okunan kitabın en vurucu cümlesi

benim okuduğum bir kitapta şunu yazmıştı ve beni çok etkiledi -kitapta diyor ki insanoğlu bir kere aşık olur öyle bi aşık olur ki gözüne kapkara bir perde iner karşısındaki insan ne hata yaparsa yapsın gözüyle bile görse değdiremez çünkü ona yakıştıramaz ama azizim aşk sonsuz olan değildir masallarda ki gibi bir taraf çok sever bir taraf az sever o yüzden sen devamlı sev erkek kendine aşık olan kadına aşık olabilir ama bir kadın bir erkeğe aşık değilse o erkek ne kadar aşık olursa olsun kadın aşık olamaz.

--- spoiler --- bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum görmeden, meydana çıkıyordu... biz ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk. --- spoiler --- (bkz: kürk mantolu madonna)-(bkz: sabahattin ali) --- spoiler --- farklı cinslerden iki eşit insanın görevi olarak tanımladığımız aşk, iki bireyin bedensel ve düşünsel yönlerden birbirlerini çekmesini, başkalarını dışlamasını ve birbirlerine karşı mutlak bir teslimiyetle yaklaşmalarını gerektirir. --- spoiler --- (bkz: cinsiyetler arasında işbirliği) - (bkz: alfred adler)

"bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun." (bkz: uçurtma avcısı)

"adam gözünde iki damla yaşla yürüdü istasyonda sonra bir tren geldi onu götürmeye trene adımını atar atmaz vazgeçti adam kadını aradı gözleri adam pişmandı kadın gitmiş" (bkz: kıyısızlar)

“...yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. o da hırsızlıktır. onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir...” ... bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun. anlıyor musun?” -uçurtma avcısı

"bu eksik sana değil, bana ait. bende inanmak noksanmış. beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana aşık olmadığımı zannediyormuşum. bunu şimdi anlıyorum. demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar. ama şimdi inanıyorum. sen beni inandırdın. seni seviyorum. deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum."

insan asla mutlak gerçekleri bilemez. (bkz: martin eden)

'dolaylı güzellikler ölümlü bedenlerde değil, ölümsüz anlamlarda gizlenirler.'

bana bi kitap vermişti sabah uykum diye kitap okumayan ben o gün 230 sayfa okumustum bu sizin icin az olabilir ama benim icin buyuk bir seydi her neyse ve o kitapta bir cümleye rastladım; “gitmeseydin iyiydi lakin mümkün değildi” daha bu cumartesi ayrıldı aklıma bu söz geldi içimden bir şey koptu sanki.

iki kişinin birbirini aynı yoğunlukta sevmesi imkansız. dolayısıyla aşkta acılar ve sevinçler hakkaniyetli paylaşılmaz. aşk adil değildi. demokratiklik ve özgürlükçülüğün kıyısından bile geçmiyordu. dahası istikrar ve kalıcılıktan nasipsizdi. sana en şiddetli tokadı patlatacak olan eli okşamaktan ibaretti. (bkz: ruhi mücerret)

"mutluymuşuz o zamanlar, ama mutlu olduğumuzun farkında değilmişiz tüm mutlular gibi.." (bkz: aziz nesin- aşkım dinimdir) böyle olması lazım tam cümleyi hatırlayamadım

"hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim." sabahattin ali - kürk mantolu madonna

''mesele nasıl bir kadın istediğiniz.'' (fakat müzeyyen bu derin bir tutku )

– müzeyyen? – efendim. – hiç. adını söylemek hoşuma gidiyor. (fakat müzeyyen bu derin bir tutku)

"onu kestiler bile, baba; benim küçük şeker portakalı fidanım kesileli bir haftadan çok oluyor." -şeker portakalı kırılan bütün kalplerin hesabını soracağız! -deliduman

sana kızgın değilim sana kızmayacak kadar seni iyi tanıyorum sonra seni seviyorum neden sevdiğim bilmeden seviyorum bu sevgiyi her gittiğim yere beraber götüreceğim (bkz: sabahattin ali - içimizdeki şeytan)

sonra bu fakir işçilere bu köpek gibi muamelesi yapmaya neden lüzum görüyorlardı ? evet , allah onları bir kere fıkara yaratmıştı, bunda kimsenin kabahati yoktu, fakat onlar böyle yaratılmışlar diye niçin tepelerine binmeli, onları adam yerine koymaktan niçin çekinmeliydi ? ya allah bu ağaları ve ağazadeleri de fıkara yaratsaydı ? öyle ya, madem ki hepsini allah yapıyordu... o zaman kendilerine aynı muamelenin yapılmasını isteyecekler miydi ? (bkz: kuyucaklı yusuf) (bkz: sabahattin ali)

aşk, adını koyamadığın duyguları sana yaşatan insana aptal aptal bakmaktır. yüzünün her kıvrımını ezberlemek ve onu bir cumartesi akşamı gibi sevmektir.

(bkz: sevdiğim her şey onda toplanmıştı) (bkz: korkma insancık korkma)

''mutsuz olduğumuzda, iyi günlerimizi anmak kadar,büyük acı olamaz.'' (bkz: eksik hayatlar)

ankara'da ya okunur ya da aşık olunur zaten.

