bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ben. insanlara güvenemiyorum. sevdiğim, aşık olduğum, insana bile güvenemiyorum. insanlara karşı hep bir kin, nefret var içimde. kendime insan derken düşünüyorum, çekiniyorum. galiba şizofren olacam
    2. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      haaah afferin sizee. afferin size. mmmahh
    3. 9
      +
      -entiri.verilen_downvote
      i̇steyerek mi yapıyorum bunu emin değilim. ama öylesine soyutladım ki kendimi diğer insanlardan aylardır görmediğim annemi bile doğru dürüst özledim mi emin değilim. beni arkadaşlarım da ailemde ciddi şekilde özlüyorlar bunu görebiliyorum ama ben onları o kadar özledim mi emin değilim. arkadaş çevremde sevilen bir insanım, yeni tanıştığım insanlarla bile hızlı şekilde yakın diyaloğa geçebiliyorum. ama bunu ne kadar isteyerek yapıyorum emin değilim. az önce sokağa çıktım mesela. büyük bir meydanda havuzun etrafında çay içen yüzlerce genç insan vardı. i̇nsanlar oturmuş bir şeylerden bahsediyorlardı. büyük bir kaos vardı. kulaklığımdaki sesleri bile bastıran bir uğultu vardı. adeta bir filmden rabarba sahnesi gibiydi. kulak tırmalayan rahatsız edici bir insan popülasyonu vardı. açık havada çay içmeye bayılırım oysaki ama o kadar rahatsız edici bir insan topluluğu vardı ki çay içmeye imtina ettim açıkçası. biraz uzakta bir bankta dolunayı seyretmek daha huzurlu ve dinginlik vericiydi. kafamda o kadar çok ses varki bunu nasıl anlatabilirim bilmiyorum. zaten bu "kafamda sesler" var cümlesini de burası dahil her alanda sıklıkla kullanıyorum galiba ama kesinlikle bir metafor değil. kafamda filler sikişiyor. kafamdaki sesleri bir orkestra şefi gibi yönetmeye çalışmaktan insanlara yanaşmaya vakit bulamıyorum. i̇kisine birden tahammül edemiyorum. çok kasıntı bir durum. yaşlı amcaların prostatı gibi sesleri şekle sokmaya çalışırken darlanmaktan çişim geliyor amk. yoruluyorum. biraz uykuya ihtiyacım var. biraz huzura ihtiyacım var. i̇nsanlar "şehrin tantanasından" tatillere gidiyorlar, dağa bayıra vuruyorlar kendilerini. biraz sakinlik arıyorlar, insanlardan kaçıyorlar. ne güzel.. ben kendimden kaçamıyorum. uyumak istiyorum. huzur bulmak istiyorum. ölmek istiyorum. kafamdaki sesler yakamı rahat bırakmıyor, insanlardan soyutlanma ihtiyacı duyuyorum. bir şey dicem? i̇nsanlara nasıl tahammül edebiliyorsunuz? biraz taktik verin. ama şimdi değil, bir ara verirseniz iyi olur. şimdi olmaz, kafamda sesler var. not: bu entry kasten 00'a 2 kala yazılmıştır.
    4. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      pişman değilim . bir daha olsa yine soyutlarım
    5. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      insanlarla arana duvar örersin ve o duvarı sadece senin izin verdiklerin geçebilir. duvarı aştıktan sonra geri dönerlerse sıkıntı büyük tabii
    6. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şimdilik kulaklıklarımla yetiniyorum
    7. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      neden sürekli kendi derdini anlatan, senin derdin yokmus gibi davranan "insanlar"dan soyutlamayayım?
    8. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      neticesinde hayvanlara daha merhametle, sevgiyle bakabilmeyi getiren eylemdir. çok da doğrudur bence. i̇nsanlardan sürekli olarak kalleşlik gören birinin, kendini onlardan uzaklaştırmaktan başka çaresi kalmaz. hele hele insanlar tarafından açılan, durmaksızın kanayan yaraları var ise..
    9. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bu gece yine yaptığım bir şey . yalnızlığı seviyoruz çünkü
    10. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bir zamanlar yaptığım bir eylemdi.. en yakınındaki insanı kaybetmekle sonuçlandı. tarifi imkansız yaralar açtı bende artık öyle biri olmamaya karar verdim ve bundan zerre pişman değilim..
