kapının kapatıldığını duymuş en son
gözleri kapalı
bilinci kaybolurken karanlığın içinde
sabah
hatırlamış üşümeyi
yatağın diğer yarısına
kolunu uzattığında
üzerindeki örtünün inceliği
sabah
sokulduğu kollarının arasına
nerede şimdi?
nasıl da kırılmış kırmam dediği
alıp başını gitmiş
nasıl da haklı
uyanmak tek başına
akıllandırmıyor mu beni?
çıplak ayaklarımla basıyorum soğuk zemine
soğuk senin içinde olmadığın odalar
soğuk
üzerime alıp sarıldığım battaniye
bir sigara daha yakıyorum
titreyen parmaklarımla
bir masala dönüşüyor hissettiklerim
uzaklaşırken gerçeklikten
beklemek
ne kadar ağırmış
yoruldum daha şimdiden
gelirsen diye
umutlarımı hayatta tutuyorum
mesela anahtarı bırakmıyorum kapının üzerinde
geldiğinde kapıda kalma diye
mesela iki kişilik kahve pişiriyorum
kahvaltı tabağı koyuyorum masanın diğer tarafına
senin de sevdiğin bir filmi açıyorum
tek başıma izlesemde
ve iki yastık koyuyorum yatağımın başına
yalnız uyumaktan korkuyorum
bunu zaten biliyorsun
ayak seslerin yaklaşıyor
sanki hissetmiş gibi
aralıyorsun kapıyı
usulca
bıraktığın yerde buluyorsun beni
nereye gidecektim ki..
başını hafifçe eğip
kapatıyorsun gözlerini
aralarken dudaklarını
dudaklarımı
özledin mi?
veda busesi