bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bu düşünce sisteminde iyi, kötü ve ya ahlaktan bahsedilebileceğini sanmıyorum. çünkü her şey maddeden oluşmuşsa iyi ya da kötü karakteri de madde belirler.
    2. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      dünyadaki her şeyin madde ve maddeden oluştuğunu ele alan felsefe akımıdır. onlara göre ruh bile maddedir. önemli filozoflar: julian offray de la mettrie thomas hobbes karl marx demokritos
    3. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bu entryi bu başlığa yazmak doğru mu emin değilim ama yemişim formatı bi yerde başlık açmak istemiyorum. gerekirse modlar düzenler/uyarır. kusura bakmasın kimse ama bu felsefi akımın günümüzde bazı takipçileri var ki tam olarak dalyannak demek istiyorum. nedenine sırası gelince entrynin sonlarında değineceğim. tam bir bilim tapıcılığı olarak tanımlanabilir. bilimi, özellikle 20. yüzyıldan sonra gelişen modern bilimi araç olarak kullanmaktan ziyade nihai amaç olarak tanımlayabilirler. her türlü soruya hatta "niçin" sorusuna dahi, "nasıl" sorusunu cevaplayan bilim ile cevap bulma uğraşıdır materyalizm. ne büyük bir yanılgıdır ki gerçek bilginin ancak bilim ile keşfedileceğine dair kırmızı bir çizgi çekmek. alman filozof martin heidegger komünistler üzerinden tüm materyalistlere karşı bir konuşmasında şunları söyler; "insanlar -örneğin komünistler- bilime inandıkları anda dini inanca sahip olurlar. tamamen modern bilime inanırlar. ve bu kesinlikle bir inançtır. bilimin verilerine güvenmek iman gerektirir. yine bu bir manada, insandan çıkan bir şeydir. bu sebepten ötürü bir dindir. hiç kimse inançsız değildir. her kişi bir bakıma kendi ötesine geçer. bu da bulundukları yerde olmamaları demektir." heidegger'in din diye bahsetmesinin sebebi aslında bir inanç çeşidi olduğunun altına çizmesinden ötürüdür. gayet oturaklı bir tanımlamadır. materyalizm de bir dogmadır. hem de dogma gibi dogmadır. sonsuzluğun kanun olduğu bir evrende ve insan zihninde insanın kendini madde gibi sınırlara sıkıştırması adi bir dogmatik prensiptir. burada bilimi tükaka ilan ediyor değilim. tabii ki çok kıymetli bir alandır pozitivist bilim uğraşı eyvallah. ama gerizekalı değilim. bakın ben hayatım boyunca metafizik hiç bir ögeye dair bir deneyim yaşamadım. burada dedem zamanında cinlerden birini nasıl becerdi onu anlatacak değilim. benim için metafizik alan tamamen gaybi bir inançtır. ya hu bilimsel olarak uyku felci olarak tanımlanan, halk arasında hemencecik metafiziğe cine periye yorulan karabasan bile uğramadı bana. hiç bir deneyimim yok metafizik adına. ama yineliyorum gerizekalı değilim. (#1124215) numaralı entrymde varlığın ya da bilinen maddenin yazılım ve donanım ilişkisine az biraz değinmiştim. dediğim gibi evrenin sonsuzluklar üzerine yapılmış kodlamaları birer kanundur. ben kendimi ve evreni tanıdıkça materyalizmle sınırlanmayacak kadar aşkın algoritmalar keşfediyorum. bilim ile ilgilenirken sınırla kendini tabii ki, o işin çalışma disiplini onu gerektirir ama buna mutlakiyet katıp dogmalaştırmak en hafif tabirle salaklıktır ya. gerçek olan ancak deney ve gözleme dayanır demek yemin ediyorum en başta en gerizekalı insan modelinin zihnine dahi hakarettir. şu an nerede okuduğumu ve kime ait olduğunu hatırlayamadığım bir alıntı yapacağım, çok güzeldir. "gerçek bilginin ancak ve ancak deney ve gözlem ile elde edilebilir olduğunu iddia edenler bu sözlerinin bile deney ve gözleme dayanmadığını fark edemeyecek kadar felsefe yoksunudur." budur hocam! kimden alıntıladığımı hatırlayamadığıma çok üzgünüm şu an. gerçek bilgi yanılsamasına olabilecek en iyi tanımlama. ***materyalizmin savunucularının tapındıkları ve mutlakiyet atfettikleri bilimin; çalışma prensibi olarak kendisini yanlışlayarak ilerliyor oluşu da inançları üzerine ne komik bir ironi.