bugün
yenile
    1. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      gündüz vassaf'ın güzel bir kitabı. deneme ve monolog tarzı denilebilir. kitapta altı çizilecek çok cümle ve tespit vardır. okurken hem beyin jimnastiği yapar hem de keyif alırsınız.
    2. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "yaşamın anlamı" gece duyumsanır ve sorgulanır.yaşam gecenin konusudur.'' ''sırf günü huzurlu geçirmek için "evet" der, ama aslında "hayır"ı kastederiz.''
    3. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      muhteşem ufuk açıcı bir kitap. her kişinin okuması lazım.
    4. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      her zaman sarhoş olmalı. her şey bunda: tek sorun bu. omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken zaman’ın korkunç ağırlığını duymamak için, durmamacasına sarhoş olmalısınız. ama neyle? şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz. ama sarhoş olun. ve bazı bazı, bir sarayın basamakları, bir hendeğin yeşil otları üzerinde, odanızın donuk yalnızlığı içinde, sarhoşluğunuz azalmış veya büsbütün geçmiş bir durumda uyanırsanız, sorun yele, kuşa, saate sorun, her kaçan şeye, inleyen, yuvarlanan, şakıyan, konuşan her şeye sorun, “saat kaç” deyin; yel, dalga, yıldız, kuş, saat hemen verecektir karşılığını; “sarhoş olma saatidir… zamanın inim inim inleyen köleleri olmamak için sarhoş olun durmamacasına! şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz.”
    5. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      cidden merak ettiğim kitap
    6. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      delilik özgürlüktür. kitabın ilk bölümüydü yanlış hatırlamıyorsam. zamanla özgür delilerin tedavi bahanesiyle zapt edilmesini anlatıyor. harika bi kitap yav.
    7. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Gündüz vassaf'ın olağanüstü kitabı. --- alıntı --- Taraf seçmek, insanı gelişmekten denemeler yapmaktan, iletişim kurmaktan alıkoyar. Taraf seçmekle, içine hevesle kendimizi hapsettiğimiz gettolar kurmuş oluruz. Öteki yanlış taraftadır. O bizlerden biri değildir. Biz üstünüz. Onlar bizden aşağıda. Bizim tarafla ilgili her şeyi ezbere biliriz. İnançlarımızı,görüşlerimizi, erdemlerimizi,gece gündüz değişmeyen bir nakarat gibi yineleriz. Şüphe moralimizi bozar. Takım ruhuna ters düşer. Her türlü kuşku aidiyet duygumuza gölge düşürür ve bizi kaybolmuşluğa doğru götürür. --- alıntı ---
    8. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- tarihimiz, özgürlükten kaçınma yolunda bir çabadan ibarettir. çoğunlukla, direnmek ya da yaratmaktan çok, uyum sağlamaya çalışmışızdır. o direnen, bir şey yaratan ve hatta bu uğurda yaşamlarını feda eden birkaç kişi, bizim olamadığımız her şeyi içinde toplayan bir yalana, bir söylenceye dönüşüyor. bu yalanların somut temsilcisi olan kahramanlar, bizim tutsaklık arzumuzun birer kanıtıdır. özgürlük içinde yaşamaya cesaret edemediğimiz için, bu işi tapındığımız kahramanlara havale ediyoruz. kahramanlar, içimizdeki totalitarizmin karakteristik örnekleridir. onlar aynı zamanda totaliter yönetimler için de vazgeçilmezdirler. ... “çağrı”ları ne olursa olsun, kahramanlar kaçınılmaz olarak ve ister istemez, totalitarizmin güçlerine hizmet ederler. baskı güçlerine karşı çıkan bir kahraman, kahraman hüviyetinden dolayı bizatihi bir baskı aracıdır. böyle bir kahramana örnek olarak spartacus’u gösterebiliriz. başkalarını ancak ölüme götürmüştür. spartacus’un idamıyla romalı güçler, asi güçleri yok edebilmişlerdir. spartacus gibi che gibi kahramanlar kurulu düzenin gereksinmelerini karşılarlar. kışkırtıcıdırlar. renkli kişilikleri, uzlaşmacı olmayan tutumlarıyla, sömürülenlere çekici görünürler. sömürenlerden birkaçı (kahramanın çağrısı üzerine) kahramanın ardına takılır. sonunda hepsi birden yok edilir. muhalefet yatıştırılmış, daha kötüsü, halkın direnci kırılmıştır. --- spoiler --- baya iyi kitap. hiç düşünmediğim şeylerden hiç ummadığım şeyler çıkıyor. alt başlığı (inş alt başlık deniyordur buna) “gündelik hayatta totalitarizm” bunu da belirtmek istedim içeriğiyle ilgili olarak.
