Karşıdan geliyor bir atlı
Elinde bir tepsi tatlı
Üzüm üzüme baka baka
Senin ki benden kara
1
+
-entiri.verilen_downvote
Kafiye ve uyumu reddeden ikinci yenicilerin şiirleri çoğunlukla böyledir.
"Önce sesin gelir aklıma
Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
Sonra cumartesi günleri gelir
Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.
Kırk kere söyledim bir daha söylerim
Savaşta ve barışta, karada ve denizde,
Düşkünlükte ve esenlikte
Zamanımız apayrı bize göre
Yanyana olduk mu elele
Aç kalsak ağlamayız biliyorum."
Turgut Uyar
0
+
-entiri.verilen_downvote
ne gerek var ulan kafiyeye
böyle dengesiz yazınca
olmuyor mu?
anlatamıyorum muyum derdimi size?
bırak git dinleme beni.
istemiyorum seni de gülüşünü de
asosyal'e
bir şiir dedim
kafiyesiz, anlamsız
geceden geceye
şiir yazamayan şair
2
+
-entiri.verilen_downvote
Kâfi derece kafiye gerekir demişler her şiire
Kahve eşliğinde kahverengi kitaptan kafiyeli dizeler okurken,
Kaf dağı ardı sırları
Keyfe kâfi patikalarda dolanmış insan ayakları
Kahırlı aşık dertleri dökülmüş sayfalardan
Cinas olmuş manaları,
Kinaye konmuş noktalarına.
Sanki tüm külfet ondaymış gibi
Küfredercesine tüm haricî tasalara
Kırmış kalemini adaletsizliğin.
0
+
-entiri.verilen_downvote
kapının kapatıldığını duymuş en son
gözleri kapalı
bilinci kaybolurken karanlığın içinde
sabah
hatırlamış üşümeyi
yatağın diğer yarısına
kolunu uzattığında
üzerindeki örtünün inceliği
sabah
sokulduğu kollarının arasına
nerede şimdi?
nasıl da kırılmış kırmam dediği
alıp başını gitmiş
nasıl da haklı
uyanmak tek başına
akıllandırmıyor mu beni?
çıplak ayaklarımla basıyorum soğuk zemine
soğuk senin içinde olmadığın odalar
soğuk
üzerime alıp sarıldığım battaniye
bir sigara daha yakıyorum
titreyen parmaklarımla
bir masala dönüşüyor hissettiklerim
uzaklaşırken gerçeklikten
beklemek
ne kadar ağırmış
yoruldum daha şimdiden
gelirsen diye
umutlarımı hayatta tutuyorum
mesela anahtarı bırakmıyorum kapının üzerinde
geldiğinde kapıda kalma diye
mesela iki kişilik kahve pişiriyorum
kahvaltı tabağı koyuyorum masanın diğer tarafına
senin de sevdiğin bir filmi açıyorum
tek başıma izlesemde
ve iki yastık koyuyorum yatağımın başına
yalnız uyumaktan korkuyorum
bunu zaten biliyorsun
ayak seslerin yaklaşıyor
sanki hissetmiş gibi
aralıyorsun kapıyı
usulca
bıraktığın yerde buluyorsun beni
nereye gidecektim ki..
başını hafifçe eğip
kapatıyorsun gözlerini
aralarken dudaklarını
dudaklarımı
özledin mi?
veda busesi
1
+
-entiri.verilen_downvote
Raan
1
+
-entiri.verilen_downvote
"kepaze bir yaşam"
(bunun üzerine bozuk hiçbir şey olamaz)
1
+
-entiri.verilen_downvote
Bozulmak üzere olan bir lamba
Gibiyim
Bazen kapkaranlık zihnim
Bazen aydınlanıyor
Gizlediğimiz her şeyin
Bir anda ortaya çıkıvermesi gibi
Pardon,
Gizlediğimizi sandımız
2
+
-entiri.verilen_downvote
Kafiyeleri bozuktur isyankar ve asi ruhludurlar
1
+
-entiri.verilen_downvote
Kafiyesiz şiir yazmak karlı yolda drift atmak gibidir.
gecenin saat beşi
sigaram yarım kalmış küllükte
paketin içinde yavan tütün tıngırtısı
yalnızlığıma eşlik ediyor çarşafın çıtırtısı
perdemle savaş veriyor ay ışığı
zorla hayatıma girmek için
yalnızlığımla raks ediyorum
hayatımdan daha kolay çıkman için
parmaklarıma kül bulaşmış
acı nikotin tadı dudaklarımda
küfürler savuruyorum duvarlara
daha çok uyuyup, sabaha uyanmamak için
2
+
-entiri.verilen_downvote
Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye.
Ne zaman yıkılıp gidecek bu güzelim kubbe.
Aklın yollarıyla ölçüp biçemezsin bunu sen.
Mantıkların, kıyasların sökmez senin bu işte.
Hayyam✨