*** neyse şimdilerde türemiş olan "bazı" materyalistlerin dalyannaklığına gelirsek. arkadaşımız materyalizmin emri bilim kavliyle şöyle bir çıkışta bulunabiliyor; -efe aydal mode on- azıcık bilginiz olsun, ruh diye bir şey yok zaten son dönemde ruh hastalıkları hastanelerin ismi de sinir hastalıkları olarak değiştirildi. cin min de yok, zaten bugüne kadar bütün cin vakaları ona inanan toplumlarda gerçekleşmiştir. hiç bir ateist cin gibi şeyler görmemiştir. bilim buna dair en ufak bir bulguya rastlamamıştır. demek ki cin de yok. -efe aydal mode off- şimdi mealen diyor ki metafiziğe dair hiç bir şey görmedim. hep inananların hikayeleri bunlar. zaten buna dair bilimin de en ufak bir kanıtı yok. eskiden ruh hastalığı denilen şeylerin sebebini de biz bulduk sinir hastalığı onlar. bu nedenle bunların hiç biri aslında yok. -tamam gayet güzel. ayrıca evet tabii ki ruh hastalığı diye bir şey yok. o tür vakaların nöropsikolojik bozuklar olduğunun farkındayım. ortalıkta dolaşan cin efsanelerinin de çoğunun palavra olduğu daha ilk bakışta, ilk duyuşta anlaşılan şeyler. kabul. ya hu ben metafiziğe gerizekalı olmadığım için inanıyorum valla bak. hiç bir metafizik ize rastlamadım diyorum, ancak dediğim gibi sonsuzluğun ortasındaki bir nokta olarak deneyimleyemediğim her şeye; o halde yok diyemem. bazı şeylerin deneyimlenmesi gerekmez. hemen açıklayayım sebebini ve bu tip insanların iki yüzlülüğünü. onların silahı ile konuşmam lazım. örneğin hemen herkesin önünde saygıyla eğileceği, son dönemlerin en popüler fizikçi bilim adamı michio kaku aşağı yukarı şuna benzer şeyler söyler; -bu kadar büyük bir evrende, çapının inanılmaz derecede geniş olduğu bir evrende bir toz zerresinin içerindeki elektron kadar olan dünyada yaşayan insanlar olarak evrende yalnız olduğumuzu söyleyemeyiz. ya da yine son dönemde oldukça popüler olan bir teori daha vardır: "multivers" bilim adamlarının hemen hepsini ciddiye aldığı bir teoridir. bir varsayımdır. farklı boyutlarda sonsuz evrenlerin birden olabileceği iddiası. hem materyalist hem ateist olan kardeşlerimiz hemen atlar mesela bu teoriye. başlangıcı olan ve hassas ayarları olan bu evrenin tılsımına karşı hemen her ateist bu teoriye göz kırpar. örneğin; bir bilim adamı olan celal şengör de bu teoriye sıkı iman edenlerdendir. ya da yine bir farklı iddia olan "her şeyin teorisi"ne kapı aralayan "sicim teorisi" vardır. evrenin oluşumunun tüm sırrının bu teoride olduğu düşünülür ve maddenin boyutsuz iplikçilerin titreşimi ile bir melodikanın evrenin kodları olduğu düşünülür. maddenin görünmeyen "11 boyutundan" bahsedilir. vs. açıkçası bu sicim teorisine çok fazla vakıf değilim. ancak albert einstein'dan bu yana bütün fizikçilerin heba olduğu ve ciddiye aldığı bir teori. özellikle stephan hawking bu işe ömrünü vermiş durumda. filmi de çıktı hatta izleyin güzeldir. :) bu teorilerin hepsinin büyük oranda deney ve gözlem şansı hiç olmamıştır. -uzaylılar ya da dünya dışı