bugün
yenile
    /
    1. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      dünya mı yıkılsın yoksa bir bardak çay mı içersin? deseler "ben çayımı içtikten sonra dünyanın canı cehenneme" derdim. dostoyevski
    2. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "neşe ve mutluluk ne denli güzelleştiriyor insanları."beyaz geceler
    3. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. kendisine bir ülkü edinen çok az. umutlu birisi çıkıp iki ağaç dikse herkes gülüyor: "yahu bu ağaç büyüyünceye kadar yaşayacak mısın sen?" öte yanda iyilik isteyenler, insanlığın bin yıl sonraki geleceğini kendilerine dert ediniyorlar. insanları birbirine bağlayan ülkü tümden yitti, kayıplara karıştı. herkes, yarın sabah çekip gidecekleri bir handaymış gibi yaşıyor. herkes kendini düşünüyor. kendisi kapabileceği kadar kapsın, geride kalanlar isterse açlıktan, soğuktan ölsün, vız geliyor."
    4. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "1931'de doğdum. annem çok küçükken öldü. 1948'de dostoyevski'yi okudum. o gün bugün huzurum yoktur." cemal süreya
    5. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "yakınlarımı nasıl seveceğimi hiçbir zaman bilemedim. bence özellikle yakınlarını sevmek, yabancıları sevmekten daha zordur." dostoyevski
      0bak bu sefer ciddiye almışsınız ilk entry uyarısını memnun oldum teşekkürler :) - devriksekiz 13.07.2017 17:18:01 |#3447234
      0sizin entirinizden önce yazmıştım zaten üstünüze alınmayın teşekkürler:) - mabellemonique 13.07.2017 17:22:15 |#3447443
    6. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      geceleri gökkuşağına boyanmak mıdır şuçum? herkes bağırırken şiirler okumak mı susmakmı sözun bittigi yerde kusmakmi sindirebildiklerinizi apansiz uykum kaciyor kac gece bu da mı aleyhime kanit ? sondan saymaya başladim adlari boyle hosuma gidiyor begenmeselerde seviyorum ellerimi hep olmayacak düşler görüyorum yenilecegim kavgalara giriyorum durmadan i̇tiraf ediyorum silin adimi listenizden yokum; aslinda bir oyun olan kavgalarinizda ve asli kavga olan oyunlarinizda da. kirli sevinçlerinize ortak etmeyim beni. gözyaşlarinizida paylasmiyorum. yalan övgülerinizede ihtiyacim yok giyabimda kesinlesmis hukumler verin bir surgun nereye surulebilir? gölgelere kelepce vurulurmu?
    7. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      dostoyevski keşkeyi şöyle tanımlıyor ; “yaşanması mümkünken, yaşayamadığın mutluluklar.”
    8. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "özgürlük ekmekten tatlı, güneşten güzeldir."
    9. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "insana en çok acı veren şey, söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur."
    10. 11
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "iyi adamlar yalnızlıktan ölüyor. iyi kadınlar ise kötü adamların balkonundan gökyüzüne bakarken."
    11. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "fakat insan sistemlere, bazı soyut kavramlara o derece bağlıdır ki, mantıktan yana olmak için gerçeği bile bile değiştirmeye, gözlerini kapayıp kulaklarını tıkamaya razı olur." 1864'de yazılmış, geçerliliği hâlâ devam ediyor...
    12. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      i̇yi adamlar yalnızlıktan ölüyor. i̇yi kadınlar ise kötü adamların balkonundan gökyüzüne bakarken..
    13. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bu adama o kadar şaşırıyorum ki. eserlerinde zaten bir sürü karakter/tip var ve neredeyse hepsini betimliyor. ben o kadar adam tanımıyorum belki ama bu reis onları ince ince kelimelerle yaratıyor. selam olsun sana başkan.
    14. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "bazen öyle laflar ediyorum ki dönüp baktığımda ben bile 'vay aq' diyorum" -dostoyevski
    15. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      iki kitabını okudum su an üçüncü kitabına başlamak üzereyim en sevdiğim yazardır.
    16. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      fraud’un edebiyattan oldukça etkilendiğini biliyoruz. hatta yunan edebiyatına olan düşkünlüğü teşhislerindeki isimlerden de anlıyoruz. ancak dostoyevski’ye bambaşka bir hayranlığı var kendisinin. çok farklı bir yerde tutuyor onu, romanlarını kesit kesit alıp makaleler ve eleştiri yazılarını yazdığını da biliyoruz. bu entryi nereye bağlayacağımı unuttum, silmeye de kıyamadım, kalsın burda bari.
