yaprak dökümü

(bkz: aman ali rıza bey ağzımızın tadı kaçmasın)

sözlüğün vebası bu son zamanlarda babuşlar. arada gitmesini hiç istemediğimiz yaprak da oluyor gitsin diye dua ettiğimiz yarraklar da. pardon onlar da yaprak oluyor. :d

aman ali rıza bey ağzımızın tadı kaçmasın sloganı bir zamanlar dilimize pelesenk olmuştur.

benim adım ferhunde sen kısaca ferhun de en sevdiğim espirisidir

ayşe'nin babasını kaçırdığı bölümde bol ekşın bekliyordum ama yok gram ekşın olmadı. vasıfsız ayşe...

kendini uçuran ya da uçurulan neredeyse her yazarı buna benzetiyorum, belki yeni yaprakların olması için, bazı yaprakların dökülmesi şart ama sözlüğe birşeyler katan ya da katmaya çalışan yazarların, küstürülüp ya da haksız yere uçurulan yazarlara üzülüyorum. oysa asıl gitmesi gereken bir sürü kişi var, belki de bunlardan biri de benimdir. neyse duygusala bağladım sanırım.

çarşamba günlerinin vazgeçilmez dizisiydi işte sorun da tam buydu. çünkü çarşamba günleri şampiyonlar ligi maçı olur bildiğiniz üzere, annem yaprak dökümü ben şampiyonlar ligi maçı diye ne tartışmalar yaşamıştık. nefret etmeye başlamıştım bitmedi gitti diye yakınıp dururdum. gerçekten de bitmedi gitti harbiden reşat nuri güntekin'in ölümsüz eseriymiş. ama gerçek şu ki gerçekten güzel ve dizi tarihimizin önemli dizileri arasına girmiş bir yapımdı. o yüzden şimdi tekrarlarını izliyorum tabi şampiyonlar ligi maçı olmadığı için ayrı bir güzelliği var.

fahriye evren ve burak özçivit'in başrol oynadığı yaprak dökümünü izlemiyordum her bölümde ağlatmayı başaran suskunlardan sonraki ikinci filmdi

aman ali rıza bey ağzımızın tadı kaçmasın.

kitabı ile dizisi arasında dağlar ile fark olan bir eser daha. kitap çok daha acıklı çok daha gerçekçidir. diziyi ilk gördüğümde gözlerim kanamıştı. ama kitabı; o kızların o fakirlikle kendilerini yüksekten satması, paraya kocaya şatafata duyulan o boş açlık çok güzel işlenmişti. kitaba göre değerlendirelim reşat nuri dedenin kemikleri sızlar yoksa.

karısı tarafından her defasında susturulan adamın lal olduktan sonra daha çok konuşmasını konu alan unutulmaz dizidir. (#813623)

ilk iki sezondan sonra saçmalamaya başlayan dizi.

instagramda dönen videolar üzerine dayanamayıp başladığım dizi. eskiden hunharca izlerdim ama şimdi sıkılmadan kaçıncı bölüme kadar dayanırım bilemiyorum :d

kitabını merak ediyorum

diziyi yorumluyorum ki: sedef o gün oğuz'un arabasına binmeseydi, şevket ferhunde ile evlenmeseydi, ali rıza bey bu kadar baskıcı olmasaydı tüm bunlar yaşanmazdı. (bkz: aman ağzımızın tadı kaçmasın ali rıza bey!)

sedef... nasıl da inandırdın herkesi masum ve saf olduğuna ama? tekin ailesinin başına ne geldiyse senin yüzünden geldi. şevket'i takip edip karşıya geçmen ve cüzdanını kaybetmen... sonrasında hiç tanımadığın oğuz'un arabasına binmen...

kınadıkları ne varsa başlarına geldi tekin ailesinin. büyük lokma ye, büyük konuşma cümlesinin canlı örneği oldular resmen. ayrıca ferhunde sonuna kadar haklıydı.

Cevriye, Allah'ım ne kadar aksi ve huysuz da olsa seviyorum bu kadını. Şimdilerde teve2 de dizi yayınlandığı için arada bir denk gelip izliyorum. İlginç bir şekilde koca dizide bi bu huysuz karakter güldürüyor yüzümü.

Hayriye tekin'in bigudileri ne olursa olsun her zaman o bigudili saçlarla ortalıkta gezinirdi.