çocuklar boyama kitabı değildir. onları istediğin renge boyayamazsın. khaled hosseini-uçurtma avcısı

"hepimiz aynı pisliğin lacivertleriyiz." çok güzel ve aslında ucu açık bir cümle. komünizmden tutunda islama kadar sündürülebilir. (bkz: dövüş klubü) (bkz: chuck palahniuk)

bir hırsız yaratmak için bir sahip yaratın, bir suç yaratmak istiyorsanız, yasalar koyun. (bkz: mülksüzler )

tuhaf, tüm duyuların merkezi olan beyin acı hissetmeyen tek organdır. edison puştun tekiydi. empati

"bilhassa tahammül edemediğim bir şey, kadının erkek karşısında her zaman pasif kalmaya mecbur oluşu... neden? niçin daima biz kaçacağız ve siz kovalayacaksınız? niçin daima biz teslim olacağız ve siz teslim alacaksınız? niçin sizin yalvarışlarınızda bile bir tahakküm, bizim reddedişlerimizde bile bir aciz bulunacak? çocukluğumdan beri buna daima isyan ettim, bunu asla kabul edemedim." (bkz: kürk mantolu madonna)

kalbimde yerin ilk günkü gibi. ve birdaha görsem seni , gözlerimi oracıkta sana bırakabilirim inan. lakin yoruldum artık , vazgeçtim! allah birdaha , tekrarı olmayan hiç birşeyle sınamasın beni. " aklımda güzel kal " kitabından. . .

"her temas iz bırakır nah bırakır!"

​"1919 yılı mayısının 19'uncu günü samsun'a çıktım."

en azından şu ana kadar böyle etki bırakacak kitap okumadım.

"bak buraya bir dokunuş bırakıyorum" demiştim elimi kalbine götürüp. "buraya başka kimsenin bırakamayacağı saflıkta, hayalimin de ötesinde berrak sudan çıkmış, içi sadece sevgi dolu bir dokunuş bırakıyorum. gittiğin her yerde yanında olacak bir dokunuş, bir mühür bırakıyorum sana. sen ve ben bileceğiz bunu ve asla unutmayacağız. unutursak kaybederiz." (bkz: unutamadım)

hayat,cinsel ilişkiyle bulaşan ölümcül bir hastalıktır.

--- spoiler --- aşk, kader ve yaptığımız seçimler hakkında bildiklerimi öğrenmem çok uzun sürdü, dünyanın pek çok yerini dolaşmam gerekti ama hepsinin özünü bir anda, bir duvara zincirlenmiş halde işkence görürken kavradım. beynimde yankılanan çığlıklar arasında, elim kolum bağlı ve tamamen çaresizken aniden fark ettim, hala özgürdüm. kulağa pek de önemli bir şey gibi gelmediğini biliyorum. ama zincirler vücudunuzu keserken ve sahip olduğunuz tek şey bu seçim hakkıyken özgürlük size dünyalar kadar büyük görünüyor. ve yaptığınız seçim, nefret etme ya da affetme kararı, hayatınızın hikayesi olabiliyor. .... ve sahip olduğum tek şey kendimdi. --- spoiler --- (bkz: shantaram)

sizi bi boka sokan da, alıp o boktan çıkaran da arkadaştır.

onu kalbimde öldüreceğim; artık onu sevmeyerek.

"insan her nefesi hayatı uzatmak için alır yine de her nefeste hayatından bir nefeslik zamanı azalır." (bkz: intibah) (bkz: namık kemal)

usulca baktı etrafına...

gelecekle nasıl iletişim kurulabilirdi ki? doğası gereği olanaksızdı.gelecek ya şimdiye benzeyecekti ki o zaman ondan haberi bile olmayacaktı ya da şimdiden farklı olacaktı, o zaman da içinde bulunduğu durumun hiçbir anlamı kalmayacaktı. (bkz: 1984) (bkz: george orwell)

"insanlar benim lanetim"

"...atının yelesine kapandı, başını dayadı. sağ elinde kılıç hala sımsıkı duruyor, sol eli sarkıyordu. kürşad ölmüş, fakat attan düşmemişti. ölmüş, fakat yenilmemişti." (bkz: bozkurtların ölümü)

"+ben aşka hiçbir zaman inanmadım. zannediyorum ki muhtelif objelere karşı alakalarımıza isim koyarken kadına karşı duygularımıza aşk diyoruz. ona bakarsan ben sigaraya da aşığım. sigarasız, hele kundurasız yaşayamam. ekmeğe aşık değil miyiz ? aşk bir tenasül ve gurur açlığıdır. ikisi birbirine karışıyor,belki. sonra bir mizaç meselesi. ben kendimde aşka istidat görmüyorum. sevebileceğimi zannetmiyorum. çünkü aldanmak korkusu beni daima muannid tahlillere sevk etmiştir. -belki aşk sevmek ve aldatmak korkusunda da doğar." peyami safa - biz insanlar

yaşlı gözlerimi ellerimin arasına gömüp bir an ölümü düşündüm. kim bilir, şimdi ne kadar da güzeldir ölüm. kahverengi toprakta huzur içinde uyumak, başının üzerinde hafifçe esen yelin kuru otlar arasında çıkardığı hışırtıyı dinleyip hoş bir seda bulmak... ve her şeyden önemlisi içinde buluduğun anı unutmak, hayatı ve bu hayatta yaşayan günahkar insanları bağışlamak... (bkz: incir kuşları)

tanrının her şeyi gördüğü söylenir. bu bazen biraz uzun sürse de. (leyla)

"talih diye okumuştum bir yerde, kör değil cahildir. talih diye düşündüm, istatistik ve olasılığı bilmeyenlerin tesellisidir".

"sürekli sorunlardan bahsetmek yetersizliğin reklamıdır"

"her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar" dedim. "ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür, nedense bundan kimse korkmaz!" (bkz: kardeşimin hikayesi)

soran olursa farzı, cevabındır hep sonra dertler bitecek mi sandın, olacaklar hep tonla. madem şeytanı sevmezsin ne dolaşırsın onla ?

kanıtın yokluğu yokluğun kanıtı değildir (bkz: cosmos)

güneşler, yıldızlar , avizeler... gerçekten sevilenlerin bu oyuncaklara ihtiyacı var mı ? /cemil meriç - jurnal