini değiştirir ve onun isteği uzaktan anlaşılmış olur. *** kitabın islamla alakası olmadığı gibi islam anlayışına göre de bence sapkınca bir fikir/felsefe temellendirilmiştir. ama gel gör ki islam tarihini ciddi bir şekilde etkilemiş bir düşünce adamıdır. mevlana, yunus emre, nesimi, kaygusuz abdal, pir sultan abdal gibi isimler kendisinden fazlasıyla etkilenmişlerdir. aslında tasavvufun en eski ana damarı doğrudan hallac-ı mansur'un ta kendisidir. ne hikmetse döneminde zulme maruz kalmış, haksızlığa uğramış insanların ne dediği dikkate alınmaksızın kahraman ilan edilir. bu adamı kimse anlayamamış yağğ goygoyu da bu yüzdendir. "siz anlamazsınız" metodu hallac'ın mürid toplamak için uyguladığı basit bir illüzyondur ki bin yıldır bu illüzyonun perdesi kalkamamıştır. ancak hallac kitabından anladığımız kadarıyla zaten bu şekilde zulme uğramaktan hoşnut olan, acı çekerek tanrıya ulaştığını düşünen mazoşist bir adamdır. ölmeden hatta tutuklanmadan önce dahi arafat'a çıkıp allah'a dua ettiği ve ondan, herkesin kendisini aşağılamasını dilediğini söylemiş, bağdat'ta kendi cemaati uğruna lanetlenmiş olarak ölmek istediğini dile getirmiştir. i̇dam edilmeden, hapsedilmeden önce "ey müslümanlar beni tanrıdan kurtarınız. tanrı benim kanımı sizlere helal etmiştir" diye seslenmiştir. kitabı okudum. hallac'ın başlığına uzun bir inceleme yazmayı düşündüm, yazdım yazdım sildim belki başka zaman yazarım. şunu söylemek gerekirse kitabın dikkat çeken temel bir kaç fikirsel prensibi vardır. her şeyin bir olması dolayısıyla iyinin ve kötünün tanrıda olması. hatta tanrıdan başka bir şeyin olmaması. uzağın ve yakının, iyinin ve kötünün, alçağın ve yücenin temelde 1 olması. yoğun bir kadercilik güzellemesi. i̇nsanın tanrılaşma süreci, tekamül, fenafillah. hatta şeytanın isyankarlık, günahkarlık olarak görülen hareketinin aslında tamamen görünüşte kalan bir illüzyon olduğu ve ardında gizlenmiş olan bir hikmetinin olduğu. bolca şeytan'ın övülmesi, yüceltilmesi ve onore edilmesi. i̇blis başta olmak üzere tüm kötünün hatta firavunun bile yüceltilmesi. hallac bir bölümde kendi fikirsel prensibini ve felsefesini doğrudan şeytanın ağzından anlatır ve bolca şeytanı konuşturur. aslında şeytanın bu şekilde bir konuşmasının olduğunu kuran açısından söylemek mümkün değildir. hallac; allah-adem-şeytan üçlü diyaloğundan kendi keyfine göre şeytana bir figür biçmiş ve şeytanı onurlandırmıştır. "yoldaşım ve öğretmenimdir benim iblis ile firavun" -hallac-ı mansur bunun dışında farklı bölümlerde tanrı iradesi, peygamberlik nuru, arınma süreci, sonsuzluk denizi gibi kavramlar üzerinde de durulmuşsa da şimdilik değinmiyorum. bolca laf salatası ve götten element uydurma hurufiliği de yaygındır. haa tabii biz anlamak için o mertebede olmamız gerekiyormuş orası ayrı. tasavvufu anlamak önce bu adamı anlamayı gerektirir. bu adamın sözlerini bugün bazı camialar aklamak için binbir tevil yoluna başvururlar ancak bilmelisiniz ki "zırva tevil götürmez." i̇şin garibi bu adamın söyledikleri yaptıkları bir şekilde onaylanır hatta üzerine bolca bina dikilir. ama gel gör ki bugün ben söylersem kafir ilan edilirim. mevlana söyler ve hallac-ı tekrar ederse alim ilan edilir. söylediklerinin ciddiye alınması için 2 kaide vardır ya çok fazla destekçin müridin olacak ya da çok eskilerde kalacaksın. bu iki kaide sözünün ne olduğu önemsenmeden kutsanması için yeterdir. sonuç olarak hallac-ı mansur'u mevlana anlamıştır, bizim cübbeli anlamıştır, ahmet hulusi anlamıştır, izmir ilahiyattaki nurcu samet, imam hatipli büşra anlamış ama ben anlayamamışımdır, döneminin alimleri anlayamamıştır. ne üzücü :/
    ... diğer entiriler ...