bugün
yenile

    türkiye'yi kalkındıracak tek yöntem

    20
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Kafayı yemek üzereyim arkadaşlar. Bu durum o kadar da zor bir şey değil aslında. Neden yapılamıyor, neden 100 yıldır vasat bir ülkeyiz anlayamıyorum ve bu durum benim zoruma gidiyor. Çözüm aslında basit: Anaokulu çağından başlanarak, katı bir kararlılıkla her şey göze alınarak ilk okul, orta okul, lise, üniversite ve meslek eğitimleri olarak eğitimin her alanında doğru bir reform yapılanması ile en fazla 20 yıl içerisinde altın bir nesil yaratılabilir/yaratılabilirdi. Tek gerçekçi ve uzun vadeli çözüm eğitim reformudur. Her hükümet aynı propaganda ile genel geçer çözümler vadediyor. Bütün bir halk da bunu ısrarla yiyor. Kimi yol yapıyor, kimi hastane yapıyor, kimi ev araba sözü veriyor, genel olarak kısa vadeli ekonomik vaatlerle halkın gazı alınıyor akıl alır gibi değil, anlatacağım. Şu bir gerçek ki halkın tav olduğu tek olay maalesef ekonomi. İşe tersten başlayan devlet görevlilerini doğuruyor bu durum. Şimdi düşünün ak parti iktidara geldiğinde ekonomimiz berbat bir haldeydi, halkın refah düzeyi çok kötüydü vs. Ak partinin halkın gönlünü aldığı nokta özelleştirme ile eline geçirdiği sıcak para ile bir süre halkın refahını yükseltme girişimiydi. Cumhuriyet tarihinde yapılmış özelleştirmenin 2 katını 5-8 yıl gibi kısa sürede yaparak bu paranın bir kısmını çeşitli demografik yatırımlara harcadı bir süreliğine insanlara nefes aldırdı. Aynı zamanda uzun yıllar baskı görmüş, ötekileştirilmiş muhafazakar kesime sahip çıkıp islam(!) siyaseti yaparak halkın %95 müslüman olan ülkede prim yaptı. Tabi ki son olarak da sanki kasıtlı bir proje havasıymış gibi görülen leş kere leş muhalefet cephesi ile yıllardır tüm ipleri eline geçirdi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun geçenlerde, "akp 15 yıldır istediği her yasayı yürürlüğe geçirdi, istediği her icraati meclisten geçirdi peki ülke neden bu halde?" şeklinde çok yerinde bir eleştirisi vardı. Binali Yıldırım buna cevap vermiş; yazıklar olsun o kadar yol yaptık, hastane yaptık daha ne olsun vs. demiş. Ya hu sinirleniyorum aq. Gelişmekte olan ülkenin yapacağı icraatler bunlar olmamalıydı. İcraatin; japonlara dünyanın parasını döküp köprü yaptırmak değil en azından köprü yapacak kadar bile olsun kalifiye mühendis yetiştirmek gibi bir amacın olmalıydı. Varsın köprümüz, yolumuz biraz geç olsun ama yetişmiş insanlarımız olsaydı. Ulan Türkiye Cumhuriyeti bildiğin taşeron firma görevi görüyor, insanımız taşeron işçi muamelesi görüyor buna icraat deniliyor ve 15 yıldır prim yapıyor bu durum. Kaldıramıyorum. Her şey dışarıdan. Proje yabancı, sermaya özelleştirme parası, şirket yabancı, ama işçisi bizden. Parayı özelleştirmeden alıyorsun, projeyi, mühendisi dışardan alıyorsun borçlanarak köprü yapıyorsun geçişlerde halkından parasını alıyorsun eee? Neresi icraat. Bir zahmet prosedürü yürürlüğe koyuver, parçaları birleştirme işi mi icraat? Taşeron firma mısınız oğlum siz? 15 yıl! Dile kolay, bir ülkede at koşturabileceğin inanılmaz büyük bir zaman aralığı. Bakın zamanında hükümetler kısa süreli olmuş, koalisyonlar süreci