    11. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      dün bir kez daha farkettim ki ben insan sevmiyorum. aynen bu mesajı attım daha dün bi arkadaşa. yakın bir arkadaşım ve yanında gelen ortak arkadaşımızla birlikte iftar için eve gittik. kızın yanından kaç defa diğer odaya kaçtım bilmiyorum. yemeğe bakayım dedim, eşyalarımı toplıcam dedim türlü türlü bahaneler bulup diğer odalarda oyalandım. tahammül edemedim yanında durmaya. i̇nsanların çoğu enerji süpürgesi gibi. bütün enerjini silip süpürüyorlar. onlarla görüştükten sonra kalmıyor yaşama sevincin falan. başın bedenine ağır geliyor. maddi manevi külfet oluyorlar, yük gibiler. yakın arkadaşıma o gider gitmez utanarak dedim ki ben bi daha senden başkasıyla buluşmam gelmesin kimse seninle. ben gerçekten farklı hissediyorum. bunu söylemeye utanıyorum çoğu zaman. yanlış anlaşılmaya çok müsait ama cidden farklı hissediyorum. insan sevmiyorum. değer verip muhatap olmak, muhabbet etmek istediklerim o kadar az ki. hatta onlardan bile sıkılıyorum. önce görmek için can atıp sonra da yanlarında sus pus oluyorum. i̇nsanlar gözümde fazlasıyla garipler. tuhaflar. eskiden beri böyleydim. hep seçiciydim ama artık hep kabuğumda yaşar oldum. en sevdiklerimden ayrılmak zorunda kaldım. bi daha da kimseyi önemsemedim. ailemi bile aramayı unutuyorum çoğu zaman. kaç defa bunun azarını sitemini yedim bilmiyorum. hatta abim bi ara ciddi ciddi kontrol ediyordu beni, belli periyotlarda annemi aramam gerektiğini hatırlatıyordu. çünkü annemle babam çok üzülüyormuş, bu konuşuluyormuş evde. en son gidişimde artık annem ciddi bir şekilde, insanlardan bu kadar uzak durduğum için sitem etti, baya üzgündü. nasıl üzüldüğümü anlatamam. çok farklı şeyler gelmiş aklına. yanlış düşünceler yer etmiş içinde. anlatmaya çalıştım ikna edemedim. sırf mutlu olsun diye istediği gibi davrandım. çoğu zaman o istiyor diye yapıyorum zaten. i̇çimden geldiği için değil. dostoyevski'nin kitabından şu sözü geliyor sürekli aklıma, kendimi bu sözde buluyorum. "tamamiyle ciddi olarak söyleyeyim ki, böcek olmayı çoğu zaman arzuladım. yazık ki buna bile layık olamadım. baylar, yemin ederim ki, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır, gerçek; tam manasıyla bir hastalık." son bir yıldır da çoğu şeyi unutuyorum çoğu şey umurumda değil. i̇nsan ilişkilerimde sık sık hatalar yapıyorum. i̇yice yabanileştim. i̇nsanlarsa bu konuda hassas oluşumu iyiye yoruyorlar, ama değil. tahammülsüzlük beni çok korkutuyor. i̇çimde, aklımda belirsiz olan meseleler var. belirsizlik çok korkunç. dipsiz bir kuyu. kara bir delik gibi. ne düşeceğini biliyorsun ne çıkacağını. hayatımda ilk defa korkudan uykularımın kaçtığını, üzüntüden yiyememenin ne olduğunu gördüm. durulmanın sessizleşmenin soğukluğunu hissettim. yabancısın kendine bile. i̇nsanlar uzak. i̇nsanlar boş. i̇nsanlar aptal. i̇nsanlar sıkıcı. keşke istediğimiz an kendimizi dondurma imkanımız olsa. şöyle bir 3 sene falan dondursam. dün o arkadaşımın dizlerine yattım, hani bu gönül ve zihin yorgunluğu da nasıl anlatılır ki. dünden beri kendimde değilim. hiç bir şeye odaklanamıyorum. gerçekten şu insanlar.... sevilesi yanları yok.
    12. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İnsan detoksu. Arada iyi gelir
    13. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      belli zamanlarda, kişinin kendisiyle baş başa kalması gereken durumlarda yapılabilir fakat fazlası çok zararlı olup kişide iletişimsizlik problemi doğurabilir. kaldı ki bir insanın, kendini diğer insanlardan soyutlaması imkansız. istese de istemese de, yaşadığı müddetçe her an insanlarla iç içe, hep bir iletişim halinde olacaktır. ömrü boyunca bunu bir eziyet olarak değil de gönüllü olarak yapması kişinin kendisi için en faydalı olandır. edit: düzeltme.
    14. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Alternatif olarak İnsanlıktan çıkmak.
    15. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok ihtiyacım var buna ama ne mümkün ki
    16. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Özellikle son üç yıldır, farkında olmadan giriştiğim eylem. Napayım, başka çarem yok. Hayat çok yıpratıcı. Bir şeylerin de pek yolunda gittiği söylenemez. Ülkece zor günler geçiriyoruz. E tabii, bir de insan sevmek tabiatımızda yok sanırım.