domuz gribinden daha beter, sahte rakı zehirlenmesinden, deli dana hastalığından, bir de tavuklarla ilgili boktan bir hastalık vardı yine bir aralar popüler olan, adını hatırlamıyorum şimdi. aha bir de ondan daha berbat bir durum bu.
hatta ve hatta
selahattin özdemir'in ingilizce arabesk albüm yapıp, neden böyle bir işe giriştiğini soran muhabirlere; "avrupa'ya hüzün ihraç etmek istedik" cevabından da daha rezil.
lan arkadaş, sözde keyifli bir akşam üstü yaşadık amına sokayım. özde değil. öze inemiyor daha yaşadıklarımız. geldik eve. aynı bok. aynı püsür. ishal olup da cıvık sıçan salak bir çocuğun götünde bokla gezmesi gibi bu ırızını siktiğimiin ruh hali de yapıştı kaldı ruhumuza.
ayaz kış gecesinde sümüğü donan fukara gibi yüzümüzde gezdiriyoruz bu siktiğimi.
artık nasıl ruhumuza, hatta iliklerimize işlemişse şerefini siktiğim, gel de çıkar hücrelerden, dna'lardan. sanki babamız anamızı ağlayarak sikmiş afedersin. anlamadım gitti be.