bugün
yenile

    gladiator

    0
    +
    -entiri.verilen_downvote
    "ömrüm boyunca kendimi yalnız hissettim. seninle olduğum zamanlar dışında..." bir askerin emeklilik hayali gayet de çiftçilik olabilir... "ölmek üzereyim maximus. insan, sonunun geldiğini görünce yaşamının bir amacı olduğunu bilmek istiyor." gorsel - 1 gorsel - 2 . dün gece sabaha karşı 4 sularında feci uykum varken ama bir türlü uyuyamıyorken canımın bir anda izlemeyi çektiği ve hiç tereddüt etmeden direkt kalkıp izlediğim 2,5 saatlik şaheser. akabinde de hafif gözyaşları eşliğinde mışıl mışıl uykuya daldım. filmlerin üstümdeki bu etkisini seviyorum. uykudan bile daha cazip gelebiliyorlar... daha ötesi var mı? bu da öyle harbi bir film işte. . derin nefes alıp, miğferini çıkarıp, arkasını döner dönmez kendini sözde imparatora tanıttığı sahne muazzam ya. her seferinde intikam iştahım açılıyor izlerken. bu sahne bu kadar muazzam olmamalıydı... bakışlara bak; gorsel "adım maximus decimus meridius... kuzey ordularının başkomutanı, felix lejyonlarının generali, gerçek imparator marcus aurelius'un sadık hizmetkârı, katledilmiş bir oğlun babası, katledilmiş bir eşin kocası... ve bu dünyada ya da öbür dünyada intikamımı alacağım." filmin özeti... ridley scott abimiz bu filmi yapmaya önce bu sekanstan başladıysa hiç şaşırmam. gerçekten öyle mi bilmiyorum ama bunu düşünmeyi seviyorum; bazı yönetmenlerin ufak bir parçadan koca bir film inşa etmiş olma ihtimalleri bana çok tatlı geliyor. vakti zamanında haluk bilginer'in masumiyet'teki tiradı tetikledi bendeki bu arayışı, hâlâ çoğu filmde arar dururum. bu filmde de illa öyle bir sahne varsa kesin budur bence. keza buna ek olarak "roma ayak takımıdır." tespiti ve şu challenge da var tabii; gorsel bu arada haluk bilginer dedik, ee bu filmde de joaquin phoenix var... serbest çağrışım; psikolojik üstünlük . bu filmdeki irili ufaklı raconlar çok yerinde servis edildiği için beni müthiş cezbediyor. her birini izlerken o raconu benim kesesim geliyor. emsal; imparatorun öldür emrine rağmen kendi istediğini yaparak karşındaki savaşçıya merhamet etmek gerçi bu sahnede filmin geneline yayılmış bir hata var. imparator burada başparmağını aşağı indiriyor ilgili kişinin hayatına son ver manasında. - gorsel lakin bu yanlış. "öldür" demesi için başparmağını yukarıya doğru tutması gerekiyordu. gerçekte böyle en azından. ama filmde tam tersi kullanılmış. hatta maximus kendini ifşa ettiğinde de yaşanıyor bu olay. onda da seyirci maximus için "yaşasın!" diye bağırırken başparmaklarını havaya kaldırıyorlar; gorsel imparator da bu baskıya yenik düşüp maximus'un yaşamasına karar veriyor; gorsel halbuki bu hareket gerçekte "öldür" demek haksghajhajafhs . her neyse ya, raconlar diyorduk. nerden çıktı parmak muhabbeti? devam edelim. gorsel - 1 gorsel - 2 gorsel - 3 aman aman... sen istediğin kadar roma'nın en iyi generali, en güçlü savaşçısı ol, en akıllı komutanı ol; bir kadın gelir seni böyle gelişine mat eder işte. boşuna çocukken sevdalısı değilmişim bu kadının. maximus'la ilk karşı karşıya geldiği anda da gıcık bir şuhluğu var, o hâli de çok tatlı. su gibi güzel. gorsel connie nielsen 1965 doğumlu. yani 2000 yapımı bu filmde 35 yaşında. 59'luk son hâli ise şu; gorsel görüyorsunuz, anlatmaya gerek yok. hâlâ çok güzel. yalan söyleme be kadın, hiç yorgun gözükmüyorsun... . başka bir racona geçelim, insanın sırtını şöyle rahatlıkla dayanabileceği dostları/adamları olmalı ya bu hayatta. sikerim sizin imparatorunuzu diyor adeta. altı boş da değil bu kafa tutuşun. - gorsel diğer bir racon... maximus son düzlükteki akıl hocasını tek cümlesiyle alt eder; gorsel unutmadan; bu filmdeki öpüşme sahnesi çok güzel ya... o kadar salt, sahici ve dolu ki soluksuz izliyorum her seferinde. acıklı bir ağırlığı var. . sevgili cemaat, hutbemi birkaç dörtlük ile bitirmek isterim. fon olarak şunu kullanalım; link taşakların... ağır geldi en büyük imparatorluğa taşıyamadılar seni, taşıyamadılar... fazla geldin kolezyuma, her defasında daha da fazla ey benim delikanlı maximus'um bakışların... kılıçtan keskindi meydan okudu galya kaplanına kadar çıkamadılar karşına, çıkamadılar sırtına hançeri sokmadan... ey benim delikanlı maximus'um aklın... hepsinden öteydi bir tek sen kumlardın ellerini anlamadılar abim, anlamadılar senin üstüne toprak atılana kadar ey benim delikanlı maximus'um adamlığın... sana özel ve güzeldi gören gördü, bilen bildi, seven sevdi dostun da düşmanın da olamadı sen gibi... ne gerek vardı roma'ya hayatını adamanın? ey benim delikanlı maximus'um... . not: abi sen de az ayakçı değilsin ha. rahmetlik eşini çarmıha germişler, hemen gidip son defalığına ayaklarını öpüyorsun kadının. neyse neyse, her gülün bir dikeni vardır. olur o kadar. saygılar tekrardan.
    ... diğer entiriler ...