    9. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Nedense kötü hatırladığım bir kitap. Halbuki biraz karıştırınca ve üstüne karaladığım notlara, çizdiğim yerlere falan filan bakınca okurken sevmişim baya. Ama nihayetinde çok bayık geldiğini hatırlıyorum. Bunun nedeni hakkında biraz düşündüm. Kitap iyi bir kitap. Bence önemli meselelere de değiniyor ve kitabın alt başlığı olan "gündelik hayatta totalitarizm" meselesini akıcı bir biçimde irdeliyor. Ama benim bugün bu kitabı "amaan siktir et" şeklinde anmamın sebebi içerikten bağımsız bence. Gündüz Vassaf bir psikolog. Ayrıca adını google'larsanız baya kabarık bir cv'si de var. Epey de dolu bir abimiz. Ama işte bu dolu abi tüm fikirlerini, bilgisini, aforizmalarını, düşünce dünyasını haldır huldur üstümüze boca edince insanı bir noktada bayıyor bence. Sorun burada. Her cümleyi bir aforizma edasıyla yazınca, her paragrafta mühim şeyler sıkıştırma meselesini kafaya çok takınca ben çok çabuk sıkılıyorum. 30 çeşit baharı karıştırarak elde edilmiş özel baharat karışımları vardır. Sanki önümdeki yemeğe onu dökmüşler gibi hissediyorum. Yoksa iyi kitap yani. Bu tarz deneme, monolog, düşünce yazısı, köşe yazısı vs. yazan insanların Celal Salik'ten acilen ilham almaları gerekiyor. --- spoiler --- Cennete giriş, başkalarının yargılarına bağlıdır. Cennetle olan ilişkimiz, yargılayanların ve yönetenlerin dayattığı bir hiyerarşiye tabidir. Halbuki kişi ile cehennem arasında kimse yoktur. Gözüne girmeye çalışacağımız, (kendimiz de dahil) yalan söyleyeceğimiz, lütfunu kazanmak için çırpınacağımız ya da adakta bulunacağımız kimse yoktur arada. Bağımsız kişi, kendisine cennette ayrılacak bir yere tenezzül etmez. İnsanın yargılanmayı reddetmesi onun kibirli olduğu anlamına gelmez. Asıl kibirlilik, yargılanmaktır. Cehennem sadece yargılayanlar ve yargılanmayı kabul edenler için kötüdür. Cennetin ve onu meşrulaştıranların tersine cehennem, özgür ruhun meskenidir. -Cehenneme Övgü/Özgürlük Cehennemdir --- spoiler --- * --- spoiler --- Yaratıcı insan yoğun bir biçimde yaşar. Evrenin ağırlığı, sonsuzluğun derinliği onun düşünce ve duygularıyla iç içedir. Söyleyecek yeni bir şeyinin olmasının ötesinde, onu söylemenin yeni bir yolunu bulmanın peşindedir sanatçı. Yeni bir dil arayışı peşindedir. Hayal gücü vardır. Dil ve hayal gücü sonsuz biçimlerde bir araya gelir ve dış alemi olduğu kadar, onun iç alemini de ifade eder. Yaratıcı acı çeker. Yaşayabilmek için yaratmak zorundadır. Yaratma yoluyla acılarını azaltır. Sevgili Altan Adalı artık resim yapamıyordu. Resim yapmadan, yaratamadan da yaşayamıyordu. Yaratıcı çalışma, yaşama eyleminin üzerine geçirilmiş bir deli gömleğidir. Yaratıcı faaliyet; insanı çıldırmaktan, intihar etmekten alıkoyar. Rilke bir şair adayına, ancak yazmaktan kendini alamadığı takdirde şair olabileceğini söylemişti. Yaratma bir dürtüdür, bir gereksinimdir. Tek kişilik, bireysel bir çabadır. Yaratıcı yaşamını paylaşmaz. Kendisini hapseder. Sonunda, yarattığı nesneyi sergiler. Her yaratıcı düş kurabilmek, derinlere inebilmek için kendi sığınağına kaçar. Başkalarından uzaklaşarak kendi bireysel mekanına sığınır. Yaratıcı, yaşama yoğunluğunu, ister müzik, ister resim, ister yazı olsun, yapıtları aracılığıyla ortaya koyar. Çoğu zaman kendisini ona adamış insanlar vardır etrafında. Yapıtlarını, yaratabilmesi için onlar özveride bulunur, hizmet ederler. Kapris ve arzularına boyun eğerler. Onlar yaratıcı için yaşarlar. Oysa o, yapıtları için yaşar. Yaratıcılık, yoğun yaşayan ve sevgiyi başkalarıyla nadiren paylaşan insanların giriştiği umutsuz bir eylemdir. Gündelik yaşantımızda, gündelik ilişkilerimiz aracılığıyla yaratıcı olamayız. Sanatçı, ancak kaçtıktan sonra, sığındığı yerde yaratır. Birbirimizle iletişim kurarak topluluk içinde yaratıcı olamayız -olmayı da başaramadık. -Cehenneme Övgü / Sanatçıdan Sakının! --- spoiler ---