yavaşlatmış eyvallah. Ancak Akp'nin eline geçen bu süreci bu halk, cumhuriyet tarihi boyunca kimseye vermemiştir. Akp iktidara geldiğinde; tıpkı Atatürk'ün inkılapların çoğunda yaptığı gibi sorunu tespit edip buna getirilecek çözüm için dünyada en etkili sistemi getirerek, akil ve yetkin insanları getirip sağlam bir eğitim reformu ile bir altın nesil için adım atılsaydı ne olurdu düşünebiliyor musunuz? ilkokul düzeyinde başlayan etkili aydın yapılanmanın bugün nimetlerinden faydalanıyor olacaktık. Tamamen revize ve amaca hizmet eden makine gibi işletilmiş eğitim çarkımızın başından sonuna işletilmiş çocukları 4 milyon kişi olarak bugün ekonominin içerisine girecekti. Eğitim reformunu lise ve üniversite düzeyinde yakalamış tecrübeli kalifiye eğitilmiş bir genç nesil alttan gelenlerle beraber harikalar yaratabilirdi. Mesleki eğitimler, girişim ve inovasyon eğitimleri alan, teşvik fonları oluşturulan yetişkin grup ihracatta bugün olması gerekenin çok daha üstüne çıkabilirdi tamamen eğitim ile bunlar sağlanabilirdi. 15 yılda eğitim reformu ile oluşturulmuş en azından 15 milyon genç vatandaş ülkeye hizmet için yetiştirilebilir altın bir nesil elde edilebilirdi. Bugün ülke içerisinde kademeli ve doğru adımlar ile oluşturulmuş 15 milyon insan senin her şeyindir. Bak o 15 milyon kalabalık sana köprü de yapar, hastane de yapar, yol da yapar, yerli araba da yapar, ihracat da yapar, sanat da yapar, spor da yapar. Hepsini sağlayan şey ciddi bir eğitim reformu ve sabır. Ekonomini gerçek, makul ve uzun vadeli olarak kalkındırır. Peki Akp ne yaptı? Her şehre derme çatma bir bina dikip üniversite açarak eğitim reformu yaptığına inandırdı. Sonucunda vasıfsız, yetersiz diplomalı ama işssiz yığınlar oluşturdu. Durduk yere ülkenin yükünü artırmaktan başka bir şey değil. Eğitim reformunu bina dikip akademisyen atayarak yapılacağını zanneden eşekler sizi. Tabletlerle, ücretsiz kitaplarla, her yıl sınav sisteminin içine sıçarak eğitimde çağ atlayacağını sanan zavallılar sizi. Gerçi bu vasıfsız insan üretme çabası kasıtlı yapılıyor da neyse... Kabul edelim bir ülkenin gerçek manada refaha ulaşması için ilk şart ekonomidir. Ancak bunun için üretmek gerek, teknoloji ve sanat gerek. "Ekonomide bir cepten alıp diğer cebe koyularak gerçekleşmez." Akp'nin yıllarca yaptığı buydu, herkesin dilinde pelesenk olmuş demografik yatırımlar bununla sağlandı ve tükeniyoruz/tükendik. Refah için, kalkınma için, hatta ortadoğu'da söz sahibi olmak için ekonominin legal yöntemlerle yükseltilmesi gerek. Bu da ancak ciddi bir eğitim reformu ile olabilir. İcraat diyorsanız ilk yapılması gereken hamle bu olmalıdır. Diğer bütün etkenler bununla uzun vadeli olarak kalıcı şekilde gerçekleşir zaten. Halka bunu anlatmak gerek, ekonomiye tersten başlanamayacağını bunun için üretici nesillere ihtiyaç olduğunu idrak ettirmek gerek. Böyle geçici komik icraatlerle halkın kandırılması ve kalkınma hamlesine tersten başlamak işin kolay ve rant kokan kısmını oluşturuyor. Siyasilerin eğitimi kasıtlı olarak kulak arkası yapması da boşuna değil ve tam olarak bu yüzden. Mesela şu video önemli bir done Afakanlar basıyormuş abimizi okuyan kesim. Bak abi bunu