Ah şu büyükler …büyükleri o kadar iyi anlatıyor ki “ay hakkatten öyle, aynısı aynısı” dedim. Herkes her yerde kusturana kadar o kadar paylaştığı için okumamakta direnmiştim. Küçük prensli bardaklar, cüzdanlar, atkılar, ajandalar… mesela bi kar yağıyor, camın kenarında küçük prens bitiyor, ortalık küçük prenslerle kaynıyor. Bugün el attım, iyi ki de el atmışım
---
spoiler ---
Büyükler sayılara bayılırlar. Tutalım onlara yeni edindiğiniz bir arkadaştan söz açtınız, asıl sorulacak şeyleri sormazlar. Sesi nasılmış, hangi oyunları severmiş, kelebek biriktirir miymiş, sormazlar bile. “Kaç yaşında?” derler, “kaç kardeşi var? kaç kilo?babası kaç para kazanıyor?” Bu türlü bilgilerle onu tanıdıklarını sanırlar
Deseniz ki, “ kırmızı kiremitli güzel bir ev gördüm. Pencerelerinde saksılar, çatısında kumrular vardı” bir türlü gözlerinin önüne getiremezler bu evi. Ama “yüz bin liralık ev gördüm” deyin, bakın nasıl “aman ne güzel ev!” diye haykıracaklardır
---
spoiler ---