çocuk yetiştirmenin türk olup olmamakla alakası yok. finlandiya'nın eğitimde dünya markası olmasının sırrı etnik kökeni değildir, berrak zihniyetli oluşları ve bunun sayesinde uyguladığı verimli politikalardır.
ancak..
olayı bizim toplumumuza indirgersek, çelişkili bir toplum olduğumuzdan mütevellit, çocuk yetiştirmede "de" sıkıntılı olduğumuz bariz.
her ne hikmetse, yeri geldiğinde herkes neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilir. ama düzenek öyle bir kurulmuştur ki, yeri çok nadir gelir.. bu yüzde kimse doğruya kolay kolay yanaşmaz. işlerine gelmez çünkü.
misal; hiçbir baba maaşının, komşusuyla kıyaslanmasını istemez. ama oğlunun notlarını komşu çocuğunun notlarıyla çok rahat kıyaslar. bunu ona ikaz ettiğinizde de "babaya hesap mı soruyorsun lan sen?" der. rencide edici kıyaslamanın kötü bir şey olduğunu sadece kendi kimliği söz konusu olduğunda hatırlar. başka türlü ipiyle kuşağı olarak takılır.. al sana elinle koymuş gibi bulabileceğin bir çelişki.
"herkes her şeyin farkında. ve kimse hiçbir şeyi yanlışlıkla yapmadı."
.
olayın sosyolojik kısımları da vahim. birçoklarına göre türkiye; yeni avrupalı olamamış eski doğuludur. iki arada bir derede kalmışızdır. yalnızızdır. çok zemheri geçirdik, ama yediğimiz ayazları unutmaya başladık..
şunu kast ediyorum; haddinden fazla taviz verdik has kültürümüzden. avrupa özentiliği, araplaşma, amerikan dayatması, hatta bir dönemki rus etkisi.. hepsinin iyi yanlarını almamız gerekirken, hepsini çok kontrolsüz ve uzun vadeli düşünmeden aldık koynumuza. tıpkı suriyeliler gibi..
çocuk yetiştirme hususundan örnekle; gidin bakın eski türklere, böyle kendini bilmezce mi yetiştiriyorlarmış çocuklarını?
hadi onu geçtim. daha yakından bir örnekle; açın bakın fatih sultan mehmed'in hayatına. aldığı eğitime, alışkanlıklarına, hobilerine, ilgi alanlarına. 6 dil bilen, şiirler yazan, çok farklı türde kitaplar okuyan bir sultan..
o öyle yüce bir sultandır ki; -helenistik dönem- felsefe(si), biyoloji, mimari, mühendislik, geometri, astronomi gibi gibi onlarca farklı türden ve dilden oluşan, paha biçilemez derecede değerli bir kütüphane kurmuştur kendisine. bu bağlamda fatih gerçek bir entelektüeldir. zaten bu yüzden -sanılanın aksine- yaşadığı dönemde halk tarafından pek de sevilmemiştir. -çağın çok ötesinde düşünen, konuşan, hareket eden adamları kitleler hiçbir zaman sevmez.-
fatih kendisi ve dönemi itibariyle tam olarak eşiktir.. bu eşik sadece; bir çağın kapanıp, başka bir çağın açılmasıyla sınırlı değil.
neden özellikle fatih diyorum?
fatih'ten sonra, -torunu olan- yavuz sultan selim, gitmiş mısır'ı fethetmiş, hilafeti de istanbul'a getirmiş. buyurun cenaze namazına..
-bunun pek dile getirilmeyen meali şu; osmanlı türk kültüründen yavaş yavaş feragat etmeye, tam da bu zaman daha önce hiç olmadığı kadar start vermiş.-
tamam, doğu'nun egemenliği bize geçmiş. tamam, hazine bir daha asla o kadar dolmayacak şekilde tıka basa dolmuş. tamam, hatta bu hazine sayesinde yavuz'dan sonraki -tek çocuk olduğu için direkt olarak tahta çıkan- kanuni sultan süleyman onlarca sefer yapabilmiş ve devletin sınırlarını en fazla genişleten padişah olmuş.
ancak dediğim gibi, tüm bunları elde ederken göz ardı ederek kaybettiğimiz şey her şeyden daha önemliydi; öz benliğimiz.. -bugün de devam ettiği üzere.-
"fıtrat değişir sanma, bu kan yine o kandır."
hatta arttırıyorum; arap kültürü, sadece sıçradığı kültürü değil, zaman geçtikçe kendi kültürünü de zedeleyen bir kültür. bugün islam'a dair milyon tane hurafe ortalıkta dolanıyorsa ha bu andavallar yüzünden. iddia ediyorum; şayet islamiyet araplara değil de, herhangi bir türk coğrafyasına inmiş olsaydı, bugün ortalıkta her manada bambaşka bir maneviyat, sosyal hayat ve daha temiz bir düzen vardı.
velhasıl; çocuk yetiştirme mevzusunu günümüz türk toplumuna indirgeyerek ele alacaksınız, bu işe girizgah bile yapmadan göz atmanız gereken daha çoookkk etken var. girizgahtan sonrasına değinmiyorum bile..
.
ikaz: düne kadar kendinden sonraki nesilleri itin götüne sokanlar, bir zahmet bu konuda pamuk elleri vicdana koysunlar. -
(#1650073) -
(#2098008)
not: türküm ve çok da güzel çocuk yetiştiririm bir kere tamam mı? hele bir yavrum olsun, onun -en az birer- yabancı dil, spor ve enstrüman çalma ile ilgilenmesini sağlayacağım. tüp/su kamyonunun arkasına en iyi nasıl takılınır onu da öğretmek boynumun borcu.