Çizim yaparken sırf yanımda ses olsun diye izlediğim dizi. Hayriye karakteri hep güldürürdü beni. Ali Rızanın aşırılığı ise insana fenalık getirecek seviyede.

tv de görüp her seferinde ekrana kitlendiğim dizi... ülkeyi leyla mı nejla mı haklı ikileminde bırakan,akıllara pembe mont sahnesiyle kazınan,fikretin iç sesiyle insanın kendisinden bir parça bulmasını sağlayan ülkenin gelmiş geçmiş en katalotik dizisidir...

aman ali rıza bey ağzımızın tadı bozulmasın

umutsuz ev kadınlarından sonra düştüğüm boşluktan -(#4225172)- beni kurtaran dizi. 45. bölümdeyim, umutsuz ev kadınları daha yeni bir dizi olduğu halde umutsuz ev kadınlarından daha ileride bir dizi. iki diziyi de kendimce içerdiği cinsiyetçilik açısından inceliyorum, ikisinde de var ama umutsuz ev kadınlarında daha çok vardı. gerilemişiz resmen. ali rıza’nın evde rakı içerken bir sürü sahnesi var, katı bir aile oldukları halde bile şimdiki -en azından tv’de gördüğümüz- katı ailelerden anlaşıylı ve özgürler. şimdi olduğum bölümlerde fikret evlendi gitti ve gıcık kaynanasına katlanıyor. merakla izliyorum neler olacağını.

Yıllar sonra tekrar izlemeye başladığım Türk dizisi… En son 13-14 yaşlarında televizyonda tekrarlarını izlemiştim… O zamanlar bu aileye üzülüyordum gerçekten. Çocuk aklı mlsf ki 23 yaş gözlemlerimi söylüyorum. Bu aileye başlarına gelen her şeyi o kadar hak ediyor ki. Süleyman soylu “ohhh”lamasıyla başlarına gelenlere “ohhh” çekiyorum .d Burnundan kıl aldırmayan bir baba, her şeyi “ağzımızın tadı kaçmasın” lafıyla normalleştiren anne, koca delisi kızlar ve ailenin yüz karası bir erkek evlat… ailede tek üzüldüğüm kişi Ayşe. Bu ruh hastalarının içinden keşke kaçıp sosyal hizmetlere falan sığınsaydı. Yazık oldu güzelim kıza… Karakterler o kadar iyi oynuyor ki sanki hala trabzonda bir yerlerde hayatlarına devam ediyorlar izlenimi oluşuyor insanda. Sanki gerçekten böyle bir aile var ve biz o evin içinde yaşıyoruz ama görünmeziz… Türkiye'de kadrosu bu kadar iyi olan ender dizilerden bence… YouTube yorumlarını da okumaktan keyif alıyorum ayrıca o kadar komik ki .d insanlar benim aklımdan geçen şeyleri yazıyor genelde. Bir de aşırı fanatik bir kesim var belirli karakterlere tutulan. Onlar orada kavga falan ediyor aşırı keyifli .d Benim de böyle varoş zevklerim var üzgünüm…

Kara delik dizi. Yapmayın kurtarın kendinizi. Gerçek hayattan soyutlar fark etmezsiniz.

Leyla da dersaneye gidiyor, bayağı hırslı hazırlanıyor.

annem bu dizinin müdavimiydi. her çarşamba babamla kumanda kavgası yapıyorlardı. üff ne gerginlikti o ya.. bu dizide herkes gibi ben de ferhunde karakterini kötü karakter olarak kodlamıştım ama ferhunde kötü değildi ya. şevket çok eşşek bir karakterdi. ferhunde şevket'e epey fazlaydı. şevket, babasının sözünden çıkamayan pısırık bir oğlandı. neyse, onu bırakalım da bir; bu dizinin eennn pis, kötü karakteri sedef'ti. bu kız neydi ya?? evli barklı adamın peşinde kuyruktu. bir de utanmadan adamın karısıyla kavga etmişti. eşşek şevket bu salak sedef'e bir ağzının payını veremedi gitti zaten. hayriye de ferhunde'yi öyle dövene kadar şu sedef'in bir saçını başını yolsaydı da en azından içimiz rahatlardı. bir de leyla vs nejla kavgasında ben nejla'dan taraftım. leyla aşırı low bir karakterdi. benim fav karakterim cevriye'ydi bu arada. fikret'i de hiç sevmediğim için bu kadına derin bir sempati duyuyordum. epey eğlenceli karakterdi.