üniversite hocaları

üniversitelerde ders veren bireyler. gözlemlediğim kadarıyla bir şekilde profesör olmuş, ders anlatmaya beceremeyen kişilerdirler. kitaba bakıyorum, sonra hocanın derstte anlattıklarına bakıyorum ve gördüğüm şey yarım yamalak anlattığı her şeyi. gerçekten yazık. tabi her hoca için geçerli değildir bu ancak benim hocalarımın yarısı anlatmayı beceremiyor.

sen ne anlatiyon hoca ?

powerpoint yasaklanırsa birçoğu işsiz kalacaktır.

bitirme tezinde hasbel kader eline dustugum vicdansiz bunlardan biridir. kendisinden cok bilimsel arastirma yapmisligim var. ne zaman hocam sunu soyle mi yapalim dediysem bir kere bile cevap alamadigim, kendisine denk geldigim icin lanet ettigim kadin kisisidir.

not aldığım için kızan türlü türlü huyları olan siyaset konuşmaktan ders işlemeyi beceremeyen dönem boyunca 10 kitap veren yavşk tip işte

hataları olduğunu kabul etmezler. bi kere bi sınav 100 üzerinden değerlendirilmesi gerekirken 110 puanlık soru sordular. hocaya söylediğimizde bir hata yok dedi. 10 puanı bilerek fazla yaptınız hocam biz de biliyoruz merak etmeyin

şu an bizde gıcık olan tek hoca var o da araştırma görevlisiymiş. profesörler, yardımcı doçentler, doçentler hepsi şeker gibiler ama araştırma görevlilerimiz fazla havalı

genelleme yapmak istemiyorum ama sadece ingilizce hocamı tanımlamam gerekirse; "öğretmenliğe aşık, öğrencilere düşman." (bkz: paradoksunu sikeyim belki içinden çıkarsın) not: her hocam için benzer şeyler söyleyebilirim...

geç kalanlara baklava börek aldırıyor içecekleri kendisi alıyor hep beraber kahvaltı yapıyoruz. tek kişiye yüklenmiyor tabii tüm geç kalanlara böldürüyor .d

bir tanesi, malın biri başkasının yerine imza atmış diye gaza gelip bütün yoklama kağıdını yırtar, diğeri 13 hafta yoklama alıp, 14. hafta almaz. bana mı oynuyorlar, anlamadım ki anasını satayım. bir de gelmiş, "yoklama için mi geldin?" diyor. başka ne için geleceğim senin dersine lan karı?! neyse ki hukuk dersinin yoklamasına 3 haftanın imzasını birden attım da biraz sakinleşebildim.

bakınız efendim, iyi inceleyin gerçekten iyi hocaların çoğu yoklama almaz. çünkü gerek yoktur. dersi iyi anlattığını bilir ve insanların gelmesi için yoklama gibi bir bahaneye ihtiyaç duymaz. zaten insanlar o dersi kaçırmak istemeyecektir. aynı şekilde derse dinlemeye değil yoklama için gelenlerin de dersi dinlemeyip anca kendisinin ve diğer öğrencilerin dikkatini dağıtacağını da bilir. bunları bilmeyen hocanın da zaten gözlem yeteneği yok gibidir..

geçen yıl bir hoca derse geldi hiç bilmediğimiz bir konuyu anlatmaya başladı, hatta sorduğu sorulara cevap veremedik diye baya bi bağırdı. dersi bitirip kapıdan çıkarken '4. sınıf oldunuz hala sorumluluk nedir bilmiyorsunuz' dedi. ama sorun şuydu ki biz 2. sınıftık

lisedeki hocalara benzemezler . tek zevzek şakanızla size üniversite hayatınızı zehir edebilirler. aman dikkat! ha istisnalar da yok değil.

komedi bi türkçü hocamız vardı. pkk yandaşı olduğunu bildiği öğrencilerle fena dalga geçerdi. - allah devletimizi baki kılsın. öyle değil mi ali? + ıı ıı öyle hocam.

