bugün
yenile

    depresyon

    0
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Beynin vücudu korumaya alması. Birçok insan bunu yaşıyor. Bunu yaşayanlara sorarsanız doğru dürüst işi yoktur, zamanında uyuyup uyanmaz, bol sigara alkol… …gibi etkenlerle yaşadığını öğrenirsiniz. Sabahtan akşama kadar yatabilirler. Hepimiz hayatımızın bir alanında pineklemişizdir. Bu bir direnç, bu direnci de ancak eylemsizliğin zıttı olan hareket ile kırabilirsiniz. İnsan vücudu aslında ne yapması gerektiğini iyi biliyor, beyin ona göre hormonlar salgılıyor. Düşünceler ise bir çöp, siz bir girdap yaratıp orada boğuluyorsunuz. Zamanla zevk de almaya başlıyorsunuz, kimse köpek gibi çalışmak; bir şeyi gerçek anlamda düşünmek istemez çünkü. Kendinizi gerçekten bu kısır döngüde sanrısal düşünceler ve size kendinizi aşağılık hissettiren duygularda paradoksal bir şekilde hapsetmek istiyor musunuz? Depresyon bir belirti, bunu daha da ileriye götürüp bir semptom olmaktan çıkarmak istiyor musunuz? Bu belirtiyi dinleyip ileride başınıza gelebilitesi olan hastalıklardan korunmak sizin elinizde. Aile dahil sosyal hayatı olmayan biri olarak zaman zaman kendimi kötü hissediyorum, hocam söylemişti ki “Çok zekisin ve bu da bir lanet.” Sizin lanetiniz sandığınız şey, sizi kurtaracak şey de olabilir. Şahsen, zeka evcilleştirilmediği takdirde sahibini parçalar. Lanetim haline getirip kendi cehennemimi kendim yarattım, Ah! Ve Tanrı orada yoktu! Bunu aşırı yaşadım. Çok yaşadım. Azalta azalta yaşamaya devam edeceğim. Azaltmayı pek istemesem de, çünkü bu takıntılar zihnimin bazı korkuyu uyandıran anılarında bana güven veriyor bir yandan. Hissediyorum, eksik anılarımın bedenimde yaratamadığı kaçma ya da savunma dürtülerinin günüme nasıl uyarlandıklarını, kırmak istediğim kemiklerimin iliklerinde hissediyorum. Kırıp kafamı kurtarmak istiyorum ruhumu bu bedenden, koşup içimde en varsa arındırmak istiyorum ciğerlerimi kusarak bu vücuttan… …kaçmak kadar savaşmak da bir çözüm olmadı. Tepkisiz kaldım, hiçbir şey yapmazsam geçecek sandım. Kendimden kaçmak için savaşlar verirken dünyaya nasıl da duyarsızlaştım! Böyle karmaşıklaştırdım! Her şey, tek bir anda bana verilen bir çeşit ilaç gibi şimdi! Ah kalbim! Bu lanet onunla başladı! Siz hiç göğüs kafesinizi parçalamak istediniz mi, kimse sizi kıramasın diye kalbinizi delik deşik etmek! Dedim ya, kendi lanetimi yarattım! Koynumdaki yılanlar zihnimdeki tilkileri zehirlediler! Eşi benzeri olmayan bir çakala dönüştüm. Benim gibi düşünen biri daha olsaydı zaten öldürürdüm. Duyguları bu dünyanın ekseninde döneceği derecede değişkendi, yan çizerdi bir çakal gibi! Tilkilerim masumdu, çocukken korudular beni. Dünyada kaçacak delikler buldum! Yılanlar ise bir hezeyan, bazı sesler duydum! Zihnimin labirentlerine küfür edebilecek biri var mı? Çoğalmalarını engellemeleri şartıyla onları… …onları sado-mazo eylemleriyle gebertecek! Ağzından yine küfürlerle savurduğu tövbesinin, kendi ruhunun cürmü kadar cehennemin yedi kat dibinin en ücra köşesi; hatta noktası kadar yer yakıp dili acıdan kavrulsa da duası kabul olmayacak olan var mı! Benden daha günahkarı? Cennette de olsa soğuktan yanma pahasına hissettiklerimi hissetme cesaretine sahip olan biri, kalbimi kırmızıya boyayabilecek olan. Çünkü kan kaybından cansızlaşan odacıkları var, büzülerek içine kapanan kapakçıkları. Çünkü bembeyazlaştı damarları, içinde hiçbir kırık da kalmadı!
    ... diğer entiriler ...