halka herkesin anlatması lazım. Cahil seviciliğinin kime nasıl yaradığını anlatmamız lazım. Önce eğitimin nasıl bir değer olduğunu ve nasıl para yaptığını anlatmamız lazım. Entrynin sonunda buna da değineceğim zaten. Videoda akademisyen ayrıca şunları da söylüyor cahil halk trafikte daha tehlikesizdir ne verirsen ona uyar kurallara uyar. İyi bir şeymiş gibi anlattığı şey cahillerin koyun olduğu, ve kolay yönetildiğine net bir örnektir ve siyaset bunu kullanır. Allah belanızı versin hepinizin! Platon'u rahmetle anıyorum şu an. Yav bak aklıma geldi yine sinirlendim. Yanılmıyorsam Nabi Avcı'nın milli eğitim bakanlığına getirildiği zamanlar müfredatta çok ciddi değişiklikler olmuştu. Yine tam hatırlamamakla beraber bu ciddi değişiklikler için bir basın toplantısında bakan değişiklik gerekçesi olarak şuna benzer şeyler söylemişti; ben ilk okulda biyolojide kurbağının sistemini öğrendim, o bilgileri sonra hiç kullanmadım, çocuklarımız bunlarla meşgul olmasın diye kaldırdık bu konuları. Şimdi açıklaması belki de mantıklıdır bilmiyorum ama eğitim düzenlemesini siyasetçiler, politikacılar açıklamaz, onlar yapmaz. Müfredat mı değişecek gidersin bu konuda en yetkili insanlardan bir komisyon oluşturursun onlara bunu teslim eder yaptırırsın. Sen illa reklam mı yapacaksın komisyondan bir sözcünü alırsın yanına sayın halkım bana yetki verdiniz ben de prosedürü hallettim ülkenin en yetkinlerine bu görevi verdim onlarda yapılması gerekli değişiklikleri yaptılar. Benim ön ayak olduğum işin teknik sebeplerini yetkili olan şu x arkadaşımız açıklayacaktır. Bitti. Siyasetçiden eğitimci mi olur aq. Eğitimden anlasan bakan olmazdın emin ol. Ahh keşke diyorum keşke. Dünya'dan ve türkiye'den oluşturulacak samimi ve güvenilir bir komisyon kurulsa ve ciddi şekilde denetlense, eğitim ile oluşturulacak üretken bir nesil için dünya'nın en doğru sistemi gözlemlense ve uygulamaya geçilse nasıl da güzel olurdu. Mesela Almanların eğitim sistemi bu konuda muazzam bir örnektir. Atatürk nasıl ki kendi idealleri doğrultusunda en modern yasaları, en yerinde inkilapları getirmiştir biz de bunu eğitim alanında yapsak. 20 yıl sonra ortaya çıkacak olan nesil hepimizi kalkındıracaktır. Dünya siyasetine yön verecektir. Çünkü bunun için gerekli insan kapasitemiz fazlasıyla var iddialı konuşmam bu yüzdendir. İmkanımız var adım atan ve harekete geçen insanımız yok. Alman eğitim sistemi bunun için ciddi bir örnektir ki Celal Şengör gibi nadide bir bilim adamı bu ekolün eseridir. Bu arada Oktay Sinanoğlu'nun şöyle bir konuşması var ne kadar doğru ne kadar şehir efsanesi bilmiyorum bilenler de aydınlatsa hoş olacak. Fullbright sözleşmesi Sözlerimi son bir şeye daha değinerek bitirmek istiyorum. Eğitimde kalkınma, ya da batılılaşma batıya özenerek olmaz bu ciddi bir tehlike doğurur aksine. Osmanlı bunu denedi, gençlerini yurtdışına eğitime gönderdi sonra batı özentisi, lümpen, çakma bir aydınlanmış nesil türeyerek jön türkleri ya da beyaz türkleri doğurdu/doğuruyor. Bu da her zaman sıkıntılar doğurdu/doğuruyor. Bunun için doğru eğitim sistemi ve doğru bir kültür koruyuculuğu da oluşturulmalı. Onun için eğitim reformu için oluşturulacak