fazla ego falan demiycem direk orospu çocuğu diyorum

okulda sevdiğim bir miktar hoca var ve yarısı filan gitti. bu durum benim sinirlerimi bozuyor. saçma salak hocalara kaldık :/

konuyu bilmiyor, sorulari cevaplayamiyor ama hoca. dipce; cidden oyle. bi hoca itiraf etti, sizinle tekrardan fizyoloji calisiyorum, diye.

ego

nerede boş beleş torpille hoca olan varsa havalarından yanından geçilmiyor, adamın tek yaptığı slayt açıp okumak ve bir ton maaş almak

kimisi tam bir gavat. hak etmeden aldıkları parayla hava atmaları beni deli ediyor

lisede hep derlerdi ki 'üniversitede hocalarınız daha detaylı anlaticak' ulen daha kendi hazırladıkları slayttan bi cümle okuyamiyorlar biz anlamayinca konuyu suç bizde oluyo insan sormadan edemiyo bunlar buralara hangi kafayla geldiler

kaliteli insanlar. şuana kadar 7 tane hocanın dersine girdim. kötüsü var mıydı? tabiki vardı. ama bu 7'nin 2'si sadece kötüydü. 5'i gayet kaliteli, bilgili ve insana değer veren tiplerdi. ne diyebilirim ki, allah böylesiyle karşılaştırsın

eğer bir gün üniversitede hoca olursam öğrencilerime çok iyi davranacağım. tırsa tırsa, acaba tersler mi diye düşünmeden mail atmalarını sağlayacağım. saygıyı da koruyacağım sevgiyi de. sınırı sağlam kuracağım. yarım saattir hocaya mail atsam mı atmasam diye düşünüp duruyorum amk.

hocalar artık beni arıyor soruyor, sınıfla ilgili durumlar olduğunda ilk bana danışıyorlar. özellikli birşey yapmadım ama şeytan tüyüm var sanırım bir şekilde sevdiriyorum kendimi. sınıfta az uğraşmıyorlar ama kızdırmak için :d

bütün slaytları kopyala yapıştırdan öteye geçememiş, üstelik okumamışda sitedeki yazım yanlışı bile aynı.

düzgün cümlelerle anlatilmaz

valla bizimkiler çok iyi aq

hocam bugün finale girdik artık vizeleri okusanız diyorum...

amına koyduğumun çocukları.

her insan gibi iyi olanı da var, kötü olanı da. anlaşabildiğiniz hoca varsa ona iyice sokulun. zira o size ilmi öğretir, yol gösterir.

100'lük kağıda 70 vereni de var, 70'lik kağıda 100 vereni de. umarım iyi niyetle okuyanlara denk geliriz hep

bizim için özenle seçtiği ödevi söylüyorum. tahtaya çıkıp şiir okumak. arkaya isteyen fon müziği de koyabilir dedi bir de, bak bak sunulan seçeneğe bak sen. teşekkürler hocam her zaman hayalimdi 80 kişi önünde şiir okumak...

şu dönemden bahsediliyorsa eğer, gerçek anlamda gençliğe bir şey öğretecek, vizyon katacak ve aydınlık sağlayacak olan hocanın çok az olduğunu düşünüyorum. üniversiteleri kendi şirketlerine çeviren ideolojik paraya doymayan memur zihniyetler yüzünden bilim denilen şeyden uzaklarda kaldık. birçok meslek bile artık ideolojilerle omuz omuza olmak zorundaymış gibi. benim okuduğum dönemlerde akademisyenlerin alayı yerini sağlamlaştırmak ve yurtdışına çıkabilmek için kendini fetönün kucağına bırakmıştı. o zamanlar cemaat diyorlardı hizmet diyorlardı. gençlik için vatan için hizmet eden o akademisyenlere ne oldu? ne kattılar acaba onca yılda gençliğe ve vatana? ben onlardan değilim diye mantıksız sebeplerden dolayı okulumun uzamasını sağladılar. sadece fetöcüler de değil. sol görüşlü hocalar da onlardan değilim diye derslerden bırakıyorlardı. böyle bir ortamda yetişen genç bir birey nasıl bilime katkıda bulunsun nasıl bir şeyler yapsın bu vatan için. akademisyenlik hayali arzusu olan insanların bile hevesini kaçırdılar. üniversite üniversitelikten çıkmış durumda.

