en yakındaki kitabın 57. sayfasının 4. cümlesi

ama bütün bu akan şeylerin ardında ,kalıcı ,değişmeyen, akmayan bir şey bulunur. -sofie'nin dünyası

"şöyleki, ince barsaklardan çok daha geniş bir lümene sahiptir." -veteriner anatomi 2-

"immunoglobulin ağır zincirlerinden her biri yaklaşık 450-500 amino asitten oluşmuştur ve 50-60 k0a ağırlığındadır" immünoloji, osman parlak. (bkz: siz kaşındınız)

hayat hakkı ve bağımsızlığı için çalışan milletin amacındaki bu asalet ve ciddiyete karşılık, istanbul hükümeti, düşmanca davranmak yolunu tutuyor. -nutuk

"resim işlerini geçinmek için fakat kitap okumayı zevk için yapıyordum" (bkz: kavgam-adolf hitler)

"kaldı ki , oğlu da dansçılarla aynı odada olmaktan en küçük bir rahatsızlık duymuyordu, ziller ve vurmalılar yeri göğü inletirken bile mışıl mışıl uyuyordu." (bkz: portobello cadısı) (bkz: aynı ben)

kendine karşı satranç oynamanın bana göre tamamen saçma olduğunu size daha önce söylemiştim,ama eğer önünüzde gerçek bir satranç tahtası varsa bu saçmalığın bile küçük de olsa gerçekleşme şansı vardır. (bkz: stefan zweig) (bkz: satranç)

dudakları kızarmış kek yemekten yağ içindeydi, çenesinde bir kırıntı vardı. (bkz: the dispossessed) (bkz: ursula k. le guin)

sıraya oturdum,bir kağıt parçasına birkaç formül yazdım ve düşüncelerimi toparladım.

"girebilir miyim?" diye sordu gereksiz bir nezaketle dr.kummar ve daha onlar cevap veremeden odaya girdi (bkz: olasılıksız-adam fawer)

sonra ambulanscı eğlenceli bir siren çalmış ve orada ambulans konseptli evlenmişler.

hikayenin bölüm atlama sırası gelmiş sayfa boş çıktı bu ne aq

yaşımız on dörttü ve maneviyat eksikliğini fark etmemize rağmen, tamamlayacak kadar olgunluğa sahip değildik.

ben içeri girince seyirciler kenara çekildiler. charles dickens - büyük umutlar

küçük siyah gözler bir o yana, bir bu yana oynuyordu yanaklar, sarhoş insanlardaki gibi, aşağıya sarkıyordu, uzun sakallar o kadar sert ve seyrekti ki, birini ellemeye kalkışınca, sanki hiçbir şeye dokunulmuyormuş gibi oluyordu. (bkz: franz kafka) (bkz: dava)

öncelikle zeki ve caliskan bir kiz bu maria konnikava-sherlock holmes gibi dusunmek

bell, harry frost'un chicago'daki kartvizitini hatırladı; frost, insanüstü kuvvetiyle merhametsizliğini göstermek için çıplak elle değdiği nalları, haydut çetesi tarafından rakiplerinin yatak odası pencerelerinden içeri attırırdı. not: rastgele kitaptaki en uzun cümleyi bulan yazar kardeşimi tebrik ediyorum. (bkz: clive cussler) (bkz: yarış)

zavallı uşak hala olayın etkisini üzerinden atamamıştı, yüzü bembeyazdı ve titriyordu.

herkes, herkes hazırdı ve cenazenin kaldırılmasını bekliyorlardı.

karşılıklı beklentiler, sitemler, hayal kırıklıkları , laf dokundurmalar... hepsi birbirine karıştı.

kitap 56 sayfalık.

inanma, kuşlar bu yalanı her bahar söyler -orhan veli bütün şiirleri

... kümesinin üç elemanlı alt kümelerinden kaç tanesinin elemanları çarpımı bir negatif tam sayıya eşittir?

'yüzünde küçümseyen bir ifade belirdi.'

yüz sinirlerinde kasılmalar olurdu,bunu ancak uyuşturucu ile denetim altına alabiliyorduk, ama tabii sonunda bağımlılık yaptı.

peter tam olarak kime ne yaptığını bilerek, on beş yaşında babasını öldürdü ve annesiyle ilişkiye girip, iki çocuk yaptı. (john verdon'dan aklında bir sayı tut adlı kitap)

eleştirilere nasıl yaklaşırsanız hayata da öyle yaklaşırsınız. küçük sarı cesaret kitabı-nil gün

şehzadelerin yönetim tecrübesi kazanmalarını önlemiştir. kpss tarih kitabı .d.d

fakat hiçbir yazımda bizzat hakikatin bulunmağını biliyordum.

sahiden mutluyduk.. "körebe

dönecektim ki, kapı yanında duran büyükçe bir tahta sandığın içinde onu gördüm: peynir ekmekle domates yiyordu. (bkz: sevdalı bulut)

oysa ,risk toplumuna doğru değişim , amaçlanmayanı hesaba katmayı,dolayısıyla amaçlananı bir sabite olmaktan çıkarmayı gerekli kılmaktadır .

sarhoşluğumun adı elif idi.

ayda en çok 3 defa sarhoş olunuz. moğolların efendisi:cengiz han-harold lamb

hz. alinin annesi hz. fatıma, peygamberinin ne düşündüğünü bilemezdi şüphesiz. hz.hasan ve hz.hüseyin arşın küpeleri- sinan yıldız

buğday üretimi 10 ton daha artırılmak istendiğinde c bileşimine geçilir ahshjshah

biz, görevlendirdiğimiz her resulü ancak kendi toplumunun diliyle gönderdik ki, onlara açık seçik beyanda bulunsun. bunun ardından, allah dilediğini saptırır, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzlar. azîz'dir, hakîm'dir o!

(bkz: en yakın kitabın 44. sayfasının 3. cümlesi) o başlığı silip bunu silmemenin mantığı nedir la ahahahaha net süper kafa.

ne ilahi adalet sığar ne de diyalektik (bkz: ali lidar) (bkz: alengirli şiirler)

sözlerin kararlılığına karşın, tenor sesi kararsızlıklarla doluydu. (bkz: şizofren)

artık müzik lütfen! (bkz: one day)

kafasında onun iradesine tabi olmayan bir merkez işliyor o dikkatini buraya çevirmek isteyince derhal sisler içinde kayboluyordu. içimizdeki şeytan-sabahattin ali

temel sorunların tespiti aslında ideolojik yenilenme yolunda çok önemli bir mesafe kaydedilmesi anlamına gelecektir.

bu bir korku devri, hüzünlü devir (bkz: karekök edebiyat lys soru bankası)

"suskun suskun bakma öyle, konuş, belki bende olmayan bir şey vardır sende."

'' sen benim gülümseyişlerimi koparıp gittin'' (bkz: küfrüm aşar edebimi)

mekonyum aspirasyon sendromu

"senin işleyişle alakalı sorunun yok galiba, senin sorunun sıralamayla." (bkz: hikayem paramparça)

aksine. olağanüstü bir gece - s. zweig

ona aşık olabilir miydim? (bkz: masumiyet müzesi)