bir komisyon gerekli diyorum, onun için türkiye'den ve dünyadan bilir kişiler getirilmeli diyorum. Vatanperver, yenilikçi ancak özünün bilincinde bir nesil için bu şart. Eğitim reformundan kastım kopyala yapıştır sistem getirilmesi ya da batı özenticiliği, taklitçiliği değil. Yine laf lafı açıyor ulan. Amına kodumun yerinde yüz yıllardır hep çağı yakalamak peşindeyiz. Yanlış yapıyoruz, çağı bir kere kaçırdın mı yakalaman mümkün değil ha eğitimle belki bir şeyler olur ama yine de yetmez bu. Rönesans hareketinde bir kaçırdık ipleri yüz yıllardır doğrultamadık şu işi. İnadına kovalıyoruz çağı ama boşa. Rönesans, reform, sanayi devrimi, uzay çağı, bilişim çağı, inovasyon... Ömrümüz bunları kovalamakla geçti. Oysa ki bizim çağı kovalamak değil yeni bir çağ başlatmamız gerekir. Bu şekilde bir yerlere varılabilir. Mesela mark zuckerberg gibi bir adam çıkartıp sosyal medya çağını başlatmamız gerekir bizim. Mesela ABD gibi silikon vadisi gibi bir oluşum ile buna muazzam kapılar açmamız lazım bizim. Çağı yakalamak hedef değil olağan olmalı, ülkenin hedefi yeni bir çağ başlatabilmek olmalı. Bu da her metre kareye beton kuleler dikerek olmuyor paşam, bunun yegane çözümü eğitim reformu ve altın nesil. Ne almanya, ne Abd ne başka bir ülke bir günde başarmadı bu refah düzeyini ama günü kurtaralım derdine de düşmediler. Ayrıca orta vadede olmayacak bir şey de değil bu altın nesil muhabbeti. Bir ütopyadan bahsetmiyorum bunun türkiye hariç her yerde örneği var. Bak hacı şimdi şöyle bir durum var; uzaydan bir insan gelse dünyaya. Dünya tarihine dair hiç bir şey bilmeyen bu insana bir süre gözlem şansı verdiğimizi düşün. Bu herife, geçtiğimiz yüzyılda 2 tane dünya savaşı olduğunu ve bu 2 savaşta da en ağır yenilgiyi alan devletin Almanya olduğunu nasıl anlatabilirsin lan? Geçen yüzyılda Almanya'nın 2 defa neredeyse dibi gördüğüne nasıl ikna edebilirsin? Japonya gibi bir ülkenin 2 tane atom bombası atılmış bir ülke olduğunu ve on yıllarca ABD ve avrupa tarafından çok ciddi yaptırımlara uğratıldığını nasıl anlatabiliriz? ABD gibi bir dünya devletinin hepi topu 200 yıllık bir kültürel geçmişi olduğunu, özgürlükler ülkesi olarak anılan bu ülkenin çok kısa zaman önce her malikanesinde zenci kölelerinin olduğunu nasıl anlatacaksın? Hem de Obama, başkanlığı yeni bitirmişken? Bu ülkenin kurucusunun Atatürk gibi aydın bir şahsiyet olduğuna nasıl ikna olacak bu herif? Üzerinde yaşadığımız bu toprakların 1000 yıllık kültürel ve köklü bir tarihi olduğunu nasıl anlatacaksın hem de bu haldeyken? Bilmiyorum oğlum bilmiyorum. Benim aklım almıyor bu akıl tutulmasını, bu yetmez ama evet mantığını, bu geçici ve içi boş vaadlere tav olan insanları... Başkaları yapıyor, başkaları çok kısa sürede büyük imkansızlıkları başarıyor. Başkaları devletçiliği de milliyetçiliği de biliyor. Saçma sapan komplekslere girmeden, ötekileştirmeden, belki pragmatist bir düşünceyle olsa da "bir" olmasını biliyor ve düştüğü yerden kalkmasını da biliyor. Bizim ne eksiğimiz var aq. Bu arada "beyaz zambaklar ülkesinde" kitabını mutlaka okuyun beni daha iyi anlayacaksınız. Bu anlattıklarım mümkün, altın nesil mümkün, bir almanya, bir finlandiya, en