ya bi hoca kendi sınavında kopya verir mi? var böyle orospu çocukları. hak adalet yok zaten ülkede amk. sonrası malumunuz üniversite mezunu işsizler. bu ülkede mezundan çok mezun eden var. herkes birilerini mezun ediyor. bunun için de para alıyorlar. türkiye cumhuriyeti devleti gereksiz meslek ve işleri ortadan kaldırmalıdır. ne kadar çok göt varsa o kadar çok bok çıkar.

hocalarımın hepsi çok güzel, hele bir tanesine dibim düşüyor. dün konferans boyunca izledim kendisini, tatlı tatlı güldü bana. canım hocam, adınızı öğrensem ve bize girseniz keşke. kadın tablo gibi.

bu sene dersini aldığım bütün hocalara bayılıyorum ama borçlar genelin hocasının yeri ayrı bende. adamı izlemekten dersi dinlenemedim geçen hafta. :)

"sen alt tarafı öğrenci parçası, koskoca profesörle konuşmaya nasıl cüret edersin!"

yükseldikçe alçalırlar. kötü manada değil iyi manada. en azından bizim bölümdekiler böyle. profesör olanlara bakıyorum; zerre ego yok, öğrenciye karşı çoğu şefkatli ve merhametli tıpkı evladı kardeşi veya arkadaşı gibi... asistanlara bakıyorum; sanki bana okulun sahibi, bi afralar bi tafralar, değişik değişik tepkiler, neler neler... doktorlar doçentler falan biraz arada, duruma göre değişiyorlar her türlüsü var.

buyrun benim

ibiine.. üniversite hocalarını tanıyana kadar hayatın lisede/ortaokulda beden öğretmenliği yapanlara güzel olduğunu sanıyordum. değilmiş. adam en kritik puan vereceği online sınavın sorularını kpss sorularından araklamış amk. hocayı görünce "puuşşşt. işi biliyosun..." dememek için zor tutacağım kendimi. bütün gün evdesin be adam. iki dakika soru hazırlayamadın mı? hayır utanmadan copy-paste yaptığı gibi, bir de saçma sapan bir şekilde yapmış hdjasdhasjhd zaten o yarım yamalak copy-paste sayesinde şüphelendim de vakayı çözdüm. tüm sınıfın günlerdir harıl harıl çözmeye çalıştığı soruların cevapları elimde.. şezlongum olsa da banu alkan'a taş çıkartan sezai usta misali uzanıp keyif yapsam tam şu an. işi bilicen, işe gitmicen.. (hass... kurduğum cümleye bak. akademisyen olma yoluna girdim galiba.)

laz olanları büyük tehlikedir dikkat edin

sınavlar ne olacak diye sorulduğunda, "bu durumda öğrencilere sınav yapmak, öğretmen kibrinden başka bir şey değildir. siz öğrenmeye bakın." diyen canım hocam