    17. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      psikoloji'nin babasıdır. (#2341669) ayrıca yayımlanacak üçüncü kitabım yok, kendisinin şu tespitiyle başlamaktadır; "bir insan umudunu yitirir ve amaçsız kalırsa, sırf can sıkıntısı bile onu bir hayvana çevirebilir."
    18. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İnsan, gelip geçici hevesleri olan, tutarsız bir varlıktı ve tıpkı satranç oyuncuları gibi hedefe ulaşmayı değil de hedefe giden yolları daha çok sever. Çünkü heveslerini aldıklarında hedefe giden yol uzun geldi bahanesiyle pes etmek daha kolaydır.
    19. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      dikkat ettim de ne zaman sevgi ile ilgili bir cümle kursa beraberine kin'i de ekler. sevgiyi asla tek başına bir kavram olarak görmüyor. doğada her şeyin zıttı ile birlikte var olduğuna dair bir inancı var. nitekim inancını her cümlesine yansıtmaktan geri kalmıyor.
    20. 7
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Sevgi üzerine yapmış olduğu mükemmel tepiti; “kimse, seni sen olduğun için sevmeyecek; herkes seni, seni sevmenin onlara ne kadar yakışacağını düşündüğü için, yani kendileri için sevecek. ve bu da demek oluyor ki insan böyle yaparak yine kendini sevecek. sen hiç sevilmemiş olacaksın hikâyenin sonunda.”
      0bu tespitin kaynağını biliyor musunuz? - pseudoprofound 23.07.2020 00:03:11 |#3857463
      0internette bir çok yerde karşıma çıktı doğrusu, o yüzden detayına inmedim. - jasonbourne 23.07.2020 12:08:34 |#3858807
    21. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Stefan Zweig kendisi için şöyle yazmış; "Dostoyevski'nin bıraktığı ilk izlenim daima dehşet duygusu olmuştur, ikincisi ise yüceliktir." ... --- spoiler --- "...O günlerin yoğun sis perdesinin ardından yavaş yavaş bir şeyler şekillenmeye ve korku ile esrimenin karışımından doğan puslu ve hülyalı durumdan nihayet ilk yazınsal eseri olgunlaşır: Ünlü kısa romanı İnsancıklar... 1844 yılında, 24 yaşındayken, yalnızların en yalnızı olan Dostoyevski, 'ateşli bir tutkuyla ve evet, neredeyse göz yaşları içinde' bu ustalıklı eseri, bu insanlık çalışmasını yazmıştır. Bu eseri en derin utancı olan fakirliği yaratmıştır aslında; en yüksek kudreti, ızdıraba olan sevgisi, sonsuz merhameti de kutsamıştır onu. Yazılı sayfalara şüpheyle bakar bir süre. Sayfaların arasında kaderine yöneltilmiş bir soru olduğunu, bir karar verilmesi gerektiğini sezinler ve sonunda güç de olsa, el yazmasını gözden geçirmesi için yazar Nikolay Nekrasov'a emanet etmeye karar verir. İki gün herhangi bir haber çıkmaz Nekrasov'dan. Geceleri evinde bir başına oturup düşüncelere dalar, gaz lambası sönene kadar çalışır durur. Sonra bir gece, saat sabaha karşı dörtte kapı zili hiddete çalınır. Nekrasov, şaşkınlık içinde kapıyı açan Dostoyevski'nin kollarına atılır, onu kucaklayıp öper ve coşku içinde alkışlamaya başlar. Nekrasov, el yazmalarını bir arkadaşıyla okumuştur. İkili gece boyunca sırayla birbirlerinin okumalarını dinlemiş, zaman zaman alkış tutup ağlamış ve sonunda ikisi de dayanamamıştır: Gidip Dostoyevski'yi kucaklamak istemişlerdir. Gece vakti çalan bu kapı zili, Dostoyevski'nin şöhretinin yeşermeye başladığı ilk andır. Bu iki dost, sabahın ilk ışıklarına kadar ateşli sözlerle mutluluğu ve esrimeyi paylaşır onunla. Sonrasında Nekrasov heyecanla Rusya'nın en güçlü eleştirmeni Belinski'nin kapısını çalar. El yazmalarını bayrak gibi sallayarak, "Yeni bir Gogol doğdu," diye seslenir daha kapıdan. Böylesine büyük bir coşkuya hiddetlenen şüpheci Belinski, "Sizin buralarda Gogol'lar mentar gibi bitiyor zaten," diye homurdanır. Ancak ertesi gün Dostoyevski onu görmeye gittiğinde bakışı tamamen değişmiştir. Şaşkına dönen genç adama büyük bir heyecanla, "Bu yazmalarda ne yaratmış olduğunuzun farkında mısınız siz?" diye bağırır. --- spoiler --- "Dostoyevski: Yalnızlığın keşfi" - Stefan Zweig
    22. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Bir hayvan asla insan gibi zalim olamaz; Böylesine ustalıklı, böylesine sanatsal bir zalimlik insanda olur sadece.
