bugün
yenile

    cehenneme övgü

    4
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Nedense kötü hatırladığım bir kitap. Halbuki biraz karıştırınca ve üstüne karaladığım notlara, çizdiğim yerlere falan filan bakınca okurken sevmişim baya. Ama nihayetinde çok bayık geldiğini hatırlıyorum. Bunun nedeni hakkında biraz düşündüm. Kitap iyi bir kitap. Bence önemli meselelere de değiniyor ve kitabın alt başlığı olan "gündelik hayatta totalitarizm" meselesini akıcı bir biçimde irdeliyor. Ama benim bugün bu kitabı "amaan siktir et" şeklinde anmamın sebebi içerikten bağımsız bence. Gündüz Vassaf bir psikolog. Ayrıca adını google'larsanız baya kabarık bir cv'si de var. Epey de dolu bir abimiz. Ama işte bu dolu abi tüm fikirlerini, bilgisini, aforizmalarını, düşünce dünyasını haldır huldur üstümüze boca edince insanı bir noktada bayıyor bence. Sorun burada. Her cümleyi bir aforizma edasıyla yazınca, her paragrafta mühim şeyler sıkıştırma meselesini kafaya çok takınca ben çok çabuk sıkılıyorum. 30 çeşit baharı karıştırarak elde edilmiş özel baharat karışımları vardır. Sanki önümdeki yemeğe onu dökmüşler gibi hissediyorum. Yoksa iyi kitap yani. Bu tarz deneme, monolog, düşünce yazısı, köşe yazısı vs. yazan insanların Celal Salik'ten acilen ilham almaları gerekiyor. --- spoiler --- Cennete giriş, başkalarının yargılarına bağlıdır. Cennetle olan ilişkimiz, yargılayanların ve yönetenlerin dayattığı bir hiyerarşiye tabidir. Halbuki kişi ile cehennem arasında kimse yoktur. Gözüne girmeye çalışacağımız, (kendimiz de dahil) yalan söyleyeceğimiz, lütfunu kazanmak için çırpınacağımız ya da adakta bulunacağımız kimse yoktur arada. Bağımsız kişi, kendisine cennette ayrılacak bir yere tenezzül etmez. İnsanın yargılanmayı reddetmesi onun kibirli olduğu anlamına gelmez. Asıl kibirlilik, yargılanmaktır. Cehennem sadece yargılayanlar ve yargılanmayı kabul edenler için kötüdür. Cennetin ve onu meşrulaştıranların tersine cehennem, özgür ruhun meskenidir. -Cehenneme Övgü/Özgürlük Cehennemdir --- spoiler --- * --- spoiler --- Yaratıcı insan yoğun bir biçimde yaşar. Evrenin ağırlığı, sonsuzluğun derinliği onun düşünce ve duygularıyla iç içedir. Söyleyecek yeni bir şeyinin olmasının ötesinde, onu söylemenin yeni bir yolunu bulmanın peşindedir sanatçı. Yeni bir dil arayışı peşindedir. Hayal gücü vardır. Dil ve hayal gücü sonsuz biçimlerde bir araya gelir ve dış alemi olduğu kadar, onun iç alemini de ifade eder. Yaratıcı acı çeker. Yaşayabilmek için yaratmak zorundadır. Yaratma yoluyla acılarını azaltır. Sevgili Altan Adalı artık resim yapamıyordu. Resim yapmadan, yaratamadan da yaşayamıyordu. Yaratıcı çalışma, yaşama eyleminin üzerine geçirilmiş bir deli gömleğidir. Yaratıcı faaliyet; insanı çıldırmaktan, intihar etmekten alıkoyar. Rilke bir şair adayına, ancak yazmaktan kendini alamadığı takdirde şair olabileceğini söylemişti. Yaratma bir dürtüdür, bir gereksinimdir. Tek kişilik, bireysel bir çabadır. Yaratıcı yaşamını paylaşmaz. Kendisini hapseder. Sonunda, yarattığı nesneyi sergiler. Her yaratıcı düş kurabilmek, derinlere inebilmek için kendi sığınağına kaçar. Başkalarından uzaklaşarak kendi bireysel mekanına sığınır. Yaratıcı, yaşama yoğunluğunu, ister müzik, ister resim, ister yazı olsun, yapıtları aracılığıyla ortaya koyar. Çoğu zaman kendisini ona adamış insanlar vardır etrafında. Yapıtlarını, yaratabilmesi için onlar özveride bulunur, hizmet ederler. Kapris ve arzularına boyun eğerler. Onlar yaratıcı için yaşarlar. Oysa o, yapıtları için yaşar. Yaratıcılık, yoğun yaşayan ve sevgiyi başkalarıyla nadiren paylaşan insanların giriştiği umutsuz bir eylemdir. Gündelik yaşantımızda, gündelik ilişkilerimiz aracılığıyla yaratıcı olamayız. Sanatçı, ancak kaçtıktan sonra, sığındığı yerde yaratır. Birbirimizle iletişim kurarak topluluk içinde yaratıcı olamayız -olmayı da başaramadık. -Cehenneme Övgü / Sanatçıdan Sakının! --- spoiler ---
    ... diğer entiriler ...