mustafa kemal atatürk

---alıntı--- “…bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum. görüyorsun ya, gittiğimiz her yerde mütemadiyen dert, şikayet dinliyoruz… her taraf derin bir yokluk; maddi, manevi bir perişanlık içinde … ferahlatıcı pek az şeye rastlıyoruz; memleketin hakiki durumu bu işte. bunda bizim bir günahımız yoktur; uzun yıllar hatta asırlarca dünyanın gidişinden gafil, birtakım şuursuz idarecilerin elinde kalan bu cennet memleket; düşe düşe şu acınacak hâle düşmüş… büyük istidatlara malik olan zavallı halkımız ise kendisine mukaddes akideler şeklinde telkin edilen bir sürü batıl görüş ve inanışların tesiri altında uyuşmuş kalmış… bu arada beni en çok üzen şey nedir bilir misin? halkımızın zihninde kökleştirilmiş olan, her şeyi başta bulunanlardan beklemek itiyadı … işte bu zihniyetle; herkes büyük tevekkül ve rehavet içinde, bütün iyilikleri bir şahıstan yani şimdi benden istiyor, benden bekliyor. fakat nihayet ben de bir insanım be birader, kutsi bir kuvvetim yoktur ki …” ---alıntı--- seni o kadar iyi anlıyorum ki... ancak bu kadar anlayabilirdim yani. kendisinden yapılan şu azıcık alıntıdan bile atatürk'ün insani yönünü, zaaflarını, yorgunluklarını, çaresizliklerini görebiliyorum. bunun yanı sıra nokta tespitlerinde ne kadar başarılı olduğunu görebiliyorum. nelerden muzdarip olduğunu görüyorum belki de neredeyse hiç değişmeyen sıkıntılar. seni o kadar iyi anlıyorum ki...

"hayattaki yegane üstünlüğüm, türk doğmaktır." gazi mustafa kemal

“uyuyan milletler ya ölür, ya da köle olarak uyanır.”

"demokrasi esasına müstenit hükümetlerde, hakimiyet, halka, halkın ekseriyetine aittir. demokrasi prensibi, hakimiyetin millete ait olduğunu, başka yerde olmayacağını iltizam eder. bu suretle, demokrasi prensibi, siyasi kuvvetin, hakimiyetin menşeine ve meşruiyyetine temas etmektedir. yöneticiler, iktidara saltanat sürmek için değil, millete hizmet için getirilmişlerdir. ulusa karşı olan görevlerini kötüye kullandıkları takdirde, şu ya da bu biçimde ulusal iradenin kendi haklarında vereceği kararla karşılaşırlar. ulus tarafından, ulus adına devleti yönetmeye yetkili kılınanlar, gerektiğinde ulusa hesap vermek zorunda olduklarını bilmelidirler."

kemal ismini alması hakkında tarih kitaplarımıza bile giren bir yanlış anlaşılma olduğunu düşünüyorum. kemal ismini alması hocası ve kendi arasında yaşanan bir karışıklık değil sınıftaki diğer bir mustafa yüzündendir. hatta sınıfta 3 tane mustafa isimli öğrenci vardır zaten bir öğretmen ile öğrencinin isminin karışması pek mümkün değildir (hocam, öğretmenim gibi hitaplar dolayısıyla) kemal ismi ise öğretmenin dedesinden geliyor. bu ismi veren hoca ise yüzbaşı üsküplü mustafa sabri bey'dir

emanetin her geçen gün ellerimizden kayıp gidiyor, hiçbir şey yapamıyoruz. affet..

(#321087) değişmediniz, değişeceksiniz.

ne mustafa'yı, ne kemal'i, ne de atatürk'ü tek başına hitap edilemeyen bir "adam" olarak 10 kasım 1938 yılında hayata veda eden kahramandı. geri gel, lütfen. senin fikirlerini öldürmek isteyenlere taviz verme. o zeki kullandığın aklınla; bize güç, destek ver. kurtar bizi.

hakkında yapılan "atam, sen kalk da ben yatam." tiradı zaman zaman fazla göz tırmalayıcı bir hal alıyor. oysa "eğer ülkeni kurtaracak bir lider beklemekteysen, ben size hiçbir şey öğretememişim demektir." bile demişti. bunu da anlayıp uygulayamadık. diğer birçok fikri gibi.. --- spoiler --- "karşılaştırma burada sona erer. büyük iskender dünyayı fethetmişti, böyle bir şey yapmadım. o dünyayı istilâ edeyim derken kendi vatanını unutmuştu; ben vatanımı hiçbir zaman unutmayacağım." --- spoiler ---

türkiye cumhuriyeti'nin mareşal gazisi. 80 yıl önce vefat etmesine rağmen halen mezarının yanında dahi hakaretlere uğrayan kurucu önderimiz. zamanında "andımızı okutuyorlar :((((((", "statlarda bayramlarda donuyoruz :((((((((" diye salya sümük ağlayanlar şimdi mağdur olacak konu bulamayınca vites yükseltip mezarının yanında hakarete başlamış. it ürür, kervan yürür.

