Birden yüzüme buz gibi çarpan ve yok yere beni buhrana sürükleyen durum.
Ansızın şu sahnenin içine girdiğimi fark ettim.
gorsel
Bir kere daha böyle olmuştu bana da çok üzülmüştüm. Kaldırımda saplanıp kalmıştım. Konuşacak tek bir kişinin bile olmadığını hissetmiştim.
Yine oldu. Yine kapadım kendimi. Bak gördün mü? Yine dönüp dolaşıp hep geldiğim yere geldim. İyi mi oldu şimdi?
Ne ara bu kadar yalnızlaştırdım kendimi tam emin olamıyorum. Ne ara insanlardan ümidimi kestim ne ara çıplak kaldım hatırlamıyorum artık.
Yalnızlık bir giysiydi, zırhtı falan şimdi ise kendimi soyulmuş portakal gibi hissediyorum. Biraz daha beklersem ne suyum kalacak ne tadım. Kuruyup gideceğim.
Ben çiçek açacaktım daha. Güzel günler görüp insanlarla güzel anılar bırakacaktım geriye. Şimdi birden her şey çok uzak geldi.
Ne gereği vardı ki tüm bunların? Evet gereği yoktu. Bu kadar yükselmemeliydim, bu kadar alçalmamalıydım. İrtifamı korumalıydım. Yapamadım yine.
Konuşabileceğim bir kişi bile yok. Ben mi terk ettim insanları onlar mı beni terk etti onu da bilmiyorum. Şimdi tam bu anda sebepler anlamsızlaştı. Elinde buz gibi, amasız fakatsız bir gerçek kalınca sadece sebepler önemini yitiriyor.
Uykuluymuş da, frenler bozulmuş da, karşı şeritteki hayvan alkollüymüş falan hepsi gereksiz detaylar. Kaza olunca ölen kim ona bakılır. Ölen öldüğüyle, olan olduğuyla kalır. Öncesini siktir et.
Çok sıkılıyorum biliyor musun? Karnıma ağrılar saplanıyor. Bütün gün tavanı izlememek için yeni gerekçeler üretmek zorunda kalıyorum.
Kendimi her gün bir şeylere ikna etmem gerekiyor. Sürekli yorgunum yorgunluğumu yenmek için bir şeyler yapmam gerekiyor. Çikolataları düşünüyorum, insana iyi gelen şeyleri düşünürken aklıma çikolatalar geliyor.
Sigarayı kartonla alıyorum kahvenin soğuması asla umurumda olmuyor. Filmler... Filmler ve kitaplar inanın hiçbir işe yaramıyor. Sevdiğim insanlar... Sevmek bir işe yetmiyor.
Aptal olma, kafanı çalıştır diyor birisi. Sana inanmıştım ben diyor kafamda bir ses. Hiçbirini duymuyorum. Yalan söyleme artık diyorum kendime. Ölmek bir ihtimalken konuşacak birilerini illaki bulman gerek diyorum.
Ne konuşayım tam da şu anda?
Seni ilgilendiren üst üste kaç tane anlamlı cümle kurabilirsin? Bunun testini yapmak istiyorum bir gün. Sabah uyanacağım ve işe yarar kaç cümle kuruyorum akşama kadar onu öğreneceğim. Yaşamaya değer kaç nefes alınıp veriliyor sabahtan akşama kadar bilmiyorum.
Eskiden sevdiğim hiçbir şeyi artık eskisi gibi sevemiyorum.
Evet böyle bir problem var şu an.
Konuşacak kimsenin olmamasından daha kötü bir problemle karşılaştım. Sevgimi de tutku mu da yitiriyorum. Her şeyin suçlusu budur herhalde. Bu ikisi olmayınca insanın saksıdaki çiçekten farkı kalmıyor.
Birisinin iki damla suyuna muhtaç olduğunu bilerek filizlenmeye çalışmak dünyanın en onur kırıcı yaşam formu. Bitkilere de acıyorum. Umarım durumlarının farkında değillerdir.
İnsan, gerçekten olduğu hal ile süsü püsü olmadan karşı karşıya geldiğinde, halini dışarıdan bir göz ile görebildiğinde çok üzülüyor. Bitkiler diyorum, umarım durumlarının farkında değillerdir.
Odamdaki aynayı kaldırmam gerek.