azından bir Amerika olmak mümkün... Hepsi de eğitim ile mümkün olacak. Sadece 10 yıllık bir süreç bile neleri değiştirirdi oysa ki... Yalnız bu siyaseti ve politikacıları zorlayacak bir durum. Hepsi de bunun it gibi farkında. Bizim millet olarak kimseden eksiğimiz yok hepsinden daha büyük işler yapabiliriz bunu tarihte defalarca göstermiş ecdat. Bunu yapmanın tek yolu eğitim yolu. Siyasiler bile isteye bunu kulak arkası yapıyor. Bizleri bile isteye mankurtlaştırıyor, aptallaştırıyor. Suçun büyüğü buna izin veren halk değil, insanları uyandırmaktan vazgeçen ya da onları ötekileştiren, dışlayan, küçük gören sözde aydın olduğunu iddia eden küçük grup... Hani şu beyaz türkler, ya da ülkeden umudunu kesmiş tipler, ya da kendisi gibi olmayanları ölümüne dışlayan küçük gören tipler. Ülke için en çok dert yanan ama en çok ayrıştıran anlamsız kalabalık. Neyse... Yakında seçim olacak bu arada. Çok demokratik bir ülkeyiz ya amına koyayım. Neyse olabilecek en rasyonel demokrasi tanımını benden önce abiler yapmış onu ekleyip gidiyorum. Yine çok kafa siktim ulan. jhaskd --- spoiler --- Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar. Demokrasi despotluğa dönüşür. Demokrasinin esas prensibi, halkın hakimiyetidir. Ama milletin idarecilerini iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu temin edilemezse demokrasi, otokrasiye dönüşebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir. Devlet işleri, devlet içinde idare edenlerle idare edilenlerin yönetime katılmasıyla gerçekleşir (Platon/Devlet) --- spoiler --- Adeta günümüzün fotoğrafı gibi bir tanımlama yapmış kendileri. Demokrasi adına yapılabilecek en yerinde, en rasyonel, en doğru tanımlama tam olarak budur! Şapka çıkartılacak kadar yerinde bir açıklama. Bu yüzden sevemiyorum demokrasiyi. Daha iyi anlaşılıyordur umarım siyasilerin neden bu kadar cahil sever olduğu, ya da neden en büyük meziyeti demagoji olan insanların her zaman en iyi siyasi noktalarda olduğu. Unutmadan; ne eğitim reformu adına bir projem var ne de demokrasiye bir alternatifim var ben sadece sorunları ve temel çözümlerini anlayabiliyorum yarım aklımla. Atılacak adımı biliyorum ama bilir kişi değilim. Tamam da sizin fikriniz ne sayın amına koduğum denilmez umarım çünkü benim işim bu değil. Ben bilir kişi istiyorum. Bir sikten anlamayan demagoji ustası siyasileri istemiyorum o kadar. Edit: Entryde konuya ilişkin beyaz zambaklar ülkesinde kitabını şiddetle önermiştim. Bir yazar arkadaş alıntı entry girmiş süper oldu. (#1406268)
    1kaç dakkada yazdın la bunu - amimad 06.02.2017 14:26:00 |#3080198
    330 dakika laa. kahve sigara eşliğinde muhabbet gibi düşün :) - devriksekiz 06.02.2017 14:28:29 |#3080236
    2okumaya başladığım da ulan arkadaş konuştuğumuz şeyleri yazmış diye dusundum nick uymuyordu neyse bi kaç eleştiri yapcam. birincisi sohbet gibi yapmışsın ama kufurler olduğu için bi çok kişiye itici gelir. okumanın yarısında çıkar gider bahane arar. bide yanılmıyorsam tam hatırlamamakla birlikte deyip milleti araştırmaya sevk etmen güzel. ( devamı var) - leader jacobs 06.02.2017 14:44:14 |#3081308
    butun yorumlari goster (15)
    ... diğer entiriler ...