şu dünya üzerinde nefes almış en güzel insan. her şeyiyle.

yaşa mustafa kemal paşa yaşa

Liderliği, görüşleri, başarıları, yaptıkları, yapmak istedikleri, yazdıkları, okudukları, söyledikleri her şeyi bir tarafa. Bu denli bir karizma gerçekten çok az rastlanır bir şey. Asaletin vücut bulmuş hali değil de asalete vücut vermiş gibi. şuna bakar mısınız? Sonra da buna Edit: en beğendiğim fotoğrafını ekledim

“büyük ve haysiyetli bir millet olan türklerin tarihi insanlık kadar eskidir. osmanlılar ve selçuklulardan ônce de türkler, dünyanın dôrt bucağında devletler, imparatorluklar vücuda getirmişlerdir. nerede bir türk devleti batmış ise, bunun yıkıntıları üzerinde daima yeni yeni devletler kurmuşlardır. şimdi de bôyle bir tarihî an gelmiş çatmıştır. osmanlı devleti çökmüştür, fakat tarihî zincir kopmayacaktır”

"türk milletinin içtimai nizamını ihlale müteveccih didinmeler boğulmaya mahkumdur. türk milleti, kendisinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen müfsid(bozguncu), sefil, vatansız ve milliyetsiz sebükmağzların hezeyanlarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara müsamaha gösterecek bir heyet değildir. o, şimdiye kadar olduğu gibi doğru yolu görür. onu yolundan saptırmak isteyenler ezilmeğe, kahredilmeğe mahkumdur. bunda köylü, amele ve bilhassa kahraman ordumuz beraberdir. bunda kimsenin şüphesi olmasın. hakim efendiler! siz kanun adamlarısınız! elinize milletin, vatanın her türlü hak ve menfaatlerini vikaye(koruma) eden kanunlar tevdi(vermek) edilmiştir. işaret ettiğim noktaları işittiniz. türk milletinin büyük haklarını müdafaa ederken bu noktalar ehemmiyetle hatırda tutulmalıdır. bu memleketteki komünistler, yalnız bizim tevkif(tutuklamak) ve hapsettiklerimizden ibaret değildir. bu işlerle bizzat yakından alakâdar olacağım. şurası unutulmamalıdır ki, türk aleminin en büyük düşmanı komünistliktir. her göründüğü yerde ezilmeli!" atatürk'ün 6 ağustos 1929 yılında, eskişehir tren garında kendisini karşılamaya gelen kalabalığa yaptığı söylenen konuşma. daha sonraki yıllarda atatürk, lise son sınıf tarih kitabı üzerinde düzeltmeler yaptığı bir gün, kitabın "harsî, medenî, iktisadî vâsi bir mübâdele te'min olunduğu takdirde bütün türk âleminin serî inkişafı te'min olunabileceği ve diğer milletler arasında türk milletinin de lâyık olduğu mevkii işgal ederek bir âmil-i medeniyet olabileceği âşikâdır" satırlarının altına eskişehir istasyonunda verdiği tarihi emri kendi eliyle de yazmıştır: şurası unutulmamalıdır ki, türk aleminin en büyük düşmanı komünistliktir! her göründüğü yerde ezilmeli!

saygı ve özlemle

canım atam ❤

Şu kaydı telefonuma indirdim. Sabahları dinliyorum okula giderken. Acayip gaz veriyor. Tanım: vefatından 80 yıl sonra bile vatandaşlarına umut verebilen kişidir.

i̇nsanın tüyleri diken diken oluyor.

