bugün
yenile

    depresyon

    7
    +
    -entiri.verilen_downvote
    dramatize yapmadan bu konuda bir şeyler karalamak hakkımdır diye düşünüyorum. neredeyse hayatımın bir bölümünün yarısı bunun içinde yaşayarak geçti. aslında basit ve etkili olabilen çözüm yolları ve bunu engelleyebilecek yöntemler var. düzenli doktor kontrolü, düzenli ilaç kullanımı ve stresten uzak düzenli bir hayat en etkili çözümleri. düzen demişken düzenli uyuyabilmek de bu konuda en iyi engelleyicilerin başında geliyor. geçenlerde gördüm twitter'da bir tartışma vardı. herhalde hafta sonunu pijamalarından kombinler yaparak evde geçiren bir hanımefendi depresyonda olduğunu yazmıştı da, halkımız buna kayıtsız kalamamış ağzının payını vermişti. zaten halkımızın pasif agresif tutumu beni oldum olası bitirmiştir. bu tür konularda tek yürek olup had bildirmemiz de muhteşem bir olay. her neyse, yazılanlara tabii ki katılıyorum, depresyon sıradan veya hayatımızın belli günlerinde yaşadığımız can sıkıntısı olarak tabir edebileceğimiz bir konu değil. hele nutella kaşıklamaya hiç benzeyen bir durum değil. daha çok karanlık ve zifiri karanlık bir durum. bunun için çok güzel bir tanım okumuştum, ruhun kanseri demişti biri. bazı insanlar yapıları dolayısıyla buna yatkındırlar. yatkınlık dışında, insanın hayatında yaşayabildiği kötü dönemlerin de buna sebep olduğu bilinmekte. bu bazı insanların bazıları hayatlarında yalnızca bir kez ya da iki kez depresyonla karşılaşabilirler, bu genelde doğal akış içinde kötü zamanlar yaşayınca başa gelir. afet, kayıp, travma, işsizlik vs vs. ama bazı insanlar da varlar, bu durum artık kronik bir hal almıştır onlarda. hayatın biraz kötü gittiği her an bu insanlar bu durumla tekrar tekrar karşı karşıya kalabilirler. bu yüzden her an tetikte olmaları gerekir. çünkü kanser dedik ya buna, bu durum da tekrar nükseden kansere benziyor diyebiliriz. ilaçlara, doktora, terapiye bağışıklık göstermeye başlanabilir ki, bu en tehlikelisi sanırım. bir de bıkkınlık var işin bir tarafında. hayatınızın yarısında hayattan tat alamazsanız, güzel bir tadın neye benzediğini unutmaya başlayabilirsiniz ve tat alamadığınız bir hayat at gibi yulaf çiğnemeye benzeyebilir. ayık olmak lazım. çünkü içine girince, içinden çıkılması bir hayli zor bir bataklığa dönüşebiliyor. yazarken bile içim şişti. kendi deneyimlerimden söz etmeyi pek istemiyorum açıkçası. zira bazıları hatırlayamadığım kadar uzaktalar. ancak bu tür konuları düşünürken içine girdiğim ve beni geçmişe götüren tek bir his var, o da kasvet. zaten bu tür anıları hatırlamaya çalışmak zemheri bir karanlık içerisinde yol bulmaya benziyor. zihnin yapısını ve hafızayı da değiştirdiği bilinen bir gerçek bu sebeple. o yüzden siz siz olun, akıl sağlığınıza dikkat edin. depresyonu basit sanan insanlara da itibar etmeyin.
    ... diğer entiriler ...