iyi ders anlatması gerekmeyenlerdir. saçma gelebilir ancak bu insanlar bilgiyi veren değil alınması gereken kişilerdir çünkü üniversite denilen yer bir alanda uzmanlaşmak için çaba gösterilmesi gereken yerdir. en beğenilmeyen hocaların kendi alanında ne kadar donanımlı insanlar olduğuna şahit oldum, sıkıntı sistemde demek ne kadar banal olsa da gerçekten sistemde. hukuk gibi bölümleri bilemiyorum ancak kendi bölümüm adına konuşmam gerekirse (bu konuda epey doluyum), mühendislikten mezun olacağım allahın izniyle fakat okuduğum 5 yıl boyunca kaç defa proje odaklı çalıştık bilmiyorum ve bu çok komik arkadaşlar. akademisyenler ve öğrenciler bir konuda birlikte çalıştığında öğrenci mesleğini icra etmeyi öğrenir ancak biz tahtada yazan sikim sonik formüllerin peşinden sürüklenip gidiyoruz. bize soru çözmeyi öğretiyorlar ve mezun olduğumuzda kamyon tekeri görmüş yılan gibi tıslıyoruz. pek çok şirketin yeni mezun çalıştırmama sebebi de budur, yeni mezun çalışmayı bilmiyor ki çünkü öğretme fırsatı olmamış o üniversite hocalarının. öğrenciye iki hidrolik sistem gösterebilmek için rektörün kapısında yatan hocam oldu benim, belki formülleri iyi anlatamadı ama saçları döküldü o adamın. bu ülkede değil 81, 810 tane üniversite yapsan da bir faydası yok. aslında var ama sana, bana, bu ülkeye değil faydası. pek çok şehirde öğrencilerin kanını emen orospu çocuklarına faydası var. milyonlarca liralık giriş kapısı yapan rektörlere faydası var. kendimizi kandırmayalım hocalar anlatamıyor diye zaten kimsenin şevki de kalmamış ne öğretenin, ne öğrencinin. bu ülkede herkes tek başına, unutmayın bunu. not: o formuller tabi ki sikim sonik değil, mühendisliğin olmazsa olmazıdır. olaya sinirlenip yazdım öyle çok takılmayın.

Her kesimden olanı gördük, her renkten olanı, öğrenci dostu olanı da olmayanı da, dost olanı da yüze bakmayanı da.. Yıllar içinde çokça şahit olduğum olay ise, ünvanı yükseldikçe kendine erişmiş olanlar veya o yolda olanların gram egosu yok, gereksizce ben sizin hocanızım benim dediğim olacak tarzda düşünceleri yok. Yardımcı olabilmek adına ders sonrası vakit ayırandan, dolmuşa para vermeyin gideceğiniz yere kadar bırakırım diyene, sen öğrencisin olmaz çaylar benden diyene, derdini paylaştığın da anne sıcaklığı ile yaklaşana, bir cümlesi ile sarsılıp kendinize gelmenizi sağlayana... Şimdi dönüp baktığımda pişmanlıklarım yok, iyi ki diyorum her biri için, kendimi keşfetme yolumda bana yardımcı oldukları için, her daim desteklerini hissettiğim için, hayatıma bir renk katmaktan daha fazlası olup bana renkleri anlamlaştırmayı öğrettikleri için... Varolsun böyle güzel insanlar! Not:Her cümle kendi öz düşüncelerimi, tespitimi ve bakış açımı içerir.

bitane mal hocamız var allah belasını versin. Sınavda konular nereye kadar hocam diye sorduk, ilk konulardan sorumlusunuz dedi ama şöyle bir sorun var ki ilk konulardan kasıt nereye kadar kimse bilmiyor. ilk 11 konu mu ? ilk 25 konu mu ? düzgünce açıklasana be kardeşim. insan bi belirtir şu üniteye kadar sorumlusunuz ve ilk konular ağırlıklı falan diye. Şu an herkes nereye kadar sorumlu olduğumuzu anlamaya çalışıyor. çok garip çokkkkkkk.

sen gel tarih bölümünde lisans eğitimini tamamladıktan sonra aynı üniversitenin sosyoloji bölümüne araştırma görevlisi olarak gir orada profesör ol kitaplar yaz. sonra sen gel instagramda story olarak fotoğrafını koyup arkaya müzik ekle. neyse yine de karizmatik ve harika bir hoca olduğu için bunu görmezden geleceğim...

Bi hocamız vardı kendine ben bilim adamıyım derdi imza atarken bile isminin başına bilim adamı yazıyordu bandfj

online derse bile geç giren akademisyen kişisidir

Üniversite hocaları bir yandan o hocaların ego küpü kıl asistanları bir yandan. Hayır ben profesörle bile karşılıklı oturup sohbet etme imkanı buluyordum asistanın mecburi konuda bile ağzından iki kelamı zor alıyordum.