“sesimi taşlar gibi dinliyorsun
taşsın, duymamışçasına unutuyorsun
ilkbahar yağmurusun, pencerenin uykusunu
fısıltılarınla serseme çeviriyorsun
okşayışın yeşil dalı elimi
ölü yapraklarla seviştiriyorsun
gözü ateşe bulayıp aklı alıyorsun
şaraptan beter baştan çıkarıyorsun
ey bataklığımın kanındaki altın balık
sarhoşluğunun tadına var; beni içiyorsun
sen, grubun menekşe renkli vadisi
günü bağrına basıp karartıyorsun
füruğ'un gölgelerde kalsın, solsun…
niçin onu saye'ye, mateme bürüyorsun ”