ulan ben adının geçtiği kağıdı çöpe atmaya kıyamazken millet neler diyor. bugün yaka kartı taktım seni hiç unutmayacağız yazan atatürk resimli kadın gelmiş bana diyor ki neden bu adamı takıyosun osmanlıyı yıkıp islamı türkiyeden sildi. hey allahım ya kafayı yiyecem en sonunda

geçtiğini yollarda, bıraktığın çiçeklerin i̇zlerini duruyorum. susuz kalmış ilimin, kökleri ulaşamamış hala yeterince uzağa fikirlerinin. çok korkuyorum inan, senden mahrum kalanlardan şimdi yasını tutsam fikirlerine bağlı kalamam. atam, nasıl derim sana kalk da ben yatam, hiç mi kızarmaz yüzüm? bir kelamın yüreğime dokunmamış demektir, bunun anlamı. eğer ben bir lider beklemekteysem, kurtarmak için ülkemi, dinlememiştir yüreğim hiç seni dokunmamış kalemime ellerin. hele o mavi gözlerin, tam karşımda ağlıyorsa gelecek için ölümünün hiçbir anlamı kalmamıştır bu gençlik için.

şunu da şuraya iliştireyim; (#2147695)

hiç kimse o’nun gibi olamayacak..

bu anlamlı günde sana verilebilecek en değerli hediyeyi verdik atam. halk kazandı.

gâzî paşa hz.lerinin samsun'a çıkmak için evola'nın da doğum günü olan, 19 mayıs'ı tercih etmesi ve müthiş galatasaray öngörüsü üzerine düşünümlerimi yazmak isterdim. ancak bu ehil ve de ferâset sahibi olmayan kulaklara göre bir mes'ele olmadığı için susuyorum.

bence en büyük şanssızlığı yaşarken çevresinde politikadan adam akıllı anlayan birisinin olmaması ve ona sürekli çilingir sofrası kurduran misafirlerinin olmasıydı. politika denen bok çukurunun yarattığı stres ve aşırı alkol almaktan dolayı ölüm için genç denilecek bir yaşta siroza yakalanıp 57 yaşında öldü. keşke şansı yaver gitseydi de kurtuluş harbinden sonra alınması gereken ağır sorumlulukları almayıp hayatının geri kalanını geçirmek istediği hatay'da geçirseydi de şöyle 80'li yaşlarında vefat etseydi.

türk genci'nden ötürü şöyle demiştir: "türk genci, devrimlerin ve rejimin sahibi ve bekçisidir. bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve devrimleri benimsemiştir. bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır demeyecektir. hemen müdahale edecektir. elle, taşla, sopayla ve silahla, nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır. polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp suçlu diye onu yakalayacaktır. genç, 'polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir' diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. mahkeme onu mahkum edecektir. yine düşünecek: 'demek adliyeyi de islah etmek, rejime göre düzenlemek lazım!' onu hapse atacaklar. kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana, ismet paşa'ya, türkiye büyük millet meclisi'ne telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını kayrılmasını istemeyecek. diyecek ki, 'ben, inan ve kanaatimin icabını yaptım. müdahale ve hareketimde haklıyım. eğer buraya haksız gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir!' işte benim anladığım türk genci ve türk gençliği budur!"

tanıdığım en mükemmel adam

Türkiye Cumhuriyeti'nin görüp görebileceği en mükemmel insan. Deha.

Mustafa Kemal Atatürk 'ü sol partilerle ve sol düşüncesi ile bağdaştıranlara gerçekten gülüyorum çünkü biliyoruz ki Atatürk bir Türk Milliyetçisidir.

Kalbimizde varolan; koca bir sevda çınarısın sen.

başlığa bi' göz atayım dedim de atmaz olsaydım.. ilk sayfalarda ne kadar övgü içeren girdi varsa hepsi seri eksiye maruz kalmış, sonrasını okumaya gerek bile duymadım göreceklerimden ötürü. burada yobaz ve Atatürk düşmanı kişilerin olduğunu biliyordum da bu kadarını tahmin etmiyordum... şaşırttınız beni. ne söylesem az kalır, hislerimi içimde saklı tutmak istiyorum şimdilik. eyyorlamam bu kadar..

başöğretmen diyeceksiniz! kütahya - eskişehir savaşları'nın 4. gününde, ankara' da maarif kongresi'ni topladığını, 'cehaletle savaş, en az düşmanla savaş kadar önemlidir!' sözünü bilerek, sakarya meydan muharebesi'ne öğretmenleri savaş alanına kabul etmediğini, onlara cephe gerisinde görevler verdiğini bilerek, harf inkılabı'nı yaptığında, 1 ay boyunca ülkeyi kara tahta ile gezip, insanlara Latin harflerini kendisinin tanıttığını bilerek, görev aldığı şam' da çıkarttığı gazetenin, eğitim işleri koluyla ilgilendiğini bilerek, hayatında okuduğu kitaplardan edindiği bilgileri ülkesini kalkındırmak için kullandığını anlayarak, başöğretmen diyeceksiniz!!!

