başlığı görünce ergenliğimin nirvanasındayken yaşadığım rezil ilk ve tek aşkı hatırlayıp utançla gülümsedim. çünkü gerçekten rezil bir aşk hikayesi olmuştu benim için.
ortaokul sondayken haftasonu kursa giderdim. kursta bir gün bir espri yaptı bi çocuk, allah'ım o nasıl güzel ses.. o nasıl sırma saç.. o nasıl mavi gözler.. hani derler ya birden vurulmak. benim de öyle oldu, planlı değildi, olsam üzülür müyüm diye düşünülmedi. o konuştu ve ben aşık oldum.
o zamanlar da içine kapanık bir insandım, parmak kaldırırdım cevabı söylemek için ama heyecandan kekeler, kendimi rezil rüsva ederdim. hatta ilk haftalar beni kekeme zanneden olmuştu.
çocuğun adı da emre idi. bir iki dikkat ettim, onun da bana karşı ilgisi olduğunu farkedince mutluluktan havalara uçtum. nereye gitsem oraya gelirdi, sınıfta arkasını dönüp 'çaktırmadan' bana bakardı. bazen konuşurdu. bir keresinde yanımda durup arkadaşına bağıra bağıra telefon numarasını söylemişti. ama ağır kadınız ya hiç iplemedim tabi sonra köpek gibi pişman oldum orası ayrı.
sonraları gizlice onun fotoğrafını çektim, birinde yürüyordu ağaçların arasında, birinde yukarı bakıp gülümsüyordu, birinde elleriyle saçlarını düzeltirken kaşlarını çatmıştı.
farklı zamanlarda çekilen üç farklı fotoğraf. her gece uyumadan önce uzun uzun seyrettiğim üç farklı o.
bazen "aman bee çocukluk saçmalığıydı, ergen aşkı işte" deyip hafife alsam da aklıma her haftasonu kursa yaklaştığım zaman bütün vücudumun baştan aşağı zangır zangır titremesi gelir. ensemden yayılan sıcaklık.. kaç yaşıma geldim, hala bu duyguların kıyısından geçemedim.
sonra bir gün baktım sınıfa gelmiyor. meğersem derece 1 sınıfına almışlar onu, deneme sınavlarına bakarak. tabi ben yıkıldım, haftalar boyunca ağladım. sonra dedim ki "papatya bu böyle olmaz." derece 2deydim, onun sınıfına geçmek için tabiri caizse hayvan gibi çalıştım, gece gündüz demeden, mekan ayırt etmeden çalıştım.
çalışmalarım sonuç da verdi, deneme netlerim hiç olmadığı kadar artmıştı. derece 1dekilerden daha yüksek netler çıkarıyordum ama yalvarmama rağmen rehber hocam beni oraya almadı.
(bkz: allah belanı versin fem o küçük kızın ahı tuttu)
belki emre'yle olmadı ama onun sayesinde sbs' de tek bir sosyal yanlışıyla fen lisesi kazandım :) o kadar çektiğim acıya rağmen ona minnettarım. hayatımdan geldi, geçti. kısa vadede üzdü ama bütün bir hayatımı güzel etkileyecek bir etki bıraktı.
o yıldan sonra sürekli araştırdım onu sordum soruşturdum. belki bir köşe başında denk geliriz diye bütün sokakları çocuksu bir heyecanla arşınladım. minibüsleri elimden geldiğince kullanmadım, hep yürüdüm onunla rastlaşma umuduyla.
olmadı.
lise 2nin başında ortak bir arkadaştan sbs' den sonra şehir değiştirdiğini öğrendim. geçti tabii ki ama yarası kalıyor, anısı kazınıyor zihne.
hafızam berbattır ama onu ölsem unutmam mesela.
bu da ergen bir kızın ilk ve tek aşkının hikayesiydi.