varlıklar bir varsayımdır, bir akıl yürütmedir. mantıklı bir akıl yürütmedir ayrıca. -çoklu evrenler teorisi, kuantum alanındaki hesaplamalardan yola çıkılarak ortaya atılan bir varsayımdır. -big bang gibi sınanabilirliği olan bir teori hiç değildir. kozmik fon radyasyonlarının keşfi, evrenin genişlediğinin gözlemlenmesi gibi olaylar big bang'i güçlü kılan ve test ettiren durumlardır. multivers'ün böyle bir keyfiyeti olmadı daha. -sicim teorisi ve görünmeyen boyutlar da yıllarca yeni gelişmeler eklenen ama asla sicimlerin gözlemlenemediği, sınanamadığı bir teoridir. bir sicimin bir atoma oranının, bir atomun evrene oranıyla eş değer olduğu "düşünülüyor." iş ve oluşa matematiksel bir dayanak aranıyor. şimdi bu teorilerin hepsinin temelde metafizik ile çok fazla ortak noktası vardır. ancak materyalist arkadaşlar bu teorilere hemen çıkışıp öyle bir şey yok demez, göz kırpar, hatta iman eder. neden? çünkü taptıkları bilimin asıl kahramanlarının ortaya attığı tutarlı akıl yürütme ve hesaplamalara dayalıdır hepsi. metafizik de öyledir ama metafizik bilim adamlarının iş tanımı içerisinde değildir bütün mesele bu. farklı boyut ve o boyutta varlıklar olabilir der, cinler farklı boyutta olabilir diyemez onun işi değildir de sana n'oluyo anlamış değilim. ben çıkıp ufo muhabbeti çok fazla suistimal ediliyor, hepsi uydurma, zaten kimse bunu gözlemleyemedi de ispatlayamadı da o halde anasının feriştahı kadar olan evrende sadece canlılık bizim gezegendedir desem mantıklı bir saptama mı yapmış olurum? ben sana gel metafiziğe iman et demiyorum ki, sadece kendine çizgi çekme. yazılımını donanım ile sınırlandırma güzel kardeşim. işte cinlere, şeytana, uhreviyata ya da ne bileyim metafiziğin tamamına, hatta tanrıya böyle ketum bir tutum içerisinde olan materyalistleri görünce ve buna dayanak olarak da deney ve gözlemi öne sürdüklerinde sergiledikleri iki yüzlülüğe çok pis ayar oluyorum. dalyannak tabiri refleks olarak çıkıyor ağzımdan. (#1117204) numaralı bu girdimde ünlü bir sihirbaz olan harry houdini'nin hayatına dair bir hikaye anlattım. hikayenin gerçek olması önemli değil kıssadan hisse önemli benim için. özellikle entrynin ikinci bölümünde yazdıklarım önemliydi. tamamen uydurma da olsa konuyla örtüşür. rivayete göre houdini aslında farklı boyutlardan olan varlıklarla iletişime geçen, okültist yeteneklere sahip birisi olmasına karşın hayatı boyunca sihirbazlık mesleğini kullanarak ruhçuluk yaptığını iddia eden hileci şarlatanların hilelerini ifşa etmiş aslında böyle şeylerin sahtekarlık olduğunu anlatmış her yerde. yine rivayete göre bu çabasının sebebi bu tarz ezoterik uğraşların istismar ediliyor oluşunun ve işin ayağa düşmesinin engellenmesi. o bu şekilde ruhçuluk uğraşını suistimal edenlerin foyasını ortaya çıkararak gerçek ruhçuların gizliliğini ve saygınlığını korumaya çalışmış. neyse burası önemli değil. ancak kıssadan hisse günümüzde cin muhabbetleri ile, halk efsaneleri ile aldanıp materyelizm ile insanı sınırlandırmak ahmaklıktır bana göre. insanı küçümsemeyin. varlığı küçümsemeyin. gerçek bilginin tek kapısı olarak bilimi görüp "maddenin özünü maskara etmeyin" derim ben. varlık insani deney ve gözleme sıkıştırılamayacak kadar engin ufuklar içeren bir deryadır emin olun. -bu arada bu son cümledeki metod bir çok bilimsel keşfin de temelini atmış olan zihinsel şartlanmadır. :) hadi okuyana selam olsun burdan... :)