aldatmak

ihanet tohumu. "küçük bir tohum içinde koca bir orman barındırır." . dünyanın en göreceli kavramlarından biri bu. çünkü ihanet anlayışı insandan insana inanılmaz değişiklikler gösterebiliyor. kimin neyi sadakatsizlik olarak gördüğünü kesin olarak asla bilemezsiniz, sadece kuvvetli tahminleriniz olabilir. kimisi için sevgilisinin başkasıyla yatması aldatmanın tek koşuluyken, kimisi için sevgilisinin porno izlemesi de bir aldatmadır. başkalarıyla mesajlaşmak, başkalarını düşlemek, denk gelinen başka bir kadına/erkeğe gözün takılması, yalan söylemek, boş vaatler vermek, sosyal medyada görülen bir çiftin hayatına aşırı imrenmek, eldeki imkanlarla yetinmemek, şükürsüz etmek, nankörlüğe başlamak, kendiyle beraber karşı tarafı da içi boş bir inanca inandırmak... bunlara kimin ne tepki vereceğini, hangisini ne kadar etik bulacağını gerçekten %100 kestiremezsiniz. sevgilisiyle beraber kız kesip kombin puanlayan çift tanıyorum mesela. ya da erkek arkadaşım benden uzaktayken cinsel ihtiyaçlarını başka kızlarla gidebilir yeter ki beni sevsin diyen de görmüştüm. veya celal şengör'e yılbaşında ne yapacağını soruyorlar, oya ile (eşi) victoria secret defilesi izleyeceğiz, o tasarımlara ben kızlara bakıcam diyor hakshajhajfahs tüm bunları baz aldığımızda dünyadaki aldatma kavramının esnekliği %25 ila %76 arasında değişiyor. - kaynak . bir insan bir insanı aldatınca sadece bir kişiye yanlış yapmaz, herkese yapar. x'in y'yi aldattığını farz edelim. x'in yanlış yaptığı taraflar üçe ayrılır; - evvela x kendisine yanlış yapmıştır. aldatmak küfür etmek gibidir. sen eğer birine küfür edersen, sana küfür edilmesi ihtimalini de masaya koymuşsun demektir. racon da bunu söyler, mantık da. bu bakımdan y'yi aldatan x, kalan hayatı boyunca aldatılma ihtimalini de masaya koyar. çünkü kendinden biliyor, "insan bu, her an aldatabilir." fikri ile yaşamaya başlıyor. belki de hiç aldatılmayacak. ama bu fikirle yaşayacak artık. bu fikrin onun bünyesinde yaratacağı tahribatı ne kadar fark eder bilemiyorum ama kendi hayatını kendi eliyle kirletti aptal. en basitinden tatmin eşiği bozulacak, güven problemleri yaşayacak, silahsız gezemeyecek, yaşayacağı en derin ilişkide bile sürekli bir tedirginlik duyacak, rahat olamayacak... olduğunu sandığında da olamayacak. artık bazı şeyler onun için sadece rol yaparak mümkün. - ikinci yanlış tabii ki y'ye. bunu uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. üçüncü madde de buraya tekrardan kısaca değineceğim nasıl olsa. - üçüncü yanlışsa x'in topluma sıçrayan yanlışları... şimdi bu x geri zekalısı y'yi aldattı ya. ilk maddede açıkladığım üzere aslında kendi mentalini içten içe çökertmiş oldu. ikinci maddede ise y'ye de aynı şeyi yaptığına değindik. ne kaldı geriye? x'in ve y'nin kalan hayatlarına muhatap olacağı tüm insanlar... (arkadaşlarından ekmek aldıkları fırıncıya kadar herkes dahil.) x ya da y o saatten sonra eskisi kadar rahat bir kafayla/kalple birilerine şans verebilir mi? hayır. neden? x'in aldatma eylemi yüzünden. bitti masumiyet... y'deki tüm güven problemleri, hayal kuramama, hevessizlik, ısınamama, evham, korku vs. hep x'in tetiklediği şeyler. dünyanın en gamsız insanı olsun, benzer sıkıntılar aslında da x'de olacak. istediği kadar bilinçaltına gömebilir, görmezden gelebilir, yok sayabilir. sonuç değişmez. y bir yana, y'nin hayatına girmek isteyen herhangi biri de artık o şeylerle karşılaşmak zorunda. çünkü orada o problemler yaratıldı. alışması gereken şeyler bunlar. y'ye ulaşmaya çalışan yeni kişinin günahı ne? x'i tanımıyor bile. şu kul hakkına bakar mısınız? x, y'yi aldatınca y'nin gelecekti kısmetinin bile hakkına giriyor aslında. zira onun bıraktığı dağınıklıkla karşı karşıya kalıyor. bu dediğimi birçok insan yaşıyor. günümüzdeki çoğu ilişkinin öncesinde, başında, ortasında ya da sonunda illa ki bir yerinde aha bu mesele yatıyor. daha sonra bu travmalar domino etkisi oluşturup başka insanlara yayılıyor. o başka insanlar da rahat durmuyor, başka yanlışlar yapıyorlar. hooppp bir domino etkisi daha. ne oldu? toplumun amına el birliğiyle koyuldu... bu zincirin kırılması lazım ama kırılacağı da yok. sosyal medyadan sonra daha da dalgalandı bu sular. kimse kimseye güvenmiyor. herkes herkesten şikayetçi ama bir bakıyorsun herkesin üstünde ne hikmetse bir ceset kokusu sinmiş. ulan diyorsun madem hepiniz bu kadar iyisiniz, nerede bu kötüler? herkes önce kendine baksa, kendi karakterini temiz tutsa olay çözülecek gibi ama siz bilirsiniz tabii. bu arada güzel şiir, tavsiye edilir; (bkz: barbarları beklerken (şiir)) velhasıl; aldatacak olan da aldatılan da bu şuurun farkında olacak. olay sandığınız kadar basit değil çünkü. sonuçlar toplumsal olarak ağır. bunu göze alıyorsanız yapın ne yapıyorsanız. yarını düşünmeden hareket edip sonra da çıkmaz sokaklarda yaş tahtaya basınca neden ben diye sormaya hakkınız da olmaz. herkes ayağını denk almalı. not: konuşanlar'da bir tane kız vardı. kendisi aldatılmış. sonra intikam almak için birileyle grup seks yapmış hakshajhajafhs şu motivasyona, şu hevesini gerekçelendirmeye, şu yanlışa yanlış yapmayı aklamaya bakar mısınız? bu insanlar niye böyle ya? üç günlük dünyada bu kadar kuduruk olmak da ne bileyim... malsınız bence. alın bütün dünyevi zevkler sizin olsun amk. günün sonunda daha mı rahat hissedeceksiniz sanki bunca doyumsuzlukla? ne fast food kültürüymüş be arkadaş, her işinize sinmiş.