bugün
yenile

    başıboş sokak köpekleri

    1
    +
    -entiri.verilen_downvote
    üstteki entry güldürdü. "şu an piyasada olan tüm başıboş sokak köpekleri kısırlaştırılmalı mesela. o saldırgan köpeklerin çoğu kısır olmayan köpekler bence. hayvanlar kısırlaştıktan sonra vahşiliği azalıyor. kedilerimden biliyorum." hayır şekerim hayır, kısırlaştırma çözüm değil. sen tabii düne kadar "köpeklerin faydası > otomobillerin faydası" diyen biri olduğu için, o kadar da hızlı şekilde doğru olan cepheye kendini atamıyorsun. - (#4485640) al bak şu entryde tane tane açıkladık, peta bile ne söylüyor itlaf hakkında, siz ne söylüyorsunuz... ayrıca o hayvanların kısır olmadığını tespit etmek... ee zaten öyle??? hayvanlar hem aşırı saldırgan, hem de aşırı ürüyorlar; tabii ki kısır değiller ya hu :d ancak şu konuda da yanılıyorsun; bu hayvanların saldırganlığı kısırlık meselesiyle sınırlı değil. fıtratları böyle bunların. keza şartlar da (tekinsiz sokaklar, kaynak yetersizliği, açlık, soğuk, hastalık, şehir içinde kendi orman kanunlarını uygulamaya çalışmaları, kendi aralarındaki alfalık rekabeti vs.) onları agresif olmaya itiyor. tüm bu hayvanları kısırlaştırsak bile bunlar agresif olmaya devam edecekler yani. dediğim gibi kısırlaştırma işi teorik olarak saçma. olayın maddi boyutunu geçtim, sen devlet olarak elindeki tüm veterinerleri bu işe yöneltsen ve tam randımanlı olarak eline geçen tüm köpekleri kısırlaştırsan bile; senede x kadar köpek kısırlaştırırsın. aynı sene ise sokak köpekleri nüfusundaki doğum oranı en az 2x falan olur bu saatten sonra. yani sen maksimum hızda kısırlaştırma yap, bu hayvanların üreyişi seni sollar. sayıları +10 milyon olmuş, bunları nereye kısırlaştırmayla durduracaksın? kar topu gibi yuvarlandıkça artış hızları da artıyor bunların. köprüden önceki son çıkışı çoktan geçtik. elimizde köpek sayısı 1 milyonun altında olsaydı ben de kısırlaştırma talep edebilirdim ama vaziyet +10 milyon olunca mırın kırın etmek anlamsız. ayrıca şu da var; kısırlaştırma işlemi zaman + emek isteyen bir konu. bir köpeğe bir işlem yaptım olay bitti değil, o köpeği gözetim altına alıp birkaç seans daha da kontrol etmen lazım vs. bizde ise o kadar para, ilaç, uzman, alan, zaman ve dahası... yok ulan yok. olmayacak şeyler istiyorsunuz. mbappe'ye "come to bjk..." diye mesaj atmanızdan farkı yok şu isteğinizin. . "doğru bir planlama ile bu işin içinden nasıl çıkılacağını ve doğrunun ne olduğunu pek bilmiyorum açıkçası ama dediğim gibi, ne hayvanlar tümden katledilmeli ne de millet çoluğunu çocuğunu sahipsiz sokak köpekleri yüzünden kaybetmeli." imkansız bir senaryo bu. hem ayranım dökülmesin, hem de istenmeyen olaylar yaşanmasın demek çözümsüzlük içinde beklemekten başka bir şey değildir. a'dan razı değilsin, b'den razı değilsin, c seçeneği sunamıyorsun. doğru planlama diyorsun, c yok? ee ne yapıcaz şimdi? demek bu devletin başında sen olsan bu konuda öylece bekleyecektik ilahi bir şey olsun, bir mucize yaşansın da şu konu kendiliğinden çözülsün diye. ben ise ülkenin başında olsam vereceğim karar belli; (bkz: ayranı dökelim ki götümüz kurtulsun) itlaf isteyen bizlerin yüzde yüz içine sinmiyor tabii ki köpeklerin uyutulması. bizler psikopat değiliz en nihayetinde. fakat başka çözümün olmadığının farkındayız ve artık istenmeyen olaylar yaşanmasın istiyoruz. bizim derdimiz köpekler ölsün değil, başta çocuklar, kadınlar ve yaşlılar olmak üzere insanlar yaşasın. sırf bunu istiyoruz diye yemediğimiz yafta kalmadı. bir baba çıktı "benim çocuğumu ısırmamışlar, resmen yemişler." demek zorunda kaldı bu ülkede. bugün benim çocuğum, yarın sizin çocuğunuz da dedi. haklı mı? ne yazık ki tepeden tırnağa haklı. benim daha fazla böyle olaylara şahit olmaya tahammülüm yok. 2024 yılına gireceğiz, hâlâ köpekler yüzünden acı çekerek ölen insanlarımız var. çoğu da ne yazık ki çocuk. ağzı süt kokan çocuklarımızı