    23. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Kitaplarını okumakta/anlamakta zorlandığım bir yazar. Malım galiba
    24. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Yazdıklarıyla her türlü insanın kendisinden bir seyler bulabildigi nadir yazarlardan. Ölmeden önce kesinlikle okumalısınız.
    25. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "insana lüzumlu olan tek şey, onu nereye sürükleyeceği belli olmayan hür iradedir."
    26. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Adaşım
    27. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "insana olan saygımı kaybetmemek için insanlardan uzak duruyorum."
    28. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "İlk yapılan yanlışa kaza,ikincisine hata, üçüncüsüne ise tercih denir." sözünü söylemiştir. İki kereye mahsus izin veriyorum bak ama üçüncüde akıllan pls.
    29. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      gelmiş geçmiş gelecek en güzel, en iyi romanı yazan insan; (bkz: karamazov kardeşler)
    30. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Rusluğun o karamsarlığın verdiği havayı çok iyi yansıtan aynı zamanda Rusya'nın batılılaşmasını güzel nükteler ile eleştiren abimizdir. Eserlerinin çoğu size insan ruhunun derin çelişkilerini anlatıyor. Kendinizi geliştirmek adına eserlerini keyifle okuyunuz.
    31. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir." reis sen bide bu yılları görsen kafayı yersin aq, özürlü taklidi yapan insanlar yetenekli olarak adlandırılmaya başladı resmen.
    32. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Dosto, Leyla ile Mecnun’da Rusça altyazıyla konuşan karakter :d Olsun be güzellik
    33. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Havalar soğuduğunda insan gölge veren ağaçları unutur.
    34. 21
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "Şeytan uyuyakaldı bir gün. Rüzgar sert esti. Üç tüy düştü şeytandan. Biri paraya yapıştı, diğeri mevkiye, öteki de ihtirasa. O günden sonra şeytan hiçbir iş yapmadı."
    35. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İlk ölüler evinden anılar kitabını okumaya başlamıştım ama beni sarmadığından dolayı yarım bırakmıştım. o günden beridir hep bir ön yargım vardı. yaklaşık üç yıl sonra dün, suç ve cezaya başladım. hala dilinden korkarım ama bir yandan da ilerlediğim kadarıyla ısındım sanırım bu kitaba. Bakalım...
    36. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Şu an okuduğum kitabı beni boğdu boğdu duvara attı yaa ama sorun ben de olabilirim bilemiyorum.
    37. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kendisi epilepsi hastasıydı.
    38. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      201 yıl önce bugün doğan edebiyat dünyasının en büyük ismi. eserlerini okuduktan sonra bir süre karakterlerinin etkisinde kalır, bir karakter ile güçlü bir duygusal bağ kurar, onun gibi yaşarsın bu hayatı bir müddet. en sevdiğim sözleri: "aşağılık insanoğlu her şeye alışır" "hayatın en önemli özelligi, insanlar konusunda sürekli yanılmaktır" "hayattan çok şey öğrenen insanlar masum ve neşeli kalamazlar" "yemin ederim ki, her seyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır" "insanlar kendileri mutsuz olmadıkca başkalarının mutsuzlugunu anlayamaz"
    39. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "her insanın anılarında herkese söyleyemeyip sadece dostlarına açabileceği taraflar vardır. hatta dostlarına dahi açılamayacak, yalnız kendine saklayacağı sırları da olur. bunlardan başka, kendi kendimize de açmaktan çekindiğimiz konular vardır ki bunların sayısı şerefli bir insanın dağarcığında bile hayli kabarıktır.” (bkz: yeraltından notlar)
    /