Amerikalı psikiyatr ve Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri ve Davranış Bilimleri Bölümü'nden emekli profesör
Dr. David Burns un kaleme aldığı, benim hayatımı derinden etkileyen, ilk okumam üzerinden 4 yıl geçmiş olmasına rağmen kendimi ne zaman kötü hissetsem gidip sarıldığım bir bibliyoterapi kitabıdır.
(bkz: bibliyoterapi) (#2301471) altını çiziyorum bu bir kişisel gelişim kitabı değil.
(#4581020) şu entiriyi girince dedim ki bana iyi gelen, altını çizdiğim cümleleri sizinle de paylaşayım. Farklı konularda iyi gelebilecek 2-3 cümlecik sadece. Umarım ihtiyacınız olan cümleye denk gelirsiniz.
''Hissettiğiniz üzüntüden bir an evvel nasıl kurtulabilirsiniz? İlk olarak, yaşamın devam ettiğini fark edin, bu hayal kırıklığının sizin mutluluğunuzu sonsuza kadar bozmasına gerek yok.''
''Bağımsızsanız, yalnız olmak zorunda değilsiniz, yalnızken kendinizi mutlu hissetme kapasiteniz var demektir. Ne kadar bağımsızsanız, duygularınız o kadar güvence altında demektir.''
''Depresif olduğunuzda duyguları gerçeklerle karıştırma eğilimindesinizdir. Ümitsizlik ve tamamen umudunu yitirme, gerçeklerin değil sadece depresif bir rahatsızlığın belirtisidir. Eğer ümitsiz olduğunuzu düşünüyorsanız, doğal olarak böyle hissedersiniz. Duygularınız yalnızca düşüncelerinizin mantıksız kalıbını izleyecektir.''
''
''Kendimi iyi hissedebilmem için olumlu geribildirim almalıyım.'' Bu düşünce niçin mantık dışıdır? Çünkü, ruhunuzu yüceltecek gücün, sadece kendi düşünceleriniz ve inançlarınız olduğu gerçeğini gözden kaçırmaktasınız.''
''Sizin değeriniz sabittir, ve dünyanın üzerinize yığdığı çöplük ona dokunamaz bile.''
''Gerçekten olumsuz bir olay olduğunda, duygularınız, düşünceleriniz ve algılarınızla şekillenecektir. Hisleriniz, olanlara yüklediğiniz anlamlardan oluşacaktır. Çektiğiniz acının önemli bir kısmı düşüncelerinizdeki çarpıtmalar yüzünden olacaktır. Bu çarpıtmalardan kurtulduğunuzda, ''gerçek problemle'' uğraşmanın daha az acı verici olduğunu göreceksiniz.''
''Başkalarını memnun etme saplantınız, kararlarınızda suçluluk duygusu baskın olup sonuçta kendinizi sıkışmış ve sefil bir durumda hissettiğinizde daha trajik bir hal alabilir. Buradaki ironi şudur: Suçluluk duygusuyla birilerinin sizi yönetmesine izin vermek, hem siz hem de başkaları için yıkıcı olacaktır. Suçluluğun yönlendirdiği davranışlarınız sıklıkla idealizminize dayanmakla birlikte, vermenin kaçınılmaz sonucu tam da tersi olmaktadır.''
''İki seçeneğiniz var: Ya kendinizi sınırlı bilgisi olan ve mükemmel olmayan ve zaman zaman hata yapabilen biri olarak kabul edeceksiniz ya da kendinizden nefret edeceksiniz.''
‘’İlham gelmesini bekleyerek yatakta yatıyorsunuz. Biri bir şey yapmanızı önerdiğinde, ‘’Bunu yapacak gibi hissetmiyorum’’ diyerek sızlanıyorsunuz. İyi de, kim böyle hissetmeniz gerektiğini söyledi? Keyfiniz gelene dek beklerseniz, sonsuza kadar sürebilir.’’
‘’Hızlanmak için çaba harcamalısınız. Sonra motive olmaya başlayacaksınız ve sular kendiliğinden akmaya başlayacak.’’
‘’Size kötü hissettiren sadece ve sadece kendini düşünceleriniz; dünyada size zulmeden tek kişi kendinizsiniz.’’
‘’Bir hata yaparsam, onu düzeltmeye girişirim; pencereden atlamama gerek yoktur.’’
‘’İlk önce insan yaşamının, çok fazla sayıda ve çok hızla değişen düşünceler, duygular ve davranışlar ile birlikte , sürekli değişen bir fiziksel bedeni de içeren bir süreç olduğunu düşünmelisiniz. Bu yüzden yaşamınız, evrim geçiren bir deneyimdir, sürekli bir akıştır. Siz bir şey değilsiniz, bu yüzden herhangi bir etiket kısıtlayıcıdır, fazlasıyla yanlıştır ve genelleyicidir. ‘’Değersiz’’ ya da ‘’aşağı’’ gibi soyut etiketler iletişim açısından bir şey ifade etmezler ve anlamsızdırlar.’’