bu canavarlara peşkeş çekmek ruh hastalığıdır, mama lobisinin vicdan mastürbasyonudur, kendi türüne ihanet etmektir. bir köpek ve bir çocuk uçurumun kenarında olsa İLK olarak çocuğu kurtarmaya çalışırım tabii ki amk. köpek sonra. bazı ruh hastalarına kalsa insan = köpek, o yüzden fark etmez ilk hangisini kurtardığın... ya da bazılarınız açık açık köpek > insan diyor, piramidi inkar ediyor, gidip ilk olarak köpeği kurtarıyor insan dururken, onların da allah bin türlü belasını versin. insan > hayvan, sike sike kabul edeceksiniz bunu. ayrıca bu ülkenin imajı zaten yerle bir :d ancak diyelim ki türkiye bu konuda gerekli adımları attı, işte o zaman da dünya neye istinaden bizi kınıyor olsun? akla, vicdana uygun davranıyor oluruz sonuçta. ve kullandığımız yöntemler bugüne kadar batı kültürünün de yaptığı şeyler olacağı için, kim hangi kafayla bizi kınasın? bu halkın itperestlere bu kadar prim vermesi şu soruna yol açıyor; elbet bu hayvanlar uyutulacak. ve fakat siz bu gerekliliğe direndikçe devlet bir noktada olaya el atar, gerekirse gizlice bu hayvanları toplayıp uyutmaya başlar. sizin bu kadar kafasız, hassas ve algılarla yönetilebilir olmanız; devletin bu gibi şeyleri oy kaygısı yüzünden sizinle paylaşmamasına sebep olur. -sizi bu kıvama getirenler zaten kendileri, o başka mesele...- istediğiniz bu mu? benim değil. verdiğiniz tepkiler devleti durdurmaz, onu gizli kapaklı iş yapmaya iter yani. ama ne hikmetse bunu da hiç düşünmüyorsunuz. . kedi meselesi... bilen bilir, kedilere düşkün hergelenin tekiyim. en basitinden çalıştığım ofiste daha dün 4 tane kediyle beraber takılıyordum. kedileri itlaf etme mevzusu 2 anlayış ile yola çıkılabilir; - ya dersiniz ki; bu hayvanlar sefalet içinde yaşıyor, bu şekilde olmaz. tamam hiçbir insana zarar vermiyorlar ama yaşamları da yaşam değil. açlık, soğuk, hastalık, arabalar, kötü insanlar... sokakta yaşayan her 10 kediden 9'u çöplerden beslenerek mikrop kapıp birkaç sene içinde acı içinde yavaş yavaş ölüyor. hijyen, güneş, besin ve sıcak yuva bir yana; manevi ihtiyaçları da karşılanmıyor. sevgi/ilgi görmüyorlar... yazık bu hayvanlara. bu şekilde yaşamaya devam edeceklerine hiç yaşamasınlar daha iyi. hayatları adeta işkence. belki de onların hiç yaşamaması onlar adına daha hayırlıdır? belki de bizim vermemiz gereken imtihan budur; bu hayvanları kötü koşullarda yaşatmak, hiç yaşatmamaktan daha mı insaflıdır? bir insan şu üstteki maddeyi düşünüp sorgulayabilir, makuldür. fakat mevcut durumda mesele kedilere gelene kadar önce köpek meselesini çözmemiz lazım. köpek meselesi zaruri, kedi meselesi ise tamamen inisiyatif. çünkü kediler insanları öldürmüyor... diğer seçeneğe geleyim, - kedi meselesi öyle bir hâle gelir ki onları itlaf etmemek -şu an köpek meselesinde olduğu gibi- kaçınılmaz olur. kedilerin x hastalığı yaymaya başladığını düşünün. insanlara alenen zarar verecekler yani. bir dakika düşünmem, kedileri de itlaf edin derim. çünkü benim derdim köpektir, kedidir, faredir, kuştur, böcektir değil; insan. insan yaşayacak... bu kadar. veba salgını bir kez daha çıksa ve farelerin öldürülmesi için yeniden harekete geçsek siz o zaman da "ııı... bilemedim ki yhaa..." mı yapacaksınız? şu an bu köpeklerin alayı kuduz ve içinizden herhangi birini ısırdıkları vakit nalları dikeceksiniz. ben kendimden ziyade sevdiklerimin bu risk altında yaşamalarını istemiyorum. siz de istememelisiniz. muş'ta 79 yaşındaki kadına sokak köpeği saldırması olayındaki teyze, sizin anneniz/nineniz olabilirdi. empati yapın ve celal şengör'ün şu lafını burada da haklı çıkarmayın; (bkz: senin cahilliğin benim yaşamımı etkiliyor) bu hayvanların tersi pis ve genel olarak tersleri aktif. şekil a'da göründüğü gibi; yaralı olsun agresif olur, aç olsun agresif olur, seni güçsüz görsün agresif olur, hasta olsun agresif olur, üşüsün agresif olur, olur da olur.
    ... diğer entiriler ...