bu aşkın nüshası rüzgarlarda aslı bende kalacak:
kurtlar sofrasında lime lime edilip kemiklerinden sıyrılan ümitlerimin yeniden yeşerebilmesi içindi bütün çırpınışlarım. küllerinden doğmaya çabalamak gibi hani.
bizi hasret saracak bulutlar çıldıracak:
ağlarını dört bir taraftan örmeye başlayan yokluğuna teslim bayrağını kolayca çekmek öyle çok koydu ki gururuma.
ayrılık başımı döndürüyor kavuşmayı özlettin:
durdursun biri şu akıp giden zamanı. bir daha asla yakınlaşmayacağın uzaklara doğru yürüyüşünü elim kolum bağlı izlemek istemiyorum.
intiharlar kuşandım bu aşkı sen kirlettin:
varlığınla her köşesi dolu doluydu hayatımın. hiç eskimeyenim, asla eksilmeyenimdin sen benim.
geçtim borandan kardan yitirdim bahçeleri:
ne önemi var şimdi sabah hazırlanan kahvaltının, günaydın diyen dudakların, peşinden bir hiç uğruna koşuşturduğum onca elzem telaşın?
ellerimi tutmazsan gülüm yakarım geceleri:
olmayacaksan ne anlamı var kabuslarla dolu rahatsız bir uykuya dalmanın, kan ter içinde deliler gibi haykırarak uyanmanın...
bu aşkın nüshası rüzgarlarda kahrı bende kalacak:
çat kapı mı çıkıp geleceksin bir gün. hiç bırakıp gitmemiş gibi mi sarılacaksın uzun uzun?
sende ihanet gülüm bende matem kalacak:
ama bütün yaşanmışlıklarımızla birlikte ateşe verdim bak seni. hainliğinin yasını tutmaktan ancak bu şekilde kurtarabildim kendimi.
bu aşkın efkarı şarkılarda yüzün bende solacak:
gülümsemek bana artık yakışmıyor olabilir, oldum olası hiç yakışmadı da zaten.
bizi zaman yenecek ve anılar kalacak:
madem avuçlarımdan uçup gitmesine engel olamadım mutluluğun, öyleyse her gece aynalara yaşlı gözlerle bakmaya mahkumum.
geçtim borandan kardan yitirdim bahçeleri:
gittiğin yerleri sakın anlatma olur mu dönersen bir gün, sen yokken neler olup bittiğini de sorma yalvarırım.
ellerimi tutmadın yar yatamam geceleri:
ya da hiç gelme, oralarda kal hep. beni, iyice alıştırdığın sensizlikle ve giderek sevmeye başladığım uykusuzluğumla baş başa bırak.