"Bu millete her şeyi öğrettim ama üstüne vazife olmayan şeylere burunlarını sokmamayı öğretemedim" demiştir kral.

Çok bilinen yanlışlar. (bkz: atatürk'e ait olmayan sözler)

Bazen rastgele de gezerken kendisine karşı gayet rahatsız edici ve saldırgan başlıklar görüyorum. Çoğunun içi boş ama bazıları çok değişik şimdi burda zikretmek istemiyorum.

“Şayet bir gün çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun.” Sözü yaz. Göndere bas. Heh tamam. Ben üstüme düşeni yaptım. Artık bu sözü okuyanlar arasından biri çıksın bir zahmet. (bkz: Bu gece de vatan borcunu ödedik çok şükür)

ardından bıraktığı söylevler arasından en sevdiğim ve benimsediğim söylevi şudur: umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.

Başkomutan, Başöğretmen, Bozkurt, Cumhurbaşkanı, Gazi Mareşal, Muzaffer, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, Ulu önder... Bir çırpıda akla gelenler. Onu anıyoruz, onu arıyoruz.

Bu adam öyle biriydi ki Türkçeyi kendi yazmış. yaaaa (bkz: cehalet ne güzel her şeyi biliyorsun ) Nasıl bir kafa bu yemin ediyorum merak ediyorum. Şu kafayı yaşamayı o kadar istiyorum ki bazen okuma yazma bildiğim bile lanet ediyorum.

bilhassa ülkemizde ve burada sevilmemesini bir türlü anlayamadığım, anlamlandıramadığım ve hiçbir zaman da anlamayacağım ulu zat. (bkz: insan türk olur da nasıl kemal paşa'dan yana olmaz) (#2369261) sen kabrinde rahat uyu baba, evlatların hep senin izinde olacak. ne kadar sevmeyenin varsa hepsini götünden sikeyim.

"açtığın yolda gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime..." - (#2254916)

"bizim bolşevik(komünist) olmamız söz konusu değildir. biz, millet olarak kendi ilkelerimize ve geleneklerimize bağlıyızdır. sovyetler bize yardım edebilecek durumda ve düşmanımızın düşmanıdırlar. ancak bizim, kendi amaçlarımızı bir yana itip de sovyet uydusu olmamız gibi bir şey asla düşünülemez."

Türk, budalalıkların yükü altında ezilmiş, suçlarla lekelenmiş, kötü yönetim yüzünden çürümüş, savaşta yenilmiş, bitmez tükenmez felaketler, savaşlarla çökmüş, çevresinde imparatorluğu paramparça olmuştu. ama o hâlâ canlıydı. göğsünde dünyaya meydan okumuş ve yüzyıllar boyunca bütün istilacılara karşı başarıyla savaş vermiş bir ırkın kalbi çarpıyordu. elinde yine modern bir ordunun donanımı ve başında, kendisi hakkında bildiğimiz kadarıyla, kıyametin dört ya da beş olağanüstü insanıyla boy ölçüşebilecek kıratta bir başkumandan vardı. dünya yasasına düzen verecek adamlar paris'in duvarları kumaş kaplı, yaldızlı salonlarında toplanmışlardı. istanbul'da itilaf filolarının topları altında çalışan bir kukla hükümet bulunuyordu. ancak Türk'ün anayurdu anadolu'nun sarp tepeleri üzerinde bir avuç yoksul insan, kaderlerinin bu şekilde tayin edilmesini kabul etmiyorlardı. şu anda, bir açık ordugah ateşi önünde, bir mültecinin eski püskü elbiseleri altında oturan, yüce bir şövalyelik ruhuydu. winston churchill yazdığı the world crisis serisinin 4. kitabı olan the aftermath cildinde Atatürk hakkında bunları yazmıştı.

her ne kadar yıkmak için uğraşıyor olsalar da, ilelebet payidar kalması için elimizden geleni yapacağız. armağanının 97. yılında, saygı ve sevgi ile.

sana olan sevgimi cümlelerle ifade edemem. hep kalbimde, aklımda, attığım her adımdasın. unutturmayacağım, unutturmayacağız.